EN IYI OLMAK

 

Elindeki telefonu bir anlığına indirdi. Arabanın koltuğunda beklerken telefondaki e-postalara bakıyordu. Sonra kendini sosyal medyada gezerken buldu. Dikiz aynasına baktı. Kendiyle karşılaşınca şaşırdı. Hatırladığı adama hiç benzemiyordu. Aslında yaptığı şey çocuğunu kurstan almaktı. İngilizce kursu, matematik kursu, piyano kursu, basketbol kursu. Kurstan gülerek çıkan çocuklara bakınca anladı. Yeni bir yarış atı mı yetiştiriyordu?

Biraz seyretti onları. Şimdi bazı çocuklara bakıyordu da ne kadar farklı görünüyorlardı. Sanki hiç kimsenin onları beğenmesine takdir etmesine ihtiyaçları yoktu. Ama bazı çocuklarda vardı ki, birisi onlara ''aferin'' desin diye ters taklalar atıyorlardı. Sonra kendi çocukluğunu düşündü. Hangisiydi acaba?



Geçmişten beri kendine sürekli ödevler verir onları iyileştirerek ilerlerdi hayatta. Yaptığı hep en iyisi olmalıydı. Babasından mı miras kalmıştı bu “en iyi olmak” derdi acaba?

Çocukluğunda hep başını okşayıp sevsinler, yaptığı işi beğensinler isterdi. Ama olmuyordu. Ne annesi ne de babası sevgisini öyle kolay kolay göstermiyordu. Ama bir gün ilkokulda bir sınavda sınıfta birinci olmuştu, babası aylarca yüzünde çok parlak bir gülüşle eşe dosta anlatmıştı bunu. O zaman başı okşanmış gibi sevildiğini hissetti.  Sonra ortaokul-lise hep başarılı olmaya başladı. En iyi olursa babasının yüzü ay gibi parlıyordu ama ikincilik olduğu zaman yoktu o keyif, o gurur… Babası onu sevsin diye o hep birinci olmaya çalıştı. Ama bu sadece derslerle sınırlı kalmıyordu. Artık büyümüş üniversiteyi de bitirmişti. Yaptığı tamirattan, isminin geçtiği projelere, şoförlüğünden, babalığına kadar her şeyde en iyi olmak, mükemmel olmak istiyordu.

Babası göçüp gitmişti. Ama “en iyi olmalısın” sözü miras kalmıştı ona.



Babası iyi biriydi, mahallede kime sorsan sever sayardı. Hafif güler yüzü, tatlı dili, saygılı duruşu ve sınırlarını aşmamasıyla tanınırdı. Ama o tatlı dili bir tek Onur duymamıştı sanki. Ne yapsa babası mutlaka ucundan kıyısından bir kusur bulurdu.

O sesi içinden devam ettiriyordu Onur da… Hangi işi yapsa, çok iyi bir iş bile ortaya koysa, “Burasını şöyle yapsan daha iyi olurdu. Şu kısmı da kötü olmuş…” diye hiç susmayan bir ses…

Eskiden babası beğensin diye yapıyordu her şeyi…

Şimdi neyin çabasıydı bu?

Gençken hep bir enerjisi vardı daha iyisini yapmaya ama artık iyiden iyiye yorulmuştu. Herkes onun yaptığı bir işin muadilini neredeyse yarı yarıya daha az yorularak yapıyordu. O iki katı yorulmasına rağmen ortaya konan işe bakılınca arada çok az bir fark oluyordu.

Bizi kim beğenmeli?

Eskiden babası beğensin isterdi şimdi öyle bir derdi yok gibiydi. Ama geçenlerde bir proje yapmıştı patron eleştirince çok ağrına gitmişti. Bunu hatırlamak onda bir düşünce akımı başlattı. Belki de bu yorgunluğa, tükenmişliğe gerçekten zihninde bir cevap arıyordu. En son eşine evde sofra kurmaya yardım ederken yaptığı sofra düzeni beğenilmemişti. İçinden “Sofraya yardım eden erkek mi var memlekette hem yardım ediyorum hem de laf yiyorum” diye üzülmüştü. Düşündükçe olaylar geliyordu aklına annesinin, babalığına, kocalığına söylediği sözler…

Sanki bütün dünyada herkesi beğeniyorlar da bir tek onu beğenip sevmiyorlardı.



Neden böyle diye sordu kendine?

Beğenilmek için sarfettiği onca enerji onu çok tüketiyor, mutsuz, huysuz bir insana dönüşüyordu giderek. Gençliğinde herkes onun enerjik, canlı, motive eden hallerini severdi. Artık hiç öyle değildi. Hem de tam bu nedenden artık eline aldığı işlerin yarısını bile zor bitiriyordu. Azimli miydi yoksa hırslı mı?

Mükemmel olma çabası ona başarıdan çok başarısızlık getiriyordu. Bunları anlamak Onura iyi geldi. “En azından” dedi “başkaları değil aslında ben kendime kötü geliyormuşum.”

Hayatta en çok sahip çıktığı bilgilerden biri şuydu, belki de babasının ona kattığı en iyi değerlerden biri” Kimse kimseyi değiştiremez, herkes sadece ama sadece kendini değiştirebilir.”



En iyi olmak her yerde birinci olmak mıydı?

‘’Ben kendime kötü geliyorsam, bunun çözümü var’’ dedi. Kendi hayatını değerlendirdi ve deneyim transferi aldı. En iyi olmak birinci olmak değildi belki de. Belki de dününden daha iyi olmak yeterliydi bugüne.

Sonuç değerlendirmesi yaparken, çocuğu arabaya bindi. Ona dönüp gülümsedi. Dönüşüme başlayacağı yere o anda karar verdi

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; başarıya giden yoldaki önümüze çıkan engelleri ve destekleyicileri gösterir. Bu hayatta yanlış yapmadan da yanlışı anlamanın ve yapmamanın yollarını sunar. Elimizdeki yılları kaybetmeden de mutlu ve başarılı olmanın yollarını, doğruya ulaşmanın stratejilerini aktarır.


&

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu




Yorumlar

  1. Gerçek seyirciye kendini beğendirmek Aslında mesele..
    O beğendiyse , hersey hoş, beğenmediyse hersey boş..

    Ama zaten o beğenince de nedense herkes beğeniyor 😇

    YanıtlaSil
  2. kaleminize sağlık, çok güzel bir detaydı.

    YanıtlaSil
  3. Başarının gerçek tanımını bilmeden proje çocuklar, proje hayatlarla geçen bir ömür… Çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık. Teşekkürler 🌷

    YanıtlaSil
  4. Anne babasının sürekli eleştiri ve tenkidi ile büyüyen çocuklar, büyüdüklerinde maalesef kendileri de mükemmellik arıyor ve sürekli eleştiriyor. Bu kısır döngüyü kırabilmek hem zor hem de müthiş bir özgürlük olmalı.

    YanıtlaSil
  5. Bizi kim beğensin??
    Kime oynayalım rolumuzu ?
    Teşekkürler 🤲🕊

    YanıtlaSil
  6. Mükemmel olmayı istemek gerçekten çok yorucu bir süreç… Yapmamız gerekenden bizi uzaklaştıran… Kaleminize sağlık 🌱

    YanıtlaSil
  7. Kaleminize sağlık çok güzel bir yazı 🌼

    YanıtlaSil
  8. Aslında sadece 1 tane en iyi var. Biz sadece ona benzeyebilir ama O olamayız..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ölçüyü bilmek ve uygulamak ne güzel bir şey. İnsanın kıyasının kendisiyle olması gerektiği...Kendi dününden daha iyi olmaya çalışmak..tesekkur emeğinize sağlık..

      Sil
  9. Mükemmel olmaya çalışmak... Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  10. Ne güzel detayda buluşmak elinize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  11. Beğenilmek isteyen insan beğenilme konusunda sadece kendi ile sınırlı kalmıyor demek ki. Çocuğumu da eşimi de işimi de beğensinler takdir etsinler istiyor.

    YanıtlaSil
  12. "Ben kendime kötü geliyorsam bunun bir çözümü olmalı... Belki de sadece dünden daha iyi olmak yeterlidir". Ne güzel anlatılmış...Teşekkürler..

    YanıtlaSil
  13. Çok beğendim

    YanıtlaSil

Yorum Gönder