GERÇEKTEN SEVGİ MİYDİ?
Süheyla'nın
Özhan'a hayranlığı daha çocukken başlamıştı. Onu ilk mahallede top oynayan
çocuklar arasında en neşelisi olarak ayırt etmişti. Özhan’ı diğer mahalledeki
çocuklardan ayıran özellikleri vardı. O mahallede herkese selam verirdi, halini
hatırını sorardı. Yaşlı komşularının yardımına koşardı. Özhan ailesi tarafından
iyi yetiştirilmişti ve yaşıtlarına göre olgun, aynı zamanda çevresine karşı
duyarlıydı. Bu özellikler Süheyla'nın hayranlığını gittikçe arttırmıştı. Artık
mahallede her karşılaşmalarında Süheyla'yı heyecan kaplıyordu. Özhan
Süheyla'dan beş yaş büyüktü. Süheyla için Özhan'ın büyük olması, daha olgun
olması onu etkileyen sebepler arasındaydı. Çünkü gelecekle ilgili kurduğu
hayaller vardı. Tabii bu düşünce sadece Süheyla'nın zannıydı. Bu zannının
altında ki düşünceleri çocukluğundan biriktirmeye başlamıştı. Büyüdüğünde Özhan
ile evlenmeye daha çocukluğunda karar vermişti. “İşte evleneceğim, çocuklarımın
babası olacak kişi; Özhan.” demişti.
İnsan ister,
istek üretir ama bu her zaman olacak anlamına gelmez, değil mi? İki istek
uyumlu değilse o zaman ilişkilerde problem yaşarız. Biz istiyoruz diye
isteğimiz olacak zannedebiliriz. Bu öyküde de Süheyla istiyordu, onu kendine
çok uygun görüyordu acaba Özhan’ın isteği o yönde miydi?
Günler günleri,
yıllar yılları kovalamıştı artık büyümüşlerdi. İkisi de farklı okullarda farklı
eğitimler almıştı. Özhan ailesinden ‘’Ne zaman evleneceksin? Artık evlen.’’
cümlelerini duymaya başlamıştı. Çünkü mahalledeki yaşıtlarının düğün
davetiyeleri çoktan gelmeye başlamıştı. Bir yandan arkadaşları, bir yandan
ailesi Özhan' ı birileriyle tanıştırma gayreti içerisindelerdi. Ama şuan Özhan
bu düşüncede değildi. Daha farklı hedefleri vardı. Askerliğini de bitirip
çalışma hayatına atılmıştı. Çalıştığı şirkette işi ile ilgili deneyim sahibi
olmak için çok çalışıyordu. Tüm enerjisi ve konsantrasyonu işinde gelişmek için
harcıyordu.
Özhan ve
Süheyla’nın babaları da mahalleden arkadaşlardı. Aynı zamanda mahallenin
esnafıydılar. Babalar öğle yemeği için bir araya geldikleri bir günde
çocuklarından bahsetmişlerdi. Artık yaşlarının geldiğinden, torun sahibi olmak
isteklerinden konuşuyorlardı. İkisi de çocukların ve aile yapılarının ne kadar
uyumlu olduğunu düşünüyorlardı. O an arkadaşlıklarını akrabalığa dönüştürmek
için çocuklarını bu niyetle tanıştırmaya karar verdiler. Sonra bu karardan
çocuklarına bahsettiler. Özhan babasının heyecanla anlatışı karşısında sakindi,
şuan öyle bir niyeti olmadığı için. Süheyla'nın ise içi kıpır kıpırdı.
Hayallerinin gerçek olmasına çok istiyordu.
İlk buluşmalarıydı Süheyla ve Özhan'ın. Güzel bir yaz gününde, sahildeki çay bahçelerinden birine gitmişlerdi. Süheyla bir saat önceden buluşma yerine varmıştı ve sabırsızlıkla Özhan'ı beklemeye başlamıştı, çok heyecanlıydı ve istekliydi.
Özhan babasını
kıramadığı için buluşmaya geldiğini Süheyla'ya oldukça naif bir şekilde
anlattı. Süheyla bu duruma üzüldü, ağlamaya başladı. Onun da Süheyla gibi
istekli olmasını isterdi. Özhan şaşırmıştı, endişelenip "Lütfen ağlama."
demekten başka bir şey yapamıyordu. Sonra Süheyla sakinleşince çocukluğunda
başlayan hayranlığını anlatmaya başladı. Özhan şaşkındı, samimi bulmuştu ama
onun bu aktifliği onu daha da pasifleştirmişti. Zaten isteksizdi daha da
isteksiz bakmaya başladı konuya, “Bir an önce bir şekilde kalkıp gitsem.” diye
düşündü. Süheyla o an farkında değildi
ama ilişkide yapıp ettiklerimizle karşımızdaki insanda bir etki oluştururuz.
Ailelerin ısrarı
üzerine bir kere daha buluşup görüştüler. Gerçi Süheyla bu durumdan memnundu. Sık
sık arıyor, tekrar buluşmak için onu sinemaya, tiyatroya, dışarda yemek yemeye
davet ediyordu. Özhan, babasını kırmayıp görüşmeye “Evet” demişti ama
Süheyla'ya karşı bir şey hissetmiyordu. Önceden en azından sevimli bulduğu
Süheyla daha da itici gelmeye başlamıştı.
Günler
geçtikçe Süheyla'nın hayranlığı daha çok aramalara dönüşmüştü. Sürekli Özhan’ı
düşünüyor, ‘’Düşünmeyeceğim’’ dese de aklından çıkaramıyordu. ‘’Bu defa ilk o
arasın’’ deyip, dayanamıyor ve yine arayan kendisi oluyordu. Buna karşılık
Özhan’ın işleri yoğunlaşmış, bazı aramalara geç cevap verir olmuştu. Bir süre
içerisinde de adımları daha geri geri gitmeye başlamıştı. Telefonda arayanı
görünce telefona cevap veresi dahi gelmiyordu. Süheyla’nın ilgisi arttıkça bu
durum Özhan’ın ilgisinin azalmasına sebep olmuştu.
Süheyla'nın aile
yapısı örf ve adetlerine hayli bağlıydı. Özhan, “Hayır olmayacak bu iş.”
demeden önce onu tanımaya çalışıyordu. Süheyla, Özhan'ın ağzından çıkmasını
istediği teklifi bekliyordu. Ama çoktan Süheyla'nın ailesi "Evlenecekler
bunlar." diye aralarında konuşmaya başlamışlardı: ‘’Ne zaman yüzük
takarız? Ne zaman nikah olur?’’ Ve işte o andan itibaren başlamıştı olaylar,
oyunlar. Süheyla, Özhan’ı kazanmak için hiç yapmayacağı şeyleri yapmaya,
oyunlar oynamaya başlamıştı. Gerçekten uzaklaşıp kendi zihninde yarattığı bir
dünyada yaşamaya başlamıştı. Özhan’ın ilgisizliğini fark etmiyordu. ‘’İşi çok yoğun, vakti olsa kesin o beni arar.’’
demeye başlamıştı ve türlü bahanelerle Özhan’ı kendisi ile buluşmaya
zorluyordu.
Süheyla'nın
hissettiği duygu gerçekten sevgi miydi? Özhan’ın söylediği bir şeyden kendine
pay çıkarıyor, normal gülümsemesinde daha “Kesin benden hoşlanıyor.’’ diye
düşünüyordu. Özhan ise ailesi ile konuşamadığı için bu durumu nasıl çözeceğini
bilmiyordu. Başta “Belki olabilir.” diye düşünürken şuan Süheyla ile ilgili hiçbir
şey hissetmemesinin nedeni ne olabilirdi?
Hayatta her zaman
geçerli bir kural vardır. Kaçan kovalanır. Yaptığımız her hareketin, her
aramanın, her buluşma teklifinin, her “Sen de beni ara.” demenin, her şikayetin karşı tarafın bize olan davranışı
üzerinde bir etkisi vardır. Bir tarafın kaçmadığı, diğer tarafın kovalamadığı,
her iki tarafın da güvenli hissettiği dengeli ilişkiler kurmak mümkün.
Aktifleştiğimizi fark edip biraz pasifleşebildiğimizde, karşı tarafa da fırsat
verebildiğimiz de her iki tarafın da birbirini merak ettiği ilişkiler
kurabilmek mümkün.
Süheyla anlayamıyordu. Her şeyi yapmasına rağmen Özhan’ın ilgisini çekemiyordu ve bu onda daha çok bir şeyler yapma isteği uyandırıyordu. Gittikçe bir taraf daha çok düşkünleşirken diğer tarafın artan uzaklaşma isteğini, Özhan ve Süheyla nasıl çözeceklerdi?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
İlişkileri dengede tutmak zor olsa da insan ancak dengede huzurlu oluyor. İlişkiler yasası ile dengede kalmanın stratejilerini öğrendiğim ilişkide ustalık eğitimleri için hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Sevgi zannettiğimiz Aslında Sevgi değilmiş...
YanıtlaSilProblem nerede ise çözüm orada...
YanıtlaSilYani anahtar varsa kilit de var...
Hep somuta bakmaktan soyutu kacirdigimiz gibi...
Eğitim sart ve onunda adresi "Deneyimsel Tasarım Öğretisi"
Süheyla nın doğru davranışın ne olduğunu bulabilmesi ümidi ile...Kaleminize sağlık
YanıtlaSil