Doğru Sandığımız Yanlışlar

-Elif şekeri bulamıyorum kızım. Nereye koyuyorsun? 

- Anneciğim hatırlasana bir süredir şeker almıyorum. 

- Kızım nasıl ev burası? Şeker olmayan ev olur mu? Hani evde yemek yapmaya başlamıştın? 

- Anneciğim şeker olmadan da yemek yapılabiliyor. 

- Nasıl yani? Şimdi ne koyacağım ben bu zeytinyağlı fasülyeye? 

 

"Bir şey koymana gerek yok anne, ben böyle de çok seviyorum", diyerek yumuşatmaya çalıştı. Bir süredir herkesi yumuşatması gerekiyordu Elif’in. Son yıllarda yediği şeylere bakış açısı değişmeye başlamıştı. Takip ettiği birkaç internet sitesinde okudukları ile beslenme konusunda aslında ne kadar raydan çıktığımızı anlamış ve besin adı altında tükettiğimiz bazı şeylerin neredeyse zehir kadar zararlı olduğunu farkedip bir şeyler yapmalı demişti. Bunun üzerine ‘Doğru sandığımız yanlışlar’ başlıklı bir blog başlatmıştı. Kalemi yettiğince anlatmaya destek olmaya çalışıyordu.

Çocukluğundan beri soframızdan eksik olmayan ‘’akar akar akar’’ reklamları ile hayatımıza giren rafine tuzları kullanmıyordu artık. Her türlü mineralden zengin kaya tuzları vardı hayatında.

Rafine şeker de aynı kategorideydi onun için. Bir süre sonra uyuşturucu gibi tüketiminin yasaklanacağını düşünüyordu. Ama şimdilik durum içler acısıydı. Bir aylık bebeğin emziği şekere batırılıyordu. En yemiyor denilen çocuk bile haftada 2-3 adet gofret, çikolata yiyordu. ”Ben çocuğuma paketli gıda vermiyorum, anne işi kek veriyorum.” diyen anneler de kullandıkları rafine şekeri hiçe sayıyordu. Neredeyse tüm kutlamalar şeker etrafında dönüyordu. Hep baş role yerleşmiş oluyordu. Bayramlar, yılbaşları, paskalyalar, doğum günleri, hoşgeldin bebek partileri... Her kapıdan dışarıya çıkış şeker yiyerek sonlanıyordu neredeyse. Bir cheesecake, bir dondurma, bir profiterol yer miyiz? Tüm bunlardan uzak duruyorum. desem bile soslar, tarlasından gelen reçeller, kompostolar şekersiz olmuyordu. 


Elif şekersiz olmaya çalıştığı ilk günlerde hayretler içinde kalmıştı. Her şeyin ama her şeyin içinde şeker vardı. Ama şimdi bunları annesine tekrar anlatmak yerine yemeği ben böyle seviyorum. deyip konuyu kapatmayı seçmişti. 
Şekeri kullananlar onun bu çabasını hoş görmek yerine neredeyse düşmanca yaklaşıyorlardı.



Asıl hayal kırıklığını teyzesine ekmeği anlatmaya çalışırken yaşamıştı:
- Biz yedik de ne oldu sanki? Benim rahmetli kayınpederim fırıncıydı. Tüm çocukları ekmek içinde büyüdüler. 
Diye çıkışmıştı en tatlı teyzesi. Elif’in boğazı düğümlenmiş dili döndüğünce anlatmaya çalışmıştı:
- Teyzeciğim sizin yedikleriniz rafine un ile yapılmamıştı ki. Hatırlasana renklerini. Tam buğday unlu ekmekler vardı. Sonra francala ekmekleri çıkmıştı. Babam her yediğinde midesi rahatsızlanır diye aldırmazdı bize. 
Hım hım, dese bile bir sonraki konuşmalarında fikri değişmemisti.

Elif de onlar sormadan anlatmaktan vazgeçmişti. Ancak ’’Ne kadar hoş görünüyorsun ne yapıyorsun?’’ dediklerinde anlatmaktan büyük zevk alıyordu ve kalemi yettiğince de bloğunda yazıyordu meraklısına...

    &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu





Yorumlar

  1. Birisi bir gün dedi ki;
    “Bir insanın bağımlı olduğu konuda algısının adaletli olmasına bekleme.”
    Ne kadar da doğru…
    Kaleminize sağlık hocam 🌸

    YanıtlaSil
  2. Ah bu üç beyaz... Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  3. Neyi neden yaptığımızı düşünüyoruz muyuz? Meselemiz ezber hayat yaşamak sanırım. Emeğinize sağlık 🌹

    YanıtlaSil
  4. Bilip de susmak kadar zor bir şey yok galiba... Hem üzülüyorsun, anlatmaya çalışıyorsun ama lafı yutmak zorunda kalıyorsun. Boşveerr kim ne yaparsa yapsın demek istiyorsun, onu da beceremiyorsun :)

    YanıtlaSil
  5. en siyahlar, beyaz görüntü verip perde arkasına saklanmışlar...

    YanıtlaSil
  6. Nasılda hepimizin evinin içinden bir blog olmuş..
    Kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  7. Zararlı olan nasılda süslü... Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  8. Herşeyin en lezzetli kısımlarını demek ki iyi değilmiş demek ki, ilişkiler de de böyle olmalı... Acısıyla tatlısıyla hepsi bir paket ise hayatı yeniden irdeleyip düşünmemizde fayda var sanırım gerçeğe ulaşabilmek için :)

    YanıtlaSil
  9. Körler ülkesinde gören olmak zor.

    YanıtlaSil
  10. Onsuz yapamayacağımızı düşündüğümüz her şey aslında onsuz daha güzel daha keyifli daha faydalı :)

    YanıtlaSil
  11. Rafine… posası alınmış hazzı yoğunlaştırılmış ama etkisi azalmış. Her besinin içinde kendine ait doğal şekeri var ancak bizim ağzımızın tadı öyle bozulmuş ki onları alamaz olmuşuz. Kendimizin şeker gibi olması dileği ile…

    YanıtlaSil
  12. Doğru zannettiğimiz yanlışlar, anlatmaya çalışarak boşa geçirdiğimiz zamanlar...

    YanıtlaSil
  13. 3 haftalık seker, beyaz unlu ve baska besinler de olmayan bir eliminasyon diyetine girmistim bundan 4 sene önce... seker ile ilgili sureyi 2 aya uzattim. Gayri ihtiyari oldu aslinda.

    Agzima attigim ilk çikolatanın zehir gibi tadi hala damağımda sanki...

    Dünya hic de bize anlatıldığı gibi degilmis arkadaş 🤷🏻‍♀️

    YanıtlaSil
  14. Doğru bildiğimiz yanlışlar o kadar fazla ki bir yerden başlamak gerek inşallah görenlerden oluruz

    YanıtlaSil
  15. O kadar hayatımıza yerleşmişler ki rafine ürünler, pilavda, yeşil fasulyede, çay ocaklarında demlenen çayların içinde, turşuda dahi şeker olabileceği gerçeğini görememişiz maalesef... Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  16. İnsanoğlu şekerin ne olduğunu bir bilebilseydi.

    YanıtlaSil
  17. Irdelemeden yiyoruz, dinliyoruz , konuşuyoruz, satın alıyoruz.. :(( maalesef. :(

    YanıtlaSil
  18. Ne kadar guzel bir yazı emeğinize sağlık🌿

    YanıtlaSil
  19. Çok güzel bir yazı olmuş. Zehiri yani şekeri bıraktığı için insanlar sana deli gözü ile bakar hale gelmiş. Bu gidişat gidişat değil , beyaz unuda mı yemiyorsun imalı sorular. Normal sık rastlanan olunca , gerçeği doğruyu yapan nadir olursa anormal oluyor maalesef

    YanıtlaSil
  20. Yaşadığım şeyleri okuyunca iç geçirdim... Toplamda kazanan bizler olacağız inşAllah. Emeğinize kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  21. Ahh şeker...
    Elinize kaleminize sağlık
    Çok gerçekçi yazılmış
    Yaşanmışlığı var gibi :)

    YanıtlaSil
  22. Farkındalığımızı arttırdığınız için teşekkürler...
    Umarım rafinesiz bir yaşam bizim olur...

    YanıtlaSil
  23. Hep maruz kaldığımız ve nornalleştirdiğimiz bir şey “şeker” halbuki o kadar tat alacağımız seçenekler var ki :)

    YanıtlaSil
  24. Her şey sonradan bozulmuş eski insanlar...
    Ellerine sağlık

    YanıtlaSil
  25. Elinize emeğinize sağlık. Çok gerçek bir yazı olmuş...

    YanıtlaSil
  26. Hayatta boşluk yok, gerçekle mi doldurulacak sahteyle mi?

    YanıtlaSil
  27. Emeğinize sağlık, bilinç açıcı bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  28. Sahte normal, gerçekler yanlış olmuş günümüzde…

    YanıtlaSil
  29. Çok gerçekçi bı yazı olmuş emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  30. İnsan yediğine benzer denir, o halde şeker yiyen mi yemeyen mi, şeker gibi tatlı olur? :) 😀 kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder