Hayatımın En Güzel Günü

 


HAYATIMIN EN GÜZEL GÜNÜ

Geçenlerde, yine başarıyla sonuçlanmış bir davanın ardından müvekkilim Kemal’le vedalaşıyordum. "Hayatımın en güzel günü bugün," dedi, adliyeden çıkarken. Çok sık duyuyorum bu cümleyi. Evlenirken söylediklerini, boşanırken de söylüyorlar. Arabasının arkasına da şaka gibi ‘BOŞANIYORUM, ÇOK MUTLUYUM’ yazdırmış. Daha ilginç neyle karşılaşabilirim diye düşünürken her defasında beni şaşırtmayı başarıyor müvekkillerim.

Bir boşanma avukatı olarak son zamanlarda hiç boş kalmıyorum. Sağ olsunlar türlü sebeplerle kapımı çalıp "Ergün Bey, ocağınıza düştüm, ne olur kurtarın beni bu kadından / adamdan." diyorlar. Eee benim de işim bu, bakıyorum icabına.

Tabi duygulandığım, üzüldüğüm hikayeler de olmuyor değil. Masal gibi başlayan hikayelerin korku filmlerine dönüşmesi üzüyor beni. Evlenirken aynı yöne bakan insanların zamanla bu kadar ayrı düşmelerinin sebepleri de araştırma konum. Başta ringin dışında selamlaşan, kucaklaşan karı koca zamanla ringde köşelerine çekiliyor ve birbirlerine gardlarını alıyorlar. Olay bir yerden sonra "Neresine vurursam canı daha çok yanar" boyutuna dönüşüyor. Can yakıcı tavırlar, aşağılayıcı, iğneleyici laflar... 

Kemal ile Zeynep de ilk başta masal gibi yaşamışlar ilişkilerini. Kemal tanıştıktan kısa bir süre sonra "Aradığım senmişsin, bundan sonra sensiz bir ömür düşünemiyorum. Ömrünü ömrüme katar mısın?" diye sormuş, Zeynep de "Evet evet evet," demiş. 20 Eylül’de tanışmışlar, bir yıl sonra 20 Eylül’de de evlenmişler. Her ikisi de "Bugün, hayatımın en güzel günü," demiş evlendikleri gün için.

İlk aylar hoş geçmiş ama zamanla ringdeki köşelerine çekilmişler ve birbirlerine gelişigüzel darbeler vurmaya başlamışlar. Başlarda Zeynep’in hoşuna giden Kemal’in esprili tavırları gittikçe Zeynep’e batmaya başlamış. En son  "Ne gevşek adamsın, biraz ciddi olsana," boyutuna gelmiş. Kemal de Zeynep’in sürekli kendisini eleştirmesinden, sürekli dırdır etmesinden bıkmış. Eve gelmez olmuş. Gittikçe birbirlerinden kopmuşlar ve sonunda anlaşarak, beni bulmuşlar. Yani Kemal bulmuş.

Bu maçlar öyle ilginç bir şekilde bitiyor ki sonunda insana "Boşanıyorum, çok mutluyum," dedirtiyor.

Tabi sonucun böyle olması da tesadüf değil. Yapılan karşılıklı hatalar ilişkileri çıkmaza sokuyor, bu çıkmazdan çıkışın tek yolunun da boşanmak olduğunu düşünüyorlar. Aslında gerçek tam olarak öyle değil.

Yirmi beş yıllık boşanma avukatlığı tecrübemde şunu fark ettim ki insanlar mutlu olmak için evleniyorlar ama evlilikte mutlu olmak için ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlar. Hem bekarlıktaki alışkanlıklarımızı devam ettirelim hem de evliliğimizde mutlu olalım istiyorlar. Ben değişmeyeyim, o bana alışsın, ayak uydursun istiyorlar. "Evlendik diye özgürlüğümüzden ödün verecek değiliz," diye düşünüyorlar.

Bu yüzden de evlilikle beraber sanki her şeyin bal kabağına dönüşmesi için altı ay, bir yıl süre vermişler gibi, bir anda 'Sindirella' 'Kül Kedisi'ne, 'Beyaz Atlı Prens' de 'Kurbağa'ya dönüşüyor.

Aynı evde yaşayıp her yönüyle bir insanı tanımaya başlayınca, "Ben seni tanıyamamışım," moduna giriyorlar. Evet tanıyamamışsın, ikiniz de o sırada birbirinize değil aslında kendinize odaklanmıştınız, birbirinizi tanımaya çalışmadınız ki. Beni daha çok nasıl sever, beni daha çok nasıl beğenir diye düşünüyordunuz. Yani onu değil, o günlerde yaşadığınız hazzı  ve onu sevmeyi sevmiştiniz. Sonra da "Vay, ben seni tanıyamamışım."

İnsanları boşanmaya iten sebeplerin başında birbirlerinden farklı olmaları geliyor. Yanlış anlaşılmasın farklı olmak sıkıntı değil, tabii ki farklıyız. Sıkıntı olan, farklılığı fark edince beklentilerin de farklılaşması. "Biz anlaşamıyoruz, ben seni tanıyamamışım," diyor ya, aslında "Sen benden farklıymışsın," demek istiyor. "Ben konuşmak istiyorum sen susuyorsun, ben gezmeyi seviyorum sen evde oturmayı seviyorsun, ben güzel görünmeye önem veriyorum sen ise hiç takmıyorsun. Ben başka bir şey istiyorum hayattan, sen başka bir şey istiyorsun ve buna uyuz oluyorum." demek istiyor.

Yani insan "Ben," diyor, "Biz," diyemiyor. Beklentisi hep kendi istekleri yönünde olunca, hiç "Sen ne istiyorsun?" diye soramıyor.

İsteklerin çatışmaya başladığı yerde tartışmalar ve kavgalar başlıyor. İnsan karşısındakinin kendisi gibi olmasını istediği için onunla anlaşamıyor ve bu anlaşmazlık adliye salonuna taşınıyor.

İnsanlar gerçekten,  boşanmak için evlenmiyor, ama işler boşanmaya giderken buradan dönüş var mı diye sormak akıllarına gelmiyor.  Boşanma bir sonuç, bu sonucu oluşturan sebepleri iki taraf da meydana getiriyor. Çıkmaz sokak gibi görünen bu yerden tek çıkış boşanmak değil aslında. Evet bunları söyleyerek kendi topuğuma sıkıyorum ama hep kendimi düşünecek değilim, değil mi?

Sevgili boşanmanın eşiğindeki müvekkillerim. Lütfen sakince oturun ve kendinize şu soruları sorup, cevaplamaya çalışın.

Ben niye evlendim?

İnsanlar niye evlenir, evlilikteki gerçek amaç ne?

Evlilikten ve eşimden beklentilerim neler?

İnsanın beklentisi karşısındakinden mi olmalı, kendinden mi?

İlk başta hoşuma giden özellikleri neydi, şimdi uyuz olduğum özellikleri neler, neden uyuz oluyorum?

Niye bu kadar farklıyız, farklı olmamız kötü mü?

Benim isteklerim neler, onun istekleri neler?

Ben kimim?

O kim?

Kim kimdir?

 &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.

Yorumlar

  1. Keşke ilk söylenenler ilk söylendiğinde anlaşılsaydı 😊 işin komik tarafı evlenmeden önce de boşanmaya götüren hikaye ile ilgili de bir uyaran, bir emin misin diyen çıkıyor da işte o evlenmenin heyecanı ile insan onları da duymuyor 😊

    YanıtlaSil
  2. DUYGU DEMİR9 Ocak 2023 10:49

    Cok doğru sorular. İnsan basta bu sorulari kendine sorsa zaten hem doğru eşi seçer hem de evliliği daha kolay sürdürür💙

    YanıtlaSil
  3. Gerçekten kim kimdir?
    İnsanların birbirini tanımasının ne kadar önemli olduğunu düşündüren etkileyici bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. 🙂Furkan suresi 20: (Ey insanlar!) Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. (Bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin, hakkıyla görendir.🌸

    YanıtlaSil
  5. Tanımak ne mühim şey... Kim kim ki ben kimim ki ve siz iyi ki bu ıştesiniz ne güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  6. Fatma Koçer10 Ocak 2023 10:26

    evlilikte veya aile olarak veya dost arkadaş olarak , aynı yöne bakıp aynı amaç için çabalayanlardan olmak dileği ile. emeğinize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  7. Kesinlikle karşıdaki kişi ne istiyor diye düşünmek çok kilit bir nokta. Hep kendi isteklerin ve beklentilerini ön plana koyduğunda zaten ne beklentin gerçekleşiyor nede isteğin...

    YanıtlaSil
  8. merve buyuran16 Mart 2023 11:53

    ben kimim ve sen kimsin sorusu ne kadar da kıymetli cidden. İnsanın tüm hayatı değişiyor sonrasında. yazarın eline sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder