BEKLEDİM, BEKLEDİM GELMEDİN MUTLULUK!
Bir bir dökülüyordu sözler Cansu’nun kaleminden. Saat
gece ikiyi gösteriyordu.
“Uyku tutmadı bari yazayım, belki içim ferahlar..”
beklentisiyle yazmaya başladı hislerini, duygularını.
Eğer hislerini, dileklerini bir kağıda yazarsan derdin geçer, dileğin kabul olur demişti birisi. O günden beri yazıyordu Cansu ama ne bir dileği bu şekilde kabul olmuştu, ne de bir derdi yok olmuştu. İnsanoğlu işte; yine de bir umut kırıntısı içinde yazmaya devam etti.
“Kalbim yorgun ve dargın. Beni unutan herkese. Elini
uzatmayan, beni duymayan, yol ortasında bırakan herkese.” diye devam etti
cümlelerine. Bu kelimeleri yazarken gözlerinin dolduğunu hissetti. Zaten
duygusal bir kızdı.
“Şu sıralar iyice duygusallaştım nedense. Venüs mü geriledi, Merkür'e mi bir şey oldu, yoksa dolunay mı vardı acaba... Bir bakayım...” diyerek
bilgisayarı elinden bıraktı ve balkona çıktı. Yazın Ankara geceleri çok güzeldi
onun için. Son zamanlarda kendisini yoran olayları düşündü güzel gökyüzüne
bakarken. Onlarca yıldız; ne güzel süslüyordu gökyüzünü. Gecenin bile süsünün
düşünüldüğü bir dünya… İnsan görmeye başlayınca dünyanın mucizelerini, unutuyor
kendi derdini. Çok geçmeden önündeki deftere bakar bakmaz tekrar dertlerini
hatırlayıp bıraktığı yerden devam etti Cansu.
“Ben neden mutlu olamıyorum?” dedi derin bir nefesle.
Boynuna astığı telefonu eline alarak gün boyu izlemediği instagram hikayelerini
izlemeye başladı. Herkesin mutluyum pozları, tatil fotoğrafları, düğün
fotoğrafları. Arkadaşlarıyla toplu etkinlik 'Reels'leri, başka birisinin
açıklama olarak "Yorgun ama mutlu..." yazdığı paylaşımı. “Hem yorgun, hem mutlu... Yersen... Arkadaş bu dünyadaki mutsuz tek insan ben olamam herhalde? İnsan nasıl
yorgun ve mutlu olabilir? Ben mi yanlış tanımlıyorum mutluluğu?”
Her insan bu hayatta
mutlu ve başarılı olmak ister.
Ancak insanın mutluluğu ne bulduğuyla alakalı değil, ne
beklerken ne bulduğuyla alakalı. İşte hayaller ve hayatlar dediğimiz yer de
burası. Hayat hiçbir zaman hayallerle yarışamayacağı için, beklentimiz ne kadar
yüksek olursa, gerçekte karşılaştığımız olaylar hep bir hayal kırıklığı ve
mutsuzluk oluşturur.
Sabah olmuştu. Cansu gözlerini açtığında saatin henüz yedi olduğunu gördü. “Daha çok erken ama nedense çok dinç uyandım. Neyse fırsat bu fırsat yapacak çok şey var. Günü erkenden başlatalım...” diyerek kalktı rahat yatağından. Evlilik hazırlığı içerisinde bulunmanın stresi ve heyecanıyla, tarihin yaklaşması içindeki kıpırtıyı arttırıyordu Cansu'nun. “Acaba nasıl olacak? Düğünüm hayalimdeki gibi olacak mı? Ersin'le aynı eve girdiğimizde hala iyi anlaşıyor olacak mıyız? Kafamda bin bir sorular. Hepsi cevaplanmayı bekliyor.” Kahvaltı masasını hazırlarken sabah programını açtı. Bir yandan onlara kulak veriyor bir yandan kahvaltı hazırlığını yapıyordu. “Bodrum sahillerinde ünlüler ve yazlıkları” başlığındaki magazin haberini izliyordu. Bir iç geçirdi. “Bizim de böyle bir yazlığımız olur mu ki?" dedi. Şuna bak insanlar resmen denizle dip dibe. Al malzemeni, yap kahvaltını sahilde mis gibi... Ay Cansu... Şuna bak hayallerin bile fakir. Millet yatında katında yapıyor özel hizmetçileriyle sen diyorsun ki "Simidini al sahile git mis gibi..." Neyse bir gün benim de böyle bir yazlığım olacak inanıyorum...” dedi ve bir olumlamayı daha saldı evrene. Öyle diyorlardı çünkü. Evrene ne istediğinizi söyleyin o size yatları, yazlıkları verir.
Zihin kıyas
yöntemiyle çalışır.
İnsanın kıyasları ne kadar yüksekse mutsuzluğu da o kadar yüksek olur. Bu sebeptendir ki; instagrama girer girmez bir çok kişinin morali bozulur. Eskiden kendi çevremizi bilirdik, çevremizde de benzerlerimiz vardı. Sahip olduklarımız bizi mutlu ederdi. Ama artık elimizde dünya var ve herkesin her şeyini biliyoruz, görüyoruz. Zengin daha zenginini görüyor, mutlu daha mutlusunu ve bunun sonucunda geneli mutsuz bir toplum oluşuyor. İnsanların kıyasları değişiyor.
Kapının zili çaldı. “Gelen Ersin. Ben açarım!” Ersin
Cansu’nun zıttı bir kişilikteydi. Cansu ne kadar beklentisi yüksek bir insansa
Ersin sürekli Cansu’ya “Beklentini düşür,” derdi. Cansu’yu annesiyle
tanıştıracağı zaman, öyle bir anlatmıştı ki. Cansu büyük kaygılarla gitmişti.
Ama tanışınca hemen çok iyi anlaştılar. Buluşma sonunda “Ne kadar iyi bir
insan. Neden beni korkuttun?” diye sordu Ersin’e. Ersin kıs kıs gülerek “Bilerek
yaptım canım. Sen ne kadar beklentini düşürürsen karşılaşacağın sonuçla o kadar
memnun kalacaktın. Ben annemin, anlattıklarımın üstünde birisi olduğunu
biliyorum elbette. Sırf sen mutlu ol diye yaptım.” dedi. “Ay şimdi anladım!
Doğru diyorsun,” dese de o gün, Cansu bu sırrı unuttu; mutluluğun sırrını…
Gecenin süsünün düşünüldüğü bu dünyada, insanın süsü olan
mutluluğa da yer verilmiştir mutlaka. Peki o zaman...
Gerçekten mutluluk neydi?
İstediğin her şeye sahip olmak mı?
Tüm imkanların kişinin eline verilmesi
mi?
Yazdığımız detaylı dileklerimiz mı?
Ölmeden önce yapılacaklar listelerimiz
mi?
Yoksa evrene gönderdiğimiz
isteklerimiz mi?
Hangisi?
Yoksa burnumun dibinde olup
göremediğim mi?
İnsan hep kendinden iyi olana baktığı kendini kıyas almadığı sürece mutsuzluk hep bir adım yanında.
YanıtlaSilGünümüzü saran sahte mutluluk gösterilerinden uzak kalabilmek dileği ile ne güzel bir yazı olmuş :)
Günümüzün sorunlarından biri sosyal medyaya bakarak kıyas yapmak. Sanki kimsenin sorunu , derdi yokmuş gibi gösteriyor insana aslında ama bu da bir illüzyon.. Yanılgıya düşmemek lazım. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilMutluluk neydi?
YanıtlaSilNe kadar güzel bir ifade edilmiş
Beklentiler ve karşılaştıklarımız mutluluğun reçetesi
Mutluluk ne demek? Daha önce mutsuz oldugun şartlarda mutlu olabiliyorsa& ya da aynı sartlarda mutsuz olabiliyorsan o zaman bu şartlarla ilgili bir şey mi?... Evet ...Gerçeği hatırlatan güzel bir yazı olmuş🙏
YanıtlaSilInsan ne kadar isterse istegi artarak d3vam ediyor.mesele aslinda neyi istediğimiz.secimlerimiz..bi ev,araba,para sahip olmak istedigim bunlar mi mutlu edecek olan şey bunlar sa eğer neden bunlara sahip olan mutlu degil...
YanıtlaSilSeçimlerim kendimi Dunumden daha iyi olabilmekse eğer mutluluğun sebeplerine sahip sin demektir..
Peki sen neye sahip olmak istiyorsun?
Akıbetimizin ne olacağıyla az biraz ilgilensek imkanlarımızın çoğalmasının mutlulukla alakalı olmadığını anlamamıza yetecek aslında.
YanıtlaSilNedir mutluluk gerçekten? İnsan niye mutlu olamıyor? Çok güzel anlatmışsınız kaleminize sağlık..
Bekledim de gelmedin be mutluluk.. Ya da geldin de bana mi haber vermedin😉
YanıtlaSilNe güzel çıkarımlar insanın mutlu olması herhangi bir metal ile bağlı değil yani sadece beklentisi ile alakalı ne kadar çok şey bekliyorsan o kadar çok mutsuz olacaksın demek ki. Bütün insanlar bütün mesaisini mutlu olmak başarılı olmak daha iyi ilişkiler kurmak için harcadıkları halde hala mutluluğun sırrını yakalayamadılar. İmkanları çok olan çevresi geniş, sosyal medyadaki like'ları çok olan bir insan bile bazen kalabalıkların içinde yapayalnız ve mutsuz kalabiliyor insan . Halbuki umduğun ile bulduğun arasındaki fark kadar açık.
YanıtlaSilGerçekten mutluluk neydi?
YanıtlaSilİstediğin her şeye sahip olmak mı?
Yoksa burnumun dibinde olup göremediğim mi?
beklentisini yönetip mutlu olanlardan oluruz inş Allah. kaleminize sağlık.
YanıtlaSilMutluluğun sırrı ...Ne kadar çok ihtiyacımız olan şey hele ki şu dönemde ... Elinize sağlık
YanıtlaSilzengin daha zengini görüyor, mutlu daha mutlusunu...
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSil🌞🌺harika olmuş
YanıtlaSilÇok güzel ifade edlimiş
YanıtlaSilEllerinize sağlık 🌺
Gerçek mutluluğu ne güzel anlatmış. Kaleminize sağlık 🌺
YanıtlaSilSalgındı hastalıktı derken güne sağlıklı başlamak artık benim mutluluk ölçüm gerçekten, gerisi teferruat..
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🍃
Mutlu mu olmak istiyorum?
YanıtlaSilDışardan beklentiyi minimum da tut.;)