Hayatı Roman

"Tam 55 yıl oldu." dedi kahvesini yudumlarken Nihat bey. Eşi Nezahat hanım ise "Hayır hayatım 56 oldu. Yanılıyorsun." dedi. Nihat bey, "Ben biliyorum." dedi. Nezahat hanım "Hayır, tam 56 yıl önce seninle tanışmıştık." Halbuki Nihat bey evliliklerinden, Nezahat hanım ise tanışmalarından bahsediyordu.

Nezahat hanım öğretmen lisesinden yeni mezun olmuştu tanıştıklarında. Nihat bey o zamanlar manavda çalışıyordu.

"Hatırlıyorum, o zamanlar yüzün çok sivilceliydi. Anneme demiştim ki yazık anne kim alır bu çocuğu diye?" kıkırdadı bir yandan.

Nihat bey, "Yanılıyorsun hayatım sivilceleri olan kardeşim Necdet'ti." dedi.

                                         


Nezahat hanım, "Hayır hayatım, adım gibi eminim. O sivilceler geçsin diye bir sürü doktora gitmiştik. İlaçlarını bile hatırlıyorum, beni kandıramazsın" dedi.

Nezahat hanım ile Nihat bey tamamen ayrı dünyaların insanlarıydı. Nezahat hanım annesinin de etkisiyle çok disiplinli yetişmişti. Ayakkabılarını parlatmadan çıkmaz, ütüsüz kıyafet giyinmezdi. Bırakın ütülemeyi kıyafetlerinin dantel işlemelerini kolalamadan dışarı adım atamazdı. Çünkü annesi çok titizdi ve böyle çıkmasına izin vermezdi. Her şey bir düzen nizam içerisinde olması gerekiyordu. Kol manşetleri, yakalar... Kalıp şeklinde kola adı verilen jelatin bir madde ılık suda eritilip kıyafete sürülüyordu. Biraz kuruyunca da nemli bir bez üstüne konulup ütüleniyordu. Bu işlem yakaları o kadar sertleştiriyordu ki bazı zamanlar Nezahat hanımın boynu, bilekleri kızarıyordu. Yine de annesi bu konuda ödün vermiyordu.

O zamanlar öğretmen lisesinden mezun olmak, üniversitede okumak gibiydi. Mezun olanlar hemen ilkokul öğretmeni oluveriyordu. Nezahat hanım da mezun olur olmaz hemen bir okula atanmıştı. Hayatı her zaman bir düzen içindeydi. Sabah ezan ile birlikte uyanır, yatsı namazına kadar çamaşır, bulaşık, ev işlerini düzenli ve sıralı bir şekilde yapardı.

Nezahat hanım, bir yandan ders çalışırken bir yandan ev işlerine yardım ederdi. O zamanlar televizyon belirli bir saatte yayın yapardı. İnsanlar da şimdiki gibi istedikleri kadar izlemeyemezlerdi. Hem annesi de öyle boş boş bir kutu karşısında oturulması taraftarı değildi. Biraz fazla otursa ayakları uyuşuyor, ikide bir kalkıyordu. Onu oturtan sadece el işi yapması oluyordu. Kendi kızının çeyizini bitirdi bitireli mahallenin kızlarının çeyizlerine yardım ediyordu.
                                                                


Nihat bey ise okula gidememiş, genç yaşta çalışmaya başlamıştı. Onun hayatı Nezahat hanımın tersine disiplinden uzaktı. Girdiği her işten sıkılıyor, bir süre sonra yeni iş bakıyordu. Evlenmelerine rağmen bir işte 3 aydan fazla çalışamıyordu. "Nezahat, sıkıyor beni bu işler." diyordu her defasında. Kendisine rağmen düzenli işi olan Nezahat hanımın annesi krizlere giriyordu.

Düğünde takılan takılar Nihat beyin yeni iş kurma sevdalarına gitmişti. Her defasında hem eşinin hem kendi ailesinden para alıyor, onu da batırıyordu. Toptancı tarafından kandırılıp kalmıştı, ortak olacak arkadaşı ödeme yapmayıp kaçıp gitmişti, kiminin malı bozuk kiminin ki çürük çıkmıştı. Ne ararsan vardı Nihat beyin hayatında. Tam evlerini satacak noktaya kadar gelmişlerdi ki Nezahat hanımın babası olaya müdahale etmişti. Ona 1 sene tornacıda çalışma görevi vermişti. Yoksa "Kızımı alırım yanıma." demişti.

Nihat bey uzun bir süre ailesini yordu işte bu değişikliklerle. Ne zaman o konular geçse "Anlatsam roman olur, be heyy ben neler yaşadım Nezahat!" diye başlardı. Nihat bey, kayınbabası müdahale etmese öyle yaşamaya devam edecekti belki de. Yaşadıkları sadece yaşanmışlık olarak kalacaktı. Dününe göre kendini bir adım ileriye atamayacaktı.

Kendisine sorulduğunda bir deneyim çıkarmıştı elbet. Tornacıda çalışmak ona disiplin sağlamıştı. İlk zamanlar düzenli işe gidip gelmek ona eziyet geliyordu. O kadar sıkılıyordu ki işe giderken yanında 3-5 gazete alıyordu. Ama ustası gazete okuyacak zamanı ona vermiyordu. Tam okuyacak zamanı olduğunda da gazetelerin yerlerinde yeller esiyordu. Müşteriler giderken rica edip yanlarında götürüyorlardı.
             

Bir zaman sonra bu duruma alışmaya başlamıştı. Sıkılma halleri günden güne azalmıştı. Nezahat ve ailesinin yüreklerine su serpilmişti böylece. Süresi dolup biraz da fazla çalıştıktan sonra ilk öğrendiği işe döndü Nihat bey. Meyve sebze halinde kendisine ufak bir dükkan açtı. Artık çiftçilerden ürünü alıp toptancılara satıyordu. Çırak da olsa manavlıktan öğrendiği bilgiler ona iyi gelmişti.

Ne zaman insan yaşadıklarından bir ders çıkarsın, o zaman bir adım öne gidebiliyordu. Dününe göre kendisini iyi yapan adımlar bir deneyime dönüşüyor, insanı ileri götürüyordu. Yoksa yaşadıkları sadece yaşanmışlık olarak kalıyordu. Bu böyle sürüp gidiyordu yıllar boyunca. Öyle sürüp gidiyordu ki bir ailenin yok olmasına varabiliyordu. Ne zaman ki insan "Ben ne yapıyorum?" deyip frene basar, o zaman bir toparlanma sürecine girebiliyordu. Nihat bey de dışarıdan da olsa bir müdahale yaşamış, frene basmıştı. Böylece ailesinin geleceğini düzeltme hakkına sahip olmuştu...

    &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu


































Yorumlar

  1. Hayat bizden istikrarlı ve azimli olmamızı istiyor. İstikrarla sebat edeceğimiz öykülerimiz olsun inşAllah 🌸

    YanıtlaSil
  2. Bir iş adamı diyordu ki: İşi sürdürmek başlamaktan daha zor...
    Çok ama çok sıkı ve net olmak gerekli...

    Elinize sağlık 🥰
    Keyifle okudum

    YanıtlaSil
  3. Kendi hayatımıza da dış gözle bakıp deneyim çıkarabiliriz umarım

    YanıtlaSil
  4. Nihat beyin kayınpederine saygılarımla.. ne de iyi yapmış.. :) Meselenin yaşanmışlık değil de deneyim çıkarmak olduğunu ne de güzel anlatmışsınız.. kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  5. Seçim bizim elimizde ders mi alalım tekrar tekrar aynı labirentte mi dolaşalım

    YanıtlaSil
  6. Yaşanmışlık&ben ne yapıyorum deyip toparlanmak hayatta hep kol kola…

    YanıtlaSil
  7. hayatımız roman :) kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  8. Kayınpederi de, onun sözünü dinleyen damadı da tebrik ediyorum:) ne güzel bir dönüm noktası olmuş.
    Çok keyifli bir yazıydı. Emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder