Aradığınız Çözüm 100 Metre Geride...

Ayça işten çıkarken yan odadaki arkadaşına seslendi; Esmaaa ben çıkıyorum. Seni de ana yola kadar bırakayım mı?

-Ay ne güzel olur. Çok sevinirim. Bugün biraz acelem var da çok hayra geçer…

İki arkadaş bir süredir beraber çalışıyorlardı. Esma'nın aracı olmadığından denk düştükçe belli bir mesafeye kadar Ayça onu alıp bırakırdı. Bugün de arabada genelde konuştukları konular üzerinden ilerliyorlardı. Ayça kazandıklarının kendisine yetmediğinden bahsediyordu, Esma ise çocuklarının afacanlıklarından. Ayça bir dünya borcu olduğundan bahsediyordu, Esma ise bayramda tatile gidip gitmeme konusundaki kararsızlığından. Ayça beğendiği o güzelim çantanın indirime girmesini beklediğinden, Esma da büyük kızı seneye hangi okula göndereceğinden…



Aynı iş yerinde çalışan iki arkadaşın aynı maaşla farklı hayalleri Ayça'nın dikkatini çekmişti. Biraz da konuşmayı uzatmak istediğinden Esma'yı eve kadar bırakmayı teklif etti. Bugün müsaitti hem şu konuyu biraz daha anlasa fena olmazdı.

Esma: bir şey soracağım; şu konuştuğumuz konular dikkatini çekti mi? Karı koca çok yakın maaşlar alıyoruz, üstüne siz kirada oturuyorsunuz ayrıca çocuklarınız da var. Ben bütçemi bir türlü denk getiremezken, her ay maaş gününü bekleyip ertesi güne borçla devam ederken sen bu kadar şeye rağmen çok zorluk çekmiyor gibisin. 

Esma da aslında uzun süredir Ayça ile bu konuyu konuşmak istiyordu ama haddi olmadığını düşünerek arkadaşı hakkında yalnızca iyi dileklerde bulunabiliyordu. Ve belli ki gerçek soruların zamanı gelmişti.

Esma bunları düşünürken Ayça ayıp etmiş olmanın endişesiyle “lütfen beni yanlış anlama, imrenerek bakıyorum senin tutumlu oluşuna ama onca avantajıma rağmen ben nasıl bu kadar borcun içindeyim onu anlamaya çalışıyorum, o nedenle de samimiyetine binaen soruyorum. Mesela sizin ev daha kalabalık ama her akşam güzel yemekler yapıyorsun. Bizim daha çocuğumuz yok çoğu zaman ya dışarıda yiyoruz ya da eve yemek sipariş ediyoruz. Mesela sen kıyafet alışverişine toplu giderken biz iki kişi indirim dahi takip etsek aylık masrafımız çok daha fazla olabiliyor. Senin ağzından maaş günü beklentisi ya da şikayet ettiğin borçların olduğunu duymadım. Halbuki ben bir bankaya olan borcumu diğerinden kredi alarak kapatmaya çalışıyorum. Nasıl oluyor, bu işin mantığını matematiğini aklım almıyor.


Esma arkadaşını uzun süredir bildiği için problemin kaynağını da biliyordu. Ayça hiç borçlu gibi yaşamamıştı. Yani içinde bulunduğu sürece uyumlanamamıştı. Ayça yeni çıkmış ürünü, marka kıyafetleri, güzel takıları, dışarda yemeyi severdi. Evlenirken de her şeyin en güzeli olsun istemiş, yetemediği yerde çevresinden bir miktar borç almak durumunda kalmıştı. Düğün takıları umduğu gibi olmayınca borcunu ödemek için kredi çekmiş, o arada şişen kredi kartı ekstrelerini ve çevresine olan borçlarını böyle tamamlamaya çalışmıştı. Ama hazır paranın sağladığı rahatlık nedeniyle normal yaşamındaki lüksünden de geri duramamıştı. Bir süre sonra öyle bir kısır döngüye girmişti ki artık kart borcu için maaş alır hale gelmişti. Sürekli bir borçlu psikolojisi vardı ama hiç borçlu biri gibi yaşantısı yoktu. Borçlar devam ederken halen tüketimlerinden kısmak niyetinde görünmüyordu. Kaldı ki yakın zamanda toplu bir kredi ile tüm borçlarını silme illüzyonuna girmişti.

Bunları incitmeden arkadaşına ifade ediyor, Ayça da Esma'nın dediklerini onaylıyordu. Evet tablo aynen böyleydi. Kendi sürecine dışarıdan baktığında olay aslında çok netleşmişti. 

Ayça'yı en çok etkileyen ise borçlu gibi yaşamadığı oldu. Evet insanın zor dönemi olur, borçlu dönemi olur ama o dönemin gerektirdiği bir hayat tarzı da olurdu. Kendisi hiçbir tüketiminden vazgeçmeden, borçlarını ödeyebileceği zannına kapılmıştı. Gediği büyüten de belli ki bu olmuştu. 

Aslında hayat ona diyordu ki; İnsan bir yanlışın daha fazlasını yaparak doğruya çıkamaz.

E tamam ama şu saatten sonra bu dağ gibi borçtan nasıl kurtulacağım ben…

Esma arkadaşının bir şeyleri fark etmesine sevinmişti. Evet çözümü biraz geçmişti ama hiç bir zaman yol kapalı değildi, yapılacak çok şey vardı. Aradığın çözüm 100 metre geride. Yani rahat harcamaya devam ederek değil bilakis bir miktar kemerleri sıkarak halledebilirdi.

Öncelikle bir günde bu kadar büyümediği gibi bir günde de bitmeyecek. Bu süreç senden bir borçlu gibi davranmanı isteyecek. Orda sabır senin için çok önemli. 

Bir kere kime, nereye ne kadar borcun var hepsini bir kağıda yaz, gözün bir görsün. Çünkü insan çok yakınlarına olan ve küçük meblağlardaki borçları zihninden silmeye meyillidir.

Her ödeme yaptığında borç listeni güncellemen ödenebileceğine dair inancını da artıracaktır.

Sonra tüketimlerini bir gözden geçir. Mesela harcamalarını ihtiyaca göre yapmaya başla. Evindeki 13 çanta içine eşyalarını koyup bir yerlere gitmene yetiyorsa 14.ye gerek olabilir mi?

Bu süre zarfında evde yemek yemeniz hem daha ekonomik hem daha sağlıklı olacaktır. Hem de uzun süredir mutfağını geliştirmek istiyordun ya bu da sana fırsat olmuş olur.

Hatta sana bir sır vereyim, gereksiz alışveriş yapmadığın gibi kullanmadığın eşyalarını elinden çıkarmak sana bir hafifleme sağlayacak ve aslında ne kadar azıyla ne kadar mutlu olabildiğine sen de şaşıracaksın.

Bir de tabii ki borçlu olduğun sürece yaptığın bütün harcamaları aslında başkasının parasıyla yaptığını düşünmek sana daha da farkındalık sağlayabilir.

Ayrıca biz de evlenirken borcun altına girmiştik ama bak çok şükür hallettik. Gerçek bir tanımlama ve doğru bir planlamayla pekala sen de artıya da geçebilirsin hiç merak etme.

Ayça'nın sokağı dönmesiyle konuşmanın bitmesi denk düşmüştü. Güzel dileklerle vedalaştılar. Ayça sürecini şöyle bir gözden geçirdi, çözümü 100 metre gerideydi. Sapağı kaçırmıştı ama yol bitmemişti. Geri dönebileceği bir yol ayrımındaydı şimdi. Borçlu gibi yaşamayı öğrenecekti. Esma ile konuşması onu motive etmişti, hiç ertelemeden aracını müsait bir yere çekti, çantasından minik not defterini çıkardı ve başladı yazmaya; Anneme şu kadar lira borcum var…

   &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu












Yorumlar

  1. Mutlu Ökegil10 Nisan 2024 00:34

    Algımızın dışına attığımız her şey bize çok uzak ya da mümkün değilmiş gibi görünür. Ama çözüm 100 metre geridedir :))
    Kaleminize sağlık, çok keyifli ve bilinç açıcı bir yazı olmuş 🌸🖊️

    YanıtlaSil
  2. Algıda nasıl da farkındalık sağlıyor. Kaleminize sağlık, o vakit not defter ve kalem alınsın ele🤑🤗

    YanıtlaSil
  3. Yaşadığımız süreçte bir fırsat var ama o fırsatı bulmak önemli.
    Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Tüketim insanı anlık olarak mutlu ettiği için en son toparlamak istediği yer tüketimleri olabiliyor🙃. İhtiyaç ve isek ayrıştırılmadığında sorunlar büyüyebiliyor.. emeğinize sağlık🤍

    YanıtlaSil
  5. Borçlu gibi yaşamak insanın kendisini fark etmesi büyük nimet. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  6. kaleminize sağlık.. çok doğru tespitler...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder