BEN NEDEN EVLENEMİYORUM?
Oya alarmın sesiyle yatağından fırladı. “Saat sekiz on beş, yine geç kalacağım.” diyerek bir yandan pijamalarını çıkartıp fırlatıyor bir yandan çantasını toparlamaya çalışıyordu. On beş dakikada kapıdaydı. Kapıyı kapatırken en son duyduğu şey annesinin arkasından haykırışıydı:
“Evi yine savaş alanına
çevirmişsin. Bıktım artık. Evlen de kurtulayım. Gerçi bu halinle seni kim alır?”
Servise binip, nefesi normale
dönünce “ Ne var sanki halimde? Gayet güzelim, iyi bir işim var, arkadaşlarımla
ilişkilerim de iyi, kültürlü fıstık gibi kızım. Daha ne olsun? Maşallah bana.
Sabah sabah nazar değdireceğim kendime.” diye düşündü.
İş yerine geldiğinde sabahki harp
aklından çıkmıştı bile. Hemen işe koyuldu. İki tane önemli toplantısı vardı
bugün. Yapay zeka ile sağlık sistemini entegre etme üzerine bir projeyi
yönetiyordu. Gerçekten
işinde başarılıydı, severek yapıyordu. Sık sık
mesaiye kalıp eve geç gidiyordu. Annesiyle arasındaki soğuk savaşın
sebeplerinden biri de buydu.
“Sanki başka seçeneğim var, annem de kızıp
duruyor. Neymiş; eve geç gidiyormuşum, bir şeyin ucundan tutsam olmaz mıymış,
yemeği bulaşığı ütüyü hep kendisi yapıyormuş. Az yardım etsem elime mi
yapışırmış. Eve erken gelsem bile hazır yemeğe konup, bitirince de üstümü
silkeleyip kalkıyormuşum. Hemen odama geçip bilgisayara gömülüyormuşum da babam: “Şu kızın yüzünü gören cennetlik.” diye sitem ediyormuş. Yani ne yapayım, eve iş
getirmek zorunda kalıyorum. Başarılarımla gurur duyacağına sürekli söyleniyor.
Hiç anlamıyorum bu annemi.” diye içinden geçirmeden edemiyordu.
Öğle arasında ayaküstü bir şeyler
yemek için kafeteryaya indi. Sinem de köşede oturmuş bir şeyler atıştırıyordu.
Sandviçini alıp Sinem'in karşısına oturdu.
“Ooo, Sinemcim nasılsın? Nasıl
gidiyor taze gelin halleri. Sosyal medyada göremedik hiç yeni gelin
sunumlarını. Bu, insana evlenince otomatik yüklenen bir şey değil mi ya!”
“Ay Oya Allah korusun, beni hayal
etsene Eymen'e kahve götürüyorum yanındaki lokumlara kurdele bağlamışım, bir de
resmini çekip paylaşıyorum.
“Sinem ya, alemsin iyi güldürdün
beni sunum öncesi.”
“ Beni boş ver de, esas senin ne
zaman alıyoruz hayırlı haberlerini?”
“Valla evrene mesajı yolladım, beklemedeyim. Anneme kalsa evde kaldım da bakalım hayırlısı. Sahi senin nasıl
oldu bu işler ya? Bir baktım nişanlanmışsın, akabinde de evlendin. Var mı
önereceğin taktik?”
“Var tabi olmaz mı. Eymen'i daha
tanımadan hayatımda ona yer açtım, o da
boşluğu bulunca, dan diye girdi hayatıma.”
“ Nasıl yani?”
“Ya beni biliyorsun. Aşırı
kurallarım, kendimce sınırlarım vardı. Evde yapacağım şeyler belli, işte
yapacağım şeyler belli. Zaten iş çoğu vaktimi alıyor, plansız şeyleri de
hayatıma sokmuyorum. Günler böyle geçiyor. Evlenmek de istiyorum, niyetim var
ama bir türlü olmuyor. Bir gün Aysel ablayla konuşuyoruz, konu evlilikten
açıldı.
“Sinemcim” dedi, sen iyi hoş
evlenmek istiyorsun da gelen adamı nereye koyacaksın? Sen daha çat kapı gelen
misafiri kaldıramıyorsun, istiyorsun ki önden haber versin de; zihninde, evinde,
planlarında ona yer açasın. Peki bir ömür bir adama her durumda
uyumlanabileceğin bir yer var mı hayatında?”
“Başta anlamadım, “Nasıl yani?”
dedim.”
“Allah sana merhamet ediyor, o yüzden
evlenemiyorsun.” dedi. “Şu anki halinle hayatına bir adam girse bir kaç aya
boşanırsın ya da çok zorlanırsın. Evlilik burnundan fitil fitil gelir. Bir kere
şuan canın isterse yemek yapıyorsun canın istemezse yapmıyorsun, canın isterse
evi temizliyorsun, ütü yapıyorsun, istemezse yapmıyorsun. Plan yapıyorsun, plana
uymayan her şeyi herkesi eleyebiliyorsun. Ama evlilikte bu olmaz. Evlilik
bencillikle yürümez. Evlilik bireylerdeki sivrilikleri kaldırmaz. Ya birbirine uyumlanır
çiftler ya da boşanmalar veya ömür boyu kavgalar kaçınılmaz olur. Sen şimdi
evlensen bir çok şeye uyumlanmakta zorlanacağın için Allah sana merhamet
ediyor. O yüzden önce müstakbel kocana hayatında yer aç. Sanki o varmış gibi,
ev işlerine daha çok vakit ayır. Sanki kaynanan aramış da sana "Geliyorum kızım." demiş gibi çat kapı gelene evini aç. Hep benim planlarım demek yerine yakınında
olan insanlara zaman ayır, onlar için planlar yap. Sen bu sürece önden
uyumlanırsan işler daha kolay olacaktır.”
“İlk duyduğumda “Ne saçma bir
düşünce.” dedim kendi kendime. Ama düşündükçe gerçekten hayatımda adamı koyacak
bir yer bulamadım. Onu hep benim hayatıma adapte olurken hayal ediyordum. Benim
isteklerim, benim kurallarım. Hayallerimde, ben hiç onun istediği şeyleri
yapmıyordum. Yani sanki hayatım koca bir yapboz, tek eksik parça o ve gelir
gelmez tam da o boşluğa uyacakmış gibi hayal kuruyordum. Oysa gerçek tabii ki
böyle olmayacaktı. Sonra ne yaptım biliyor musun? Kız kardeşimi benimle yaşaması
için çağırdım. Hani şu benimle taban tabana zıt olan kardeşimi. Geldi ve tüm
planlarımın ortasına laps diye girdi. İstediğim zaman gönderirim düşüncesinin
rahatlığı olmasa, hayatta başlarda katlanamazdım. Ablasıyım diye, her şeyde
elime bakıyor. Yemeğiydi, çamaşırıydı, arkadaşlarıydı, alışması çok zor oldu.
Ama beni törpülemesine izin verdim. Bakma, ona diyorum ama ben de çok çekilmez
biriydim. O da bana benzemeye başladı. Böyle böyle birbirimizi bir miktar yonttuk.
Yaklaşık bir buçuk yıl sonunda da Eymen girdi hayatıma.”
“Yok artık Sinem, ben de diyorum
bu kız nasıl değişebildi bu kadar.”
“Yani Oyacım hiç kolay olmadı. Sana
da tavsiyem, sanki tüm yapboz parçaları seninmiş de adam sadece tek bir parça
halinde gelip senin eksiğini tamamlayacakmış zannetme. Parçaların yarısı da
ondan gelecek ve siz bu parçaları birbirine uyumlu hale getirmek için sürekli
kesip biçeceksiniz. Sonunda da güzel bir resim çıkacak ortaya. Yani aslında
evlilikteki amaç buymuş. Hayatta oraya buraya takılıp ilerlemene engel olan
çıkıntılarını, en kolay evlilik törpülüyormuş, eğer izin verirsen. Ve tek
başına ortaya koyacağından çok daha güzel bir tablo çıkabiliyormuş ortaya. Ben
de daha yolun başındayım tabi, inşallah Eymen'le o tabloyu oluşturabiliriz.”
“Vay be Sinem, bu meseleye hiç
aklıma gelmeyecek bir yönden bakmam gerekiyor şimdi. Sahip olduğum sivrilikler
he... Gerçekten Allah bana merhamet ettiği için evlenemiyor olabilir miyim?
Bendeki sivrilikler, hem bana hem ona batmasın diye...”
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
İnsan evlenmek ister ama öncesinde evlenilecek bir insan olmak için çaba harcamayı düşünmez çoğu zaman. Sonuçlara değil kendi yapabileceklerine odaklanmanın her konuda önemli olduğunu anlatan güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı.. nasılsa birisi gelirse hayatımıza , yer açarız , nolcak canım diyoruz ama hayat ispat istiyor.
YanıtlaSilTeşekkürler ne iyi bir yazı
YanıtlaSilHayatta hep yaptıklarımın karşılıği geliyor ama insan sabırsız olduğu için beklediği şeyin gelmesini beklemeye sabredemedigi için yolda vazgeçebiliyor.
YanıtlaSilÇok güzel yazı çok güzel strateji.
Allah isteyen herkese hayırlı eşi hakedebilmeyi nasip etsin.
Güzel bir yazı olmuş elinize sağlık
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSilİnsanın istediği her hedef için bir çözümünün olması ne konforlu. Konu ne olursa olsun
YanıtlaSilNe güzel insanın bilinçli yaşaması hayatına yön verebilmesi...
YanıtlaSil