Çırak deyince insan bir berber dükkanında, bir sanayideki çırağı düşünüyor çoğu zaman. Bir iş yerinde, ustasının yanında işi kapmaya çalışan, yetiştirilme aşamasındaki kişi.
Oysa insanın bu hayatta başladığı her sürecin bir çıraklığı olur. Nergiz de bunu anladığında evliliğinin ilk aylarıydı. 24 yaşında evlenmişti, hiç fena bir yaş değildi aslında ama daha önce bir evi tek başına çekip çevirmek ona çok yabancıydı. Annesi her şeyi hallederdi ve o da okuluna, işine gider gelirdi.
Fatih evlilik teklifi ettiğinde hiç hazır olmadığını söylemişti Nergiz.
-Yani ben yemek, temizlik hiçbirini yapmadım hem zaten çalışıyorum bir de yüksek lisans eğitimim var. Yoo buna hazır değilim. Yani en fazla makarna ve yumurta gerçekten fazlası olmaz.
Ama olsun demişti Fatih. Gerekirse yumurtayla doyarız, yeter ki bir an önce yuvamızı kuralım. Zaten Nergiz de Fatih’in yanından bir an olsun ayrılmak istemiyordu. Çok geçmeden evlilik teklifini kabul etti ve hayallerle süsledikleri yuvalarını kurdular.
Tabii yemek yapmanın da bir çıraklığı vardı. Ama sonuçta yumurta ya da makarna da iş görecekse sıkıntı yoktu. Yemek konusunda bilmediğini ve denemeye devam etmesi gerektiğini kabullenmişti Nergiz. Yemekleri bir tutuyor bir tutmuyordu ama gitgide iyiye gidiyordu.
Annesi; her sürecin başlangıcında bir çıraklık süreci olduğunu söylemişti. Burada işlerin genelde yolunda gitmediğini, yolunda gitmesi konusunda beklentisini düşürmesi gerektiğini ve sonuç olumsuz da olsa pes etmeden denemeye devam etmesi gerektiğini…
Bu bilgiler çok rahatlatmıştı onu. Pilavın dibi tutabilirdi öyleyse yarın kısık ateşte yapar süresine dikkat ederdi. Ya da annesinin yaptığı o yumuşacık poğaçaları eşi de istediğinde, bu konuda usta olan annesiyle yarışamayacağını biliyordu. İlk denemeleri olmayacaktı muhtemelen ama denemeye devam edebilirdi.
Hatta bir keresinde üst üste 4-5 kez denemişti o poğaçaları tutturabilmek için ve gerçekten işe yaramıştı. Bir yandan nerede hata yaptığını anlamaya çalışıyor bir yandan da çıraklıkla ilgili öğrendiklerini test ediyordu. Bir süre sonra olumlu sonuç gelecekti öyleyse pes etmeden ne kadar devam ederse bu sürecin gelişini o kadar kolaylaştırabilirdi.
Yemek konusunda kısa bir süre sonra bazı şeyleri oturtmaya başlamıştı. Yemeği yenecek kıvama gelmişti aslında. Gelmişti gelmesine ama hayatta her şeyin çıraklığı olduğu gibi evliliğin, anneliğin, yeni bir iş sürecinin de çıraklığı vardı.
Her ne kadar kocası yemeklerine bayılsa da ilişkilerinde bir şeylerin yolunda gittiği söylenemezdi. Oysa evliliğin başlarında yemeklerinin çok da iyi olmayacağını kabullenmek kolaydı ama evliliğin başlarının da yemekleri gibi çok yolunda gitmeyeceğini hayal etmemişti.
Balayı, cicim ayları, battaniyenin altında birlikte film izlemek, romantik yürüyüşler, uzun pazar kahvaltıları, evde iş yaparken bile keyifli anlar, çay saatinde uzun sohbetler…
Evliliğin başları böyle olmalıydı, öyle ya severek dolu dizgin bir aşkla evlenmişlerdi ve şimdi sürekli birlikte olmanın keyfini çıkaracaklardı. Çıkarmalılardı en azından. Fakat öyle olmadı…
Balayının ilk günlerinde Fatih’in ailesinin yaşadığı ciddi problemlerle bu hayaller sarsıldı. Balayında böyle önemli problemler için rahatsız edilir miydi yeni evli çiftler hiç? Fatih’in tüm gündemi değişti. Döndüklerinde de durum farklı değildi. Ailevi problemler gitgide artıyor ve Fatih hepsinin çözümüyle yakından ilgileniyor, Nergiz’i sık sık evde tek başına bırakıyordu.
Hiç böyle hayal etmemişti ve bunları kabullenmek çok zordu. Fatih her gittiğinde, döndüğünde dırdır yapan, benimle ilgilenmiyorsun diye söylenen bir Nergiz ile karşılaşıyordu ve her geçen gün kavgalarının ve tartışmalarının dozu artıyordu.
Evlilik sürecinin çıraklığında tartışmaların olması, olumlu sonuçların gecikmesi gayet doğaldı ama insanın duygularının aktif olduğu noktada doğru tepkiyi vermesi zorlaşıyordu.
Bu nedenle duruma uyumlanmaktan ziyade ilişkilerine zarar verecek hamleler yapıp duruyorlardı. Aralarında sık sık boşanma cümleleri geçiyordu. Onca hayalle kurulan “mutlu yuvaları” çatırdıyordu.
Nergiz evliliğin de çıraklığı olduğunu algıladığında düşündü, önce kendi evliliğini, sonra çevresinde duyduğu ve hızlıca biten tüm evlilikleri ve önceden yıllarca devam eden, boşanma kelimesinin bile edilmediği nice evliliği…Neydi aralarındaki fark? Onların evliliğinde tartışmalar yok muydu? Onlar nasıl yürütmüşlerdi bu çıraklık sürecini?
Kimse mutsuz olmak için evlenmez, başarısız olmak için bir işe girmez ve kötü bir ebeveyn olmak için bir çocuk dünyaya getirmezdi.
Öyleyse çıraklıkta nasıl tepkiler vermeliydi insan? Yemek yaparken, evlendiğinde, yeni bir işe girdiğinde, çocuk dünyaya getirdiğinde, bir davranışını değiştirmeyi ilk kez denediğinde?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabilir öğrenir.
Doğru tepki vermek…
YanıtlaSilNe güzel bir noktaya temas etmişsiniz.
Kaleminize sağlık hocam 😊
Evliliğin de çıraklığı olduğunu kim düşünür ki...
YanıtlaSilNe garip di mi?
Ama haklısınız da sanırım