METHİYE'NİN GÜNLÜĞÜNDEN 4- AHDE VEFA

 

Dün akşamdı. Hava yeni kararmıştı. Ezan sesini çok net duyduğuma eminim. Çünkü en son bu kadar net duyduğumda 6 yaşındaydım. Ve dedemin eline, yüzüme inen gözyaşlarımı siliyordum.

Yine o gündü sanırım sözünü tutmanın önemini ilk duyduğum zaman. Çünkü dedem demişti ki Methiye;

‘’ O çok özel bir kadındı. Az konuşur çok tebessüm ederdi. Az söz verir, verdiği sözü tutardı.  Sen de onu örnek al, az söz ver ve sözüne sadık ol.’’

O gün bu cümle biraz hoşuma gitmişti ama bugün anlamakta zorlanıyorum. İşin aslı tutamayacağım bir söz verdim. Ama tutabileceğimi zannettim.


Şimdi de amcam bir nakliye firmasına götürüyor beni. Çünkü dün okuldan çıkışta çocuklar koşuyorlardı. Etrafta birkaç tane kamyon vardı. Kamyonların damperlerine çıkıyorlar sonra oradan atlıyorlardı. Çok eğleniyor görünüyorlardı. Ben ilk önce uzak kaldım. Ama sonra merak ettim. Biraz daha yaklaşmak istedim. Baktım Hamza ve Abbas da orada oynuyorlar. Biraz daha yaklaştım. Sanırım ilk hatam bu oldu. Kendimi sakınamadım.


Aslında ben bir şey yapmadım. Sadece olmamam gereken bir yerde duruyordum. Neden orada olmamam gerektiğini bile tam olarak bilmiyorum aslında. Ama o önünde durduğum kapı büyük amcamın evinin önüydü.


                                                        

Çocuklar kamyonlara çıkıyor sonra üzerinden dönerek atlıyordu. Ben önce onları seyrediyordum. Sonra bir baktım aralık bir bahçe kapısından içeri bakıyorum. Asıl seyrettiğim yere sırtımı dönmüşüm. Nasıl olduğunu bile anlamadım. Ama görmemem gereken bir şeye şahit oldum.

Büyük amcam kendisinden yaşça büyük bir adama tokat attı. Adam yere düştü ve ağlamaya başladı.

  • "Paramı kesersen kiramı ödeyemem beyim, zor geçiniyoruz ne olursun parça parça kes" diyordu.
  • "Hayır" dedi büyük amcam. Benim kamyonlarımı kullanırken dikkat etmen gerekirdi. Madem kaza yaptım bunun parasını ödeyeceksin."

Bir anda içeriden bir kadın çıktı. O da ağlayarak yere düşmüş olan kamyon şoförüne sarıldı. O zaman anladım ki, karısı da amcamın yanında çalışıyor.

Amcam kadını da işten çıkarmaları için emir verdi. Etrafında malına zarar veren kimseyi görmek istemiyormuş.

Tutamadım kendimi ya, içeri girdim.

Önce kadının omzuna dokundum. Elinden tutup kaldırdım. Sonra da adamı kaldırdık yerden

İkisi birbirine sarılıp kapıya doğru yöneldi.

  • "Böyle anlaşmamıştık, böyle söz vermemiştin, aktimiz böyle değildi" diye söyleniyorlardı.

Sessiz kalırsam suçlu olacağımı anladım.

  •  Amca! diye seslendim

Amcam tam evin içine giriyordu ki geri dışarı çıktı. Beni görünce şaşırdı. Ben de şaşırdım. Çünkü tebessüm etti.

  • "Methiye, sen misin?" dedi. Yüzünde garip bir şaşkınlık vardı
  • "Amca evet benim,  bu insanların yaşadığı sorun ne?" dedim
  • "Seni ilgilendiren bir konu değil Methiye." dedi küçümseyerek
  • "Olsun" dedim "söyle çünkü haksızlığa uğramış gibiler" dedim
  • "Ben mi haksızlık etmişim" diye hiddetlendi. "Asıl onlar benim malıma zarar verdi. Ben haksızlığa uğradım" dedi.

Daha bir sürü şey söyledi onlara yapabilecekleri hakkında.

  • Peki dedim "şimdi ne yapacaksın?"
  • "Bütün borcu onlardan alacağım. Kamyonumum tüm zararını karşılayacaklar" dedi.
  • "Ne kadar bu borç?" dedim
  • Güldü, "neden sordun?" dedi
  • "Ben üstleniyorum!" dedim



  •  Amcam dedi ki, "Methiye peki , bunların borcu 50bin lira. Nasıl ödeyeceksin?"
  •  "Yengeme ev işlerinde yardım ederim" dedim.
  •  "Peki o zaman her gün okul çıkışında buraya geleceksin tamam mı?" dedi.
  •  "Tamam" dedim

Ben aslında inanıyordum yapabileceğime. Tüm özgüvenimle arkamı dönüp kapıya yöneldim ki, Hamza ve Abbas’ı gördüm.

Beni neredeyse sürükleyerek eve götürdüler. Önce olanı biteni yengeme anlattırdılar. Yengem çok üzüldü.

  • "Neden gittiniz oraya?" diye söylendi. Bu çok dikkatimi çekti. ''Neden söz verdin?'' demedi. ''Neden gittiniz oraya?''dedi. Yaklaşmamam gereken yere yaklaşmıştım yani.

Sonra akşam amcama anlattık. Ve amcam dedi ki;

  • "Madem borcu üzerine aldın, o zaman ödemek bizim borcumuz. Sen bizim yavrumuzsun, başka bir eve gitmeyeceksin." Ve ezan okunmaya başladı. Dün akşam son duyduğum bu oldu. Uyumuşum.

İşte o yüzden bu sabah ilk iş amcam beni nakliye firmasına götürüyor. Çünkü biriktirdikleri parayı büyük amcama benim üstlendiğim borç için verecek. İşin garip tarafı içi rahat görünüyor. Ama bana çok şey öğrettiler.

Bir söz vermeden önce çok iyi düşün ölç tart.

Gücün kadar söz ver. Ve tutabileceğin sözün azını dile getir.

Kimseyi beklentiye sokma ama beklediğinden fazla ver.

İnsanın kalitesini gösteren bir stildi.

Ahde vefa…

Büyük amcam mı? O da sözünde durdu. Parayı aldı…


&

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu




Yorumlar

  1. Düşünmeden yaptığımız, düşünmeden söz verdiğimiz ne çok şey var bu hayatta

    YanıtlaSil
  2. Keşke hepimiz Ahde vefa yapabilsek sözümüze sadık kalabilsek sözde bile ölçü ne kıymetli elinize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Yazanın kalitesini gösteren bir yazı olmuş . Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Her yaştan herkes için çok güzel bir yazı elinize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Güvenilir insanın tarifi buymuş demek ki: Az söz ver, verdiysen de sözüne sadık ol.

    YanıtlaSil
  6. keşke verdiğimiz ilk sözü tutabilsek

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Methiye… Kendi küçük kalbi büyük… Yine harika bir yazı. “Karşındaki insanı mutsuz etmek istiyorsan söz ver ve tutma!”

    YanıtlaSil

Yorum Gönder