Uyum..

-Haydi, Semra hazırlan bir şeyler yemeğe gidiyoruz.”

-Ben gelmiyorum!”

Semra’dan da beklenen buydu zaten. Her zaman aksini yapmak ondan beklenen bir hareketti ve bu davranış onda çocukluğundan beri vardı. Annesi, kardeşi, arkadaşları ne söylese o hiç olumlu yaklaşmaz, hep başka bir alternatif öne sürerdi

 -Çay var, ister misin?

-HAYIR ben soda içeceğim.

-Geziye gidiyoruz.

-Ben gelmeyeceğim.

-Şık bir şeyler giy. 

-Ben öyle rahat edemiyorum … Hep bir itiraz hali.


 

Semra’ya göre uyumlu olmak boyun eğmekti. Onun istediği ise başkaldırı idi. Ona verilene razı olmak istemiyordu. Bu sebeple hep bir şeylere muhalefet oluyordu. Sonuçta en iyinin bile eleştirilecek bir yanı illaki vardı. O da bunu hemen fark ediyor, gözü bu farklılıkları görüyordu. Ona göre bu uyumsuzluk değil, var olan duruma karşı bir dik duruştu. Uyumlu olduğunda sıradan olmak ve ezilmekten de korkuyordu. Ne kadar karşı çıkarsa o kadar da farklı olacağını ve kıymetinin bilineceğini düşünüyordu. Babası bile söz dinleyen kardeşlerini değil her şeye itiraz eden Semra’nın fikirlerine önem verirdi. Bu durumda onun düşüncesini destekliyordu. Ne zaman denilene uymazsa o zaman onun fikri daha çok soruluyordu. Dikkat çekiyordu. 

Peki gerçekten böyle miydi hayat? 

Etrafında ailesinde birkaç örnek böyle diye, uyumsuz olan mı daha kıymetliydi? 
Hayata ne kadar uyumlanırsak o kadar kazanırız aslında. Çünkü doğaya bakınca her canlı birbiriyle uyum içerisinde. Akşam ezanı ile kuşlar dallara tünüyor yatıyor, sabah olup gün ağarmaya başlayınca da tekrar ötmeye, uçmaya başlıyorlar. İlkbahar ile tüm otlar bitkiler canlanıyor. Doğadaki her şey birbiri ile uyum içerisindeler ve bundan da fayda görüyorlar. Biz bunu kaçırıyor olabilir miyiz? 


Ben gerçekten uyumlu muyum? 

Hepimizin net olması, tavrını koyması gereken yerler mutlaka var. Böylesi durumlarda uyumsuz olmak biraz ayrışmak elbette gerekir. Ama her teklife karşılık insanlarla uyumsuz olmak aslında insanı zorlayan bir davranıştı. Hep bir çatışma vardı hayatında ve bu durum onu da rahatsız etmeye başlamıştı. Yaşı ilerleyip büyüdükçe ilişkilerini sıkı sıkı tutmaya çalışmasına rağmen sanki elinden akıp gidiyorlardı. Tek başına kalmaya başlamıştı. Zamanla çevresindeki kişiler bu durumdan rahatsız olup uzaklaşıyordu. Etrafında pek kimse kalmamıştı. Bu sebeple Semra aslında bu davranışının sebebini anlamak için çabalamaya karar verdi.
Semra, düşüncelerini düzenleyip içindeki karmaşayı gidermek için uzun bir süre düşündü. Belki de böyle doğmuştu, annesi “Zaten sen babaannen gibisin Ona çekmişsin. .” diyordu Küçüklüğünden beri yaptıklarını düşündüğünde her şeye itiraz ettiğini, karşı çıktığını ve her olaya olumsuz tarafından baktığını fark etti. Ailede ve yakın çevresinde adı “aksi ve huysuz” a çıkmıştı.  

Semra büyük bir şirkette yönetici konumundaydı. Olayları, insanları, yönetmek, hayatını yönetmek ne kadar da zorlaşıyordu gün geçtikçe. Kendi için de hala bir karmaşa var ve etrafındakiler de bunu anlamasın diy daha sert davranıyordu. Yanındaki çalışan arkadaşı sürekli gülümsüyor, “Herkes ile arası iyi, ben niye böyle değilim.” diyordu. Yemeğe 10 dakikalık yere bile giderken hep etrafında birileri vardı. Ama Semra tek başına kalıyordu. Toplantılarda sert çıkışlarından dolayı kimse ona yakın bile oturmak istemiyordu. 

İşten çıktı ve sahile geldi keyif aldığı yer orası idi. Tam da kız kulesi karşısına suya bakarak dinleniyor, düşünüyordu. Bir anda leylek sürüsünün geçtiğini fark etti. Grup halinde ve önde bir leylek arkasında da diğerleri sağlı solu gidiyorlardı. “Onlar bile birlikte. Ne kadar uyumluydular.” dedi Sanki zihnin de bir pencere açıldı.  “Evet!.. Uyum ve uyumsuzluk…” diye haykırdı.

“Ben ne yapıyorum? Neden hayata hep farklı taraftan bakıyorum? Hep de farklılık bulmaya çalışıyorum. Peki bu tutumumun daha iyisi, daha güzeli olabilir mi? Bu duruşumu değiştirebilir miyim?” dedi. 

Orası onun için bir milat oldu. Yeni bir başlangıç, belki küçücük bir adım ama hayatına katkısı çok kıymetli idi.
                         


Peki Uyumlanmanın Yöntemi Nedir? 
Bir olayda ya da durumda farklılıkları fark etmek çok kıymetli. Ama bu farklılıklara hemen itiraz etmek farklı bir durum. İnsanın önce bir durup “Bu farklılığın bana ya da bir başkasına zararı var mı?” diye düşünmesi gerekir. Eğer toplamda bir zararı yoksa o zaman itiraz etmeye de gerek yok. Çünkü her durum için tek bir doğru yoktur. Her durumun birbirinden farklı çözümü olabilir. Her insan aynı şeylerden hoşlanmayabilir, aynı şeyleri istemeyebilir. Bizden her farklı olana itiraz etmemiz hayatımızda sürtünme meydana getirir ve hayatımızı zorlaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Önce şunu kabul etmek gerekir; Herkes bizim gibi düşünmek, bizim gibi yaşamak zorunda değil. İşte uyum insanların bu farklılıkları fark edip bu farklılıklarını kabul etmektir.

Uyum bir iletişimi ilişkiye çevirmenin tek yoludur.
Bir ilişkinin ilk şartı uyum. Detayda ne kadar uyumluysan; diğer insanlardan o kadar mutlu ve başarılısın.

    &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu



















Yorumlar

  1. Uyum yönetmeyi, yönetilmeyi, anlayabilmeyi, sabredebilmeyi de beraberinde getiyor. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Uyumlanan yol alır… Bu güzel yazı için teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Uyum ne kadar önemli bir konu, kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  4. İnsanları farklılıkları ile kabul edebilmek ve aynı zamanda farklılıkları ile karşılıklı anşalabilmek bizim ve karşımızdaki kişilerin hayatını kolaylaştıracaktır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder