Şehir Hayatında Av Yasası

Son zamanlarda herkesin ortak şikâyet ettiği konular ne kadar da artıyordu. Gerçi tatminsizlik de moda mı olmuştu ne? Sanki dalga dalga yayılan bulaşıcı hastalık gibi.

Yaz olduğunda sıcaklar, kış olduğunda soğuklar…

Yolda olunca trafik, tatilde olunca kalabalık, alışveriş olunca pahalılık.

İnsan hep şikâyet edecek bir şey buluyordu ne ilginç. Dondurma yerken bile şikâyet eden vardı. “Eriyor amaaa : )”

İnsan sahip olana kadar o konuda iştahlı, sahip olduktan sonra ise tatminsiz nasıl olabiliyordu?

       
 
  
 
Halbuki hayatın içinde boşluk yoktu. Zaten bir şeye sahip olurken başka konuda eksikliği olacaktı. Hatta sahip olduklarından sınanacaktı insan. Bazen de sahip olamayacaklarından. Kimi zaman sahip olmak istediklerinden, bazen de isteyip de olmadıklarından.
Sahip olduğu bir şeyde insan hangi noktada şikâyet etmeye başlıyordu ki?
Yıllarca hayalini kurduğu bir şeydi “Müdür olmak”. Şimdi ise çalışma arkadaşlarının haftalık çalışma saatlerine nasıl göz diker oldu ki?

Ece yıllarca çalıştığı uluslararası firmada genel müdür olmak için gecesini gündüzüne katmıştı. En sonunda da muradına ermişti. Odası değişmiş, maaşı kat kat artmıştı.
Artık sorumlu olduğu bir ekibi vardı. Tabii ki kat kat artan sorumlulukları da. Daha beş ay geçmemişti ki ekibinde çalıştığı arkadaşlara şikayetleri başlamıştı. “Oh sizin işiniz iyi, ne güzel mesai saatleriniz kısa...” demeler başlamıştı. Etrafındaki insanların avantajlarına göz dikmeye meyilli tutumu can sıkıcıydı. Halbuki yıllarca istediği bu değil miydi?

Sahip olduktan sonra hala etrafındakilerin ayrıcalıklarına göz kaçırması onun mutluluğundan kaçırıyordu.
Bu kadar istediği şeyler olurken onu hala tatmin etmeyen neydi?
Zihninde cevap bekleyen o kadar soru vardı ki. Bunlarla nasıl baş edeceğini bile bilmiyordu. Hatta bu bilinmezlik artık gece uykularını kaçırır hale gelmişti. Genel müdür olmak isterken bu kadar yorulacağını, stres olacağını hiç düşünmemişti. Kimi zaman sosyal hayatından ödünler veriyor, kimi zaman ise yemek yiyecek zaman bulamıyordu. İş yaşantısında sorumlulukları ağır gelmeye başlamıştı. Çalışma arkadaşlarının kahve molaları bile onu sinir ediyordu.
Halbuki genel müdürlük teklifi geldiğinde çok heyecanlanmıştı. Fakat bu kadar sorumluluğa hazır olup olmadığını hiç düşünmemişti. Çok istiyordu. Ama neden istemişti ki?
Eve geldiğinde zaten çok geç olmuştu. Gece yarısını çoktan geçmişti, uyuyamıyordu. Her zamanki gibi salonda tv karşısında buldu kendini. O saatte izlenecek çok az şey vardı. Kanalları değiştirirken bir anda dikkatini çeken bir görüntü oldu.                                                                                                                        


Bir çita inanılmaz kıvrak ve seri bir şekilde avına koşuyordu. Antilop tüm kaçış manevralarına rağmen çitadan kurtulamamıştı. Çita çok hızlı bir şekilde avından birkaç parça aldı. Hemen ardından gelen diğer yırtıcı hayvanlar olunca da uzaklaştı. Doğal yaşamda bu sık rastlanan bir şeydi. Fakat Ece’nin dikkatini çeken başka bir şeydi.

Orada bir sürü başka avlanacak hayvan varken neden o daha küçük olanı seçmişti?

Avını diğer yırtıcı hayvanlarla nasıl paylaştı?

Ece saniyeler içinde olmuş bu görüntü üzerinde düşünmekten alıkoyamıyordu kendini.

Çitalar yaratılış gereği karadaki canlılarda en kısa sürede hızlanabilen bir canlı. Lüks yarış arabalarına bile fark atabilecek bir seviyede. Ayrıca yarış arabaları düz istikamette ivme kazanırken çitalar aynı anda uzun ve kaslı kuyruklarının yardımı ile manevra yaparken de kontrol sağlayabiliyordu. Yarış arabaları saniyeler içinde hızlandığında kullanan kişiye uygulanan basınçtan dolayı ölümcül tehlike verebiliyordu. Çita ise bu etkiye uyumlu yaratılmıştı. Kalbi çok güçlüydü. Bununla beraber ayakları diğer yırtıcı hayvanlardan farklı olarak krampon görevi görüyor zemine tutunabiliyordu. Asıl ilginç olan ise çitalar tam bir kamuflaj ustasıydı. Benekli ve sarıya yakın tüyleri onu avına karşı görünmez kılıyordu. Avını gözüne kestirdiği andan itibaren hamlesini 3 saniye de ortalama 60 km hıza çıkabiliyordu. Tabiiki bu hıza göre yaratılmış bir aerodinamik bir omurga sistemi vardı. Koşarken omurgası eğiliyor, aynı anda ön ve arka bacakları içe dışa doğru esniyordu. Kilo bakımından hafifti bu ona hız kazandırıyordu. Üstelik hedefine aldığı avın dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyordu. Hedefine ulaştıktan sonra da orada uzun süre kalmıyordu. Daha güçlü ve yırtıcı hayvanlar avın kokusuna üşüşüyordu. Kutlama yapacak kadar çok zamanı yoktu. İhtiyacını alıp hayatının geri kalanına devam ediyordu.



Çita için hedefine ulaşırken stratejisi netti.
1. Gizlilik: Görünürlükten kaçınmak, hedefe giderken popüler olmamak. Var olan gücünü koruyabilmek.
2. Haddini bilmek : Yaratılışının özelliklerine göre seçimler yapmak, onun hakkını vermek. Avantajındaki hızlı ve çevik olmayı kullanırken dezavantajına göre hamlelerde bulunmak.
3. Kararla eylem arasına süre koymamak: Hızlı, atik ve kullanması gereken gücünü eylemde aktarmak. Hedefe odaklanırken başka seçenekleri elemek.
4. Sonuç alındığında aşırılıktan kaçınmak: Sofradan tıka basa tok kalkmamak.
 
Ece 4 dakikalık bir çita avından hayatına dair bu kadar deneyim transferi yapacağını bilemezdi. Doğa nasıl da öğreticiydi, bakmasını bilene.
Ece avına hedeflenirken kendi sınırlarını bilmiyordu. Gücünü, doğal yaratılışındaki özelliklerini. Hedefine ulaştıktan sonra da hep aklı ulaşamadıklarında kalıyordu. Bir yandan tadını çıkarıp bir yandan da tüm avantajlar onun olsun istiyordu.
Ece gecenin bir yarısından bir çıta aracılığıyla başarının stratejisini almıştı. Artık huzurla uyuyabilirdi.

    &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu














Yorumlar

  1. İnsanın en büyük düşmanı kendisi gerçekten de...

    YanıtlaSil
  2. İnsan görmek isterse, irdelemek isterse televizyonda zap yaparken karşısına çıkan küçücük bir sahneden bile hayatına ne transferler yapıp bir anda bakış açısını değiştirebiliyor.

    YanıtlaSil
  3. Emeğinize sağlık🌸 İnsan yasaları bildiğinde izlediği şeyleri eskisi gibi izleyemiyor😊 Akıcı ve düşündürücü yazınız için teşekkürler🌷

    YanıtlaSil
  4. Doğadan yapılan deneyim transferi gerçekten çok üst bir lig. Her konuda algılamak ve uygulamak nasip olsun.
    Kaleminize sağlık hocam 🌸

    YanıtlaSil
  5. Ece sayesinde bize de deneyim transferi oldu :) kıymetli bilgiler için emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Ne güzel bir yazı olmuş başarının stratejileri... Çevresine bakmasını bilene hayat ne güzel şeyler öğretiyor emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  7. Bakmasını bilene doğa tam bir öğretmen...

    YanıtlaSil
  8. Her bir paragrafı bir çok şey öğreten bir yazı olmuş 🥲

    YanıtlaSil
  9. aslında izlediğimiz her videodan, şahit olduğumuz her olaydan fazlaca transfer yapabiliriz. Bu farkındalık için teşekkür ederiz... kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  10. Doğadan deneyim transferi konusunu çok güzel anlatmışsınız. Kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  11. Günlük hayatta ne kadar çok şahit olduğumuz manzaralar. Çok şeyi farkettiren bir yazı olmuş. Elinize sağlık 🌿

    YanıtlaSil
  12. Bir yazıyla ecenin aldığı stratejileri biz de almış bulunduk:) Kocaman teşekkürler

    YanıtlaSil
  13. İnsanın hayatın çeşitliliği arasindan, deneyim transferini yakalayabimesi ne kadar kıymetli, kaleminize saglik ;)

    YanıtlaSil
  14. İnsan sadece insandan değil yaratılan herşeyden deneyim çıkarabiliri ne hoş bir stil ile kaleme almışsınız, yüreğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  15. "çok faydalı bir yazı olmuş emeğinize aktarımınıza bereket".
    İnsan hep şikâyet edecek bir şey buluyordu ne ilginç. Hedefine ulaştıktan sonra da hep aklı ulaşamadıklarında kalıyor.

    YanıtlaSil
  16. Başarının stratejilerinin olması hayatta tesadüf olmadığını gösteriyordu. 😊 iyi ki hayatta tesadüfler yok 🥰

    YanıtlaSil
  17. “Yaratılışının özelliklerine göre seçimler yapmak” üzerinde uzun uzunnnn düşünülmesi gereken bir cümle. Emeklerinize sağlık

    YanıtlaSil
  18. Seçim yaparken, isteğimizi nasıl yönlendirmemizle ilgili deneyim transferini nasıl yapmamız gerektiğiyle ilgili doğa en güzelini bize sunuyor.
    Kaleminize sağlık. Güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  19. Elinize sağlık, bir hedefe giderken bizi o hedeften uzaklaştıran etkenleri bilirsek, insanın kendine ve yapacaklarına odaklanmasıyla hedeflerimize yönelik hayal kırıklığına uğramamış oluruz.

    YanıtlaSil
  20. Bir hedef belirlediğinde insan onun zıttında vazgeçişlerinin olması gerektiğini unutmamalı.. yoksa yazıda da belirtildiği gibi şikayete başlıyor.. Hatırlatma için teşekkürler.. Emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  21. Doğadaki her canlının davranışlarının bir sebebi var. Hakkı ile görebilenlere. Emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  22. Emeğinize yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  23. Çok keyifli bol istifadeli bir yazı olmuş.. Bakmasını bilen için ne çok şey anlatılmış.. Hamd o kusursuz Rabbe olsun..
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  24. İnsan neyi neden yaptığını bilmeyince...hep avantajına konsantre olunca hedefine ulaşsa da şikayet ederken buluyor kendini...
    Güzel stratejilerin olduğu bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  25. Gördüğümüz duyduğumuz herşey boşuna değil. İnsan ilimle bakmasını bilir irdeler ve çıkarım yapınca hayat nasıl da yaşanılası, hazzı sürekli ve keyifli bir hale dönüşüyor. Baktığımızda gerçeği görebilmek nasip olsun ..

    YanıtlaSil
  26. İnsan hassas bir irdelemeyle doğaya baktığında..kendisine her şeyin bir örneğinin yaratıldığının farkına varıyor sanki..Çok şükür bizleri gerçekle buluşturuna..ve teşekkür ederiz yazanlara..

    YanıtlaSil
  27. güzel bir yazı olmuş elinize sağlık, sunduğunuz mesajlar da aydınlatıcı, bana habil - kabil kıssasındaki örneği ve bir de ilk vahiyde buyrulan: "oku (düşün, anla), yaratan rabbinin adıyla" ayetini hatırlattı.
    maide suresi 31: "Bunun üzerine Allah, kardeşinin cesedini nasıl örteceğini göstersin diye toprağı eşeleyen bir karga gönderdi. "Eyvah, yazıklar olsun bana!" dedi, "ben bu karganın yaptığını yapamayacak, kardeşimin cesedini örtemeyecek kadar aciz birimiyim?" En sonunda pişman olmuştu."

    YanıtlaSil
  28. Doğadan deneyim transferi için güzel örnek:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder