Uygulamadığın Sende Kalır Mı?

Nazlı, bütün haftanın yoğunluğu ve eşiyle arasındaki tatsızlığın yorgunluğuyla kendini şirketten dışarı attı. Bir süredir ikisinin de çözemedikleri bir problemleri vardı. En ufak bir tartışmada konu büyüyor ve kendilerini büyük bir kavganın ortasında buluyorlardı. Artık ikisi de pes etmişti. Biraz ayrı kalıp problemin ne olduğunu ayrı ayrı düşünmeye karar vermişlerdi… 

Bu ayrı kaldıkları süreyi gerçekten iyi değerlendirmek istiyordu Nazlı. Eşini seviyor ve neden böyle olduğunu anlayamıyordu. “Bir yerde hata yapıyorum, ama nerede?” kendi kendine mırıldandı. Bunu enine boyuna düşünmek, sessizliğe çekilmek ve biraz da fikir danışmaya ihtiyacı vardı. Bu sebeple ananesinin yanına gitmeye karar vermişti. Ananesi çok iyi bir dinleyici, aynı zamanda da kimsenin aklına gelmeyen soruları sormakta bir üstattı. Tam bir çözüm makinesiydi...

                                                                                     

                                                                                       
Hiç vakit kaybetmeden arabanın kontağını çevirdi. Sabah işe gelirken her şeyini hazırlayıp arabaya koymuş, şimdi bir tek yola koyulmak kalmıştı. Yolu çok uzun olmadığı için de telaş etmedi, gece olmadan ananesinin mis gibi zeytinyağlılarına ve koruk suyuyla hazırladığı, düşününce bile ağzı kamaştıran meşhur salatasına kavuşma hayallerine dalarak yola çıktı. Gündüzün o basık, kavuran güneşi gitmiş; yerini hafif serinleyen hava almıştı. Gün batımıyla gökyüzünü kaplayan pembemsi kızıl turunculuk tam karşısında bir sanat eseri gibi duruyordu. Yol müziklerini de açıp biraz da olsa kafasını boşaltmaya çalıştı. Kendini tatile gidiyormuş gibi hissetti… Hâlbuki daha geçen ay eşiyle birlikte yurtdışında tatildeydiler. Ama kendini ne tatil yapmış ne de eşiyle mutlu vakit geçirmiş gibi hissediyordu; zaten geçirmemişlerdi de. 

“Elin memleketinde bile benimle kavga edecek bir şey buluyorsun? Seni nasıl mutlu edeceğimi düşünmekten yoruldum Nazlı!” Ozan’ın sesi kulaklarında çınladı. İçinde acı olduğu her halinden belliydi, tonlaması onları hiç tanımayan insanların bile dikkatini çekmişti, dönüp onlara bakmışlardı. İlk defa bu kadar utandığını fark etmiş, ama yaptığı davranıştan da pek pişman olmamıştı. 

Her şeyleri vardı. İkisi de iyi eğitimli insanlardı, iyi yerlerde de çalışmışlardı. Ama evlenmeden önceki hayatları biraz birbirinden farklıydı. Nazlı babasını erken yaşta kaybetmiş, eksikliğini hissetmesin diye el bebek gül bebek büyütülmüş, yokluk nedir hiç görmeden otuzlu yaşlara ulaşmış biriydi. İş hayatında ailesinin imkânları ile iyi yerlerde çalışmaya başlamış, her şeyin en iyisini görerek yaşamıştı. Eksik nedir bilmiyordu, bir şeye ihtiyaç duymamış, çevresinde de insanların ihtiyaçlarına dokunmamıştı, nasıl olsa yapan birileri vardı. Cam bir fanus içinde büyütülen kocaman bir kız çocuğuydu. Ozan ise zor şartlarda büyümese de zorun ne olduğunun, eksiğin ne olduğunun öğretildiği bir ailede büyümüştü. Herkese yardım eden, ihtiyacı olanı tanıyan, bilen bir ailesi vardı. O da ailesini örnek aldığı bir yol çizmişti kendine. Bu sebeple insanların bir şeye ihtiyacı olduğunu hemen fark ederdi. 

Nazlı ile aralarındaki en farklı özellik belki de buydu. Birbirlerinin dikkatini çekmelerinin sebebi de buydu aslında. Farklılıkları onlara çekici gelmiş, kısa sürede evlenmeye karar vermişlerdi. Ama kısa sürede de aynı sebepten sorunlar yaşamaya başladılar. Ozan’ın birilerinin ihtiyaçlarına destek olma isteğiyle Nazlı’nın bir şeyler alma isteği arasında gidip geliyorlar ve bu durum çatışmalara sebep oluyordu. 
-“Tatile gideceğimiz zaman yapma bari şunu, bu ayda başkaları yardım etsin, şart mı yani. Şu anda yolda olmalıydık!”
-“Hayatım biz yokken aklım burada kalıyor biliyorsun. Hem daha vaktimiz var, neden her seferinde bunu problem ediyorsun. Ben hep böyle bir insandım. Değişmedim ki.”
Ve yine o sarmalın içine girip kayboluyorlardı…


Nazlı düşüncelerinden sıyrıldığında yolu bayağı kolayladığını, havanın da artık karardığını fark etti. Müziği kapatıp, ananesini aradı.

-“Canım Münevver’im ben gelmek üzereyim. Senin ya da dedemin yoldan istediğiniz bir şey var mı?”
-“Yok, Nazlı’m sen gel, sofra hazır seni bekliyoruz.”
Ona göre yakın çevresindekilere ihtiyacı sorulurdu, başkalarından bize neydi…
Arabayı hemen bahçe duvarının yanına park etti. Zeytin ağaçlarının yanından geçerken çocukluğunda buralarda nasıl koşup oynadığını, ne kadar mutlu olduğunu düşündü. Anane ve dedesi onu merdivenlerin başında karşıladılar. İkisine de kocaman sarıldı, kokularını içine çekti, huzur doldu, belli etmemeye çalışsa da gözünden bir damla yaş süzülüverdi…

Oturuldu, yemekler yendi, sohbetler edildi, çaylar, meyveler derken, dedesi müsaade isteyip yatmaya gitti. Torununun eşiyle dertleşmeye geldiğinin farkındaydı. Eski toprak, halden anlardı…
-“Bak Nazlı’m, bu bile bir ihtiyaç görme, görüyor musun dedenin yaptığını?”
-“Evet, ananecim, harika bir adamla evlisin. Ne mutlu sana…”
-“Ah yavrum sen de öylesin, üstelik herkesi gören, fark eden bir genç adamla, ama bunun değerini henüz anlayamayacak kadar toysun. Bu biraz da bizim hatamız. Biz sen üzülme diye, mutlu ol diye hep ihtiyaçlarını giderdik; ama başkalarının ihtiyacına yardım etmeyi öğretmedik… Sen şimdi git bize bir çay koy bakalım sonra seninle biraz konuşalım…”


İnsanlar bu hayatta önce kendilerinin, sonra yakın çevrelerinin, sonra biraz daha uzak, biraz daha uzak derken, eli yetişebildiğinde; aslında kendilerinin ihtiyacını gidermiş olurlar. Çünkü halka ne kadar uzağa doğru giderse gitsin, hayatta yapılan hiçbir iyilik, verilen hiçbir emek karşılıksız kalmaz. Dönüp dolaşır ve mutlaka insanın kendisine yarar. Ozan bu bilgiyi çok küçük yaşta babasında öğrenmiş ve cebine koymuştu. Nazlı ise ailesinden gördüğü halde uygulamadığı için, bilgi onun olmamış, ellerinden uçup gitmişti…
Hayatta bir şeyleri öğrenmek, hele ki gerçek bilgileri öğrenmek paha biçilmezdir. Ama öğrendiğimizi uygulamazsak bir süre sonra ister istemez unuturuz. Bilgi bize biraz misafir olur gider, arkasından el bile sallayamayız. Çünkü gittiğini fark edemeyiz bile... Öğrendiğimiz bilgiye bile emek vermeden sahip olamayız…

Nazlı ananesiyle konuştukça gözleri dolmaya başladı. Ama bu sefer üzgün olmasına rağmen yorgun değil huzurluydu. Çünkü yolun sonundaki ışığı görmeye başlamıştı. Dümeni çevirmeyi başardığında gemi rotasına dönecek ve ihtiyacı olan varış noktasına ulaşacaktı…     

    &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu




Yorumlar

  1. Bildiklerimizi uygulama gayreti göstermek nasip olsun... emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Nazlı ananesiyle konuştukça gözleri dolmaya başladı. Ama bu sefer üzgün olmasına rağmen yorgun değil huzurluydu. Çünkü yolun sonundaki ışığı görmeye başlamıştı.  Ne kadar güzel bir huzur sebebi. Nasip olsun hepimize 😍

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize sağlık 🌱

    YanıtlaSil
  4. kaleminize sağlık. düşündürücü bir yazı

    YanıtlaSil
  5. Kaleminize sağlık hatırlatıcı bir yazı olmuş..

    YanıtlaSil
  6. Nurcan Küçüksöz25 Temmuz 2024 08:56

    Dönemsel olarak ne çok ihtiyacımız var istek ve ihtiyaç kavramlarını ayrıştırmaya, tanımlayıp yasalarına ulaşmaya ve strateji geliştirmeye. Küçük adımlarda olsa attığımız, gücümüz kadar uygulamaya başlamak:). Ellerinize sağlık ve sevgiler 🤍

    YanıtlaSil
  7. Bir şeyleri öğrenmeyi çok seven bir adamı hatırlattı bu yazı bana… ama sadece seven…

    YanıtlaSil
  8. Öyle güzel ve düşündürücü bir yazı olmuş ki.. Neyi uygulamıyorsa insan önce kendine yük sonrasında da unuttuğu bir bilgi olacak. Emeğinize sağlık 🥰✨️

    YanıtlaSil
  9. Uyguladıkça ve uyguladığın senin. Sanki çözümsüz açılmayan kapıların anahtarı gibi.

    YanıtlaSil
  10. İhtiyaç görebilmek kadar ihtiyacin ne olduğunu farkedebilmekte çok önemli... Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  11. Ne güzel anlatılmış, uygulamadığın bilgi ister istemez unutulur...

    YanıtlaSil
  12. Uygulanmayan her bilgi bizden gider.. emeğinize saglik..

    YanıtlaSil
  13. Emeğinize kaleminize sağlık, çok akıcı bir yazı, nazlının ve ozanın yaşadıklarını hissettim...

    YanıtlaSil
  14. Kıymet bilmediğimizde giden her şey gibi, bilgi de nasıl gidiyor. Keyifle okunan bir yazı olmuş🌸

    YanıtlaSil
  15. Bize temas etmeyen temas etmediği gibi zarar veriyor. Uygulamadığımız, kullanmadığımız her şey bizde kalır mı?

    YanıtlaSil
  16. Gerçekliğin tanımını bilmek, hayatımızdaki haraketi sağlar

    YanıtlaSil
  17. Huzur... Aslında ne kadar da yakın insana. Görebilene, görmek isteyene... Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  18. Elinize emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  19. Gerçek her zaman her yerde üstündür.Gercegi görebilmek ümidiyle.Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  20. İhtiyac giderenin ihtiyacı giderilir

    YanıtlaSil
  21. Kendime ders çıkardığım bir yazı olmuş. Bir şeyi çocuğa gösterip, söyleyip yapmak yeterli değil. O şeyi ona yaptırmak, hayatında kalıcı olmasını sağlamak…Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  22. Ne kadar anlamlısın sorusunun cevabı için, ne kadar ihtiyaç gideriyorsun sorusuna cevap vermek gerekiyor 🌸

    YanıtlaSil
  23. Ne güzel anlatılmış… Doğru bedeller, doğru yaşantıyı beraberinde getiriyor… Tabi uygulandığında…

    YanıtlaSil
  24. Uygulamadığımız yemek tarifleri bile uçup giderken bilgi nasıl uçup gitmesin.. bilmekle kalmayıp bildiğiyle yaşayan olmak nasip olsun:)

    YanıtlaSil
  25. Kaleminize sağlık... Öğrendiğimiz bilgileri, uygulayabilmek dileğiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilgiyi uygulamazsan ellerinden uçup gider:( Her duyduğumuz faydalı bilgiyi uygulayabilenlerden olalım inşallah. Emeğinize sağlık

      Sil
  26. "Öğrendiğimiz bilgiye bile emek vermeden sahip olamayız…" kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş🌼

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serap Yıldız8 Ağustos 2024 17:12

      Bazen öğrenmek insana acı versede, gerçek fayda her zaman insana huzur veriyor. Emeğinize sağlık

      Sil
  27. Hiç bir zaman geç değil
    Nazlı hayatında uygulayıp sonrasın da insanlara fayda verenlerden olur inşALLAH

    YanıtlaSil
  28. Öğrendiğimiz bilgiye bile emek vermeden sahip olamayız…
    Kaleminize sağlık💐

    YanıtlaSil
  29. Ne kadar sade ve öz bir yazı çok güzel olmuş kaleminize sağlık☺️

    YanıtlaSil

Yorum Gönder