Kış soğuğunun,
sıcak havalara döndüğü güzel bir ilkbahar günüydü. Soğuk havaların ardından
dışarıya çıkabilme neşesiyle parkta oynuyorlardı abla kardeş. Arya ve Asya
sırasıyla kaydıraktan kayıyor ve heyecanla koşup birbirlerini kovalıyorlardı. Aynı
evin iki kızı, ancak yer ve gök kadar farklılardı.
Asya çok uysal
bir çocuktu, kim ne derse onu yapardı. Anne babası ne derse, çevresinde bulunan
kişiler ne isterse hayır diyemezdi. O nedenle herkes onu çok sever, ne akıllı
çocuk diye tabir ederlerdi. Tıpkı babası Ali gibi… Ali Bey, annesi tarafından
el bebek gül bebek büyütülmüş, adeta pamuklara sarılmıştı. Otuz yaşına gelmesine
rağmen önce annesinin şimdi de eşinin güdümü altında sessiz sakin yaşayan bir
insandı. Arya ise tam tersi özellikteydi. Bir şeyi anlamadan dinlemeden kabul etmeyen,
sürekli irdeleyen ve sorular soran bir çocuktu. Bu nedenle annesi bazen sinir
krizi geçirirdi. Aslında annesi Arya’da kendini görüyordu. İki kardeşlerdi ama
ne kadar farklıydılar. Ne de olsa çocuk evin aynasıydı. İki çocuğun biri
annesine diğeri de tıpkı babasına benziyordu.
Asya sorgulamadan
bütün kurallara uyumlanan bir çocuktu. Okulda arkadaşı ders çalışalım dese ders
çalışır, yaramazlık yapalım dese yaramazlık yapardı. Bu nedenle sınıfta biraz
etkisiz elemandı. Arya ise kendi sınıfında sınıf başkanı olmuştu. Öğretmenin
anlattığı konuları anlayamadığında detay soru sorar bazen öğretmenleri
zorlardı. Her söyleneni kabul etmediği için de bazen sınıfta ayrıksı kabul
edilir ama yine de sonunda öğretmenlerin sevdiği bir öğrenci olurdu.
Çevrede herkes
Arya’nın hareketliliğini kardeşi Asya ile karşılaştırır ve; "Bak kardeşin ne
kadar akıllı uslu, sen de öyle olsana!" diye uyarıda bulunurlardı. Uysal ve
yumuşak başlı olmanın iyi evlat olmakla eş değer olduğunu zannediyordu herkes.
Oysa öyle değildi…
Dilek gittiği eğitimde bunu hocasına sordu:
“Hocam küçük
kızım çok uysal, ne desem yapar ama diğeri çok asi; hiçbir şeyi iyice sorup
anlamadan yapmaz, beni çok yoruyor ne yapmalıyım?”
Bunu duyan hoca
gülümsedi ve;
“İnsanlar uyumlu olmakla uysal olmayı
birbirine karıştırırlar. Günümüz anne babaları sessiz, sakin, uysal olan
çocuğun iyi evlat olduğunu sanıyor. Bir çocuk yarış atı gibi verilen her ödevi
yaptığı, söylenen her sözü tuttuğu zaman iyidir şeklinde yanlış bir algı var. Yani
bizler başına vur ekmeğini al tiplerin en hayırlı çocuk olduğunu düşünüyoruz.”
“E, öyle değil
mi ama hocam? Hanım hanımcık olmak kötü bir şey mi?”
“Elbette efendi
ve hanımefendi olmak güzel ama nasıl? İrdeleyip anladıktan sonra uyumlu olmak
çok güzeldir. Biliyor musun o sorularından bıktığın, sürekli merak eden ve bir şeyleri
anlamaya çalışan çocuğun büyüdüğü zaman sana hayırlı bir evlat olacak gibi
geliyor bana.”
“Ya öyle mi? Hiç
böyle düşünmemiştim… Ben onun asiliği böyle devam edip gider diye düşünüyordum.
Oysa haklısınız, bir konuda ikna olduğu zaman hakikaten sağlam tutunuyor.”
Gel zaman git
zaman… Yıllar yılları kovaladığında… Asya üniversitede tanıştığı sınıf
arkadaşıyla evlenir ve onun istediği bir hayatı yaşamaya devam eder. Eşi ne
istiyorsa öyle yaşıyordur. O izin verdiği ölçüde ailesine gidip geliyor ve
destek oluyor, izin vermediği zaman “Eşim müsaade etmiyor.” diyerek işin
içinden çıkıyordu.
Ama Arya öyle
değildi… Okumak ve yükselmek için, akademik kariyer yapabilmek için dişiyle
tırnağıyla mücadele etmişti. Hayatta başarılı olmayla ilgili hedefleri vardı.
Zamanı geldiğinde sevdiği biriyle evlendi ama evlendiği kişinin hayatına ipotek
koymasına izin vermedi. Anne babası yaşlandığı zaman onlara sahip çıktı ve son
dönemlerinde hep anne babasının yanındaydı.
Şimdi hikayenin
başında uslu uslu oyun oynayan ve anne babanın memnun olduğu çocukla, ipte
sapta durmayan, yaramaz olarak adlandırılan ve sürekli soru sorduğu için
eleştirilen çocuk bir miydi? Uslu olmak, uysal olmak ile uyumlu olmak aynı şey
miydi?
Anlamadan dinlemeden irdelemeden soru sormadan kabul eden ile sorarak irdeleyerek kabul eden iki tip insan. Hangisinin kabulünün bir değeri kalitesi var. Her şeyi kabul etmiş benim söylediğimi de kabul etmiş herkese evet demiş Bana da evet demiş şimdi bu evetin kıymeti var mı? Uyumlu olmak iyi bir şey yumuşak huylu olmak iyi bir şey gibi görünse de irdelemeden kabul etmek hiç de iyi bir şey değil.
YanıtlaSilUysal olmak ve uyumlu olmak arasındaki farkı çok güzel anlatmışsınız. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık.
YanıtlaSil