Hayata Tik Atmak

Aslı alışveriş listesine çok dikkat ediyordu. Her defasında özenle hazırlıyordu. En tazesi, en kalitelisi ve aynı zamanda en hesaplısı olmalıydı. Alacağı sebzelerin renkleri canlı, şekilleri bir tornadan çıkmış gibi değil organik olmalı. Biraz şekilleri bozuk gibi dursa da organik olan hem lezzetli hem de faydalıydı.




Annesinin zamanında bahçelerinden toplanır sofraya gelirmiş. Organik ilaçlama, atalık tohum, ürünün kendi tohumundan yeniden fideye uzanan bir serüveni olurmuş.

-    "Ah nerde o eski salatalıklar domatesler. Daha kesip sofraya koymadan kokusu yayılırdı. Tadı damağıma geldi şimdi, ahh!" diye mırıldanırken karşı komşusu Leyla Teyze’yle göz göze geldi. Gülüştüler, Leyla Teyze:

-    "Kendi kendine mi konuşuyorsun yoksa güzel kızım?" dedi.

-    "Galiba!" dedi kocaman bir tebessümle.

-   "Galiba evet. Öyle özlüyorum ki çocukluğumda ki lezzetleri. O zamanlar küçüktük diye mi öyle tatlıydı, yoksa yediklerimizin gerçekliğinden miydi bilmiyorum ama ne güzel gelirdi bahçeden toplayıp yemek?" 

-    "Belki de ağzımızın tadı vardı güzel kızım."

O zamanlar kolay ulaşabildikleri şimdilerin zoru olmuştu. Ayrı bir dikkat ve ayrı bir özen istiyordu gerçek gıdalarla beslenmek. Tadı damağında kalacak lezzetlere hasret kalmışlardı neredeyse. Etiket okuryazarlığı önemliydi tabi. Nereden temin edilmiş, tarım ilacı kullanılmış mı, tohumu atalık mı, sera mı bahçe mi?  Ve daha birçok soru ve cevabını bulmalıydı. Detay detay düşünmekten yorulmuş olmalıydı ki;

-    "Acaba bahçeli bir eve mi geçsek? Küçük bir sahil kasabasına?  Hiç de fena olmaz." dedi. Leyla Teyze: 

-    "Aman yavrum, bizi bırakma. Nereye gitmeyi düşünüyorsun? Fehim Amca’nla kızımız gibisin kaç senedir. Olur mu öyle şey? Bak şimdi, düşündüm de nasıl üzüldüm."   

-    " Ah Leyla Teyze’ciğim ah!" gözleri dolmuştu Aslı'nın. 

-    "Acaba bahçeli bir eve mi geçsek? Küçük bir sahil kasabasına?  Hiç de fena olmaz." dedi. Leyla Teyze: 

-    "Aman yavrum, bizi bırakma. Nereye gitmeyi düşünüyorsun? Fehim Amca’nla kızımız gibisin kaç senedir. Olur mu öyle şey? Bak şimdi, düşündüm de nasıl üzüldüm."   

-    " Ah Leyla Teyze’ciğim ah!" gözleri dolmuştu Aslı'nın.  


Bu mahallede ev aradığı günleri hatırladı. Sokak sokak gezmişti önceleri. Bakkalından alışveriş yapmıştı, eczaneye selam vermişti, manava uğramıştı. Gözlerinde canlandı koskoca mazi. Tebessüm etti. Manav Halil Amca onda bir hal olduğunu anlayıp çaktırmadan sormaya çalışıyordu.

-     "Nerelerdensin hanım kızım? Ne iş yaparsın? Yalnız mı yaşarsın? Bizim mahalle iyi mahalledir. Kimse karışmaz sana. Kollar birbirini komşular. Merak etme sen." demişti.  

Günlerce, haftalarca mesai harcar gibi mahalledeki kiralık evleri gezdi. Detay detay inceledi evleri. Güneşi hangi yönden alıyor, kış güneşini alır mı? En üst kat olmasın çatısı akabilir, kışın evin sıcağı çatıdan çıkabilir, yazın çatının sıcağı evi çok ısıtabilir, pencere kenarları nasıl? Aralarından hava gelmesin. Günler süren araştırmalardan sonra nihayet oturduğu eve karar vermişti. Yatak odasına sabah güneşi vuran, odaları ferah, kışın evin içine güneş dolan, yalıtımlı, ara katta, oturabileceği bir balkonu olan evi bulmuştu. Ve tabii karşı komşusu Leyla teyze olan.Haftada bir kaç akşam sıcak yemek ikram eden, balkonda kahve sefalarına eşlik eden Leyla Teyze ve o Fehim Amca yok mu… “Senin çiçek getirenin de yoktur şimdi kızım." deyip bahçeden birkaç tane çiçek de Aslı' ya toplayıp getiren. Ama ne var ki evi asansörsüz. Evi beğenme heyecanıyla asansör hiç aklına gelmemişti. Oysa baya yazıp çizerek çalışmıştı dersine. Muhakkak olması gerekenler, muhakkak olmaması gerekenler, olsa da olmasa da idare ederimler...Kontrol edip tik koymuştu yanına. Nasıl gözünden kaçırmıştı? Hala aklına geldikçe şaşırır Aslı.

İşyerinde de böyle oluyordu aslında. Herkesten daha çok inceler, üzerinde çalışır, en ince ayrıntısını fark eder ama olmadık bir yerde hem de çok göz önünde olan bir yerde eksiği çıkardı. Ne söylenir ne kızardı kendine. Yine benzer bir gün kendi kendine mırıldanırken Berna seslenmişti:

-    "Aslı’cığım biraz haksızlık yapıyorsun gibi geliyor. Hadi bana yapsan sana cevap verir kendimi savunurum da seni kim savunsun?"

Bir an donup kalıp sonra kahkahayı patlattmışlardı. 

-    "Ah Berna’cığım sorma. Nasıl yaparım böyle bir hata hiç aklım almıyor?"

-    "Kendine biraz merhametli mi olsan acaba? Seversin sen tik atmayı. Bu süreçte neleri iyi yaptın neleri ıskaladın yaz istersen. Bir sonraki proje de nasıl yapman gerektiğini ya da yapmaman gerektiğini daha net görürsün."

 Bir an da lamba yandı sanki zihnin de Aslı'nın

-    "Gerçekten ne kadar da haklısın. Ben olup bittikten sonra sadece üzülüyorum ve yeniden başlarken de heyecandan aklıma gelmiyor. "

Yüzünde kocaman ve sıcacık bir tebessüm belirdi. Yapıp ettikleri geldi aklına. Tam yine kendine söylenecekti ki, Berna'nın söylediklerini hatırladı.

-    "Ne kadar ihtiyacım varmış bu tavsiyeye benim.  Nasıl rahatladı gönlüm biliyor musun Berna’cığım? Çok teşekkür ederim sana. Yazdım bunu defterime." 

-    "İhtiyaç giderinin ihtiyacı giderilir Aslı’cığım. Seni üzgün ve düşünceli görünce ben de üzülüyordum. Hayattaki bazı gerçekleri hatırlamak insana iyi geliyor gerçekten. Sanki bunca zaman sırtına yük ettiklerini bir anda bırakıvermiş gibi oluyor. Hani uçan bir kuşun kanadından düşüp gökyüzünde süzülen tüy var ya onun kadar hafif ve özgür oluyorsun sanki.” 

Hayatta olup biteni anlamak için işleyişin nasıl olduğunu anlamak lazımmış meğer. Hani her çamaşır makinesinin özelliği farklı ya. İlk aldığımızda inceler bakarız, meğer hayatında böyle özellikleri varmış.  İnsanların da böyle özellikleri varmış. Bilince çok rahatlıyormuş insan. İyice derinlere dalmıştı Aslı. Duyduklarını detay detay düşünmeliydi. Belki yazar yanına tik koyardı yine.

-    "Nasıl hayatıma geçirebilirim acaba? " diye düşündü. 

-    "Hayattaki sıralama nasıl acaba? Nasıl yaparsam nasıl sonuç alırım? Yapmazsam nasıl olur? " 


Daha önce aklına gelmemişti bu sözler. Pamuk gibi olmuştu kalbi. Berna’dan duyduklarına şükretti. Ve sonra aklına şu geldi

-    "Ya duyup da duymamazlıktan gelseydim. Ya zihnimde o lamba yanmasaydı hiç?" 

Leyla teyzenin sesiyle kendine geldi. 

-    "Güzel kızım, daldın yine uzaklara. Neleri düşünüyorsun bakalım? Öyle tek bir şey düşünmezsin sen. Kim bilir neler neler var aklında etraflıca düşündüğün?"

 Bu sefer kocaman gülümsemesine sıcacık sarılması da eşlik etti.

-    "Sorma Leyla teyzeciğim.  Geçen gün neler oldu neler. Seninle markette karşılaştığımız günün ertesi günüydü. Aaa, dur çaylarımızı tazeliyim de öyle başlayayım anlatmaya!" dedi ve gülerek mutfağa yöneldi. Çayları tazeleyip başladı anlatmaya. "İşyerinde büyük bir projemiz vardı uzun zamandır üzerinde çalıştığımız. 4 kişiyiz ama hepimizin çalıştığı konu da ayrı ... "  

İnsan hayatta bir işe başlarken listeler yapar, planlar hazılrar. Yazar, çizer, konuşur, danışır, listesine eklemeler yapar, üzerine çokça düşünür. Ama yaptığı iş sonuçlandıktan sonra dönüp arkasına pek bakmaz. Kazandıysa böbürlenir, istediği sonucu alamadıysa üzülür. Dolayısıyla hayatta başarılı olmak konusunda bu sebeple bir süreklilik yakalayamaz. 

Aslında insan bir işi sonuçlandırdığında da tıpkı işe başlarken olduğu gibi yaptıklarını değerlendirip doğru yaptıklarına birer tik, yanlış yaptıklarına ise bir çarpı atsa sonucu da değerlendirse bir sonraki sürecini daha iyi tasarlamaz mıydı?

   &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu












Yorumlar

  1. Sonuçları değerlendirebilen insan öğrenen ve kendi yaşadıklarından ders çıkaran olur.

    YanıtlaSil
  2. Sonuç değerlendirmek o kadar önemli ki, yaşadıklarımızdan deneyim çıkarabilmemizi sağlar.. ve dünümüze göre daha kaliteli işler çıkarmamıza sebebiyet verir.. çok teşekkürler, kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder