İmkan Vererek Bir Çocuk Yetişir mi?

Nereden bilebilirdi Ali ailesinin onu çok sevmesinin onu bu kadar güçsüz bırakacağını. Ali daha çocuktu. Annesi, babası ve abisi onu çok severdi. Ali'ye çok düşkündüler.  Her dediğini yaparlardı.

İnsan emek harcadığı şeye verdiği değer artarmış.

Bu nedenle Ali’ye olan düşkünlükleri her geçen gün artıyordu. Ali ağzını açmadan her dediği yapılıyordu, yediği önünde yemediği arkasındaydı. Çünkü arkasında dağ gibi bir ailesi vardı, özellikle de annesi.




Anne abiye de düşkündü aynen Ali’ye düşkün olduğu gibi. Çocuklar daha küçükken başka çocuklarla bir sorun olduğunda anne hemen orada oluverir ve kendi çocuklarının sorunlarını kendisi halletmeye çalışırdı. 

Daha çocuktular tabii ki dışarıda oynayacaklar, düşecekler, arkadaşlarıyla tartışacaklar, sonra tekrar bir şey olmamış gibi oynayacaklar. Zaten çocuk olmak bu değil miydi?  Çocuk olmak bazen arkadaşları ile oyuncak kavgası yapmak, bazen bisikletten düşüp kolunu bacağını kanatmak, bazen de öğretmeninden bir hatasından dolayı azar işitmek değil miydi? Ama bizim Ali'nin annesine göre bunların hiçbiri olamazdı. Kimse onun çocuklarına bir şey diyemezdi. Çocuk haksız bile olsa anne bunu kabullenmez, kimseyi dinlemek bile istemezdi.

Ali'nin arkasında dağ gibi bir annesi vardı her problemini çözen. Tüm sorunlarının üstesinden gelen. Defter mi lazım anne temin eder. Ödev mi var anne bir şekilde halleder. Kendi beceremezse bile halalarına, kuzenlerine o ödevi yaptırırdı. Ali'nin çözülmeyen hiçbir sorunu, yapılmayan hiçbir ödevi kalmazdı. Daha doğrusu Ali'nin hiçbir şeyi eksik olmazdı, olamazdı. Ali’nin hiç açlığı yoktu. Çünkü kendisinden çok onu seven, değer veren, düşünen bir annesi vardı. 
 
Günler böyle ilerledi durdu. Ali üniversite sınavına hazırlanmaya başladı. Ailesinden görmüştü, hırs yapmıştı mutlaka o hukuk fakültesini kazanması gerekiyordu. Hayatından her şeyi çıkarıp sadece derse odaklandı. O sene kız arkadaşından da ayrıldı. Odaya kapandı, yemek içmek ve ders çalışmak dışında elini hiçbir şeye sürmedi. Zaten anne de izin vermezdi. 

Gün geldi o sınav kazanıldı ama şimdi daha büyük bir sorun vardı. Şehir içinde devlet üniversitesi kazanmaya puanı yetmiyordu. Ancak şehir içindeki özel okullara puanı yetiyordu. Çevrenin de etkisiyle bir şekilde şehir dışı tercihi yapıldı. Ama bunu çok isteyerek yaptığı söylenemezdi.


Şu an duygular aktif ve bilinç kapalı. 

Bir süre sonra o kararını tekrar düşünecekti. Okuluna babası ve abisi bıraktı Ali’ yi ama ayrılmak hiç o kadar da kolay olmamıştı. Baba ve abi bir türlü Ali'yi bırakıp gidemiyordu. Ali de çok iyi değildi. Tercih yapmak kolaydı ama orada okumak bambaşka. Aile yok, tanıdık çevre yok. İşlerini yapacak kimsesi yok. 
  
Şimdiye kadar her şeyini ailesi yapmıştı. Artık küçüklükten beri yapmadığı, daha doğrusu ailesi tarafından yapması engellenen bedelleri ödeme vakti gelmişti. Yeni yürümeye başlayan bir çocuk gibi. Çok zorlanacaktı, üzülecekti, ağlayacaktı, yorulacaktı. Çünkü vücut bunları yapmada daha önce hiç emek harcamadığı için çok zayıftı. 

Kendi işlerini yapma konusunda çok güçsüzdü Ali.

Ama güçsüz diye hayat o bedeli ertelemeyecekti. Mutlaka o bedeli ödemesi için hayat ona sorular soracaktı. Çünkü hayat aslında çok adildi bakmayı bilince. Eğer o dengeyi sağlamak için aile o bedeli ödetmeyecekse hayat bunu yapacaktı. 
 
Aynen böyle de oldu. Ali'yi ailesi okula götürüp yurda yerleştirdikten sonra güçlükle eve döndüler. O zamana kadar hiç ayrılmamışlardı. Ali daha ilk günden mızmızlanmaya başlamıştı. Birkaç ayı zor geçirmişti. Ne okulu, ne şehri, ne de öğrenci yurdunu beğenmişti. Kıyası hep geldiği yer ile ilgiliydi. Yurdun odasını beğenmemişti. Değiştirmek için araya birilerini koymaya çalışıyordu. O durum hal olunca bu sefer de şehir küçük, ulaşım zor demeye başlamıştı. Neredeyse haftada bir eve gidip gelmeler başlamıştı. Artık iyice daralmış, bunalmış ve orada kalmaya tahammül edemeyecek duruma gelmişti. Neden? Çünkü orada kendi işlerini kendisi yapmak durumundaydı ve bu ona çok zor geliyordu. 
 


Çünkü Ali’nin beklentisi hep başkalarındandı. 

Ali bedel ödemekten kaçıyordu. Ama hayat; ödememiz gereken yerde o bedeli ödemezsek mutlaka başka yerde o bedeli bize ödetecekti zaten. Çünkü hayat gerçekten çok adil. Ama insanlar adil değildi. Ali'nin bu zorlanmaları aileyi çok fazla üzmüştü. Çocuklarının zorlanmasına gönülleri el vermediği için o bedeli ödemesine burada da engel olmayı başarmışlardı.  

Ali okulu bırakıp eve dönmüştü. Özel okula gidecekti kafasına koymuştu. Aile de çocuklarının bu ısrarına karşı tamam demekten başka bir şey yapamadılar. Zaten ailenin kararı çokta önemli değildi ki Ali için. 

Ali özel okula kaydını yaptırdı. Bu da yetmezmiş gibi son model bir cep telefonunu da almayı ihmal etmedi. 

Peki hayat bu kadar adil iken aile neden bu kadar adaleti sağlayamıyordu?

Aile burada hiç farkında olmadan otoriteyi çocuğa vermişti. Artık çocuğa söz de geçiremiyorlardı. Aile Ali’ ye çok düşkündü ve aslında kendi emeklerine üzülüyorlardı. 

Ailesi hayatı boyunca Ali’ ye hiç sorumluluk vermemişti. İmkanları ile çocuklarını yetiştirebileceklerini düşünmüşlerdi. Ne kadar az sıkıntı yaşarsa o kadar güçlü ve mutlu olur sanmışlardı... Ve tüm bunları çocuklarını daha iyi yetiştirmek için yapmışlardı.  Ama öyle olmadı…

   &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu














Yorumlar

  1. Mutlu Ökegil10 Nisan 2024 00:41

    İmkanların olması insanın en büyük imkansızlığı olmasına çok güzel bir örnek olmuş. Kaleminize sağlık hocam 🌸🖊️

    YanıtlaSil
  2. İmkânlara duyulan minnetin verdiği zarar nasıl güzel ifade edilmiş, su gibi keyifle düşündüren bir yazı olmuş, yüreğinize sağlık ❣️

    YanıtlaSil
  3. Bu yazıyı bu dönemdeki çoğu ebeveyn okumalı😕herkesin derdi “biz çok çektik onlar çekmesin”.. halbuki çekilen sıkıntılar olmasaydı bizler de şu anda olduğumuz gibi olmayacaktık.. çok güzel bir yazı emeğinize sağlk

    YanıtlaSil
  4. İmkan mi, yoksa imkansızlık mı?

    YanıtlaSil
  5. anne ve babalar, en çok da anneler iyilik yapıyorum diye düşünerek çocuklarına kötülük yapıyor onlara sorumluluklarını vermiyorlar.. farkında olmadan büyük bir hata yapıyorlar.. hayata karşı zayıf ve kendi problemlerini çözemeyen bireyler yetiştiriyorlar... ebeveynlerin düştüğü hataları farkettiren bir yazı olmuş.. teşekkürler..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder