BİR KURTARIŞ HİKAYESİ
Mustafa bir
yetim babasıydı. Suriye savaşından kaçan ne kadar kimsesiz ve yetim aile varsa
ömrünü onlara destek olmaya adamıştı. Şimdi yeni bir baskı anıydı. Ülkemizin
on bir ilinde büyük bir sarsıntı yaşanmış, yüz binlerce insan göçük altında
kalmıştı.
İlk büyük
depremde ailesini dışarı çıkarmış, yetimler için açtıkları aşevinde
bekliyorlardı. O sırada bilinmeyen bir numara arıyordu. Bir kadın zorla nefes
alıp vererek konuşuyordu; “Abi biz şuan enkaz altındayız, sahibimiz Allah daha
sonra sensin. Senden başka kimseyi tanımıyoruz. Beni ve iki kızımı kurtar!”
diyordu.
Mustafa, saat altı
buçukta yola çıkmıştı ama yollar çöktüğü için geri çevrilmişti. E5 yolları
çökmüş, otoban çökmüş, her yol kapalıydı. Arabayı bir kenara çekip çaresizlik
içinde ağlamaya başlamıştı. “Allah'ım benim günahlarım çok. Ne olur benim
günahlarım yüzünden o yetimlerin kurtuluşunu engelleme. Benim yollarımı aç!”
diye dua ediyordu.
Daha sonra kalbinde bir ferahlık hissetti ve haritadan baka baka bilmediği köy yollarına saparak tabeladan “Nurdağı’na yirmi beş kilometre” yazısını görünce şükür etmeye başladı. Tarlaların içinden geçe geçe dört-beş saat sonunda Kırıkhan’a vardı. Ulaşmasına ulaşmıştı ama şimdi asıl mesele enkazı kaldırmak için bir kepçe bulmaktaydı. Herkes kendi derdine düşmüştü. Resmen kıyametin provası yaşanıyordu.
Emniyete haber
vermek için gitti. Bina çökmüştü. Bir tane kepçeyi yalvar yakar bulup götürdü
ama küçük olduğu için yetersiz kaldı. Daha büyük bir kepçe lazımdı ama nerede?
Arabanın torpido gözünde bir sürü para vardı ama hiçbir işe yaramıyordu.
Paranın fayda vermediği gündeydi.
En azından
namazım geçmesin diye düşünerek Kırıkhan otogarına gidip çöplerin içinden
bulduğu yarım sular ile abdestini alıp namazını kıldı. Otogar da çökmüştü. Tam
dönüşte yerde çok pahalı bir telefon buldu. Bir süre sonra telefonu düşüren
kişi aradı. Otogarda buluşmak üzere anlaştılar. Telefonu almak için gelen
kişiyi görünce Mustafa şok oldu. Bir arabayı rahatlıkla kaldırabilecek
büyüklükte olan kepçenin sahibiydi! Telefonunu alan adam “Benden ne istersin?”
diye sorunca, “Bir şey istemiyorum. Bu sadece bir emanetti, şimdi sahibine
teslim ediyorum. Sadece şu anda bir imtihandan geçiyoruz. Siz beni hatırladınız
mı? Ben sizi kaç saat önce aradım yardım istedim, bana olumsuz cevap
vermiştiniz.”
Adam Mustafa’yı
hatırlamadığını, başının çok kalabalık olduğunu söyledi. Bir binada nokta atışı
bir yerde bir kadın ve iki yetim çocuk olduğunu, sadece yarım saat çalışarak
onları kurtarabileceğini söyledi ve kepçeciyi ikna etti.
Kepçe gelene kadar bacadan içeri girip sesleri tespit etti. Çünkü bina yana doğru kaymıştı, aradan bir perde görünüyordu. Fotoğrafını çekip enkaz altındaki aileye gönderince anne evet bu benim perdem dedi. Mustafa ailenin yerini tam olarak tespit etmişti. Yarım saat içinde iki kız ve anneyi çıkarttılar. O sırada birkaç aile daha kurtarılmasına vesile oldular.
Kurtulanlar şok
içindeydiler. Sanki dünyaya yeniden gelmiş gibiydiler. Enkazdan kurtulan bir ailenin
reisi gelip dedi ki; “Ben artık umudumu kesmek üzereydim ki gelip bizi
kurtardın, enkazın altında kiloyla altınım param var, çıkarıp sana vermek
istiyorum! Dile benden ne dilersen!” dedi. Mustafa ise “Hayır, bende de şuan bir sürü
para var ama görüyorsun ki hiçbir işe yaramıyor. Senden tek isteğim, benim sana
yaptığımı sen de birkaç aileye yapmaya çalış olur mu?” diyerek birbirlerine
sarıldılar ve göz yaşları içinde ayrıldılar.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı,
uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı
sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi
bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla,
müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
Ağlaya ağlaya okudum. Paranın altının geçmediği bir dönem. Ülke olarak verdiğimiz Bu sınavda inşallah kazananlardan oluruz.
YanıtlaSilHepimiz birbirimize vesileyiz.. samimi bir yazı. Kaleminize sağlık🌿
YanıtlaSilRabbim hepimize baskı anında doğru tepkiler verebilmesi nasib etsin
YanıtlaSilİyilik yapan her zaman kazananlardan oluyor. Mustafa gibi insanlara çok ihtiyacımız var. çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık.
YanıtlaSilİyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?
YanıtlaSil