Neresi Güvenli Bölge

İsrail’in Filistin’de sürdürdüğü işgal 7 Ekim’de başlayan bir süreç değil bilakis 75 yılı aşkın süredir devam eden bir soykırımdır.

Onlara dediler ki:” Güvenli bir belde olarak Refah bölgesine doğru ilerleyin.”

Böylelikle onlarda ilerledi. İlerleme Kuzey Gazze, Gazze, Deir Al-Balah, Khan Younis ve sonunda Refah Bölgesine ulaştı… Artık gidecek başka bir yer de kalmamıştı. En sonunda Refah bölgesinde geride kalanlarla! Toplandılar. 

Ve Refah’ta da Bombalandılar…

İçlerinden biri şöyle haykırdı: “Ey millet! Bu dünya hiç kimse için devam etmeyecek. Şayet biri için devam etseydi, Resulullah için devam ederdi. ALLAH bize yeter, O ne güzel vekildir. Biz sadece ona dayandık yalnızca ondan yardım dileriz. Dönüşümüz yalnızca Ona’dır.”

 

Neresi Güvenli Bölge? 

Peygamberler caddesi, Halilul Rahman, El Halil caddesine hoş geldiniz, safalar getirdiniz… İslam’ın dördüncü önemli şehri olan El Halil…

El Halile vardığımızda da bunu hissetmiştim. Hava pırıl pırıldı, savaştan dolayı sokakta ne kadar az insan olsa da karşılaştıklarım hiç terör örgütü mensuplarına benzemiyordu. Evler bana Mardin şehrini hatırlatmıştı. Sarı bir diyar… Yalnız burası biraz daha yeşillikti, çiçekler vardı evleri saran, kimi pembe, kimi mor. İbadethanelerde insanlar vardı, vakit girince ibadet eden. 

“Artık güvenli bölgede değilsiniz, can tehlikeniz var!” Yahudiler El Halil mahallesinde, peygamberlerin kabirlerinin bulunduğu, kendilerinin de kutsal olarak atfettikleri yerde, hoş geldiniz yazısının yanına, böyle yazmışlardı… “Artık güvenli bölgede değilsiniz. Burada İsrail polisi güvenliğinizi sağlayamaz”. Ellerinde silahlarla gezenler onlardı, yerli halkın elinde tesbih vardı, ekmek vardı. “Burada can güvenliğiniz tehlikede! Burada sizi kimse koruyamaz!” Burası peygamberler diyarı ve burada güvende değilsiniz. Çok tutarsız gelmişti bu yazı bana.

Şehrin bazı yerlerine demir parmaklıklardan geçişler yerleştiren, ellerinde büyük silahlarla ortalığa gerginlik salan, insanları yemek sırasına sokup, onları az bir tamah için yalvartan, onlara işkence eden onlardı oysa. “Burada can güvenliğiniz yoktur, İsrail polisi sizi koruyamaz.” yazanlardı.

Orada silahlanmışlardı, halka işkence yapıyor, ülkeyi açık hava ceza evine çevirip, beş parçaya çoktan bölmüşlerdi! Duvardan dışarı çıkanlar öldürülüyordu, kırk yılın başı zorla bir izin alınırsa birileri Aksa’ya gidebiliyor, birileri sevdiğini görebiliyordu. Birileri ise oraya artık hiç giremiyordu. Bir topluluk nasıl olur da bu kadar açıktan can güvenliğiniz yoktur yazıp cana kasteden kendisi oluyordu? Bundan daha büyük bir soru, buna kim nasıl inanıyordu?

Sonra neresi güvenli bölge?

Güven, birisine dayanmak, ona sırtını yaslamak, onda huzur hissini yakalamak, ne zaman başın sıkışsa ona gidip derdini anlatmak… Atlar birbirine güvendiklerinde arkalarını dönermiş, bu “Benden sana selam olsun, artık dostumsun, sana güveniyorum” demekmiş. Peki insan kime sırtını döner? Kime yaslanır? Annesine, babasına, komşusuna, ahretliğimsin dediği çocukluk arkadaşına, yani güvendiğine…

Güven, ondan emin olmaktır. Korkunun karşıtıdır güven, onun zıddıdır. Bir sekine vardır o kişide, o yerde bir sakinlik vardır.

En güvende olunacak yer neresiydi peki?

Gazze direnişte! Gazze uyandı! Kimini uyandırdı! Kimini daha da uyuttu…

Bugünlerde varlığını açık eden, bir toplum, bir halk var… Onların inanmışlığı, onların netliği, onların duruşu ve onların güvenmişliği dünyaya meydan okudu. 

Onlar sadece RABlerine dayandılar, onlar sadece RABlerine güvendiler. Tek kaldılar ama yalnız kalmadılar. Bildiler ki ancak RABbinden korkan emindi. RABbine güvenen korkusundan arındı, EMİN oldu… Nerede olursa olsun Rabbi ile birlikte olan güvendeydi… Ve anladı RABBine güvenen aslında tek güvenli bir bölge vardı: O da RABBin Arşı idi…

   &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu