Sevinç ile Sakine aynı iş yerinde çalışan iki farklı kişilikte iş arkadaşlarıydılar. Sevinç çok hareketli, atak, girişken, iş bitiren, canlı hatta fazla enerjik bir karakterdi. Bunun yanı sıra ağzı boş kaldığı zamanların haricinde sürekli konuşan, hareket durduğu zamanlarda da sürekli etrafındakileri darlayan bir yapısı vardı. Hayatında sürekli bir aksiyon olsun sevdiği işlerle uğraşsın hep bir hareket olsun isterdi. Hareket durduğu andan itibaren de sudan çıkmış balık gibi bir oraya çırpınır bir buraya çırpınır anlamsız ve hedefsiz hareketler yapardı. Hem kendisini boşuna yorar hem de etrafındakileri rahatsız ederdi. Bunu o kadar çok sık yapardı ki bu artık onun hayatının içerisinde bir rutini olmuştu.
Sakine ise sevincin tam zıddında adı gibi sakin, az konuşan, işine odaklı, çok hareketli olmayan genelde çok nazik ve kibar bir kızdı...
Sevinç, Sakine’yi ara ara bu hareketli ve aşırı atak halleri ile yorsa da yine de iyi anlaşıyorlardı. Bir gün iş yerinde bir projede beraber çalışmaları gererekti ve ne olduysa o andan itibaren oldu...
Sakine’nin de sevincin de birbirlerine tahammülleri git gide azalıyordu. Sevinç sürekli rapora bir şeyler ekleyip siliyor zamanlı zamansız Sakine’yi arayıp “Çok yavaşsın, haydi sen de hızlı ol biraz, şunu da ekleyelim, şöyle de yapalım. Orası çok sade kaldı, buraya bunu da koyalım. Burası bence hiç olmadı.” diyerek sürekli eleştirip Sakine’nin kafasını karıştırıyordu. Sakine ise arkadaşını biraz daha emin adımlarla gitmeleri konusunda bir iki kez uyarmasına rağmen arkadaşı zaman ilerledikçe hızını ve Sakine'ye olan eleştirel baskısını arttırıyordu, Sakine başlarda arkadaşı olduğu için ve huyu gereği alttan almaya çalışmıştı ama o da bu durumdan çok sıkılmıştı:
Acaba bunun başka bir yolu yok mudur?
Konuşmak işe yaramıyorsa başka bir yöntem mi denemeliydi?
Öyleyse o yöntem ne olabilirdi?
Sevinç, Sakine’nin yaptığı hiçbir şeyi beğenmiyor ve üzerine olmamış bu!
Deyip tüm raporu siliyordu. Kendince en iyisini kendi biliyor ve “Bu rapor mükemmel olmalı.” diyordu.
Sakine ise artık raporu düşünmekten daha çok arkadaşının bu durumunun ne olacağını, ilişkilerinin nasıl bir yol alması gerektiğini düşünüyordu:
Ortak çalışmak neden bu kadar zordu ki?
Acaba çok mu alttan almıştı?
Arkadaşına karşı sınırlarını fazla geniş tutup, fütursuzca eleştiri yapabilme hakkını ona kendisi vermiş olabilir miydi?
Canım o da koskoca kadın anlasın artık yani çocuk muydu?
Peki bu durumu ona nasıl anlatmalıydı? Ya da fark ettirmeliydi?
Fakat bir yandan da “Tamam kabul ediyorum, onun da haklı olduğu yerler var ama insan bu kadar zamanlı zamansız darlanıp ağzına ilk geleni de söyler mi? Az biraz düşünmez mi konuşurken…” diye düşünmeden de edemiyordu.
Sakine’nin bilmediği bir şey vardı:
İnsanların istekleri nerede fazlalaşır da ağır basarsa orada bilinçleri kapanır, gerçeği göremez olurdu. Nasıl tepki verdiklerinin farkında bile olmazlardı. Sevinç de bu projenin mükemmel olmasını öyle çok istiyordu ki davranışlarının nerelere vardığının farkında bile değildi. Zaten huyu gereği olan ataklığına ataklık gelmiş, patavatsızca konuşmaları da daha çok artmıştı.
Birgün Sakine gece geç saatlere kadar projenin başında çalışmış. Projeye son şeklini vermişti. Neredeyse her şey Sevinç'in dediği gibi olmuştu. “Tamam artık neyse bu da Sevinç'in istediği gibi olsun.” diyerek bilgisayarı kapatmıştı. Ofise geldiğinde gözleri uykusuzluktan şişmiş, yüzünde yorgun bir ifade vardı. Sevinç, Sakine'nin yanına gelerek “Dosyanın son hali hazır mı?” diye sordu.
Sakine iğnelemek için “Sana da günaydın Sevinç’ciğim iyiyim sen nasılsın?” dedi. Sevinç ise Sakine’nin yüzüne bile bakmamıştı. Hemen bilgisayarı açtı ve dosyayı okumaya başladı dosyada bir yere takılmıştı yine. “Burayı değiştirelim, bu kısmı hiç beğenmedim. Bu projenin çok çok güzel olması gerekiyor.” diyerek bu isteği ile projeyi neredeyse sıfırdan yapacak duruma getirmişti.
Sakine'nin artık dayanacak gücü kalmamıştı avazı çıktığı kadar elini masaya vurarak “Yeter artık senin bu mükemmeliyetçiliğinden bıktım, çok biliyorsan al kendin yap artık. Bu projede yokum ben. Tek başına yap, seninle çalışılmıyor, ne biçim insansın sen, yeter artık.” diyerek ofisi terk etmişti.
Sevinç ise yaşadıklarına bir anlam veremiyor boş gözlerle ofisten çıkan arkadaşı Sakine'ye doğru bakıyordu.
Sakine bahçeye çıktığında, soğuk havanın da etkisiyle birden irkildi. Bilinci açılıp da dinginleşip kendine geldiğinde bahçedeki ağacın yanındaki banka oturdu. Kafasını iki elinin arasına alarak
“Ne yaptım ben ya...” diye iç geçirdi.
“Evet çok haklı olabilirim, çok da doğru söylüyordum ama doğruyu daha güzel bir şekilde söylemenin bir yolu yok muydu?”
Olmalıydı çünkü bu yöntemi hiç sevmemişti...
Şimdi düşünmesi gereken asıl konu proje değil:
“Doğruyu nasıl daha güzel aktarabilirim?” idi.
Peki doğruyu güzel aktarmanın yöntemi ne? Bu yöntemi nerede, nasıl bulabilirim? Ama önce gidip arkadaşımdan özür dileyeyim ve sonra da bulmam gerekeni bulmak için arayışa başlayayım.” diyerek ayağa kalkıp ofise doğru yürümeye başladı Sevinç.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
Hayatta var olan her şey hem doğru, hem güzel hem de farklı. İnsanoğlu hayattan deneyim transferi alabilir ve isteklerini yönetebilirse aslında doğruyu güzel yapmak ne kadar da zor görünse de zamanla kolaylaşan bir şey… İlk adımı atıp doğrularımızı güzelleştirenlerden olmak dileğiyle 🙏🏼 Kaleminize sağlık hocam 🌸
Doğru olduğunu düşündüğümüz her şeyi güzel yaptığımızı sanıyoruz halbuki yapılan işin iyiye varabilmesi için onun güzel yerine getirilmiş olması gerekli elinize sağlık
Özellikle iş hayatındaki iletişim ve ilişkilerimizdeki duygularımıza tercüman olan bir yazı olmuş... Aktifleşmeden doğruyu güzel dile getirebilmek ve özellikle bunu tüm iletişim ve ilişkilerimize uygulayabilmek ne kıymetli... İşte iletişim ustası olabilmenin en önemli kilit noktası. Kaleminize sağlık. :)
Halbuki ne kadar önemli doğruyu güzel yapabilmek. Doğru söylediğimiz de haklı olduğumuzu düşünüp nasıl da oyuna düsebiliyor insan. Doğruyu güzel sunabilmek niyetiyle...
Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık. Doğruyu güzel yapabilse insanoğlu, iletişim kalitesi çok artacak, problemleri büyümeyecek ve çetrefilli hale gelmeyecek, hayat daha anlamlı olacak
Hayatta var olan her şey hem doğru, hem güzel hem de farklı. İnsanoğlu hayattan deneyim transferi alabilir ve isteklerini yönetebilirse aslında doğruyu güzel yapmak ne kadar da zor görünse de zamanla kolaylaşan bir şey… İlk adımı atıp doğrularımızı güzelleştirenlerden olmak dileğiyle 🙏🏼
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam 🌸
Ne akıcı ne güzel ifade edilmiş, emeğinize sağlık. Gerçekten insan doğruyu nasıl güzel yapar?
YanıtlaSilDoğru olduğunu düşündüğümüz her şeyi güzel yaptığımızı sanıyoruz halbuki yapılan işin iyiye varabilmesi için onun güzel yerine getirilmiş olması gerekli elinize sağlık
YanıtlaSilÖzellikle iş hayatındaki iletişim ve ilişkilerimizdeki duygularımıza tercüman olan bir yazı olmuş... Aktifleşmeden doğruyu güzel dile getirebilmek ve özellikle bunu tüm iletişim ve ilişkilerimize uygulayabilmek ne kıymetli... İşte iletişim ustası olabilmenin en önemli kilit noktası. Kaleminize sağlık. :)
YanıtlaSilSakine aradığı cevapları İLİŞKİLERDE USTALIK seminerinde bulabilir :) tavsiyedir😊
YanıtlaSilOfff ne kadar önemli bir noktaya değinmişsiniz.Hakikaten geliştirilmesi gereken bir beceri “Doğruyu güzel yapmak”
YanıtlaSilHalbuki ne kadar önemli doğruyu güzel yapabilmek. Doğru söylediğimiz de haklı olduğumuzu düşünüp nasıl da oyuna düsebiliyor insan. Doğruyu güzel sunabilmek niyetiyle...
YanıtlaSilGüzeli arayış içerisinde olmak ne güzel...
YanıtlaSilSevinç'e ALLAH kolaylık versin :)
YanıtlaSilİnsanlar faydayı ister ama hazzın peşinden koşarlar.. keyifli değilsen anlamın yok ilişkilerde👍🏻🥰
YanıtlaSilBirçok kişinin ortak problemi ortak çalışma alanı ve alana müdahale eden insanlar ve çizilmemiş sınırlar.
YanıtlaSilİşte iyiye varmanın sırrı burada: doğruyu güzel yapmak ✨
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık. Doğruyu güzel yapabilse insanoğlu, iletişim kalitesi çok artacak, problemleri büyümeyecek ve çetrefilli hale gelmeyecek, hayat daha anlamlı olacak
YanıtlaSilKaleminize sağlık.. günlük hayatın içinden akıcı bir yazı olmuş..
YanıtlaSil