“Ankara’ya aynı uzaklıkta bulunan, iki farklı kasabadan, aynı anda iki araç hareket eder. Bu araçların, ikisinin de hızları saatte 100 km’dir. Fakat araçlardan bir tanesi Ankara’ya daha geç varırken, diğeri 1 saat erken ulaşır. Bunun sebebi; yol üzerinde benzin almak, yemek yemek gibi sebeplerle verilen mola sürelerindeki farklılıklardır…
Her ne kadar iki araç da yola devam ediyor olsa da aralarındaki mesafe açıldıkça, birbirlerinden gittikçe uzaklaşırlar. Geride kalanın durduğu anların süresi, ileride olanla arasındaki mesafeyi açar. Yani durduğunda geri gitmese de gerilemeye başlar. Cisimler birbirinden işte böyle uzaklaşırlar“
Evet, çocuklar. Aslında hayatta da böyledir. İnsanlar, aynı anda harekete başladığı diğer insanların, bazen gerisinde kalırken, bazen de önüne geçerler. Bunun sebebi, hayatta verdiğimiz molalar ve süreleridir. Biz mola sürelerimizi uzattıkça, aynı yolda olduğumuz insanlar yola devam ettikleri için, biz gerilemiş oluruz. Ve inanır mısınız? Başarının sırrı burada gizlidir…
Haydi, bugün biraz bunu düşünmeye çalışalım. İnsanlar hareketi durdurduğunda neler olur? Aynı anda yola çıkan insanların geride kalmasının ya da ileride olmasının nedenleri neler olabilir?
Yarın görüşmek üzere…”
Profesör kürsüden ayrılırken zil çalmıştı. Fakat herkes sınıftan ayrılırken, Mete sanki yerine bir çivi ile çakılmış gibi kaldı. Fizik dersinde, konunun nasıl buralara geldiğini anlayamamış, ama duydukları da onda soğuk duş etkisi yapmıştı. Çünkü şu an tam da hayatındaki problem buydu. Nasıl olur da bu kadar gerileme yaşayabilirdi! Profesör sanki bugün Mete’yi kendine getirmek için ders anlatmıştı.
Mete hocaları tarafından sevilen bir öğrenciydi. Derslerde aktif, sınavlarında başarılı, arkadaşlarına yardımcı bir gençti. Ama bu aralar tablo hiç öyle görünmüyordu. Canını sıkan, arkadaşlarının onun önünde olması değil, kendi dününden çok geride olmasıydı. Hayatında dikkatini dağıtan şeyler vardı ve bir türlü harekete geçemiyordu.
En yakın arkadaşı Ali’nin ise derdi hiçbir zaman dersler olmamıştı; sosyalleşmek, eğlenmek, gezmek, yeni insanlar tanımak onun hayat mottosuydu. Bu sebeple Mete’nin kafasına taktığı şeyleri önemsiz buluyordu.
“Bu yaşlar bir daha gelmeyecek, şimdi yaşamazsak ne zaman yaşayacağız kanka?”Ali’nin yeni bir arkadaş grubu vardı ve Mete’nin de o gruba dâhil olmasını istiyordu. Mete de Ali’ye hayır diyemiyor, haftanın 3-4 akşamı değişik mekânlarda buluşup, geç saatlere kadar sohbetler ediyorlardı. Mete gittiği ortamdan keyif alıyordu almasına ama uykusuz kaldığı için sabahları kalkmakta zorlanıyordu. Ders çalışmak için konsantre olamıyor, dikkatini toplayamadığı için sınavlardaki notları düşüş gösteriyordu. Bir de bu buluşmalar sırasında tanıştığı Ceyda vardı. Ali’ye hayır dese bile Ceyda’ya diyemiyordu. Çünkü onu görmek ve birlikte vakit geçirmekten çok keyif alıyordu.
İşte bu sırada da Ankara’ya gitmek üzere yola çıkan diğer araçlar, bir bir varmaya başlamış, Mete verdiği molalar yüzünden, sanki Ankara’dan gittikçe uzaklaşır hale gelmişti. İpin ucu her geçen gün daha da kaçıyordu. Profesörün dediği gibi yoldaki molaları uzatmaya devam ederse, artık gittiği yol Ankara’dan başka bir yol olacaktı.
Hayatta da böyle değil midir?
- Bir kurbağanın yumurtlamak için gittiği bir yer ve ulaşması gereken bir süre vardır. O sürenin gerisinde kaldığında, onun yerine başka kurbağaların çoktan yumurtalarını oraya bıraktığını ve kendisine güvenli alan kalmadığını görebilir.
- Bir deniz kaplumbağasının, yumurtadan çıkıp sahilden denize ulaşmak için belli bir zamanı vardır. Aksi halde bir yengecin ya da akbabanın o günkü öğlen yemeği olma tehlikesi ile yüz yüze gelir.
- Somon balıkları göç sırasında geçtikleri akıntıda doğru zaman aralığını yakalayamadığında bir sonraki durağı göremeyebilir ve avcı bir ayının pençesine yakalanabilir.
- Bir maraton koşucusu ya da bir ralli pilotu bitiş çizgisini görebilmek için doğru hamleleri yapmalı, seri bir şekilde hedefine ilerlemelidir, aksi takdirde gerilerde kalabilir.
Ulaşılacak yere, bir saniye geç kalmak ya da erken gitmek hayatımızdaki tüm dengeleri değiştirebilir ve uzay boşluğunda, sessiz bir ses oluşur “Rota yeniden oluşturuluyor.” Her hareket, her hamle hayatımızda olacak olumlu ya da olumsuz öyküleri dizayneder. Her dizayn bir hareketle başlar ve tıpkı bir tiyatro oyunu gibi sahne kurulur, perde açılır.
İnsanoğlu yolda oyalanmanın; yani hayatın içinde verdiği molaların kendisine ne kadar zarar verdiğini bilse yine de oyalanmaya devam eder miydi?
- Sosyal medyada gezinirken,
- Saatlerce oturup dizi izlerken,
- Oyun konsolunun karşısında sabahlarken,
- Başkalarının hayatları hakkında kritik yaparken, kıyaslara giderken…
Ders çalışmak ya da faydalı bilgileri algılamak yerine aktarımlarımıza hiç faydası olmayacak, aksine bizi geriletecek olan yaptığımız veya yapmadığımız daha pek çok şey… Bu oyalanma serüvenine dur diyecek biri varsa, o aynada baktığımız kişi, yani kendimizden başkası değil…
Peki, işin ucu bu kadar kaçmışken, tekrar yoluna koyabilmek mümkün mü?
Elbette! Hayat bizden son saniyeye kadar vazgeçmez. Bizi terk etmez. Yeter ki biz işleri yoluna koyabilmek için emek vermeye gönüllü olalım. Başta zorlanıp, kendi hızımızın bile gerisinde olsak da istikrarla devam edebildiğimizde, bıkmadan, usanmadan yokuşlar tırmanabildiğimizde, dünümüzden bile daha iyi olabilecek bir kapasiteye sahip olduğumuzu görürüz. İnsan dediğimiz canlı işte böyle bir şey…
“Mete, kapıda bekliyoruz seni, hadi kalk artık o sıradan…”
Mete Ali’nin sesiyle düşünceleri arasından sıyrıldı ama kararını da vermişti.
“Kanka, kusura bakma! Benim fabrika ayarlarıma geri dönmeye ihtiyacım var. Sonra yine katılırım size. Herkese benden selamlar…”
Mete de yoluna geri koyulabilmek için ilk adımı atmıştı, işte sahne yeniden kuruluyordu… Perde!
…
&
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
Son zamanlar da okuduğum en nokta atışı yazı olmuş. Emeğinize sağlık ☺️
YanıtlaSilSanırım herkesin bi fabrika ayarlarına dönmeye ihtiyacı var...
Hareket ne önemli. İlerlemiyorsam demek ki geriliyorum. Cok kıymetli bir yazı, emeklerinize sağlık
YanıtlaSil“Ulaşılacak yere, bir saniye geç kalmak ya da erken gitmek hayatımızdaki tüm dengeleri değiştirebilir“ bunu bilmek çok garip bir duygu.
YanıtlaSilÇok kendimizi bulduğumuz bir yazıydı
YanıtlaSilAnlatımı ve akıcılığı bize kendimizi mete gibi farkında hissettirdi
Teşekkürler🫶
Emeğinize sağlık hocam, çok güzel motivasyon kaynağı bir aktarım olmuş... 🌼
YanıtlaSilYolda olmak ,amaçların doğrultusunda hareket etmek insanı diri tutuyor, emeğinize sağlık.
YanıtlaSilKaleminize sağlık insanı kendine getiren güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilKıymetli örnekler, gerçekten hayatın bir ritmi, düzeni var... kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilHer seferinde rota yeniden oluşturuluyor... 🙂
YanıtlaSilKaleminize sağlık ... İnsanı harekete geçirecek bir yazı olmuş 🌸
YanıtlaSilAferin Mete'ye... Hareketimizi durdurduğumuz şeylerin farkındalığı için güzel 1 yazı
YanıtlaSilİnsan en cok tatile gittiğinde yoruluyor sanki... Tatil var...tatil var...
YanıtlaSilSahne yeniden kuruluyordu. Perde. Ne kadar düşündürücü kelimelere. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilTam anlamıyla insanı kendine getirme yazısı olmuş elinize emeğinize sağlık :)
YanıtlaSilİnsan ileriye gitmiyorsa yerinde saymıyor, aslında geriye gitmeye başlıyor...
YanıtlaSilFakat insan bir kere geriye gidince zaten ben bir kere bıraktım daha da toparlanmaz hiç bir şey diye umutsuzluğa düşebiliyor. Tam orada kalkıp ve yeniden kendine gelmeli insan..
Emeği geçen herkese teşekkürler
Hemen harekete geçme isteği uyandıran bir yazı olmuş.. emeğinize sağlık..:)
YanıtlaSil