Sürpriz

 SÜRPRİZ

Barış bugün güne gülümseyerek başlamıştı. Eşinin doğum günüydü ve ona hazırladığı sürprizi nasıl karşılayacağını düşündükçe gülümsüyordu. Esra’yı aradı: Hayatım akşam sana bir sürprizim var. Çok sevdiğin bir şey aldım.’’

Esra heyecanlanmıştı. Aylardır kocasına, Tatile gidelim.” diyip duruyordu ve sonunda kocası bunu düşünmüş olmalıydı. Telefonu kapatır kapatmaz tüm günü hayal kurmakla geçti. Nereye gideceklerdi acaba? Yanına hangi kıyafetlerini alabilirdi. Bir yandan da çeşit çeşit yemekler yaptı, süslendi.. Sanki zaman geçmiyordu. Nihayet tüm hazırlıklarını tamamlayınca, camda kocasını beklemeye başladı.

Kapı çalınca koşarak kapıya gitti. Elinde küçücük bir paketle gelen kocasını karşıladı ve içinden “Paketin içinde uçak biletlerimiz, otel rezervasyonumuz olmalı.” diye düşündüğü sırada kocası paketi uzattı ona sevinçle.  Esra da aynı sevinçle paketi açtı ve içinden peynir helvası çıktı. Kocası iş için günü birlik gittiği Çanakkale’den karısının çok sevdiği peynir helvasından getirmişti. Paketi açınca peynir helvasını gören Esra şaşkınlıktan donakalmıştı. Yüzünde hayal kırıklığıyla karışık öfkeyle bakakalmıştı... Bu arada Esra’nın bakışlarından irkilen zavallı Barış da “Peynir helvasını sevmiyor muydu?’’ diye içinden geçiriyordu.

İnsan mutluluğu hep dışarıda arar. Dışarıdan gelecek olan şeylerin onu mutlu edeceğini sanır. Elbette birinin bir tebessümü, güzel bir davranışı, bir hediyesi bizi hoşnut eder. Ama bunu hep dışarıdan beklediğinde ne olur? Dışarıdan bir beklentiye girer.  Beklediğimiz gerçekleşince de mutlu olacağını zanneder. Ancak bir kere beklentiye girdi mi istediği olduğunda da mutlu hissedemez, “Bekliyordum ve beklediğim oldu.” der. Veya beklediği  olmadığında da üzülür. Hayat sürprizlerle doludur, insana neler getirir bilinmez. Ancak beklentiler arttırdıkça mutsuz olma ihtimali de artırıyor.

Barış tamamen iyi niyetiyle, dayanamayıp eşine onun için bir sürprizi olduğunu söylemişti. Eşinin peynir tatlısını çok sevdiğini biliyordu ancak Esra “Sürprizim var.” sözünü duyunca o anda en çok istediği şeyleri düşündü. Son dönemlerde bir tatile gitmek istiyordu ve Barış; “İşlerimi ayarlar ayarlamaz gideceğiz.” diye söz vermişti. O yüzden Esra da ‘”Sürpriz olsa olsa bu olur.’’ diye düşünmüştü. İstemeden de olsa tüm gün bunun hayalini kurmuştu ve şuan elinde sadece peynir tatlısı vardı.  

Esra’nın elinde olmadan gözünden bir damla yaş aktı. Eşine belli etmeden kendisini banyoya attı. Elini yüzünü yıkadı. Kendisi bile anlam veremiyordu gözlerinden yaşlar aktığına. Kendi kendisine konuşmaya başladı; “Esra hep aynı şeyleri yapıyorsun ve hep üzülen sen oluyorsun. İstediğin şey olana kadar her şeyi ona yontuyorsun. Sen çok istiyorsun diye başkalarının onu sana vermek için elinden geleni yapacağını düşünüyorsun. Bırak artık bu beklentilere girmeyi. Ya kendin yapabileceğin şeyi iste, istediğin şey için sen çabala, uğraş ya da biraz da başkasından beklemek yerine sen başkalarına sürprizler yap. Sen sürprizleri seviyorsan, sen başkalarına sürpriz yaptığında başkaları da sevinecek...’’ Durdu ve gözlerinin yaşını sildi. Kocasıyla kavga edebilirdi ama bu ne kazandıracaktı, doğum gününü böyle hatırlamak istemiyordu.

Derin bir nefes aldı. Yüzüne bir gülücük kondurdu ve banyodan çıktı. O arada eşi üstünü değiştirniş salona geçiyordu. Esra’ya baktı: “Hayatım yine yanlış bi şey yaptım, değil mi?’’ dedi. Esra gülümsedi, ‘’Evet, senin tek yanlışın bana bir sürprizin olduğunu söylemen. Benim de yanlışım; sen “Sürprizim var.” deyince başka başka şeylerin hayalini kurdum.’’ dedi Ve ekledi “Gel de sürpriz nasıl olurmuş gör.”

Esra yemekleri servis etmeye başladı. Kocası Karadenizliydi ve hep; “Hamsili pilav olsa da yesek.” derdi ve Esra ilk defa bugün izlediği tariflerden bir deneme yapmıştı. Kendisi Egeli olduğu için hamsili pilav ona çok uzaktı ve 5 yıllık evliliklerinde hep kendi yöresinin yemeklerini hazırlamak ona daha kolay geliyordu. Hamsili pilavı gören Barış’ın gözleri dört açıldı: “Vay be, gerçekten bugün asıl sürpriz bana oldu.” dedi, hiç beklemiyordu. Tadı fena değildi ama esas önemli olan eşinin kendisi için kalkıp en sevdiği yemeği yapmaya çalışması Barış’ın hiç ummadığı bir şeydi.

Esra beklediğini bulamamış mutsuz olmuştu, Barış beklemediği ile karşılaşıp mutlu olmuştu. Birbirlerine bakıp gülüştüler. Demek ki sürpriz yapacakken bile “Sana bir sürprizim var.” dememek lazımdı. Belki de artık birbirlerine önceden söylemeden sürprizler yapacaklardı ve her defasında bu günü hatırlayacaklardı. Böylesi her ikisini de daha mutlu edecekti.

Sizce de beklenmeyen anlarda sürprizler yapmak ilişkilerimiz içinde bizleri daha mutlu yapmaz mı?

 &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.

Bu yazıyı beğendiyseniz benzer yazılarımızı  buradan okuyabilirsiniz.

Yorumlar

  1. İnsan emek verir sürpriz yapar ve bir bakar mutlu görmek istediği kişi tam aksine sürpriz karşısında mutsuz olmuş.

    Beklentilerimizi yönetemediğimiz müddetçe mutlu olamıyoruz. Yazı bu gerçeği çok güzel bir şekilde ortaya koymuş.

    Kaleminize Sağlık..🌸

    YanıtlaSil
  2. Mutluluğun formülü çok açık: umma ki küsmeyesin... Bekleme...
    Başkasını mutlu etmenin formülü : beklenmeyeni ver. Üçgenin alan formülü gibi oldu. 🙂
    Taban × yükseklik / 2 🙂
    Nasıl tüm zamanlarda bu formül değişmiyorsa mutluluğun formülü ile tüm zamanlarda hep aynı. Zaman mekan kişi olay konu ayırt etmeden hayatın formüllerini deşifre eden bu eğitim için hocalarıma Çok teşekkür ederim.
    Bir sen bir ben bir de çocuk değilmiş yani...

    YanıtlaSil
  3. Beklenti nasılda insanı mutsuz ediyor. Yazarın emeğine sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder