Pide Kuyruğunda Sen Kimsin?

Arife sabahı ne güzel bir gündü; hava güneşli, kuşlar cıvıl cıvıl bir yaz günü. Eş dost akraba geleceği için o gün yaptığı dip bucak temizlik sonrası fırından gelen mis kokulu ikramlıklarla ev tam bir bayram evi olmuştu. 

Torunlar nasıl sevinecekti şimdi. Çok sevdiği yeğenleri de şehir dışından gelecekti. Hele öz evladından ayırt etmediği Esra yurt dışından gelecekti bu bayrama. Çok özlemişti. Görüntülü görüşseler de sarılmanın tadı başkaydı. Tatlısını da fırından çıkarıp şerbetini döktü mü her şey hazırdı. Esra da eli kulağında gelmek üzereydi zaten, birazdan kapı çalardı.

Kısa süre sonra düşündüğü gibi olmuştu. Kapı çaldı, gelen Esra'ydı. Elinde kocaman bir buket çiçek, yanında kocaman bir valiz. Güzel yüzü ve kocaman tebessümüyle kapıdaydı.

Teyze yeğen birbirlerine sarılıp uzunca hasret giderdiler. Geç saatlere kadar süren muhabbet ve yolculuğun da verdiği yorgunlukla Esra güzel bir uyku çekti. Ve ertesi güne teyzesinin meşhur kahvaltısıyla başlamak için uyandı. Hemen eli yüzünü yıkayıp üzerini giyindi ve mutfakta hazırlık yapan teyzesine seslendi:

-Pideleri ben alırııım.

Teyzesi: 

-Tamam kızım acele etme, sen gelene kadar ancak sofra kurulur.

Her insanın kendine has bir dokusu, kokusu, görüntüsü, tonu var! 

Esra çantasını alıp mahalledeki o çok sevdiği fırına, Samet Abisine gitti. Çocukluğundan beri buranın esnafını tanırdı. Gitti ama o da ne, fırının önünde upuzun bir kuyruk, neredeyse yola kadar taşmıştı. Hem mahalle sakinleri hem de onlara bayramlaşmaya gelenler kahvaltı hazırlığındaydılar belli ki. Çaresiz Esra da kuyrukta beklemeye başladı. Kaç yıldır görmediği tanıdıklar da vardı. Beklerken onlarla da selamlaştı. Bekarlar evlenmiş, çocuklar büyümüştü.

Kuyrukta beklerken ön tarafta bir amcanın çocuğun birine sesini yükselttiğini duydu:

-Evladım yeter artık ama. 2 dakika durmadın yerinde. Bak düşüp bir yerini kıracaksın. Yok mu senin annen baban?

Samet abi devreye girdi:

-Elleme Faruk, bizim Ali o. Onu bağlasan durmaz. Hem çocuk dediğin hareketli olur. Ali de kendini korumayı bilir, bir şey olmaz merak etme.

Ali o arada çoktan Samet Abinin yanına gidip eline bir beşlik çakıp geri dönmüştü bile.

Biraz kuyruk ilerleyince misafirlerden olduğu anlaşılan iki genç hemen önlerindeki bir teyze hakkında konuştu: “Bu teyze ne kadar meraklı çıktı. Ne çok soru sordu. Ama çok da hoş sohbet baksana…”

Samet abinin buna da cevabı vardı:

-Böyle tatlı dilli insanı bulmak çok zor oldu. Hem sohbeti güzel olsun hem tecrübesinden faydalanılsın… Asıl siz ona sorular sorun, konuşturun bakalım neler çıkacak.

Yavaş yavaş Esra'ya sıra geliyordu ki o sırada önündeki amcanın oldukça sakin hareket ettiğini fark edenler:

-Amcacığım biraz seri olsak biz de eve ekmek yetiştireceğiz.

Samet abi yine imdada yetişmişti:

-Arif amca sen kokusundan anlarsın, olmuş mu pideler, ayarında pişmiş mi?

-Eline sağlık oğlum, tam bayram pidesi olmuş.

Ve sıra Esra'ya gelince Samet Abi çok şaşırarak sordu:

-Aa Esra kızım hoş geldin. Nasılsın? Ne zaman geldin sen? Ne kadar kalacaksın?

Esra:

-Yeni geldim Samet Abi. Sen nasılsın? Bakıyorum da yine insanların hakkını vermekte hassas davranıyorsun. Herkesin de iyi tarafını görmeyi nasıl başarıyorsun?

Samet Abi:

-Ee, kızım her insanın kendine has bir dokusu, kokusu, görüntüsü, tonu var! İnsanı tanıyınca nasıl davranman gerektiğini de biliyorsun zaten. Aynı hamurdan farklı ekmekler gibi düşün. Benim müşterim de öyle; kimi görüntüye bakar, kiminin damak zevki çok gelişmiştir, kimi içinse ekmek bahane sohbet şahane… Herkesin bir nabzı var, çok şükür bize de onların tadından bir pay var.

Esra:

-İlahi Samet Abi, o zaman bana iki tane şöyle güzel bayram pidenden ver de teyzemin sofrası şenlensin.

Farklılıklar tehdit değil bilakis zenginlik sebebidir. Nasıl bir sofra farklı lezzetlerle sofra oluyorsa insanlar da farklılıklarıyla zenginlik katıyor hayata. Problem olan bu farklılıkların olması değil, fark edilip yönetilememesi.

“Aynı hamurdan farklı ekmekler ha!” Tebessümünü ve sıcak pidelerini alıp teyzesine doğru yola koyuldu Esra. İyi ki bu bayram memlekete gelmişti.

    &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu