Gece Bekçisi

"Hadi uyan artık.... Hadi, sana diyorum..."

Ses, çok derinlerden geliyordu.

"Hadi Mine, saat çok geç oldu..."

Duyduğu ses kesik kesikti, çok derindendi hem de çoook derinden.  Bu Mine'nin iç sesiydi.

Gözlerini hafif araladı Mine, saat kaç oldu acaba diye elini telefona götürdü. Netleştirmek için birkaç defa daha gözlerini açıp kapadı. Saati görmek için telefonu kendisine yaklaştırdığında artık çok geçti.

"Hayırr!" diye bağırarak hemen yatağa oturdu. "Ya olamaz olamazzzz, proje görüşmesini kaçırdım. Hayır bu kadar da olmamalı, bu kadarını da yapamazsın kendine!"

Yatağın içine kendini gömdü ve büyük bir çığlık attı. "YAAAA!!!"


                                                                                 


Saatte baktı, görüşme saatine 10 dakika kalmıştı. Şimdi orada, dışarıda bekliyor olabilirdi. Görüşmeyi tüm hafta ısrar ettiği teyzesi ayarlamıştı. Bu kadar ısrarın üzerine şimdi teyzesinin yüzüne nasıl bakacaktı? "NASIILLLL!!?" diye çığlık atmak için kendini tekrar yatağa gömdü.


Yüzünü yıkarken aynadaki gözleri kızarmış Mine'ye baktı. "Nasıl bakacaksın Mine? Sor bunu kendine nasıl? Yolda kaza geçirdim desem? Saçmalamaaa! Kadının kalbine mi indireceksin? Hastalandım, yok çok ayıp, bu kez gerçekten hasta olursam... Hmm... Gittim ama kabul edilmedim desem? Yaaa kesin teyzeme geri dönüş yaparlar. Sonuçta görüşeceğim kişi üniversiteden arkadaşı!! Çok kötü ayvayı yedin Mine, bu kez gerçekten ayvayı yedin!"


Halbuki ne kadar çok istemişti bu görüşmeyi. O kadar heyecanlanmıştı ki, heyecanından bütün gece gözüne uyku girmemişti. Uykuyu da ancak gün doğumuna yakın yakalayabilmişti. Kalkması gereken saatten 2 saat önce uyuyunca da, haliyle sabah uyanamamıştı. Mine, pencereden dışarı bakarken tüm geçmişini düşünmeye koyuldu.


Mine, daha küçük yaşlarda erken yatmayan bir bebekti. Babası ve annesi birlikte çalışıyorlar, ticaret yapıyorlardı. Gece geç saatlere kadar hesap yapmaları, Mine'nin de onlarla uyanık kalmasına sebep oluyordu.  "Zaten tüm gün görmüyorum." diye annesi de göz yumuyordu bu duruma. Misafir gelse uyumuyor, misafir gitse oturuyor, çocuklar saat 10 olmadan esnerken o canlı gözleriyle etrafı izliyordu. Bu durum, zamanla iliklerine işlemiş, bir problem haline dönüşmeye başladı. Gece geç yatması da, sabah uyanamamasına sebep oluyordu. Okul zamanı servise geç kalmalar, zorla okula yetiştirilmeler derken, Mine de hayattaki tercihlerini buna göre yapmaya karar verdi.


Üniversite için tercih yaparken, devamsızlıktan kalmamak için 2. öğretim seçmişti. Ama okul bitip de iş stajlara geldiğinde her şey sarpa sarmaya başlamıştı. O, geçmişten günümüze gelmiş bir gece bekçisiydi. Herkes 8:30 da erkenden iş yerinde olurken, o 9:30'a zor yetişiyordu. Diğer çalışanlar stajyer olduğu için pek ses çıkarmıyorlardı. Çıkarmıyorlardı ama okul bittiğinde de bir tek o işe devam teklifi almamıştı.


Uzun zamandır iş bulamayınca kendi mesleğinden soğumaya başladı. "Yanlış bölüm okumuşum ben." diye düşüncelerle, farklı sektöre geçmeye karar verdi. "Ben de annem babam gibi ticarete atılacağım." diye bir karar aldı. Önce annesini babasını ikna ederek, sonra da teyzesinden borç alarak, kozmetik sektörü ile ilgili bir dükkan açmaya karar verdi.

                                                                                         

                                                  

Küçük bir dükkan olsa da tam kendisine göreydi. İlk zamanlar her şey yolunda giderken, zaman geçtikçe müşterileri tek tek azalmaya başladı. Sabah erkenden açılan kuaförler acil malzeme durumunda Mine'ye ulaşamıyor, başka yerlerden alışveriş yapmak zorunda kalıyorlardı. Bu da gün geçtikçe ticaretlerini soğutuyordu. Nasıl olsa kendi dükkanım düşüncesiyle Mine 10:00'da, 11:00'da dükkanı açıyordu. İşler işte böyle kötüye giderken, teyzesinin tanıdığı bir firmayla görüşmek istemişti. Hem firmanın şubesi olmanın, hem de yeni bir soluk getirmenin iyi olacağını düşünmüştü.

Uzaklara bakarken ve tüm bu düşünceleri aklından geçirirken telefonu çalıverdi.

"Çabuk yanıma geliyorsun!" dedi teyzesi.

Korkusundan, üzerindeki eşofmanlarla aşağı inip ilk dolmuşla çarşıya, teyzesinin yanında soluğu aldı. Teyzesi onun için çok kıymetliydi. Annesinin en küçük kız kardeşiydi ve yaşları Mine'ye çok yakındı. Tam her şeyi anlatmaya başlayacakken...

"Biliyorum uyanamadın..."

Mine kafasını kaldırmıyordu.

"Yastığa gömülsen de annen duymuş sesini canım. Bu yüzden bu işi düzeltene kadar 3 ay belki 6 ay bende kalıyorsun. Sabah benimle çıkıp, benimle eve dönüyorsun..."

"Ama teyze..."

"Yok artık yok bunu artık çözmemiz gerekiyor. Annen ses çıkarmıyor ama ben bilirim bu halleri. Zaten yalnız yaşıyorum, bana da yoldaş olursun. Şimdi git hazırlan, iş çıkışı seni alırım bana gideriz."

Mine kafasını kaldırmadan iş yerinden çıkmıştı. Teyzesi bir iletişim firmasının müdür yardımcısıydı. Nasıl yapacaktı? Teyzesinin düzenini babası da takdir ediyordu. Hiç karşı çıkmazdı bu duruma...

"Teyzem sabah kaçta kalkıyordu acaba?" diyerek parayı uzattı dolmuşçuya. Dolmuşçu, şaşkın bir şekilde para üstünü geri verdi.

"Ah Mine ahh gitti güzelim uykular! Ne güzel yaşıyorduk işte. Buna yaşamak mı denir? Dükkanı batıcaktın neredeyse! Alt tarafı 07.00’da uyanacaktın, sen tuttun 05.00’da  uyudun!" Bu kez iki Mine konuşuyordu zihninde.                                    

                                                                                    


Pek isteksiz bir şekilde eşyalarını hazırladı Mine. Annesi 6 ayı düşününce en büyük valizi getirdi. "Anne pek memnunsun..." dedi valizi kilitlerken. Son bir kez annesinin gözlerine baksa da ondan da bir karşılık bulamadı. Babası zaten "Beni karıştırmayın." diyerek çoktan gazetesine gömülmüştü.

İlk haftalar ızdırapla geçmişti. Teyzesi uyumadan elinden telefonu almış, geç saatte yemeyi bıraktırmış, erkenden yatırmıştı onu. Geceler bitmemiş, sabah da iş yerinde içtiği kahveler üst üste gelmişti. Kuaförler şaşırmış, her gelişlerinde "Hayırdır Mine hanım iyi misiniz? Bir problem mi var evde?" diye konuyu açmışlardı. Sonraki haftalar, yataktan kopamama halleri gelmişti. Teyzesi elinde 1 bardak suyla geliyor gözlerinin üstüne damlatıyordu. "Ya Teyze!" diye sıçrıyordu her defasında.

Mine gün geçtikçe bu yeni duruma alıştığını fark etmişti. Teyzesi gibi erken yatmaya başlamıştı. Hatta teyzesinden de erken uyuyor, sabah o odasına  girmeden uyanıyordu. Yıllarca uğraştığı, hayatının ana damarlarını ele geçirmiş bu problem, nasıl da çözülmüştü...

Bir çok defa denese de, bulduğu çözümler hep geçici çözümler olmuştu. Deniyor, denedikçe ümidi kırılıyor, kırıldıkça da tekrar başa dönüyordu. Bulduğu çözümlerin, kendisini eski haline daha da bağladığını anlayınca, o da problemine göre yaşamaya karar vermişti. Hayattaki seçimlerini de buna göre yapmaya başlamıştı.

Kendisinin denemeleri yanılmasına sebep olurken, teyzesinden aldığı bu deneyim transferi, hayatına bambaşka bir pencereden bakmasını sağlamıştı. Teyzesi adeta hap niteliğindeki deneyimlerini Mine'ye sunmuş, hayatında kısa denilebilecek bu sürede toparlanmasına sebep olmuştu. İnsanı dününe göre iyi yapan bu deneyimler nasıl da kıymetliydi.

Bu yaşananlar da Mine için gerçekten çok kıymetliydi. Eskiden sabahları derinden gelen o iç ses, artık hemen yanı başındaydı. "Hadi Mine’ciğim kalkma zamanı." dediğinde, Mine çok daha rahat kalkabiliyordu. Ve artık o sese de kızmıyordu...

 

&

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabilir öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu

















































Yorumlar

  1. Derinlerden gelen, bizi iyi şeylere yönlendiren sesi net duyabilsek keşke, elinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  2. Sürükleyici bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık. Masum gibi gözüken bir problem nasılda hayatın tüm ana damarlarını zehirleyebiliyor güzel örnek olmuş.

    YanıtlaSil
  3. Hem çok faydalı hem de çok keyifli bir yazi olmuş. Bir nefeste okudum.
    Kaleminize sağlık 😊🌸

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel olmuş, emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil

Yorum Gönder