“Oturmuş keyif çattığımı sanıyordum. Azıcık da dinlenmem
olmayacak mı canım. Şurda on dakika oturacağım zaten.” Saat onda oturduğum
yerden on iki de ancak kalkabilmiştim. “Hani azıcık olacaktı o dinlenme. Eee ne
oldu şimdi? Yapacağım daha çok işim vardı. Nasıl geçti zaman bir anda? Kandırma
kendini, bir anda değil elbette. Şurda iki sosyal medyaya bakayım, gündemden
haberim olsun dedim. İnsanlarla sohbet ederken onların haberdar olduğu
şeylerden benim de olmam lazım. Ama iki saat geçmiş. Ben o iki saatte neler
yapacaktım ama ya? Zaman nasıl akıp geçmiş. Hem de hiçbir şey yapmadan. Saçma
sapan şeylere bakarak geçirdim bu vakti. Ne yapacağım şimdi? Bundan sonra bu
kadar vakit geçirmeyeceğim, bu kaçıncı oldu zaten. Tüm verimliliğimi götürüyor.
Yapacaklarımı da yapamıyorum. Ya erteliyorum ya da son anda sıkışık bir vakitte
tamamlıyorum, yarım yamalak işlerim
oluyor hep. Sonra da kendimi eleştirmeye, yapamıyorsunlara girmeye başlıyorum.
Tamam bundan sonra yok eline telefon almak falan.”
“Baba kahve yaptım bize, afiyet olsun. Dur kahvemi
içerken arkadaşın biri televiyondaki bir programda olan olaydan bahsetmişti.
Neymiş mesele bakayım. Dur şimdi bunu en iyi ‘Twitter’da bulurum. Aa olaya bak
sen. Dur şimdi aklıma başka bir şey daha vardı hazır oturmuşken ona da bakayım.
Neler var ya? Birisi başka bir mevzunun da buna benzediğini söylemiş, dur ona
da bakayım. İnsanlar neler yaşıyor? Aaa kardeşim arıyor; “Abla ben marketteyim,
bir şey istiyor musun?” Markette mi, saat kaç olmuş, inanamıyorum ya, yine mi?
Sıkıldım artık, elime ne zaman telefon alsam bunu yaşıyorum. Ya Twitterda
gündemi takip ediyorum ayağına takılıyorum ya da instagramda vakit geçiriyorum.
Bir ara ne güzel hiç ilgilenmiyordum. Pandemiden sonra başladı tekrar bu bende.
Nasıl zamanımı yönetebileceğim ben ya?”
Zaman akıp geçiyor. Her saniye geri dönmemek üzere bize
veda ediyor. O her saniyeyi doğru, faydalı bir şekilde geçirebilmek bize düşen.
Bunun için ne yapmam gerekli peki? Çalışmam gereken yerde çalışmak, dinlenmem
gereken yerde dinlenmek, yemek yemem gereken yerde yemek yemek, muhabbet etmem
gereken yerde muhabbet etmek. Ama günümüzde bunların hepsi birbirine karıştı.
İnsan sadece dinlenirken değil, işteyken de, yemek yerken de telefonuyla vakit
geçiriyor. Bunun sonucu olarak da ne yediğinden bir şey anlıyor, ne
çalıştığından, ne dinlendiğinden. Gün sonunda kendi yapıp ettiklerinden de
memnun olmadan, tatmin olmadan uyumaya çalışıyor. Uykusunu bile etkiliyor.
İnsan sanıyor ki; ben beş dakika şurada boşum zaten,
bakayım ne olmuş bitmiş, aman ne olacak ki diye geçirdiği vakit onun toplam
hayatına etki etmeyecek. İşte zaten tüm mesele de burada başlıyor; markette,
alışverişte, hastanede sıra beklerken, dur şurada iki tweet okuyayım da
beklerken vaktimi iyi değerlendireyim. Otobüste, minibüste, metroda ben dahil
herkes orada geçen vaktini değerlendiriyor canım. İşte orada geçirdiğim on beş
dakikalık vakit sonra eve de sarkıyor, boş olduğum her an elim telefona, beni
eğlendirecek olana gidiyor. O andaki can sıkıntısı ile kim uğraşacak? Ne güzel
insanlar içerik üretmişler onlara bakayım. Keyfim yerine gelsin. Peki o keyif
gerçek bir keyif mi? İnsanların yapıp ettiğini izleyip ben nasıl keyif
alabiliyorum ki? Bana esas keyif veren şeyler; benimde işin içinde olduğum,
benim de katkıda bulunduğum şeyler olması gerekmiyor mu? İnsan o sahte
keyiflere aldanıp, gerçek keyfinden de mahrum olmaya başlıyor.
Peki benim ne yapmam gerekiyor? Telefonla geçirdiğim vakti azaltmam, sınırlar koymam gerekiyor. Hatta benim gibi sorun yaşayanlar için bazı uygulamalar varmış, seni uyaran; “Bugünlük sosyal medyaya ayırdığın vaktini doldurdun,” diye. Günde kendime şu kadar ayırayım sonra giderek daha da azaltırım. Bence tutar bu deneyeyim. Yok ya ben bunu denedim. İlk başlarda işe yarıyor gibiydi ama sonrasında daha da fazla vakit geçirdiğimi hatırlıyorum. Bu sorun benim hayatımı az değil, çok etkiliyor. Sonradan pişman olmamam için şimdiden bu sorunumu halletmeliyim. O zaman benim daha etkili olabilecek bir çözüm bulmalıyım. Belki de sosyal medyayı hayatımdan çıkarmalıyım. Evet evet, hiç bakmayacağıma dair kendime bir hedef koyarsam, bunu yapmaya başlayıp sürdürebilirsem bence çözebilirim bu işi.
Kolay olacak mı? Hayır. Ama karşılığında hayatım benim olacak mı? Evet. Bana verilmiş zamanın hakkını verirsem, onu doğru hedefler ve amaç üzerinde harcarsam sahte değil, gerçek keyifleri yaşayacağım. Daha huzurlu ve hayatın içinde yaşadığını hissedeceğim.
Ben hayatımı olumsuz etkilediğini düşündüğüm sosyal medyaya
elveda demek istiyorum, peki siz de katılmak ister misiniz?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
Eveet tabi ki katılmak isteriz. çok önemli bi konuya değinmişsiniz. Hepimizin problemi bu... Olduğumuz yerde olamiyoruz, bulunduğumuz yerin keyfini yaşayamiyoruz. Zor olsa da bu denemeyi yapmak lazim 🥰
YanıtlaSilTelefonda geçirdiğin zamana sınır koymam gerektiğini delilleriyle ortaya koyan bir yazı olmuş. Sonuçta fayda vermeyen bir şey mutlaka zarar veriyordur.
YanıtlaSilGerçekten çok anlamlı bir yazı olmuş tam içimden geçenler .istediğim ama bir türlü uygulayamadığım.Her saniye geri dönmemek üzere bize veda ediyor. Bunu biliyor olmama rağmen burda okumak içimi acıttı.ve ne kadar ömrümüz olduğunu bilmeden vakit kaybediyor oluşumuz.bir adım atmak gerek.farkındalık oluşturduğunuz için teşekkürler 🌟
YanıtlaSiltabi ki katılmak isteriz. insan bataklığa düşmüş gibi hissediyor sosyal medyaya daldığında. çok güzel bir konuyu gündeme getirmişsiniz emeğinize sağlık.
YanıtlaSil