Esma,
Hemen Ayşe'yi aradı.
- Ayşe nerede kaldın hala gelmiyor musun?
-
Henüz çok
erken değil mi?
-
Olsun gel.
Burada beraber kahvaltı yaparız. sonra her detayı birlikte kontrol ederiz.
Sonrasında ev halkını
uyandırdı. Kahvaltı masasını hazırlarken içi içine sığmayarak sordu;
- Babacığım
yemek siparişleri tamam değil mi? Tatlıları 3-4 çeşit istiyorum babacığım
senden ricam lütfen bunlarla tek tek ilgilenir misin ?
Annesine dönüp;
- Anneciğim
ikramlıklar, sunum tepsileri hazır değil mi? Hiçbir aksilik olmasın n’olur.
Sıra kardeşi Ahmet'e
gelmişti.
- Ahmetciğim çiçek, çikolata, lokum paketlerini
hazırlattın değil mi ? Hepsini en güzel şekilde hazırlatmanı istiyorum. En
güzelinden en pahalısından olsun lütfen bir problem çıkmasın ablacığım.
Esma bu özel günü
dolayısıyla her şey için çok titizlenip çok özen göstermeye çalışıyordu.
- Ablacığım
fazla abartmıyor musun? Bir haftadır işten izin aldın bunlarla uğraşıyorsun
altı üstü bugün gelip tanışılacak ve isteme gerçekleşecek yarın ise nişan. Hem
neden çiçek ve çikolatayı biz yaptırıp hazırlatıyoruz ki bu damadın görevi
değil mi? Onun yapması gerekmiyor mu?
Esma soruyu ve sebeplerini
anlamadı. Sanki herşey normalmiş gibi cevap verdi;
- Olsun tatlım,
o uğraşamaz biz hazırlatalım hazır olsun.
O buraya gelirken uğrayıp alsın. Bir de çiçek çikolatayla uğraşmasın.
Nihayet Akşam oldu ve kız
istemek için erkek tarafı geldi. Esma'nın kalbi dışarı fırlayacak gibidir sanki
34 yıldır bugünü bekliyordu. Damat adayı önceden hazırlatılmış çiçek ve
çikolataları alıp ailesiyle beraber gelmişti. Sakin, sorunsuz, güzel bir gece
geçirdiler. Büyükler şakalaştı aralarında. Esma’nın babası olup bitenden
rahatsızdı ama kızını üzmek istemedi.
Esma’nın çabaları ve
hazırlıkları sayesinde söz kesilir yüzükler takıldı.
Ertesi gün nişan için yine
ayrı bir telaş başlamıştı.
Esma yine sabah erkenden herkese ne yapacağını
ve görevlerini anlatmaya koyuldu. Anne babası sabretmek için uğraşıyorlardı.
Ara ara kızlarını tatlı dille uyarmaya çalışsalar da Esma hiçbir şey duymuyordu.
Kendi iş yükünü arttırıp taşıyamayacağı yük yükleniyordu. Üstelik ailesine de
yüklüyordu.
Esma her işe yetişmeye
çalışıyordu. Bir yandan çalan telefona koşar, telefonun öbür ucunda nişanlısı
Timuçin vardır.
-
Esma canım
nasılsın takım elbisemi terziden aldırtıp göndertebilir misin? Unutmadan
şunları da ekleyeyim tatlıları ve çiçekleri de erkenden ayarlatıp sizin eve aldırır
mısın? Şimdi ben onlarla uğraşmayayım.
Esma;
-
Tabii tabii hayatım hiç merak etme ben onların
hepsini hallederim sen yorulma. Kuaför işini de hallettim bizi Nuran götürecek.
Sen de bu arada dinlenmiş olursun.
Ahmet bu konuşmaları
hayretle dinliyordu. Çünkü Timuçin’in yapması gereken her şeyi ablası
yapıyordu.
Daha fazla kendisini
tutamadı.
- Timuçin hiç yorulmadı ki dinlensin. Damadın ödemesi gereken bütün bedelleri sen ödüyorsun, onun bütün görevini sen üstleniyorsun. Sonra ne olacak? Evlenirken yapılan hazırlıkları da hep sen mi yapacaksın?
- Mobilyalar gelecek Esma sen ilgilenir misin?
- Perdeler uymadı perdeciye gidip sen değiştirir misin?
- Kız istemede bile çiçeği çikolatayı sana yaptırdı.
Hayatta herkesin bir rolü bir sahnesi vardır. Sen şu anda kendi sahnenden çıkıp başkasının sahnesinde oynuyorsun bu böyle giderse bu evlilik uzun sürmez. Sana hiç bedel ödememiş adam sana ne kadar değer verecek?
Ya da sen Timuçin'e bu kadar Bedel ödediğin için ona çok düşkünleşirsin ve kendi zalimini oluşturursun. lütfen o kendi bedellerini öedesin ki, sana sahip çıkan bir eş olsun.
Esma bu uyarıların
hiçbirini dinlemedi. Ama zaman geçti. Evlilik hazırlıkları yapıldı. Düğün oldu.
Ve aradan sadece aylar geçti. İşler çok kısa sürede değişti. Hayat terazisini
Esma’nın evine yerleştirdi. Ödenmeyen ve fazla ödenen bedeller hesaplandı.
Terazinin dengesine bakıldı.
Esma üzgündü. Eski defterler açılmış borçlar
ortalığa saçılmıştı. Evlilikleri de ilişkileri de başarısızdı. Duymak
istemediği sözler hatırlatıldı.
-
Bedel
ödemeyen bir eş sana nasıl değer verecekti?
Evet gerçekten de öyleydi
tanıştığı günden beri onun yapması gereken birçok şeyi kendisi yapıyor yine de
takdir edilmiyordu .İnsan zalimini de mazlumunu da kendisi oluşturur demişti.
Düşündü uzun uzun geç
olmadan bir şeyleri değiştirmenin vakti gelmişti. Timuçin’i seviyordu ve
sevdiği bir insanı kötü ilan edip hayatından çıkarmak istemiyordu.
Dönüşebiliriz dedi kendi kendine. Ve işe kendini değiştirmekten başlayacaktı.
Çünkü ‘’ ben değişirsem dünya değişecek’’ dedi.
Esma andaki acıyı seçip
toplamda fayda sağlamak istiyordu ve Timuçin'i arayıp eve gelirken ekmek
almasını istedi. Bir yerden başlamalıydı.
&
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
Kaleminize sağlık
YanıtlaSilBedel dengesini çok güzel anlatan bir yazı olmuş. Elinize sağlık hocam 🌸
YanıtlaSilNekadar güzel anlatılmış.insan zaliminide mazlumunuda kendi olurşturur.Zaten tüm problemler dengeyi şastıgımızda başlıyor.Karsımıza cikan sınavlara dogru tepkiler verebilmek duasıyla..
YanıtlaSilKendimi bulduğum bir yazı olmuş elinize emeğinize sağlık
YanıtlaSilTıpkı ben
YanıtlaSilHayatımızın özeti
YanıtlaSilBir yerden başlamak gerek… Hayat bedel ve karşılığı üzerine kurulu. Ne güzel anlatmış. Ellerinize emeklerinize sağlık💐
YanıtlaSilOkuduğum en güzel yazılardan biri idi elinize emeğinize sağlık
YanıtlaSilMaalesef insan sevdiğine bedel ödetmek istemiyor.. :(
YanıtlaSilGerçekten harika bi yazi olmuş
YanıtlaSilHayatın içinden bir çok kişinin yaşadığı bir durum… Çok güzel bir yazı…
YanıtlaSilKaleminize sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş. Mutlaka okunmalı. Doğru bildiğimiz yanlışlar… Yanlış bildiğimiz doğrular… “Aman üzülmesin, aman yorulmasın” diye bedel ödettirilmeyen ama daha fazlasını isteyen insanlar:( Dönüşüm ufak bir adım, bir ekmekle başlar… Bir bebek de emeklemeden yürümeyi öğrenebilir mi?
YanıtlaSilNe kadar tanıdık.....
YanıtlaSilBedel ödemeyen eş sana nasıl değer verecekti? Değersizlik hissetmemizin bir sebei de baskalarina kendimiz icin odetemedigimiz bedellerden. ..kendi alanimıza dusen sorumluluklarımizi odeyememekten degil mi...
SilBedel ödemediği bir eş sana nasıl değer versin ki?
YanıtlaSilKaleminize sağlık🌿
İnsanın kaybetme korkusuyla yaptığı şeyler onu daha da kaybedecek hale sokuyor ne yazık ki elinize sağlık
YanıtlaSilOkurken Esma ve Timuçin gözümün önüne geldi. O kadar tanıdık ki. İleride birbirilerini şikayeti ve suçlamaları sürpriz olmuyor maalesef.
Silbedel dengesi... çok keyifli bir yazıydı
YanıtlaSilDefalarca okudum okudukça düşündüm
YanıtlaSildüşündükçe daha iyi anladım ellerinize sağlık kendimi buldum
İnsan hangi konuda aşırılaşıyorsa aslında kendi için böyle davranıyor.. Ne kadar hayatın içinden bir hikaye. Karşıdaki için gibi görünen ama kendi mutluluğu tehlikeye girmesin diye yapılanlar istenen sonucu vermiyor.
YanıtlaSilBaşkalarının öyküsünde başrol olmayı ne kadar da seviyoruz. Bir de onun iyiliği için diye süslüyoruz.
YanıtlaSilBedel dengesi ne kadar güzel ifade edilmiş kaleminize sağlık
YanıtlaSilHerkes kendi rolünü bilse herşey daha da kolay olacak. Çok güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSil