İsteklerde Sadeleşmek

 

İSTEKLERDE SADELEŞMEK

“Al işte! Ev fiyatlarına bak. Keşke zamanında bir ev alsaydım da, şu kira derdinden kurtulsaydım. Öyle mutlu olurdum ki...”

Zehra ev fiyatlarının bu kadar yükseldiği bir dönemde eşinden başka bir cümle duymuyordu artık. Haberler izlenir, alınmayan evlerin, arsaların, arabaların hesabı tutulur, edilen zarar düşünülür ve mutsuz olunurdu. Zehra ise artık duyarsızlaşmıştı bu cümlelere. Önemsemediğinden değil, sürekli olarak duyduğundan zihni adeta bu cümlelere karşı kendini savunmaya almış gibiydi.

Bir gün temizlik sonrası kahvesini yudumlarken daldı, “Acaba gerçekten bir evimiz olsa nasıl olurdu?” dedi kendi kendine. Hemen eline telefonunu aldı ve ev ilanlarına bakmaya başladı.

Önce küçük ama şu anki evlerinden daha büyük evlere baktı. Hayaller kurarken buldu kendini. “Koltuk takımımı şuraya koyardım, yemek masamı şuraya... Yatak odamızda alan açılırdı ne güzel olurdu. Ay hatta salonum için kocaman aynalara bile yer olurdu.” derken kendini bir anda internette çevrimiçi alışveriş sitesinde büyük aynalar bakarken buldu. Aynalardan, lambaderlere geçti. “Bunun loş aydınlatması eve güzel bir hava katar, tarzı da çok güzelmiş. Favorilerime alayım belki lazım olur.” dedi.

Tekrar ev ilanlarına dönen Zehra, niye küçük bir ev olsun ki biraz daha büyük olsun misafirlerimize de bir oda açarız derken daha büyük evlere bakmaya başladı. "E artık, bir 'L koltuk' da alınır buraya, misafirlerim nerede yatacak." diye düşündü. Hemen favorilerine bir de 'L koltuk' ekledi. “Şimdi bunlar birbirine karışır, ben en iyisi bir 'Ev Koleksiyonu' oluşturayım...” dedi. Ve hayalindeki evi için bir bir koleksiyonunu oluşturmaya başladı.

Bir anda çalan zille irkildi. Komşusu Fehime teyze şeker istemeye gelmişti. Hemen verdiği kabı şekerle doldurup verdi. “Torunlar gelecek, kek yapacağım. Sana da getiririm.” dedi. Gülümseyerek karşılık veren Zehra kapıyı kapatır kapatmaz “Doğru ya bunun ilerisi de var. Torun torba sahibi olduğumda ne yapacağım?” deyip ilanları apartman dairelerinden müstakil evlere çevirdi. Geniş de bir bahçesi olduğuna göre buraya bir çardak, içerisine de bir mangal köşesi yaptırdığını hayal etti. Evler arasında gezinirken bir ilan çarptı gözüne "SÜPER LÜKS BOĞAZ MANZARALI DUBLEX... BU FİYATA KAÇMAZ!" Benim neyim eksik manzarasız evde mi oturayım, hem de fırsatlı bir evmiş baksana derken manzaralı evinin terasına mobilya bakarken buldu kendini. Ev koleksiyonu git gide uzuyordu. Ev içi “ihtiyaçlar” artıyordu.

Yine kapı zili çaldı. Bu sefer gelen eşi olmalıydı. Koşa koşa kapısını açtı, yüzünde her zamanki tebessümü ile. Eşinin yorgun ve düşmüş omuzları merdiveni döner dönmez Zehra’nın tebessümü ile dik bir duruşa dönüştü. Belli belirsiz bir tebessüm kondurmaya çalıştı yüzüne. 

“Hoş geldin.” dedi Zehra en içten şekilde. Gün içerisinde pek konuşmadıkları için eşinin eve gelmesi güzel bir kavuştay oluyordu. Okan köşesine oturup dinlenirken, Zehra hemen masayı kurup beraber yemek yediler. Yemek genelde sessiz geçerdi. Sonrasında çay ve kahve faslında gün içinde ne yaptıklarını konuşurlar, sohbet ederlerdi.

Yemek sofrasını beraber kaldırırken durdu ve gülümsedi Zehra. Fark etti, aslında sahip olduğu en kıymetli şeyin burnunun dibinde olduğunu.

"İnsanoğlu..." dedi kendi kendine bulaşıkları yerleştirirken, "Ne kadar nankör. Sahip olduklarına bakmadan sahip olamadıklarına odaklanıyor her seferinde. İstekleri de bitmiyor ayrıca. İstekler kabardıkça, bundan doğan sahte ihtiyaçlar da kabarmaya başlıyor." Zehra adeta bir dış ses gibi kendine sesleniyordu. "Boğaz manzaralı müstakil bir evim olsaydı, tebessümüm yerini hüzün alırdı. Çünkü o fırsatlı ev için Okan çok çalışmak zorunda kalacaktı."

Oysa Zehra’nın yüzünü güldüren şey eşinin eve gelmesi, kavuşmalarıydı.

"Karşımdaki sandalye boş olurdu mesela. Kocaman evimde tek başıma otururdum. Bu muydu mutluluk? Veya şu an ki haliyle gerçekten çok mu eksikti, çok mu mutsuzdum?"

İnsanoğlu böyledir işte. İstemekle ilgili bir problemi yoktur. Hatta sonuçları istemekten ondan ustası da yoktur. Ama iş o sonuca ulaştıran yola gelince, kimseyi bulamayız. Bir isteğine ulaşmadan bir diğer isteğini oluştururken mutlu olacağını zanneden insan aslında büyük bir yanılgıya düşer. Dolabında sahip olduğu ancak kullanamadığı yüzlerce kıyafeti varken, trend olanın peşinden gittiğinde mutlu olacağını zanneder. Oysa elimizdekilere gerçek anlamda sahip olduğumuzda tatmin olacağız belki de.

Favoriler listemizin uzamasıyla mutlu olmadığımızı fark ettiğimize göre, belki de zıttında bir şey yapmak gerekir.

O zaman bir de isteklerimizde sadeleşmeyi deneyelim. 

 &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


 Bu yazıyı beğendiyseniz benzer yazılarımızı  buradan okuyabilirsiniz.

Yorumlar

  1. ne guzel bir hatirlataci oldu, tesekkurler . Bugun ofiste Yagmur yagdigini goren kisi of tum gun yagmur yagdi dedi… halbuki tum kis yagmuru beklerim… elimizdekinin kiymetini bilmek dilegiyle

    YanıtlaSil
  2. Emeklerinize sağlık :) tam da günümüzdeki vaziyet.. mutluluğu ne kadar yanlış yerlerde aradığımız anlaşılıyor

    YanıtlaSil
  3. İnsan bir kere istemeyegörsün, gerisi çorap söküğü gibi…

    YanıtlaSil
  4. Sadelik demek huzur demek emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Günümüzde fiyatlar daha da artacak diyerek tüketim çılgını insanlara dönüştük. İstekler de sadeleşebilmek ümidi ile...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder