Bir Küçük Tatil Planı

Ali, şirketin kapısından yeni aldığı takımıyla salına salına girmişti. Herkes kendisine “Günaydın” derken, Ali’nin yüzünde adeta insanlar bunu yapmaya mecburmuş gibi bir ifade vardı. Marka gözlüklerinin arkasından sadece kafa selamı yapıyor, ağzını bile açmıyor, en ufak bir gülümseme oluşmuyordu. “Günaydın” diyenler ise Ali geçer geçmez yüzlerini buruşturup, ondan hoşlanmadıklarını farklı şekillerde gösterirlerdi. Dizilerin sevilmeyen şımarık çocuklarına benziyordu… Hayatında bir şeylere sahip olmak için hiç çaba sarf etmemiş el bebek gül bebek büyütülmüş, en iyi okullarda tahsil görmüş ve babasının şirketinin başına oturmuş birisiydi… 



Kimsenin ihtiyaçlarından haberdar değildi. İşin acı kısmı böyle bir açlığı da yoktu. 
- Şirketin daha iyi ürün üretebilmek için neye ihtiyacı var?
- Satışları arttırabilmek için neye ihtiyaç var?
- Pazarda daha iyi bir yer edinmek için neye ihtiyaç var?
- Çalışanların motivasyonlarını arttırmak için neye ihtiyacı var?
- Hatta kendisinin neye ihtiyacı var, onun bile farkında değildi. 

Ali’nin sadece istekleri vardı ve onlar da şartsız bir şekilde yerine getirildiği için ihtiyaçları görmüyordu.

İnsan istek ve ihtiyaç arasındaki farkı bilmediğinde hayatta hata yapmaya çok müsait hale gelir.
- Bu pantolonu almayı çok istiyorum ama dolabımda ihtiyacım var mı?
- Şu pastayı yemeği çok istiyorum ama vücudumun ihtiyacı bu mu?
- O yedi yıldızlı otelde tatile gitmek istiyorum ama ihtiyacım olan bu mu?
- Eşim bana sürekli çiçek alsın, hediyeler alsın istiyorum, ama ilişkimizin ihtiyacı bu mu?
- Şirketimi büyütmek istiyorum ama şirketin ihtiyacı bu mu?


Ali bütün gün, şirketin ihtiyacı olup olmadığını hiç düşünmediği toplantılara girdi, evraklara imza attı, telefon görüşmeleri yaptı ve öyle istediği için öğleden sonraki randevularını iptal edip şirketten erkenden çıktı. Şehrin dışında şık ve güzel bungalov evlerin olduğu bir kasaba biliyordu, oraya gitme kararı aldı. Bunun için ana yoldan çıkıp biraz bozuk bir yolu kullanması gerekiyordu. Üstü açık, tek kapı spor arabası bu yol için pek uygun değildi. Kemer takmayı da hiç sevmezdi. Ama bungalova gitmek istiyordu. Müzik seçmek için bir an gözünü yoldan çekti, başını kaldırdığında karşısında kocaman bir geyik gördü. Acı bir fren sesiyle arabayı durdurmaya çalıştı ve sonrası karanlık…

Gözlerini açtığında nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Başını çevirdiğinde boynundaki ağrıyı ve hareket kısıtlılığını hissetti. Eski tahta bir sehpanın üzerine sargı bezleri, doğal merhemler, şişeler dizilmişti. Yatağın içindeki vücudunu fark etmeye çalıştı. Külçe gibi ağırdı. Neresine ne olmuştu, anlayamadı ama epey ağrısı vardı.

“Hah gözünü açmış sonunda, çok şükür. Nasılsın oğlum, daha iyi misin?”

“Neredeyim ben? Ne oldu bana? Burası neresi?”

“Kaza geçirmişsin evladım. Oğlum seni bir arabadan fırlarken görmüş, koşarak yanına gelmiş. Sonra da tedavin için buraya getirdi. Kendisi bu kasabanın doktorudur. Ben de elimden geldiğince yardım ettim ona. Merak etme iyi olacaksın.”

“Öğleden sonra işten çıkmıştım ben, ama şu an gündüz gibi görünüyor hala. Ertesi gün mü oldu?”

“Hayır evladım, 1 hafta oldu sen buraya geleli. Neyse ki toparlandın da gözünü açtın. Bundan sonrası daha kolay, sen kendine geldin ya. Şimdi seni kuvvetlendirme zamanı. Ben sana bizim bahçeden portakal toplayıp bir suyunu sıkayım. Bir de şöyle güzel bir paça çorbası yapayım da vücudun kendini toplasın. Oğlumun da mesaisi bitmek üzeredir, her akşam ilk iş önce sana gelip bakıyor altın kalpli oğlum benim. Kimin neye ihtiyacı varsa hemen yetişir sağ olsun.”

Ali duydukları karşısında şok içindeydi. Küçük bir tatil planı isteği nerelere gelmişti. Üstelik hiç tanımadığı insanlar tarafından hayatı kurtarılmış, kendisine bakılmış ve uyandığına çok mutlu olunmuştu. Sonra kendine baktı. Bir şirketin kapısından girişlerini düşündü bir de buradaki insanların nasıl canla başla onun ihtiyaçlarını gördüklerini… Hayatında ilk defa utandı, minnet duydu ve bir yerlerde bir yanlış yaptığını fark etti. Bu farkındalığa ulaşması acı bir şekilde oldu ama değdi… 

Birinin ihtiyacının ne olduğunu anlamak, onun ihtiyacını karşılamak için destek olmak insanı nasıl bu kadar mutlu edebilirdi? 

Kendisi hayatı boyunca tüm isteklerini elde etmiş olmasına rağmen mutsuz bir adamken, bu yaşlı teyzenin gözlerinin içi nasıl da böyle gülebiliyordu? Demek ki ihtiyaç gidermek sadece ihtiyacı giderilene değil, aslında ihtiyacı giderene de iyi gelen bir şeydi. 

- Bir pilates eğitmeni, yaptırdığı egzersizlerin öğrencisinin bel, boyun ağrılarına iyi geldiğini fark ettiğinde onu mutlu eden kendisine edilen teşekkür değil, ihtiyaç gidermenin mutluluğudur. 

- Öğretmenin öğrencilerine verdiği bilgilerden fayda sağlaması ve keyif alması, 

- Doktorun ameliyat ettiği hastasını sağ salim karşısında görmesi,

Ya da,

- Karşıdan karşıya geçen yaşlı bir insana yardım etmek, 

- Taşımakta zorlandığı poşetlerine el atmak,

- Bir arkadaşımızın derdini paylaşmak gibi.


Ali bir hafta daha kaldıktan sonra, toparlanıp eve dönme zamanı gelmişti. Oradan ayrılırken kendilerine teşekkür etmek amaçlı bir ücret ödemek istedi, ama kabul etmediler. 
“Hiç olur mu öyle şey, kim olsa aynı şeyi yapardı” dedi doktorun annesi.
“İnanın sizi tanıyana kadar ben yapmazdım.” dedi Ali. Artık bu kasabada onun için aileden bile yakın dostları vardı ve onların bu yaptıklarını karşılıksız bırakmamak üzere kendine söz verdi, o da onların ve bundan sonra çevresindekilerin ihtiyaçlarını görmeye ve gidermeye niyet etti… 

Ertesi sabah yüzünde bir gülümseme ile herkese ilk “Günaydın” diyen Ali’nin kendisi olmuştu. Herkes şaşkın, ama tebessümle selamlanmanın verdiği keyifle karşılık verdiler ve bu sefer kimse onun arkasından yüzünü buruşturmadı. Bir sıcak tebessüm nasıl da iyi hissettirmişti…


                                                                                        &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu






Yorumlar

  1. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. İsteklerimiz öyle çoğalıyor ki, sadece onu gerçekleştirmek için etrafımızdakileri algılamaktan uzaklaşıyoruz.. Çok güzel bir yazı olmuş👏🏻

    YanıtlaSil
  4. Olumlu yada olumsuz olaylardan çıkardığımız her deneyim insana Samimiyet katıyor...Teşekkürler emeklerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  5. İnsan istekle ihtiyaci karıştırmaya bir başlayınca, isteklerini ihtiyaç zannetmeye de basliyor. Ondan sonra da bağımlılıklar..

    YanıtlaSil
  6. İstek ve ihtiyaçlarımızı ayır edebilmiş tercihler yapmak dileğiyle 🌸
    Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. İnsan açlık çekmeden bir baskı yemeden olgunlaşmıyor, halden anlar hale gelemiyor.. yani hayatta karşılaştığımız olumsuz olaylar bizi daha da ihtiyaç gören, başkalarını düşünebilen olgun bireyler haline dönüştürüyor.. Kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  8. İnsan ne garip bir canlı. İstekleri olunca devrede her şeye katlanıp göz yumabiliyor ihtiyacı ne bunu görmek istemiyor. İnsan kendini ihtiyacını bile görmüyorken nasıl başkalarının ihtiyaçlarını görebilir ki. İhtiyaç gör ki ihtiyacın görülsün demişlerdi bir seminerde.. O zaman bu yaşamı keyifli kılan birilerinin ihtiyacını görmek.

    YanıtlaSil
  9. Bireysel ihtiyaçlar olduğu gibi toplumsal ihtiyaçları da fark ettirdiniz. Teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
  10. Bazen kendimizi algılamak için, idrak edebilmek için başımıza gelen olaylar.. Kaza, bela dediğimiz ama aynı zamanda da iyi ki olmuş dediğimiz olaylar...

    YanıtlaSil
  11. İstekten çıkıp ihtiyacı görebilmek,başka birinin ihtiyacını karşılık beklemeden giderebilmek hayatta nelere gebe.
    Emeğinize sağlık 💐

    YanıtlaSil

Yorum Gönder