Rütbeli Yalnızlık

Yedinci araması da boşa gitmişti Merve'nin. Aradığı arkadaşları ya telefonunu açmıyor ya da birileriyle görüşüyorlardı. 2 saat geçmesine rağmen bir kişi de dönüp "Merve hayırdır?" dememişti. Bu kadar tesadüf olabilir miydi? Sanki hayat diyordu ki "Dur Merve, kimseyle konuşma sadece kendinle kal..."

                                                                           

Hayatıyla ilgili yeni kararlar aldığından bu yana kendini yalnız, hem de çok yalnız hissediyordu. Nasıl bu noktaya gelmişti, hatırlamıyordu. Düşünüyordu evet ama hatırlamıyordu, nasıl bu durumdaydı? Akşam kahvesini yudumlarken "Konuşacak kimsem yok cidden." diye konuştu kendisiyle... Buna kendisi de çok şaşırmıştı.

Önceden telefonu susmaz, herkes bir şeyini paylaşmak için Merve'yi arardı. Onlar aramasa Merve arar, saatlerce telefonda konuşurlardı. Hem bu konuşmalar öyle kısa da sürmezdi. O kadar uzun sürerdi ki sabahın ilk ışıklarını gördüğü zamanlar bile olurdu. Konuşmalara yemek araları verilir, yemekten sonra kalınan yerden devam edilirdi.

Ne olmuştu böyle? Düşünüyordu...

Başlangıçta hayatına sporu eklemeye karar vermişti. Son zamanlarda aldığı kilolar onu rahatsız ediyordu. Bir arkadaşı yürüyüş yaptığından beri kendini daha zinde hissettiğinden bahsetmişti. Yürüyüşe devam ettikçe erken uyumaya başlamış, akşamları konuşacak hali kalmaz olmuştu. Değil birisiyle konuşmak, yemekten sonra kendini koltuğa atıyordu. Çoğu zaman da koltukta uyumuş buluyordu kendini. Canı konuşmak istese de vücudu istemiyordu. Böyle erken uyuduğundan arkadaşlarıyla eskisi gibi dışarı da çıkamıyordu. Son zamanlarda işten eve, evden işe gidip geliyordu.

Yürüdükçe kendini daha zinde hissetmiş, düşünceleri de belirgin bir şekilde değişmişti. Artık kendini geliştirmek adına yeni adımlar atmak istiyordu. Bunun için yeni kitaplar almış, yeni bir eğitime de başlamıştı. Akşamları yemekten sonra telefondaki oyunları silmiş onun yerine eğitim notlarını tekrar eder olmuştu. Bilgiyi aldıkça zihninin açıldığını hissediyor, benzer konularla ilgili kitaplar ilgisini çekiyordu. Bir anlamda kendini geliştirmeye odaklanmıştı.

İşte bu alışkanlıkları hayatına ekledi ekleyeli, en yakın arkadaşları da dahi kendisinden uzaklaşmıştı. Hem de öyle uzaklaşmıştılar ki ona hiç fark ettirmemişlerdi. Sanki arada geçen zamanda ne olduysa, Merve bunu fark etmemişti ya da fark edememişti. Bunu fark ettiğinde de kocaman bir boşlukta bulmuştu kendini. Yakın arkadaşı -ki o öyle sanıyordu- telefonu bir kaç haftadır açmıyor, mesaj attığında da "İyiyim ya bir şey yok, yoğunum." diye geçiştiriyordu. Ne kadar ısrarla arasa da açmıyordu. Diğer arkadaşı da hiç açmıyor, mesajlara bile dönmüyordu. Hatta başka arkadaşı şöyle demişti "Merve son zamanlarda çok değiştin. Sanki bizi beğenmiyor gibisin." Merve bunları düşündükçe hatırlamaya, hatırladıkça da şaşırmaya devam etti.                                                                                              

                                                                            


Bir şeyler paylaşmak için ailesiyle de konuşabilirdi. Ama öyle bir alışkanlığı gelişmemişti. Liseden sonra üniversite için şehir dışına gitmişti. Sonrasında da kendi başının çaresine bakmayı öğrenmişti. Bir anlamda arkadaşlarını ailesinin yerine koymuştu. Yalnız bu sıra hissettikleri daha farklıydı. Uzun uzun konuşmak değil de daha farklı bir duyguyla kaplıydı.

Bu ara başına gelenleri, deneyimlerini anlatmak istiyordu. Okuduğu kitaplardan ve eğitimlerden bahsetmek istiyordu. Tüm bunlardan sonra kısa sürede gelişen dönüşümünden bahsetmek, iyi olduğu konuları, zorlandığı şeyleri, yaptığı yanlışları tek tek anlatıp paylaşmak istiyordu. Beğendiği konuları arkadaşlarına da anlatmak, onları da kendisi gibi dönüşmesini istiyordu. Onları eğitimlere davet etmek, birlikte gidip sonrasında beyin patlatmak istiyordu.

Eskiden olsa yaşadıkları olayları, yaptıkları hataları tekrar tekrar konuşurlar, o anı yeniden yaşarlardı. Sonra üzerine düşünüp üzüldükleriyle kalırlardı. Şimdi ise farklı pencereden bakıyordu. Hayatında yaptığı hataların aslında kendisi için nasıl bir ödüle dönüştüğünü, buna hayretler içinde kaldığından onlara da bahsetmek istiyordu. Aşamadığı konuların tekrar önüne çıktığını, bunu da kendisinin gelişmesi için olduğunu anlatmak istiyordu. Eskiden başkalarına yaptıkları çıkarımları artık kendi hayatlarında yapmak istiyordu. Dönüşümünü tamamlayan bir kelebek olamazdı belki ama en azından kozasını örmeye destek arıyordu. Tüm bunları yaparken eski günlerdeki gibi olmak istiyordu. Bunları düşünürken o kadar heyecanlanıyordu ki sokakta gördüğüne "gel amca sana bir şeyler anlatayım" diyesi geliyordu.

 


Bu kadar cevapsız aramanın sonunda yalnız başına kalması gerektiğini anladı. Kahvesini bitirdiğinde aklına arada sırada tuttuğu günlükler geldi. Anlatacaklarının kalbine oturmaması ve bu heyecanını unutmamak adına yazması gerektiğini fark etti. Masa lambasını yaktı ve çalışma masasına oturdu. Kendinden geçercesine tüm duygularını sayfalara döktü. Aktarmayı bitirdiğinde saat gece yarısını geçmişti. İçi öyle rahatlamıştı ki, kuş gibi olmuştu. Bir bardak su içip, elini yüzünü yıkayıp uyumaya geçti. Belki de hayatın kendisine söylediğini yerine getirip bu aralar kendi başına kalması gerekiyordu. Belli mi olur, belki de kendisi gibi hisseden bir yoldaşı buluverirdi bir süre sonra...

&

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabilir öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu













Yorumlar

  1. Çok güzel bir yazıydı
    Kendimi buldum resmen
    Kaleminize sağlık🙂

    YanıtlaSil
  2. Belki de az sayıda insanın yaşayabileceği bir dönüşümün içindeydi. Kim bilir ... belki de yeni arkadaş grubu çok yakında oluşucaktı çevresinde 😊

    YanıtlaSil
  3. Mutlu Ökegil3 Ocak 2025 17:29

    Yol yoldaşlarla güzeldir eğer o yoldaşlar bulunabildiyse bu daha da güzeldir. Böyle bir ikrama sahip olanlara ne mutlu ☺️
    Kaleminize sağlık hocam 🌸🙏🏼

    YanıtlaSil
  4. İyiye yönelten yoldaşlar bulmak dileğiyle... :)

    YanıtlaSil
  5. Emeğinize sağlık çook güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  6. Bazen olması gereken tek başına kalmaktır, insanın şifası o anda tek kalmaktır ... elinize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  7. Kaleminize sağlık sürecimi nasıl yürütmem gerektiğini görmüş oldum☺️

    YanıtlaSil
  8. Rabbimiz olduğu müddetçe yalnız değiliz.
    Yalnız kaldığımızı zannettiğimız de aslında Rabbimizin ben varım çağrısıdır. Asıl RAB'siz kaldığınızda kimsesizis

    YanıtlaSil
  9. insan ilk kiminle iletişim kurması gerektiğini bilirse kimseye ihtiyaç duymuyoru bir kez daha anlatan bir yazı olmuş kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  10. Bazen kalabalıkta yalnız kalıyor insan, halbuki tek başına da kocaman bir kalabalık olabilir

    YanıtlaSil
  11. Nuray Bağcı7 Ocak 2025 21:07

    Yalnızlık ve tek başınalık arasındaki devasa fark...

    YanıtlaSil
  12. Nerden başlasam nasıl anlatsam... :) kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  13. Ahhh bu ayrışmalar… İnsanı üzen ama aynı zamanda iyi gelen bir süreç. Beklentimizi yanlış yere koyduğumuz için üzülüyoruz. Oysa ki en yakın arkdaşımız insanlar değil de RAB olduğunda böyle bir sorun da olmayacaktı….

    YanıtlaSil

Yorum Gönder