BİR DAHA ANLAT ÖĞRETMENİM...
Aybüke sabah erken saatinde yine hızlı adımlarla, heyecan ve sevinç dolu bir şekilde okula gidiyordu. Bazıları problemli bir sabaha uyandıkları için güneşe kızarken o öğrencilerine kavuşturduğu için teşekkür ediyordu. Sevgi dolu kalpler, masum bakışlar ve sıcacık samimiyet dolu ifadelerle yavruları, öğrencileri, kızları onu bekliyordu.
Çok beklemişti atanmayı; çok çalışmıştı, sürekli dua ediyordu, hayırlısıyla artık atanmak istiyordu. Sonunda atanmış ve çalışmaları karşılığını bulmuştu. İnsanlara faydası olsun istiyordu. Öğrendiklerini paylaşacak, aktaracak akademik başarısı yüksek nesiller yetiştirirken ülkesinin gelişmesine de katkıda bulunmak istiyordu.
Bir gün Aybüke'ye bir arkadaşı sordu: "En mutlu olduğun an hangisidir?" diye; "Atandığım an." diyeceğini zannediyordu. Ama onun cevabı şu oldu: "Bir konuyu anlattığım zaman onların anladıklarını gözündeki ışıltıdan anlıyorum. İşte bu, yeni bir şey öğrenmiş olmanın verdiği mutluluğu çocuğun gözünde gördüğüm an, benim en mutlu olduğum andır." dedi. Tabii ki sözlü ve yazılı performans değerlendirmeleri yapılıyordu. Ama yeni bir konuyu anlayıp anlamadığını çocuğun gözündeki sevinç ışıltısından da bakışlarından da anlıyordu.
Sınıfta her türden öğrencisi vardı; hareketli, yerinde duramayan, hep söyleyecek bir şeyleri olan, hiç susmayan, oturduğu yerde oturamayan, varlığı ile yokluğu belli olmayan içine kapanık denilen öğrencileri de vardı. Soru sorduğunda tavana bakarak cevap verenler, yere bakanlar, sağa sola bakanlar da vardı. "Her öğrenci ayrı bir dünya, herkes kendine özel." deyip bu farklılıkları anlamlandıramasa da kabullenmişti. Sınıfa erken gelip bekleyen öğrencileri olduğu gibi bütün uyarılarına rağmen hala geç kalan tipler de vardı. Oysa tatlı tatlı anlatmıştı uyarmıştı defalarca... Kitabını defterini düzenli tutanlar da vardı, aynı deftere bütün derslerin notunu yazanlar da vardı.
Sınıfta arka sırada kalorifer kenarında oturan pek arkadaşlarıyla konuşmayan aslında arkadaşı olmayan Esma dikkatini çekmişti. Esma sürekli yere bakıyordu. Soru sorduğunda çok kısa cevap veriyor, çoğunlukla sadece "Evet, hayır" diyordu.
Neredeyse hiç arkadaşı yoktu. Her insan zaman zaman yalnızlığı sever, yalnızlık ister ama Esma genelde yalnız, sessizdi. Derslerinde de çok başarılı sayılmazdı. Aybüke, Esma’yı hanımefendi, olgun ve saygılı buluyor; onun da diğerleri gibi başarılı olmasını istiyordu. Şube öğretmenler kurul toplantısında Esma hakkında başarısız, içine kapanık, çekingen, donuk, algılama problemleri olan iletişimi zayıf, asosyal biri diye konuşulmuştu. Rehberlik desteğine ihtiyacı olabilir, ailesi ile irtibata geçilmesi konuşulmuştu.
Velisini okula çağırıp konuşmak istedi. Aklına evde bir problem mi var, yoksa şiddet mi görüyor düşüncesi gelmedi değil. Annesiyle sonunda tanıştı; hareketli ve konuşkan bir hanımdı. Kendisini iyi ifade eden, mimikleri ile konuşan; "Ne güzel de konuşuyor akşama kadar dinleyebilirim." dediğimiz bir tarzı vardı. Konuşurken konudan konuya atlayıp ne anlattığını karıştırdığı da oluyordu. Aybüke Esma'nın bu annenin kızı olduğuna şaşırdı. Nasıl bu kadar zıt anne kız olabiliyordu. Esma'nın evinde çekingen hali için bir sebep, bir sorun yoktu; okulda nasılsa evde de aynı davranışları vardı.
Aybüke bir gün derste deltaları, menderesleri, alüvyonları anlattı. "Esma anladın mı güzel kızım?" Esma; "Biraz anladım öğretmenim." dese de gözlerinden anlamadığı belliydi. Aybüke "Bir yolu olmalı." diyordu. Mutlaka bir yolu vardır; ne yapsam da anlatsam diye bir süre çabaladı: bir daha anlattı, şekille gösterdi, kavram haritası çizdi ama olmuyordu bir türlü anlatamadı. "Acaba Esma'da zeka problemi mi vardı? Rehberlik servisine mi göndersem." diye düşünürken deneyimli öğretmen arkadaşına sormaya karar verdi.
Arkadaşı: "Her insan aynı şekilde öğrenmez. Bazıları uygulama yapınca, hayatına geçirince ancak öğrenebilir. Esma'ya uygulamaya yönelik maket yaptırabilirsin." diye tavsiye etti.
Aybüke öğretmen Esma’ya
kartonlardan, boyalardan, köpüklerden, mavi ve yeşil iplerden ve bunun gibi
malzemelerden faydalanarak akarsu akışının, birikim şekillerini, vadileri, menderesleri, deltaları, izohipsleri, dev kazanı ve kum adalarını yapmasını
istedi. Esma, "Tamam öğretmenim. dedi. Bu etkinlik Esma'ya zor gelecek diye
düşünüyordu.
Birkaç gün sonra elinde maketi ile Esma geldi ve gözleri ışıldıyordu: "Öğretmenim iyi ki böyle bir etkinlik ödevi verdiniz. Ben şimdi anladım konuyu." dedi. Maketteki detayları öğretmenine anlatırken çok heyecanlıydı, hepsini doğru anlattı. Öğretmen amacına ulaşmış, Esma öğrenmişti. Başarmıştı. Artık ikisi de çok mutluydu.
Öğretmen Esma'nın zihnine giden yolu çözmüştü. Esma'da bir zeka problemi yoktu. Rehberlik servisine yönlendirilecek bir algı problemi yoktu. Ailesinde öğrenmesini engelleyecek bir geçimsizlik yoktu. O sadece farklı öğreniyordu.
Deneyimli arkadaşı şunları söylemişti: "Doktor ilaç yazmadan önce hastayı tanımaya çalışır. Gerekirse tahliller yapar. Bazen daha üst tahliller için laboratuvarlara gönderir. Doğru hasta, doğru ilaç, doğru doz, doğru zamanda olmazsa o hasta iyileşemez. Ben ilaç içtim, iyileşemedim dememek için gerekenler tetkikler vardır. Biz de öğrencileri tanımadan farklı öğrenme teknikleri kullanıyoruz ama her teknik her öğrencide aynı işlemiyor. Öğrencilerinin algılama kanallarını doğru deşifre edip onların algısına uygun yöntemlerle daha kısa zamanda, daha az emekle, daha maksimum sonuç elde ederiz. Hem öğrenciyi, hem veliyi, hem okulu tatmin eden yöntemlerdir. Az zamanda daha az yorularak, daha yüksek başarılar elde edilebilirsin." Aybüke o gün arkadaşının anlattığı seminere katılma düşüncesiyle mutlu ve sevinçli bir şekilde okuldan ayrıldı. Çünkü Esma'nın gözlerinin içinde yeni bir şey öğrenmiş olmanın ışıltısı artık vardı…
Aradan yıllar geçti. Esma, Aybüke öğretmenini hiç unutmadı. Yıllar sonra eski okuluna ziyarete gitti. O yere bakan yürek yakan, sessiz Esma, artık bir şirketin yöneticisiydi. Bazı insanlar, okul hayatı sade geçse bile uygulamada, sahaya inince başarılı olur. Öğretmen Aybüke artık Esma ve Esma gibilerin neden böyle davrandığını, nasıl öğrendiğini ve nasıl başarılı olacağını, aldığı eğitim sayesinde biliyordu.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
Kim kimdir eğitimleri benim hayatımda o kadar çok işe yaradı ki...
YanıtlaSilHer insanın farklı olduğunu çözdüğünde artık o farklılıklara sabredebilir hale geliyor insan. İç yüzünü bildiği zaman sabretmek kolaylaşıyor. İnsanlarla ilgili problemleri de daha kısa sürede deşifre edip çözebilir hale geliyor insan.
🌸Bu öğrenci de olur eş de olur komşu da olur , sıra arkadaşın da olur mesai arkadaşın da olur. Bütün hocalarıma çok teşekkür ediyorum Böyle bir eğitim için.🌍🌟
Eğer her öğretmen Aybüke öğretmen gibi olsaydı dokunsallar da eğitim sisteminde sorunlu değil örnek çocuk olarak gösterilebilirdi☺️
YanıtlaSilÇok güzel olmuş faydalı
YanıtlaSilEllerinize emeğinize sağlık beğendim
YanıtlaSilEtkileyici bir içerik
YanıtlaSilÇok güzel
YanıtlaSilBeğendim baya iyi
YanıtlaSilSağ ol faydalı oldu
YanıtlaSilİlgili bir metin
YanıtlaSilÇookkkk güzel oşmuş
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok güzel olmuş
YanıtlaSilDtö egitimlerii ile 2019 yılında tanıştım
YanıtlaSilEğitmen hocamıza, ben yalan konuşmuyorum diye bir olayı anlatmıştım. Hocamiz evet görsel olduğun için hızlı konuşuyorsun görüntüleri yakalamaya çalışıyorsun demiştim. Vavv nasıl bir ilim nasıl taniyabiliyoruz karşımızdaki insanı masallah
Keşke tüm eğitimciler Aybüke öğretmen kadar idealist olsa ve bu semineri alsa ne güzel olur. Soluksuz okudum yazınızı. Samimi, içten ve etkileyici. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilHer insan ayri bir cevher,ayri bir alem.onun yeteneklerini ortaya cikarmak basarili olmasini saglamakta cok kiymetli ogretlerimizin ozverili calişmalarina bagli,ogretmenler maden muhendisleri gibi
YanıtlaSilÖğrencisini tanıyan, ona kişilik ve kabiliyetine uygun eğitim veren öğretmen başarılı olur. Ata ot, aslana et vermek lazım. Yazarı tebrik ederim.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı. Tüm kıymetli öğretmenlerimizin ve kendini insan eğitimine adamış olan herkesin bilmesi gereken bilgilere ulaşılsın inşaallah.
YanıtlaSilGüzel bir metindi çok beğendim çünkü her insan aynı değildir, kimisi anlatınca anlar kimisi deneylerle önemli olan anlayabildiğin şekli keşfetmektir…
YanıtlaSilTeşekkür ederiz içten samimi bir yazı olmuş
YanıtlaSilÖğrenciyi tanıyıp ona göre hareket etmek bir öğretmen için çok büyük bir konfor. Kaleminize sağlık
YanıtlaSil🤍
YanıtlaSil