BAZI VAZGEÇİŞLER TERCİHTİR, BENİMKİ
MECBURİYET
Kimin için, neyden vazgeçmek gerekir?
Her vazgeçiş bir kurban mıydı gerçekten?
İlk kurban verenler, Habil ile Kabil.
Habil de isteği için kurban verdi.
Kabil de isteği için kurban verdi.
İkisinin veriş niyeti aynı değildi.
İkisin de kurbanlarının stili aynı
değildi.
Hani Kabil isteği uğruna en kötü olanı vermeyi uygun görmüş,
Habil en güzel hayvanından vazgeçmişti.
Kabil ise özenmediği mahsulünden vazgeçmişti.
Bir şeyden vazgeçmişti, ama yanlış bir
şeyden vazgeçmişti.
İkisinin ödülü aynı olur mu?
Habil kurbanını doğru yere yaklaşmak
için vermişken, Kabil kurbanını sevdiği kıza yaklaşabilmek için vermişti.
İkisi de vazgeçiş,
İkisi de kurban,
Hangisi doğru ?
Sonra…
Hz. Hacer’i düşündü.
Bilmediği bir yere yapayalnız ve
bebeği ile başka bir şehre gitmişti.
Ne yapacağını bilmeden
Ne ile karşılaşacağını bilmeden
Rızkını düşünmeden
Hiç koşulsuz, bulunduğu yerden
vazgeçmişti.
Sonra…
Hz. İbrahim’i düşündü.
En sevdiğinden, sevdiklerinden vazgeçmişti.
Doğru olana yaklaşmak uğrunaydı.
Kim böyle koşulsuz kurban verebilirdi ki!
Kim, kimin için böyle bir cesaret
gösterebilirdi ki!
Kim isteğinin zıttından vazgeçebilirdi
ki!
Sadece…
Vazgeçmeye niyet etti. Eyleme
dönüştürdü.
Ama vazgeçtiği gerçekte ondan
alınmamıştı.
Anlık alındı, sabretti, daha iyileri
verildi.
Ve…
Sonrasında ödülü de çok büyük oldu.
Bugüne kadar bizlere ulaşan bir
bereket…
En şanlı soy ona verilmişti.
Bu dünyada gerçekten soylu diyebileceğimiz
biri varsa o da Hz. İbrahim’di.
Hz. İbrahim…
Soyundan vazgeçti…
Ailesinden vazgeçti…
Canından vazgeçti…
Kariyerinden vazgeçti…
Şehrinden vazgeçti…
Putları kırdı.
Herkesin karşısında dimdik durdu.
Putları için kurban kesenleri düşündü,
Nursel.
Her ne kadar putları için vazgeçmiş
görünseler de, aslında kendi nefislerindekine yaklaşmak için verilmiş
kurbanlardı.
Biz neyden vazgeçmeliydik?
Biz niye vazgeçemiyoruz?
Bazen daha iyisi için elimizdeki
mevcut şeylerden bir süreliğine vazgeçmek gerekiyordu.
Anlık nelerden vazgeçmek gerekiyordu, acaba?
Bu Hz. İbrahim’den beri insanlığa verilmiş bir mirastır.
Hz. İbrahim gibi doğru niyetle nasıl
yapabilirim?
Ardından, önce arkadaşını,
Sonra kendini düşündü Nursel.
Çocuklarım uğruna gençliğimi ve
güzelliğimi kurban vermek doğru muydu?
Yapacak olsam niçin yapardım?
Ailemi kurban edeceksem çok değerli bir şey uğruna
olabilir. "Ne olabilirdi?" diye düşünüyordu Nursel.
Ama!
Ben bunları nefsimin isteklerine yaklaşmak için ya kurban verdiysem Kabil gibi,
Yoksa vazgeçişlerim yanlış niyetten
dolayı mı?
O yüzden mi kabul edilmedi.
O zaman doğruya yaklaşamadım.
Doğru olandan da uzaklaştım demektir.
Doğru tarafta da değilim!
Bunları düşünürken, Meva’nın
“Anlatabiliyor muyum Nursel hanımcım.
Nursel hanımcım ne oldu? Daldın gittin. Sen beni
dinlemiyor musun?
Aşk olsun sana. Ben ne anlatıyorum sabahtan beri, hayırdır ne oldu daldın gittin öyle?” sesiyle irkildi Nursel.
Nursel "Hiç..." dedi; "Kusura bakma gözüm dalmış, ne diyordun en son?"
Bu yazıyı beğendiyseniz benzer yazılarımızı buradan okuyabilirsiniz.
Sevgili Hocamızın dedigi gibi,
YanıtlaSilKESKE İLK SÖYLENENLER İLK SÖYLENDİĞİNDE ANLAŞILSAYDİ...
Y. H.
İnşALLAH doğru seçim yapanlardan oluruz🤲🌸
YanıtlaSilİnsan mutlaka bir şeye yaklaşır. Ama nereye, kime?
YanıtlaSilÇok güzel ve farkındalık oluşturan bir yazı olmuş elinize sağlık
YanıtlaSilElinize sağlık 🌸
YanıtlaSilPeki ya bizim kurbanımız ne ?
YanıtlaSilNelerden vazgeçebiliyoruz ?
İsteğimiz ugruna...
Düşündüren bir yazı olmuş. Neyi kimin uğruna feda ediyorum kendimize hep sormamız gereken bir soru. Elinize sağlık
YanıtlaSil