İmkânların Ötesinde

Yaz mevsiminin güneşli günleri gelmişti. Havalar sıcak, mahallenin sokaklarında çocuk sesleri çoğalmıştı. Sanki her evde bir tatil havası var gibiydi. Dışarıdan herkes mutlu görünüyordu. Reyhan’ın ise aklına bir sürü şey takılmıştı. Bu insanlar nasıl işe giderken bile mutlu olabilirdi? Kendisinin her gün ayakları geri geri gidiyordu. Tatile gidecek imkânı nasıl buluyorlardı? Kendisinin bir sürü borcu vardı, üstelik tatil yapabileceği bölgelere gitmek için araç da lazımdı.

       

O gün arkadaşı Nurgül aradı ve hafta sonu eşleriyle birlikte İstanbul’da kampa gitmeyi teklif etti:
-⁠Kamp mı? Bir kere bizim çadırımız yok. Ayrıca oraya nasıl gideceğiz? Araba bulmamız lazım. Hem ne yiyeceğiz orada? Bütün gün aynı oyundan da sıkılırız, birkaç oyun götürmeliyiz.
Nurgül Reyhan’ın bu haline gülerek cevap verdi:
-Dert ettiğin şeyler bunlar mı? Biz birlikte olduktan sonra bir şekilde eğleniriz, ulaşımı kolay olan bir sürü kamp alanı var. Ayrıca çocukluğumuzda az mı ateş yaktık? Hepsini yaparız, sen merak etme.
Reyhan bu sırada eğlenebilmesinin ne kadar çok şeye bağlı olduğunu anlamıştı. Masraflı ve lüks olmadığı sürece bir tatilden bile keyif alamayacağını zannediyordu. O sırada Nurgül’ün sözleri zihnindeki taşları yerine oturtmasını sağladı:
-İmkânlar beceriyle kıymetli. Becerin varsa imkânının kıymeti var. Biz ateş yakmayı, çadır kurmayı, kamp yapmayı, eğlenmeyi bilmedikten sonra tüm malzemelerimiz olsa ne olur?
                                                                

Reyhan hayatının birçok yerinde bu yanılgıya düştüğünü fark etti. İnsanların somutlaştıkça beceriye değil imkâna kıymet verdiğini anladı. Demek bu yüzden iş yerinde de memnun değildi. Patronu babasının arkadaşı olduğu için onu işe kabul etmek zorunda kalmıştı. Hiçbir zaman ihtiyaç karşılayacak bir görev almamıştı ama şirketin tüm olanakları ona sunulmuştu. Bir yıldan fazladır çalışmasına rağmen beceri geliştirememişti. Çünkü imkânları becerilerinin önüne geçmişti. Oysa eşine baktığında, çocukluğundan beri kebapçılık yapıyordu. Ne zaman mangal yapsa bir ekipmanı eksik olurdu, yine de hem lezzetli şeyler hazırlar hem de herkesi mutlu etmeyi başarırdı. Arkadaşları evlerinin teras katına barbekü seti aldıklarında onu çağırmışlardı. O gün güzel bir ziyafetin ardından eşinin ne kadar mutlu olduğu gözünde canlandı. Arkadaşları da onları ağırlamaktan çok memnun olmuştu.
Düşündükçe anladı ki hayattaki imkânlar sadece becerileri desteklemek için vardı, becerilerin önüne geçmek için değil.




İstanbul sahilinde yalısında mutsuz bir şekilde oturanlar ve yalının yanındaki parkta tüm akrabalarıyla toplaşıp piknik yapıp gülenler… artık şifreyi çözmüştü ve şöyle dedi keyifle:
-Tamam Nurgül, gidelim. Yemeği dert etmemize gerek yok, aşçımız var.
İnsan imkanlarını arttırarak mutlu olamaz. Marifetini arttıran insan imkansızlıklar içinde de olsa keyif almasını bilir.

    &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu

































Yorumlar

  1. Açlığı olan marifetlenir bu hayatta, kaleminize sağlık… 🌷

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık.. insanların çoğu imkanı artırınca mutlu olacağı yanılgısında.. bunun doğru olmadığını anlatan güzel bir yazı.. 🌷

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize sağlık. Hayattaki imkan ve marifetlerimize bakarken "nasıl" bakmalıyızın ölçüsünü çok güzel aktarmışsınız.

    YanıtlaSil
  4. Marifet olmadan imkanın kıymeti olmaz. Mesire yerinde küçük tüpün üzerinde pişirilmiş bir menemenin verdiği keyfi, en lüks kahvaltıcıda alamayabilir insan ☺️
    Kaleminize sağlık hocam 🌸

    YanıtlaSil
  5. "İnsan imkanlarını arttırarak mutlu olamaz. Marifetini arttıran insan imkansızlıklar içinde de olsa keyif almasını bilir." Çok güzel bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  6. Şu an insanlar o kadar çok imkana önem veriyorlar ki sahiden insanı mutlu edecek olan beceri olduğunu unutuyorlar ✨️
    Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. İmkansızlık ne kadar kıymetliymiş meğer...

    Teşekkürler 🥰

    YanıtlaSil
  8. İmkanlarımızı değil de marifetlerimizi arttırabilmek dileği ile.. kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  9. Nurcan küçüksöz30 Eylül 2024 13:36

    İmkanlar beceriyle kıymetli :) ellerinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  10. Somutluğu artan insan maddi olarak hayatı değerlendirme başlayınca soyutluktan da uzaklaşıyor

    YanıtlaSil

Yorum Gönder