Çok Gerginim!

 ÇOK GERGİNİM!

Yumuşatıcının kokusunu aldığı pembe yatak takımının arasında dönüp duruyordu. Normal zamanlarda bu onun kendini şımartma yöntemiydi hatta. Sessizlik, güzel bir koku, ipeksi bir dokunuş. Hafta sonu ise kahvesini alır güneşin doğuşunu izler, güneşin ilk ışıklarından sonra kahvaltı vaktine kadar kitabını okurdu. Lakin bugün, Melek bu hislerden çok uzak, saat beşe kurduğu alarmın çalmasını bekliyordu. Alarm henüz çalmadığına göre saat daha beş olmamıştı ve o gözlerini açıp saati kontrol etmek istemiyordu.

Yeni işine başlayalı altı ay kadar olmuş, deneme süresi sona ermişti.  Melek, İtalya merkezli bir firmanın İstanbul ofisinde satış raporları ve analizlerinden sorumlu idi. Deneme süresini tamamlayan her çalışan gibi merkez ofiste oryantasyon ve işi ile ilgili bir eğitime katılması gerekiyordu. Müdürü hazır olup olmadığını sormamış, hemen gidip eğitimini tamamlayıp dönmesini istemişti. Eğitimi almadan sistemlerin bir kısmına giriş izni verilmiyordu ve bu durum da işleri aksatıyordu.

Uyku ile uyanıklık arasında uykuya yenik düşecekken alarmı çaldı. Üç saat sonra kalkacak uçağı için hazırlanıp bir saat içerisinde evden çıkması gerekiyordu. Kumral kıvırcık saçlarını ellerinin arasındaki toka ile tuttururken biraz telaşlı idi. Hiç bilmediği bir yere tek başına gidiyor olmanın verdiği olağan bir huzursuzluk vardı ve bu yüzden gece boyunca uyuyamamıştı.

Kahve makinesinin düğmesine basarken son kez alması gereken her şeyi aldığından emin oldu, hazırlandı. Kedisinin su ve mama kabına dört gün ona yetecek kadar mama koydu. Tam çıkacakken Roma'da gezilecek yerler ile ilgili yazıcıdan aldığı çıktıları tıktı çantasına. Belki vakti olur da gezerdi.

Sabahın erken saatleri olunca trafik derdi olmadan havalimanına vardı, işlemlerini yaptırdı. Pasaport kontrolünden sonra uçağına geçmek için bekledi. Yavaş yavaş enerjisi bitivermişti ve daha her şey yeni başlıyordu. Koltuğuna oturduktan sonra farkında bile olmadan uyuyakalmıştı.

Roma'daki oteline geleli iki saat olmuştu. Sabah yatağında uzanırken oraya nasıl geleceğini düşünmüştü ve gün çok uzun görünmüştü ama uçağına biner binmez uyuyakaldığından gözlerini Roma'da açmıştı. Havalimanından çıktığında yüzüne sıcacık bir rüzgar vurmuştu. İstanbul mevsim normalinde giyinilen kaban buraya fazla gelmişti. Neyse ki fazla beklememiş, otelin servis aracı ile kalacağı yere gelmişti ve hemen yakınlarda bir restoranda karnını doyurmuştu. Yastığının yanında yarınki eğitim için getirdiği dokümanlar ve şehir turu ilanları vardı. Burada taksiyi önceden mi aramak gerekiyordu? Ya şoför İngilizce bilmiyorsa nasıl gitmek istediği yeri tarif edecekti? Kendisini anlamıyordu, başka insanlar böyle şeyleri dert etmezdi ama O kendisini gergin hissediyordu. Ancak şuan bunun için endişelenemeyecek kadar yorgundu, o hisle tatlı bir uykuya daldı.

Ertesi gün uyandığında hazırlandı ve otel çalışanlarının yardımı ile taksi ayarlayıp eğitim merkezine gitti. Tarif edildiği şekilde eğitim binasına varmıştı. Doğru salonu sora sora bulmaya çalışıyordu ve biraz geç kalmıştı. Bir odadan müzik sesi geldiğini ve kapının açık olduğunu gördü. Bulunduğu kısım kendisine tarif edilen kısım olduğuna göre oraya yönelmesi gerekiyordu. Çekimser adımlarla ilerledi ve yaklaşırken kapının üstündeki not yazısından doğru yerde olduğunu anladı. Müziğe şaşırmıştı sadece. İçeri girdiğinde sunumu yapacak kişi tebessümle sakin bir şekilde bekliyordu. Selam vererek boş bir yere oturdu. 

Müziğin keyfi, sunum yapacak kişinin gülümsemesi onda iyi bir his uyandırmıştı. Galiba beklediği kadar tek başına hissetmeyecekti kendini. Birden müzik kesildi ve anlatıcı gülümsemesine devam ederek sözüne başladı. ‘Ev-vet hoş geldiniz, her biriniz ayrı ayrı yerlerden buraya geldiniz. Belki de ilk defa yüz yüze tanışıyorsunuz. Önce birbirimizi tanımakla ve yanımızda oturan arkadaşımızı selamlamakla başlayalım mı?’’ Herkes şaşırmıştı çünkü hemen eğitim başlar zannediyorlardı ancak gelirken onları karşılayan canlı bir müzik, gülümseyen bir eğitmen ve katılımcıların birbirini selamlaması eğitimden önce herkesin gerginliğini almıştı. Melek rahatladığını hissetti. Demek ki bazı insanlar için müzik, bazı insanlar için gülümseme, kendisi gibi insanlar içinse kendisini samimi bir ortamda hissetmekle başlıyordu iyi bir öğrenme süreci. Kaliteli bir eğitim ortamı için herkese göre pozitif olan bir ortam düşünülmesi, karşıdaki insanların kendisini rahat hissetmesi, eğitimin içeriğinin iyi olması kadar önemliydi. Eğitimi büyük bir keyifle dinlemiş, normalde çekineceği halde soruları olduğunda rahatlıkla sorabilmiş ve üç günlük eğitim göz açıp kapayıncaya kadar bitmişti.

  &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.


 Bu yazıyı beğendiyseniz benzer yazılarımızı  buradan okuyabilirsiniz.

Yorumlar

  1. Pozitif bir ortam nasıl oluşturulur . Güzel bir yazı olmuş teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Güner Tozkoparan24 Mayıs 2023 00:21

    Kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Deneyimsel Tasarım Öğretisinin her semineri tek kelime ile muhteşem.

    YanıtlaSil
  3. Ne güzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Kaleminize sağlık güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder