Bugün günlerden Çarşamba. Sabah heyecanla okula gittim.
Çünkü bugün ders yapmak yerine aktivite yapacaktık. Bize daha önce söylemişti
öğretmenim. "Hazır olun, size gelip meslekleri tanıtacaklar. Sizde böylece hangi
mesleği istiyorsanız karar verebilirsiniz" demişti. Çok heyecanlandık. Ve
bazılarımız ''sizin gibi öğretmen olmak istiyoruz'' dedi. Ama ben bir şey söylemedim.
Önce herkesi dinlemek istedim. Önemli
bir gündü sonuçta. İnsanın geleceğini dizayn etmek için karar verdiği bir
gündü. Duygularımla değil, aklımla bakmak istedim geleceğe.
İlk ders faaliyet yaptık. İkinci ders bir mimar baba geldi.
Mimarlığa nasıl karar verdiğini anlattı. Okulda nasıl dersleri olduğunu
anlattı. Mesleğinde neler yaptığını gösterdi fotoğraflarla. Onların da
içlerinde bölümler olduğunu, her mimarın çizim yapmadığını anlattı. Kendisi de
inşaat şantiyelerinde çalışıyormuş. Her söylediğini anlamadım ama teknik
konularla mühendisler ilgilenirmiş. Ama uygulama ile mimarlar ilgilenirmiş. Bazıları
binanın çizimini yaparmış, bazıları inşaatını, bazıları da içini yaparmış.
Sonra doktor bir teyze geldi. O da yanında stetoskop, ateş
ölçer getirdi. Hepimize mesleğini neden seçtiğini anlattı. Çünkü insanlara
yardım etmeyi seviyormuş. Bizim kalbimizi dinledi. Ve arkadaşlarımızın kalp
atışlarını dinletti. Bu çok değişik bir histi. İnsan içinde çalışan bir makine
varmış gibi hissediyor. Normalde duymadığımız sesler aslında içimizde oluyor.
Hep hareket eden bir şeyler var yani. Ve bütün bu gizli saklı yapılan hareket
biz ölünce duruyor.
Sonra polis bir teyze geldi. Uzun boyluydu ve güçlü
görünüyordu. Hamza ne güzel polis olur diye düşündüm. Çok kahraman görünüyordu.
O da bize suçluları nasıl yakaladıklarını ve iyi insanlarla ne güzel dostluklar
kurduklarını anlattı. Polisler zaten kötülerin düşmanıdır dedi. İyiler korkmaz
polisten dedi. Bize kelepçe gösterdi. Çocukken de hayali polis olmakmış, kendi
hayalini gerçekleştirebildiğini anlattı.
Bir terzi abla geldi. Dikiş dikmekle ilgili insanların
giyinmeleri ve kumaşlarla ilgili bilgi verdi.
Öğretmenimiz sonra hepsine teşekkür etti.
Başka zamanlarda başka meslekleri de tanıtacaklarını
söyledi. Ama çok dikkatimi çeken bir cümle söyledi.
Bir insan geleceğini nasıl dizayn eder?
Hakikaten bir insan geleceğini nasıl dizayn eder? Hani
kadınlar dergilerdeki fotoğraflardan evlerindeki eşyaları tasarlıyor. Ya da
televizyondaki ünlülerin kıyafetlerinden kendilerine süsler, kıyafetler
tasarlıyor. Ya da bir genç bir komşu ya da akrabasına bakıp kendi mesleğini
tasarlıyor. Ama insan geleceğini nasıl tasarlayacak?
Önce geçmişten ders almak gerekmez mi?
Mesela ben şimdi geleceğimi tasarlamak istesem ne yaparım
diye düşündüm.
- Geçmişte üzüldüğüm olaylar oldu. Annemi ve dedemi kaybettim. O günler aslında bana ne kaybettirdi ve ne kazandırdı?
- Geçmişte çok sevindiğim olaylar oldu. Yengem ve amcamla büyük bir ailenin parçası oldum peki bu bana ne kaybettirdi ne kazandırdı?
Henüz geleceğimi göremesem de "yaşadığımız her şeyin bizim daha iyi olmamız için" olduğunu söylerdi dedem.
Bir keresinde, komşumuzun bebeği olmuştu. Bebek çok zayıf, kırmızı ve
her tarafı siyah ince tüylerle kaplıydı. Onu görünce dedeme sarılmıştım. Dedem
sonra bana doğru eğildi ve yüzümü ellerinin arasına aldı.
- Bak Methiye, her doğan büyüyor. İlk doğan bebek ile 1 ay sonrası arasında ne çok fark olduğunu sana göstereceğim. 6 ay sonra yine göreceksin.
- Her şey dününden daha iyi olmak için hareket eder. Bizim imkanlarımız da imkansızlıklarımız da aslında bize daha güzel bir gelecek hazırlamak içindir. O bebek çok zayıf olduğu için aslında annesi ona daha iyi bakacak ve bir de göreceksin ki çok daha güzel olmuş, diğer bebeklerle arasında hep bir fark olacak.
Dediği gibi de oldu. 1 ay sonra bebek çok değişmişti. Ama 6
ay sonra gördüğümde dünyanın en güzel bebeği olmuştu.
O zaman insanın güzel bir geleceği olması için dününe nasıl
baktığı ve dünüyle ne yaptığı önemli. Dünü çok zayıf diye bakıma alınan bebek
gibi olabiliriz.
Meslek tabi ki önemli belki kaderimizi yönlendirecek. Ama
meslek ne olursa olsun o mesleği şekillendiren de ben olacağım demek ki. İyi de
yapabilirim, kötü de yapabilirim.
Güzel bir gelecek hayal ediyorum kendime. Kötü bir gelecek istemiyorum ki! Kim ister?
Yemyeşil ipek
kıyafetler içinde. Elimde billurdan bardaklarda bal şerbetleri. Çevremde
sevdiklerim, kardeşlerim. Ağaçlarının altından ırmaklar akan kopkoyu bir
yeşilin içinde.
Peki bu geleceğe ulaşmak için geçmişimdeki nelerden kaçıp, neleri tekrar edeceğim?
Ya da gelecekteki neleri feda edeceğim?
Aslında hiç seçenek yok!
Güzel bir geleceği seçmek benim tek seçeneğim.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
Ne kadar güzel, Hayat bizim , seçim bizim...:)))
YanıtlaSilaslında hiç seçeneğimiz yok doğruyu güzeli iyiyi seçmekten başka. seçim hakkımız var diye seçeneğimiz olduğunu da zannediyoruz.
YanıtlaSilHer şey bizim seçimlerimize bağlı. İyiyi seçebilecek ve kötüden sakınabilecek gücümüzün olması ümidiyle...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 💐
YanıtlaSilGeleceği dizayn edebilmek... Ne güzel anlatılmış. Ne yazık ki gündelik telaşelere dalıp unutabiliyoruz...
YanıtlaSil“Her şey dününden daha iyi olmak için hareket eder. Bizim imkanlarımız da imkansızlıklarımız da aslında bize daha güzel bir gelecek hazırlamak içindir.” Teşekkürler, kaleminize sağlık. Her hafta Methiye’nin hikayelerini bekliyorum:)) 🌷
YanıtlaSilMethiye'nin günlüğü ne kadar güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık 🤍🌸
YanıtlaSilKaleminize sağlık, ne güzel bir yazı
YanıtlaSilBir gelecek nasıl dizayn edilir? Çok düşündürücü...
YanıtlaSil