Şule sabah erken kalktığında ilk işi pencereyi açmak ve gün doğumunu izlemek olurdu. Turuncudan sarıya dönen gökyüzü muhteşem bir şölen hazırlardı izleyenlere. Kuşların cıvıltısı ise kulakların pasını silen en doğal melodiydi.
Aylardan şubat olsa da henüz kar yağmamıştı; oysa küçüklüğünde ne çok kar yağardı ve her yer nasıl da bembeyaz olurdu. Kardan adam yapana kadar eve girmezler, bir havucu yer bir havucu kardanadama burun yaparlardı. Evlerinin önündeki çam ağacı ise üzerindeki karları taşımakta zorlanır güçlükle ayakta dururdu. Babasının ağacı sallayıp kar yağdırmasına da bayılırdı.
Buz gibi havada parmakları mosmor ama yüzlerinde kocaman tebessüm olurdu. Dışarıda doyasıya oynadığı kartopundan sonra bir taraftan donmuş parmak uçlarını çıtır çıtır yanan sobada ısıtır, bir yandan da annesinin sobada pişirdiği sıcacık mis gibi kokan tereyağlı ekmeği yerlerdi.
Şule geçmişteki bu güzel hikâyeden kızı Zeynep’in sesiyle geri döndü.
Zeynep 12 yaşında kahverengi saçlı, iri gözlü ve bir şeyi en iyi şekilde yapmaya çalışan disiplinli bir çocuktu. Pembe pijamalarını giymiş, dişlerini fırçalamış ve annesine sarılmak için gelmişti ama yüzü asıktı.
Annesi:
- Annecim ne o yüzünden düşen bin parça, ne oldu benim güzel kızıma, dedi?
Kızı:
- Yarına hikâye yazma ödevim vardı ve istediğim gibi iki sayfa yazamadım anne, neden başaramıyorum? Hem de okuldan geldiğimden beri uğraşıyorum. Zaten matematik sınavından da yetmiş iki almışım, Çalışsam da yapamıyorum… Geçen yıl da proje ödevinden istediğim puanı alamamıştım, dedi.
Annesi:
- Tavşan ve kaplumbağanın öyküsünü hatırlıyor musun kızım? Beyaz tavşan ne hızlıydı ve kaplumbağa da ne kadar yavaştı. Kaplumbağa neden kazandı biliyor musun? İyi yaptığı ne varsa onu yapmaya devam etti ve tavşan gibi neden hızlı koşamadığını düşünmedi bile. Biz de neden yapabildiklerini konuşmuyoruz Zeynepcim? Mesela erken kalkıp gün boyu çalışmanı, yüzlerce soru çözmeni konuşabiliriz. Projen için okul çıkışları kütüphaneye gidip araştırma yapman, dosya hazırlaman ne kadar önemli değil mi? Yapabildiklerine neler ekleyebiliriz onları konuşalım mı, diye sordu?
İnsanın yapamadığı şeyleri düşünmesi ve onları bir duvar taşı edasıyla sıralaması ona ne kazandırır? İki metre duvar örmeye çalışan duvar ustası, “Daha binlerce taş var ve ben hiçbir şey yapamadım.” diye kenara mı çekilmeli yoksa elinden geldiğince tuğlaları yerleştirmeye devam mı etmeli?
İnsan yaptıklarını küçümseyip, yapamadıklarına odaklanınca motivasyonu ne hızlı yerle bir oluyor. Üstüne üstlük bir de yaptıklarımızı da yapamaz hale gelebiliyoruz. Oysa herkesin iyi yaptığı şeyler var. O iyi yaptıklarımızı daha iyi yapmaya çalışırsak yapamadıklarımızı da bir gün yapar hale geliriz.
Yapabildiğine odaklanan insan o yapabildiği şeyleri küçük küçük arttırarak ne çok yol alabilir.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabilir öğrenir.
Tam da ihtiyacım olan bir yazı idi. Okumak bana çok iyi geldi. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilİçimden ben bunları nasıl yapacağım derken karşıma çıkan öyküye bakın... :)
YanıtlaSilTuğlaları yerleştirmeye devam...:)
YanıtlaSilkaleminize sağlık...