Son zamanlarda herkesin ortak şikâyet ettiği konular ne kadar da artıyordu. Gerçi tatminsizlik de moda mı olmuştu ne? Sanki dalga dalga yayılan bulaşıcı hastalık gibi.
Yaz olduğunda sıcaklar, kış olduğunda soğuklar…
Yolda olunca trafik, tatilde olunca kalabalık, alışveriş olunca pahalılık.
İnsan hep şikâyet edecek bir şey buluyordu ne ilginç. Dondurma yerken bile şikâyet eden vardı. “Eriyor amaaa : )”
İnsan sahip olana kadar o konuda iştahlı, sahip olduktan sonra ise tatminsiz nasıl olabiliyordu?
Sahip olduktan sonra hala etrafındakilerin ayrıcalıklarına göz kaçırması onun mutluluğundan kaçırıyordu.
Bu kadar istediği şeyler olurken onu hala tatmin etmeyen neydi?
Zihninde cevap bekleyen o kadar soru vardı ki. Bunlarla nasıl baş edeceğini bile bilmiyordu. Hatta bu bilinmezlik artık gece uykularını kaçırır hale gelmişti. Genel müdür olmak isterken bu kadar yorulacağını, stres olacağını hiç düşünmemişti. Kimi zaman sosyal hayatından ödünler veriyor, kimi zaman ise yemek yiyecek zaman bulamıyordu. İş yaşantısında sorumlulukları ağır gelmeye başlamıştı. Çalışma arkadaşlarının kahve molaları bile onu sinir ediyordu.
Halbuki genel müdürlük teklifi geldiğinde çok heyecanlanmıştı. Fakat bu kadar sorumluluğa hazır olup olmadığını hiç düşünmemişti. Çok istiyordu. Ama neden istemişti ki?
Eve geldiğinde zaten çok geç olmuştu. Gece yarısını çoktan geçmişti, uyuyamıyordu. Her zamanki gibi salonda tv karşısında buldu kendini. O saatte izlenecek çok az şey vardı. Kanalları değiştirirken bir anda dikkatini çeken bir görüntü oldu.
Orada bir sürü başka avlanacak hayvan varken neden o daha küçük olanı seçmişti?
Avını diğer yırtıcı hayvanlarla nasıl paylaştı?
Ece saniyeler içinde olmuş bu görüntü üzerinde düşünmekten alıkoyamıyordu kendini.
Çitalar yaratılış gereği karadaki canlılarda en kısa sürede hızlanabilen bir canlı. Lüks yarış arabalarına bile fark atabilecek bir seviyede. Ayrıca yarış arabaları düz istikamette ivme kazanırken çitalar aynı anda uzun ve kaslı kuyruklarının yardımı ile manevra yaparken de kontrol sağlayabiliyordu. Yarış arabaları saniyeler içinde hızlandığında kullanan kişiye uygulanan basınçtan dolayı ölümcül tehlike verebiliyordu. Çita ise bu etkiye uyumlu yaratılmıştı. Kalbi çok güçlüydü. Bununla beraber ayakları diğer yırtıcı hayvanlardan farklı olarak krampon görevi görüyor zemine tutunabiliyordu. Asıl ilginç olan ise çitalar tam bir kamuflaj ustasıydı. Benekli ve sarıya yakın tüyleri onu avına karşı görünmez kılıyordu. Avını gözüne kestirdiği andan itibaren hamlesini 3 saniye de ortalama 60 km hıza çıkabiliyordu. Tabiiki bu hıza göre yaratılmış bir aerodinamik bir omurga sistemi vardı. Koşarken omurgası eğiliyor, aynı anda ön ve arka bacakları içe dışa doğru esniyordu. Kilo bakımından hafifti bu ona hız kazandırıyordu. Üstelik hedefine aldığı avın dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyordu. Hedefine ulaştıktan sonra da orada uzun süre kalmıyordu. Daha güçlü ve yırtıcı hayvanlar avın kokusuna üşüşüyordu. Kutlama yapacak kadar çok zamanı yoktu. İhtiyacını alıp hayatının geri kalanına devam ediyordu.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
İnsanın en büyük düşmanı kendisi gerçekten de...
YanıtlaSilİnsan görmek isterse, irdelemek isterse televizyonda zap yaparken karşısına çıkan küçücük bir sahneden bile hayatına ne transferler yapıp bir anda bakış açısını değiştirebiliyor.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık🌸 İnsan yasaları bildiğinde izlediği şeyleri eskisi gibi izleyemiyor😊 Akıcı ve düşündürücü yazınız için teşekkürler🌷
YanıtlaSilDoğadan yapılan deneyim transferi gerçekten çok üst bir lig. Her konuda algılamak ve uygulamak nasip olsun.
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam 🌸
Ece sayesinde bize de deneyim transferi oldu :) kıymetli bilgiler için emeğinize sağlık
YanıtlaSilNe güzel bir yazı olmuş başarının stratejileri... Çevresine bakmasını bilene hayat ne güzel şeyler öğretiyor emeğinize sağlık..
YanıtlaSilBakmasını bilene doğa tam bir öğretmen...
YanıtlaSilHer bir paragrafı bir çok şey öğreten bir yazı olmuş 🥲
YanıtlaSilaslında izlediğimiz her videodan, şahit olduğumuz her olaydan fazlaca transfer yapabiliriz. Bu farkındalık için teşekkür ederiz... kaleminize sağlık
YanıtlaSilDoğadan deneyim transferi konusunu çok güzel anlatmışsınız. Kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilGünlük hayatta ne kadar çok şahit olduğumuz manzaralar. Çok şeyi farkettiren bir yazı olmuş. Elinize sağlık 🌿
YanıtlaSilBir yazıyla ecenin aldığı stratejileri biz de almış bulunduk:) Kocaman teşekkürler
YanıtlaSilİnsanın hayatın çeşitliliği arasindan, deneyim transferini yakalayabimesi ne kadar kıymetli, kaleminize saglik ;)
YanıtlaSilİnsan sadece insandan değil yaratılan herşeyden deneyim çıkarabiliri ne hoş bir stil ile kaleme almışsınız, yüreğinize sağlık...
YanıtlaSil"çok faydalı bir yazı olmuş emeğinize aktarımınıza bereket".
YanıtlaSilİnsan hep şikâyet edecek bir şey buluyordu ne ilginç. Hedefine ulaştıktan sonra da hep aklı ulaşamadıklarında kalıyor.
Başarının stratejilerinin olması hayatta tesadüf olmadığını gösteriyordu. 😊 iyi ki hayatta tesadüfler yok 🥰
YanıtlaSil“Yaratılışının özelliklerine göre seçimler yapmak” üzerinde uzun uzunnnn düşünülmesi gereken bir cümle. Emeklerinize sağlık
YanıtlaSil👏🏻🌿
YanıtlaSilSeçim yaparken, isteğimizi nasıl yönlendirmemizle ilgili deneyim transferini nasıl yapmamız gerektiğiyle ilgili doğa en güzelini bize sunuyor.
YanıtlaSilKaleminize sağlık. Güzel bir yazı olmuş.
Elinize sağlık, bir hedefe giderken bizi o hedeften uzaklaştıran etkenleri bilirsek, insanın kendine ve yapacaklarına odaklanmasıyla hedeflerimize yönelik hayal kırıklığına uğramamış oluruz.
YanıtlaSilBir hedef belirlediğinde insan onun zıttında vazgeçişlerinin olması gerektiğini unutmamalı.. yoksa yazıda da belirtildiği gibi şikayete başlıyor.. Hatırlatma için teşekkürler.. Emeğinize sağlık..
YanıtlaSilDoğadaki her canlının davranışlarının bir sebebi var. Hakkı ile görebilenlere. Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilEmeğinize yüreğinize sağlık
YanıtlaSilÇok keyifli bol istifadeli bir yazı olmuş.. Bakmasını bilen için ne çok şey anlatılmış.. Hamd o kusursuz Rabbe olsun..
YanıtlaSilKaleminize sağlık
İnsan neyi neden yaptığını bilmeyince...hep avantajına konsantre olunca hedefine ulaşsa da şikayet ederken buluyor kendini...
YanıtlaSilGüzel stratejilerin olduğu bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.
Gördüğümüz duyduğumuz herşey boşuna değil. İnsan ilimle bakmasını bilir irdeler ve çıkarım yapınca hayat nasıl da yaşanılası, hazzı sürekli ve keyifli bir hale dönüşüyor. Baktığımızda gerçeği görebilmek nasip olsun ..
YanıtlaSilİnsan hassas bir irdelemeyle doğaya baktığında..kendisine her şeyin bir örneğinin yaratıldığının farkına varıyor sanki..Çok şükür bizleri gerçekle buluşturuna..ve teşekkür ederiz yazanlara..
YanıtlaSilgüzel bir yazı olmuş elinize sağlık, sunduğunuz mesajlar da aydınlatıcı, bana habil - kabil kıssasındaki örneği ve bir de ilk vahiyde buyrulan: "oku (düşün, anla), yaratan rabbinin adıyla" ayetini hatırlattı.
YanıtlaSilmaide suresi 31: "Bunun üzerine Allah, kardeşinin cesedini nasıl örteceğini göstersin diye toprağı eşeleyen bir karga gönderdi. "Eyvah, yazıklar olsun bana!" dedi, "ben bu karganın yaptığını yapamayacak, kardeşimin cesedini örtemeyecek kadar aciz birimiyim?" En sonunda pişman olmuştu."
Doğadan deneyim transferi için güzel örnek:)
YanıtlaSilNe büyük konfor herşey insan oğlunun sınavı vermesinden yana, doğadan deneyim transferide bunun güzel bir örneği
YanıtlaSil