Marifet Açlıkta

İnsan bu hayatta hareket eden bir canlıdır. Elbet bitkiler ve hayvanların da hareketi vardır ancak insan gibi değildir. Bitkiler güneşe yönünü döner, hayvanlar avının peşinden gider ancak insan hepsinden daha fazla bir harekete sahiptir. Bu hareketi doğrultusunda da hepsinden farklı bir iletişimi vardır. Mesela bir köpeğin terziye ihtiyacı olmaz ama insan pantolon boyu aldıracaksa eğer terziye gider. Pantolon almak için mağazalara gider. Karnı acıkır markete gider. Hayatın içerisindeki temel ihtiyaçlarını görebilmek için çevresindeki insanlarla iletişim kurar. İletişim kurmak için insanoğlunun türlü türlü açlıkları, ihtiyaçları vardır. Açlıklarını gidermek için de hareket eder. Açlığı olmadığı bir konuda ise hareket etmez.

                                                                                 

Hareket arttıkça iletişim artar. Hareket azalınca iletişim miktarı azalır.

Yaseminin biricik oğlu Burak bu yıl sınava girecekti. Tek çocukları Burak olduğu için eşi Murat ile birlikte oğullarının üzerine düşüyorlardı. Burak ne isterse evde o yemek pişer, sevmediği yemekler sofraya konmazdı. İyi bir geleceğe sahip olsun diye özel okullara gönderip iyi hocalardan eğitimler aldırıyorlardı. Burak’ın çocukluktan beri anne ve babasından ilgi görmek için, isteklerinin olması için sevimlilik yapma veya bir şeyleri alttan alma gibi ihtiyacı olmamıştı. Haliyle okulda arkadaşlarıyla iletişim kurma konusunda sıkıntılar yaşıyordu.  Arkadaşıyla bir sıkıntı yaşadığında kendi çözmesine izin vermezlerdi. Hemen okula gider kendileri konuşurlardı. Onu hayatta yetiştirmek yerine kendileri her şeyine yetişmeye çalışıyorlardı. Yani Burak’ın yediği önünde yemediği arkasındaydı. Tüm bunları yaparken aslında anne ve baba olarak tek bir düşünceleri vardı ki o da Burak’ın ileride iyi yerlere gelmesi, çok sıkıntı çekmeden büyümesiydi. Kendilerinin çocuklukları sıkıntılı geçmişti zaten çocukları sıkıntı çekerek büyümesin istiyorlardı. Bunun adı da onlar için “Biz sıkıntı çektik, o çekmesin.” olmuştu.

                                                                                         

                                                  

Gel zaman git zaman sınav günü kapıya dayanmıştı. Özel hocalar, özel okullar, en iyi dershaneler derken çocuklarından olan beklentileri yüksekti. Ancak dönüp baktıklarında Burak’ın bunca şeye rağmen ders çalışma isteği yoktu. Her yere gidiyordu ama bir dersin başına oturmuyordu. Sınavı kazanmak, meslek sahibi olmak gibi bir düşüncesi de yoktu. Ne istese zaten oluyordu, para kazanmak gibi bir ihtiyaç da hissetmiyordu. Her meslek sahibi olma konusu açıldığında konuyu kapatıp, hayatına devam ediyordu. Yasemin bu duruma çok fazla içerlemiş ve çocukları için her şeyi yapmalarına rağmen neden böyle olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Sonra anladı ki “Açlığı olmayan insan marifetlenemez.” Çocuklarının marifetlenmesi için uğraştıklarını zannederken aslında onu bir o kadar marifetsizleştirdiklerini fark etti. O kadar çok doyurmuşlardı ki hareket etme sebebi kalmamıştı. Her şeyi geç, çocukları iletişim kurma konusunda bile sıkıntılar yaşamaktaydı. Sonra kendi çocukluğunu düşündü. Sıkıntılıydı belki evet ama mahalledeki arkadaşının bisikletine binebilmek için iletişim marifetleri gelişmişti. Kuzenleriyle kıyafet takasları ne de keyifliydi. Yemek istediği bir çikolatayı almak için annesine yaptığı sevimlilikler… İmkanları az ve öz verilmişti belki ama hayatın içerisinde marifetlenmesini de sağlamıştı. Geçmişe gittiğinde aslında Burak’ın elinden neler aldıklarını fark etti ve o günden sonra çocuğunun hayatta sıkıntı çekmemesi için desteklemek yerine hayata karşı marifelenmesi için desteklemesi gerektiğini anladı.                                                      

                                                                                    

Açlığı olmayan insan marifetlenemiyor.

İnsan bir konuda aç olduğunda o artık onun problemidir. Açlığını doyurup, problemini çözmek ister. Problemi çözme konusunda ki açlığı da çözüm konusunda marifetlenmesini sağlar. Bunun sonucunda da bir hareketi olur ve açlıklarını doyurabilmek için iletişim kurmaya başlar. İnsan tok olduğunda ise hareket edemez. Hayatın içerisinde marifetlenemez. Açlıklarımızı doğru yerlere yerleştirerek marifetlenebilmek dileğiyle…

 

&

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabilir öğrenir.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu