Nalan o sabah hiç işe gitmek istemiyordu. Kim kalkıp şimdi o sümüklü bebelerle uğraşacaktı. Zaten bu köye tayini çıktığında da kahrolmuştu. Üniversiteyi okurken hiç böyle hayal etmemişti. Mezun olduktan sonra İstanbul’un en gözde okullarında öğretmenlik yapacak hatta bir iki yıla kalmaz yöneticilik yapıp belki de kendi özel okulunu açacaktı.
Beklentisi bu yönde olunca şimdi karşılaştığı hayat onu çok fazla hayal kırıklığına uğratmıştı. Oysa hayat çoğu zaman insanın beklediklerinin aksi yönünde şeyler sunar.
Neden acaba beklediklerimiz olmuyordu?
Acaba doğru şeyleri mi istemiyorduk?
Yoksa istediklerimizin dozu mu yanlıştı?
İsteğimiz vardı ama isteğe ulaşmak için vereceğimiz emekten haberimiz mi yoktu?
Ya da…. Yanlış kişilerden mi bekliyorduk bizi mutlu edecek şeyleri?…
Aslında insan şunu unutuyordu:
Gerçek mutluluk insanın kendinden beklemesi ile olur.Dış dünya beklentisi ile insan mutlu ve başarılı olamaz.
Nalan’ın da beklentisi hep dış dünyadan olmuştu.
Kendisini çok seven ve her dediğini yapan bir eş istemiş ama hiç kendisine dönüp bakmamıştı bile ne kadar tercih edilme sebeplerim var diye. Mutlu olmayı birisi onu çok severse başarabileceğini sanmıştı.
Şimdi de işinde aynı dış dünya beklentisindeydi….
Herkes onu mutlu etsin.
İşler hep istediği gibi gitsin.
Okulda hiç problem çıkmasın.
Öğrencileri hemen leb demeden leblebiyi anlasın.
Ve de saçma sapan prosedür işlerle de hiç uğraşmasın istiyordu…
Hal böyle olunca Nalan son günlerde içine kaçmış ve hiç mutlu değildi… Şimdi tek yapmak istediği durmaktı…
Tüm bildiklerini becerisini ve marifetini kendine saklamak ve de tüm gün yatakta tembellik etmek istiyordu. Gözleri tavanda dikili öylece kaldı bir müddet.
Birden ara sıra geceleri duyduğu bir sesi duydu. Kendi kendine evde mırıldandı:
⁃Of ya yine geçiyor Allah’ın delisi…
Duyduğu ses İbrahim amcanın sesiydi. İbrahim amca her sabah namazından önce sokak sokak gezer Ramazan davulcusu gibi ahaliyi namaza kaldırmayı kendine amaç edinmiş birisiydi. Nalan ona hiç dikkat etmemişti bugüne kadar. Ara sıra sabaha karşı bir adamın deli gibi bağırdığını duyardı ama hiç kulak vermezdi, bu adam, ne diyor ve neden bağırıyor diye.
Şimdi aynı sesi duyunca biraz dikkat kesildi “Ne diyor bu adam be?” dedi kendi kendine. Sonra cama çıktı “Kim bu? “diye merak etti.
70 yaşlarında yaşlı bir amcaydı İbrahim amca.
Arkasında 3 tane de keçisi vardı. İbrahim amca yürüyor, keçiler yürüyordu. İbrahim amca duruyor, keçiler de duruyordu. Birbirleri ile sanki bir bütün gibi uyumlanmışlardı. Durunca da şu sözleri söylüyordu:
⁃Ey ahali kalkın… Ecel gelip kapınızı çalmadan namazınızı kılın. Orucunuzu tutun. Zekatınızı verin. Kul hakkına dikkat edin… Kimsenin kalbini kırmayın. Size bunları söylerken kendimi de kurtulmuş saymıyorum. Ecel kapıma gelmeden elimden geleni yapayım, diye size sesleniyorum… Bir gün bu kul İbrahim gider size gerçekleri diyen kalmaz. Kalkın da kendinize gelin…
Bu sözleri söyleye söyleye yolda gidiyordu İbrahim amca. Şöyle bir baktı Nalan. Hiç de deli gibi durmuyordu gayet akıllıca şeyler söylüyordu. Hem de söyledikleri çok gerçekti.
Birden kendine geldi Nalan. Beyninde bir şimşek çaktı gibi oldu… Bu adam bildiklerini kendince aktarıyor ve kimseden de bir şey beklemiyordu. Ne bir taktir ne bir alkış… Elinden gelen buydu. Onu da bu şekilde yapıyordu. Yaşım 70 deyip evde oturmuyor ya da kahve köşelerinde zaman öldürmüyor, kim ne der, diye düşünüp bildiklerini aktarmaktan da çekinmiyordu.
Bir kendine baktı Nalan, bir de İbrahim amcaya…
Bu adam, insanları sabah namazına uyarmak için bildiği tek şeyi canla başla ve çok inanarak yapıyordu. Oysa kendisi, o kadar becerisi imkanı ve marifeti olmasına rağmen yatak da tembellik yapmak istiyordu. Kendinden çok utandı. Onca şey öğrenmişti okulda. Bu bilgileri kendine saklayamazdı. Ayrıca bu köyde ki çocukların da öğrenmeye ihtiyacı vardı.
Nalan 3 keçili bu amcadan ne güzel bir hayat dersi almıştı sabah sabah.
Nalan kendi kendine bir karar aldı. Bundan sonra içinde fayda ve güzele dair ne varsa onları çocuklara ve diğer insanlara aktarmak için bu amca gibi hevesli ve gayretli olacaktı. “Benim bu amcadan neyim eksik ki?” dedi omzunu silkip yüzüne yandan bir gülümseme koyarak… Hatta bir tahtam fazla bile olabilir. Aaa bir de 3 keçim yok ama olsun, diye kikirdeyerek üzerini giyinmek için yatak odasına doğru ilerledi…
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
İnsanın bu hayatta kendinden beklentisi olması ve bu bilinçle hareketini devam ettirmesi çok kıymetli😊🌸 Emeğinize sağlık içten ve samimi bir yazı olmuş🌷
Huzurumuzu kaçıran bir ses, bir olay, bir kişi aslında bazen zihnimizde yeni kapılar açabiliyor. Gözümüzün kör olduğu, görmediğimiz noktaları gösterip motive edebiliyor.
Dış dünyadan beklemek insanı hem yorar hem de mutsuz eder.. kendi yapabileceklerine odaklanmak ise insana mutluluk ve iç huzur verir.. kendisinden bekleyen insanlar olmak dileği ile.. kaleminize sağlık..
Aslında bize uyarılar ve müjdeler var Rahmet tecellisi olsa gerek görüp duyabilmek ne güzel ! Yürüdüğümüz yolda adımlarımız gibi beklenti de bizden olmalı ki İnşAllah ilerleyebilen olalım Motive edici güzel bir yazı teşekkür ederim
Ne mutlu üç keçiden bulunduğu ortama uyum sağlamasını ve herkesin deli dediği kişiden en doğru hayat dersi almasını bilene.. Fayda vermek için harekete geçmesi gerektiğinin izini işaretini okuyabilene..Emeğinize sağlık..
Ne mutlu üç keçiden bulunduğu ortama uyum sağlamasını ve herkesin deli dediği kişiden en doğru hayat dersi almasını bilene.. Fayda vermek için harekete geçmesi gerektiğinin izini işaretini okuyabilene..Emeklerinize sağlık..
Eksik olana yada olmayana odaklanmak ne büyük gaflet, bu kadar zenginliğin içinde... Vermek zorunda değildi ama verdi. Hem de en güzelini, en uyumlusunu :) Çok şükür olanlara binlerce şükür olmayanlara...
Elinize sağlık 🌻
YanıtlaSilGözlerim dolu dudaklarımda tebessümle okudum. Kaleminize sağlık hocam, bilinç açıcı bir yazı olmuş 🌸🙏🏼
YanıtlaSilİnsanın bu hayatta kendinden beklentisi olması ve bu bilinçle hareketini devam ettirmesi çok kıymetli😊🌸 Emeğinize sağlık içten ve samimi bir yazı olmuş🌷
YanıtlaSilİnsanda harekete geçme isteği oluşturan ne güzel bir yazı olmuş😊 kaleminize sağlık🌼🌼
YanıtlaSilmutluluğun formülü ne diye soruyorlar ya, cevap niteliğinde bir yazı olmuş :) beklentinin kendinden olması çok güzel bir bilgiydi, Allah razı olsun
YanıtlaSilBir doğru yıllar geçse de unutulmuyor söz olup nasibi olanları buluyor, elinize sağlık
YanıtlaSilHuzurumuzu kaçıran bir ses, bir olay, bir kişi aslında bazen zihnimizde yeni kapılar açabiliyor. Gözümüzün kör olduğu, görmediğimiz noktaları gösterip motive edebiliyor.
YanıtlaSilKeçi önemli:) ellerinize sağlık
YanıtlaSilDış dünyadan beklemek insanı hem yorar hem de mutsuz eder.. kendi yapabileceklerine odaklanmak ise insana mutluluk ve iç huzur verir.. kendisinden bekleyen insanlar olmak dileği ile.. kaleminize sağlık..
YanıtlaSilEllerinize sağlık...
YanıtlaSilMutlu olmak için her şeyimiz var.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok güzel bir yazı 🌸
YanıtlaSilİnsan yeter ki merak etsin cevabını alıyor hayattan:)
YanıtlaSilKaleminize sağlık akıcı bir yazı 🌿
Aslında bize uyarılar ve müjdeler var Rahmet tecellisi olsa gerek görüp duyabilmek ne güzel ! Yürüdüğümüz yolda adımlarımız gibi beklenti de bizden olmalı ki İnşAllah ilerleyebilen olalım Motive edici güzel bir yazı teşekkür ederim
YanıtlaSilNe mutlu üç keçiden bulunduğu ortama uyum sağlamasını ve herkesin deli dediği kişiden en doğru hayat dersi almasını bilene.. Fayda vermek için harekete geçmesi gerektiğinin izini işaretini okuyabilene..Emeğinize sağlık..
YanıtlaSilNe mutlu üç keçiden bulunduğu ortama uyum sağlamasını ve herkesin deli dediği kişiden en doğru hayat dersi almasını bilene.. Fayda vermek için harekete geçmesi gerektiğinin izini işaretini okuyabilene..Emeklerinize sağlık..
YanıtlaSilEllerinize sağlık hocalarım.. Okuyanlara şifa olsun inşallah..
YanıtlaSilNe güzel bir ders ve akıcı bir hikaye, oykulerimizdeki dersleri görebilmek nasip olsun dilerim, elinize sağlık;)
YanıtlaSilBizim neyimiz eksik ki hocam... RAB bimiz her şeyi vermiş... Hakkını da verebilmeyi nasip etsin bu ilmin🤲
YanıtlaSilYine güzel bir ders..
YanıtlaSiliyilik yap denize at. balık bilmez ise Halık bilir. denilmeye çalışılmış diye düşünmekteyim
YanıtlaSilEvet aslında zaman zaman hepimiz birer Nalan oluyoruz… Bizlerin İbrahim amcası da bu yazı olabilir… Kaleminize sağlık🌸
YanıtlaSilHem faydalı hem de çok keyifli bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık. İnsanın hem motivasyonunu artırıyor hem de enerjisini yükseltiyor...
YanıtlaSilİnsan hep bekliyor, kendinin dışında :) Önce kendimizden beklemeyi öğrenebiliriz umarım. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilİnsanın beklentilerini doğru yere yerleştirmesi ne kadar kıymetli bir kez daha görmüş oluyoruz.. Emeğinize sağlık 🥰
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı . Mutluluk umduğun ile bulduğun arasındaki fark. İnsan ne kadar az dış beklentili olursa o kadar mutlu olur.
YanıtlaSilDeneyim transferinin nereden geleceği belli olmuyor :)
YanıtlaSilEksik olana yada olmayana odaklanmak ne büyük gaflet, bu kadar zenginliğin içinde...
YanıtlaSilVermek zorunda değildi ama verdi. Hem de en güzelini, en uyumlusunu :)
Çok şükür olanlara binlerce şükür olmayanlara...
Kaleminize sağlık, samimi içi ısıtan bir yazı olmuş :)
YanıtlaSil"Bildiklerini kendine saklayamazsın" eğitim açmaya çalışırkenki niyetime farklı bir bakış açısı oldu, emeğinize kaleminize sağlık... 🌸👏🏻
YanıtlaSilBu keyifli yazı için teşekkürler
YanıtlaSilNe şık bir çağrıştırıcı, ne şık bir kaleme alış maşallah:))
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı çok güzel bir aktarım. MAŞALLAH
YanıtlaSilMutluluğun beklentiyle ilişkisi güzel ve akıcı bir formda anlatılmış. Ellerinize sağlık
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı. O kadar güzeldi ki öykü bitmesin istedik :) Kaleminize sağlık
YanıtlaSil