Bir Öğrencinin Anısı

BİR ÖĞRENCİNİN ANISI

“Günaydııın" diye sınıfa girdi Nil Öğretmen neşeli sesiyle... Okuldaki herkes Nil Öğretmenin neşesini bilirdi. Ama yeri geldiğinde de sertti hani... Güler yüzüne aldanıp saygısızlık yapamazdınız. Fen bilimleri derslerine giriyordu.

Ben okula geleli henüz bir hafta olmuştu. Ne okula alışabilmiştim ne arkadaşlara. Babamın yanında yaşarken, annemim yanına taşınmaya karar verdim çünkü babamın eşiyle çok iyi anlaşamıyordum. Annemin eşini ve oradaki kardeşimi daha çok seviyordum. Bu nedenle tam sekizinci sınıfta liselere geçiş sınavının olduğu yıl, sınavı bahane ederek annemin yanına geldim. Aslında derslerle alakam yoktu. Makyajımı yapmadan evden çıkmazdım. Genellikle parlak taytlardan giyerdim ve tüm bakışları üstüme çekmekten hoşlanırdım. Daha okulun ilk haftasından birkaç çocuk çıkma teklif etmişti bile. Okula sırf ortamım olsun diye geliyordum.

Öğretmenlerin hepsi makyajıma ve kıyafetime laf söylemişti. Ama Nil Öğretmen hiçbir şey dememişti. Sıradan olmadığımı ben de biliyordum ve amacım da buydu zaten. Ama o bana sanki sıradanmışım gibi davranmıştı. İlk dersinde benim yazmadığımı fark etmesine rağmen ses çıkarmamıştı. Bir sonraki ders, "Elis gel yavrum, tahtaya şekilleri sen çiz." dediğinde çok şaşırmıştım. Çünkü derslere ilgim olmadığı için öğretmenler bana pek görev vermezdi. Açıkçası onure olmuştum. "Tamam hocam." deyip kalkıp çizdim. Ders çıkışı bana "Bu sınıftaki asistanım sensin." dedi. Buna da çok şaşırmıştım. "Ee, tamam ama ne yapacağım?" dedim. Nasıl yardım edeceğimi anlattı ve ondan sonra bağımız hiç kopmadı. Hala makyajıma ve giyimime karışmıyordu. Fen derslerine olan ilgim de artmıştı. Hiçbir derste defter tutmuyordum ama fen defterim tamdı. Eskisinden daha çok soruya doğru cevap vermeye başlamıştım ve derse katılıyordum.


Sonra yine ona yardım ettiğim bir gün. "Sen de benim gibi güzel görünmeyi seviyorsun." dedi. Kendini de kattığı için bunu olumlu algılamıştım. "Evet" dedim. Şöyle bir yüzüme baktı. "Elis" dedi, "Bence rujunu bu kadar koyu sürme, seni olduğundan çok büyük gösteriyor. Sadece parlatıcı sürmeye ne dersin. Zaten çok gençsin ve tazecik bir cildin var. Bence bu koyu renklerle kapatma." O kadar güzel söylemişti ki, sesinden ve bakışından beni yargılamadığını ve eleştirmediğini anlayabiliyordum. O yüzden denemeye karar verdim. Olumlu tepkiler alınca makyajımı hafifletmeye başlamıştım.

O dönemde yirmi beş yaşında bir erkek aradaşım vardı ve beni okula o bırakıyordu. Bunu kimsenin fark etmediğini zannediyordum ama Nil Öğretmen fark etmiş. Yine ona yardım ettiğim bir sırada, "Sabahları okula erkek arkadaşın mi bırakıyor??" dedi. Yine yargılamadığını ve sadece sorduğunu sesinden ve yüzünden anlayabiliyordum. "Evet" dedim. Erkekler üzerine biraz şakalaştıktan sonra, "Bu yaşlarda tabii ki birilerinden hoşlanmanız normal. Ama yaşı senden büyük olunca ben biraz endişelendim. İyi birine benziyor ama senin yaşıtın erkeklerin beklentileriyle daha büyük erkeklerin beklentileri aynı değildir. Seni üzmesine izin verme, tamam mı?" dedi. "Eğer seni üzecek olursa veya yardıma ihtiyacın olursa telefonum hep açık biliyorsun. Bana söyle ve birlikte çözelim. Ne zaman istersen bütün arkadaşların gibi sen de beni arayabilirsin."

Nil Öğretmenin bu tutumu içimi acıtmıştı. O beni hiç yargılamıyor, eleştirmiyor ve hiç bir konuda uyarmıyordu. Ama beni düşünüyordu. Çok etkilenmiştim. Onun bu tutumu giyim tarzımı da değiştirmeme neden olmuş zamanla, onu şimdi şimdi anlıyorum. Ben o zaman Nil Öğretmenin sakin ama bir o kadar da endişeli sözlerinden etkilendim ve o ilişkimi bitirdim. Sekizinci Sınıf bittiğinde hala ailemle aram çok iyi değildi, bütün derslerim iyi değildi ama bir şekilde eskisinden daha iyiydi. O zamandan bu yana Nil Öğretmenle hala görüşürüz.


Ben de artık bir öğretmenim ve kendi çocuğum var. Ben de aynı ondan öğrendiğim gibi davranıyorum öğrencilerime. Bütün insanlar gibi çocuklar da hataları gösterildiği için kızmazlar, egoları incitildiği için kızarlar ve bu nedenle tepkiselleşirler. Ama durum ne olursa olsun kabullenip, o çocukla benzer bir yön bulup, oradan bağ kurduğumuzda, iyi yönlerini övdüğümüzde bizi hayatlarına dahil edip hatalarını gösterme hakkı verirler. Bunun için sadece biraz sabır ve iyi niyet gerekiyor. "Ben istediğim için o değişmeli..." değil de "Daha iyi olması gerektiği için değişmeli" tavrı içinde olmak ve ona bu haliyle de kabul edilip sevildiğini hissettirmek...  İşte öğretmenimin bana yaptığı buydu... Hatalarımı o da görüyordu ama sabretti. Hemen ve canımı yakarak söyleyip kendini bitirmedi. Aksine iyi yönlerimle eşleşti ve beni benden çok düşündüğünü hissettirdi. O böyle davranmasaydı şimdi nasıl bir hayatım olurdu düşünmek istemiyorum.

Umarım hepimizin bir Nil Öğretmeni olur veya hepimiz birilerinin hayatına Nil Öğretmen oluruz. Buna ihtiyacımız var.

 &

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir. 

Bu yazıyı beğendiyseniz benzer yazılarımızı  buradan okuyabilirsiniz.

Yorumlar

  1. Ne guzel bir insanin hayatina boyle dokunabilmek🥰

    YanıtlaSil
  2. Nil öğretmen gibi birilerinin hayatına fayda sağlamak duası ile...

    YanıtlaSil
  3. ilişkilerde uyum ne güzel anlatılmış...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder