KİMİN TORNAVİDASI?
Nasıl da heyecanla başlamıştı aşkları Leyla ile Mert’in. İlk buluşmalarında Leyla’nın karnında sanki binlerce kelebek girmiş, kanat çırpıyordu adeta. Her buluşmaları aynı heyecanla devam etti. Kısa bir süre sonra da evlendiler. Leyla hayatının aşkını bulmuştu ve bu mutluluğun hayat boyu sürmesi için elinden gelenin daha fazlasını yapmaya hazırdı. Öyle de yapıyordu. İşten çıkar çıkmaz market alışverişi yapardı. Eve gider gitmez; yemek telaşı, ev işleri, çamaşır, ütü derken akşam on birden önce oturması mümkün olmuyordu. Tüm bunların yanı sıra ampul patlasa Leyla değiştirir, musluk su akıtsa kendisi tamir ederdi. Boyayı kendisi yapar, fayans aralarındaki derzleri yenilerdi. Ne de olsa babasının kızıydı. Çocukluk ve gençlik döneminde mutfakta ve ev işlerinde annesini; onarım ve tamirat konusunda ise babasını gözlemlemişti. Bu sebeple elinden her iş gelirdi.
Mert konservatuvar okumak istemiş ancak babası mühendis olmasını isteyince mühendislik okumuştu. Müzik hep kalbinin bir köşesindeydi. Çok güzel gitar çalardı. Müzik onun en büyük tutkusuydu. Evdeki tüm boş zamanlarını müzik ile uğraşarak geçirirdi. Leyla onun çaldığı besteler eşliğinde şarkı söyler, bir taraftan da yemek ve ev işlerini yapardı.
Uykusuz geçen gecelerin ardından yoğun iş temposu, bir taraftan hamilelik derken ayakta duracak hali kalmamıştı. Koca bir evi tek başına toplamıştı, müzik enstrümanları hariç. Mert onlara kimsenin dokunmasını istemezdi. Taşınacak her şey hazırdı. Kütüphanenin rafında duran tornavidayı görünce Mert’e seslendi: “Mert, bu tornavidayı eşyalarının arasına koy istersen hayatım, diğer eşyaların arasına karışmasın.” dedi. Mert geldi tornavidaya baktı ve; “Bu bana ait değil, bu senin tornavidan. Müzik aletlerinde kullandıklarım küçük boy biliyorsun.” deyince Leyla’nın beyninde şimşekler çaktı sanki. Evdeki rollerin nasıl yavaş yavaş değiştiğini fark etti. Sanki Mert’in karşısında Leyla değil de Osman abisi var gibi cevap vermişti.
Bir şeylerin değişme vakti çoktan gelmiş olduğunu fark etti ama dengeleri yerine nasıl oturtması gerektiğini bilemiyordu. Bu hayatta zaten her şey bir denge üzerine kurulmuş değil miydi? Nasıl ki doğanın dengesi bozulduğunda mevsimler bile bozuluyor. Demek ki insan ikili ilişkilerinde, işlerinde de dengeyi bozduğunda sorun yaşamaya başlıyordu. Tekrar dengeye gelebilmenin bir yöntemi mutlaka olmalıydı. Tüm bunlar zihninden film şeridi gibi geçerken aklına çok yakın arkadaşı Merve’nin onu davet ettiği seminerin konuları geldi. “Sabah ilk olarak mutlaka Merve’yi arayayım.” diyerek yorgun bedenini yatağın üzerine bırakıp uykuya daldı.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
Her sahnede aynı kişi değiliz. Bazen anneniz bazen eşiz. Hayatın içinde roller değişince dengeler bozuluyor. Erkek ve kadın rollerini güzel anlatmış emeğinize sağlık.
YanıtlaSilinsan iyi bir şey yapıyorum zannederken karşısındaki kişi için kötü bir şey yapabiliyor. ilişkilerimizde dengeyi kurabilenlerden olabilmek dileği ile...
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSil