BEBEK BAKMA KLAVUZU
Çarşamba günü öğlen saatinde Nilay, eşi ile beraber hastaneden eve geldi. İki gün önce doğum yapan Nilay daha ne olduğunu anlayamamıştı. Eve gelir gelmez küçük Alp ağlamaya başladı. Nilay bebeğini yatağının üstüne koydu. Ne yapacağını bilemedi. Aklından bir soru geçti; "Heeey, bu çocuğa bakan yok mu?" Ama çok hızlı bir şekilde, "Bu çocuğa bakan benim!" diye kendi kendine cevabını verdi. Nilay umudunu kesmiyordu. Sağa sola bakarak birisinin gelmesini bekledi. Kimse yoktu… "Tamam şimdi harekete geçmem gerekiyor." dedi.
Hayatta ilk kez bebek sahibi olan ve ona bakmak zorunda olan biri için hayatının en heyecan verici zamanlarıydı. İşte insanoğlunun imkanları az olduğunda, o bedeli onunla paylaşacak yardımcısı olmadığında, hareket etmek zorunda kaldığında, gerçek bir problemle karşılaştığında insan zihni doğru soruyu sorar; "Şimdi ne yapmalıyım? Bu problemi nasıl çözeceğim?"
Eskiden insanlar kalabalık aileler
olarak yaşıyorlardı, bir kız çocuğunun ergenliğine varmadan önce mutlaka birkaç
bebeğinin bakımına yardımcı olmuşluğu vardı. Bebek bakımı konusunda
deneyim transferi yapacağı hayatlara şahitliği olurdu. Şimdi yaşam tarzımız değişti, herkes
çekirdek aile oldu. O çekirdekler de
gittikçe küçülüyor. Birkaç nesil önce ailede üç dört çocuk oluyordu. Şimdi bir, maksimum iki çocuk oluyor. Deneyim transferi yapacağı ortamlar olmayınca çocuk
büyütmeyi öğreneceği tek bir öğrenme yöntemi kalıyor: deneme-yanılma yöntemi. Günümüzdeki genç kızların bebeğe nasıl bakıldığını deneyimlemeden, görmeden anne olma ihtimalleri arttı. Nilay da öyle bir genç
kızdı.
Yeni televizyon aldığımızda yanında kullanma
kılavuzu veriyorlar; yanlış düğmeye basıp bozmasınlar diye. Yeni telefon,
buzdolabı, kabartma tozunun arkasında bile nasıl kullanacağını yazıyorlar.
Peki yeni doğan bebeğe nasıl bakacağız?
İnsanoğlu gerçeğini bilmediği konuda hata payı yüksek davranışlar sergileyebiliyor. Anneliğin gerçeğini bilmeden bebeği bakmak çok zor olabilir. Annelik yüksek bedel içeren bir makam ve insan bedel ödediği şeye düşkün olur. İnsanoğlu düşkünlüğünün olduğu konuda gerçekleri görmesi zorlaşır. Anne de çocuğuna çok düşkün olduğu için bazı yanlışları yapabiliyor. Bu yanlışları nasıl en aza indirebiliriz?
Yeni doğan bebek bakımında dikkat edilecek noktalar:
- Bebek doğduğunda çok zayıf gibi gözükse bile, bizim düşündüğümüzden daha güçlü. Memeyi bulamaz, ağızına alamaz, gücü yetmez diye düşünürken memeyi ağızına kadar götürüyoruz. Siz hiçbir zaman meme emmesi için dananın peşinde koşan ineği gördünüz mü? “Sen iki saatten fazla yemedin yavruuum, hadi ye,” diye bağıran inek yok ama anneler var. Merak etmeyin önemli olan açlık hissidir; açlığı olan dana, annesinin peşinden koşar. İnsanoğlunun yavrusu koşamasa da sağda solda çabalar, meme arar veya ağlayarak ses çıkararak açlığını anlatır, hissettir. Bu hayatta büyük küçük fark etmez, insanoğlu hangi konuda açlığı varsa orada hareketi vardır ve hareketi başlatır.
- İlk kırk günün önemi. Yeni doğan bebek hemen bu dünyaya alışamıyor. Böyle düşünebiliriz; sıcak, rahat, sessiz bir ortamdan bu dünyaya gelmek bayağı zor olabilir. Işıklar, sesler, karnının acıktığındaki rahatsızlık, ilk tuvaletinin gelişi… Bebek bunları hepsi ilk defa yaşıyor ve bu süreç onu zorluyor. Bu yüzden bu süreçte mümkün olduğu kadar ona yardım etmemiz gerekiyor. Sessiz, fazla koku olmayan, az ışıklı olan bir ortam oluşturduğumuzda bu sürecinin daha kolay geçmesini sallayabiliriz. Eskiden ilk kırk gün hem bebek hem kadın dışarı çıkmıyorlardı. Bunun sebebi de bunun bir alışma sürecinin olmasıdır.
- Şimdilerde bebeği sallamanın zararlı olduğunu söylüyorlar. Peki gerçekten öyle mi? Sallamak var, bayıltmak var. Yavaş yavaş bebeğinize sallandığınızda onun rahatlanmasına yardımcı oluyoruz. Bebekler anne karnında annenin yürüyüşüne salınma hareketlerine sallanmasına uyumlanıyor. Aşırıya gidilmeyen sallanma hareketleri bebekleri rahatlatır. Anne karnında hissini hatırlatır. Sallanan yataklar annelerin hayatını kolaylaştırabilir.
- Eğer siz bebeğinizi emzirdiniz, altını temizlediniz ama o hala ağlıyorsa demek ki onun gazı var. Gazının oluşması annesinin beslenmesi ile ilgili. Bu tabii ki annenin sadece haşlanmış pirinç ile beslenmesi gerektiğini anlamına gelmiyor. Gaz oluşturacak yiyeceklere dikkat etmesi lazım. Bunlar neler? Kuru fasulye, mercimek, brokoli, lahana, turp gibi şeyler.
Ne kadar doğal beslenirse o kadar rahat gaz çıkışı da olur. Mesele oluşan gazın rahatça atılabilmesi, sıfır gazlı bir durum imkansız, hayatın gerçekleri ile bağdaşmaz. Ama organik beslenen bir annenin, bebeğinin de gazı olsa bile o gazı çıkarmak bebeği zorlamaz.
Bir de emzirirken annenin meme ucu ile bebeğin damağı arasında hava boşluğu bırakmayacak bir uyumlanma olursa bebek beslenirken sütle beraber hava yutmaz ve bu da bebeklerimizi gaz konusunda rahatlatır.
- Bebeğin uyumamasının genel olarak bir sebebi daha var: annesinin çok yüksek kalorili beslenmesi. Bu beslenmenin verdiği enerji süt ile beraber bebeğinize geçiyor. Bebek yürüyemiyor, konuşamıyor, dolayısıyla çok fazla hareket edemiyor… Bu enerjiyi tek atabilme yolu var: ağlamak… Ne kadar çok fazla enerji varsa o kadar çok ağlama olacak. Peki neler bu yüksek kalorili yiyecekler dersek; karamelize şeker içeren tatlılar ve hamur işleri, şekerlemeler öncelikle gelir. Evet yemesi keyifli, anda hazzı yüksek ama toplamda anne için de bebek için de sıkıntılı...
Hayatta her şey denge üzerinde kuruludur. Bizim de her konuda bu dengeyi bulmamız gerekiyor.
Nilay, bebek bakma kılavuzunda yazılanları okudu ve rahatladı. Şimdi Alp ile ne yapacağını biliyordu. Keşke her yeni doğan bebeğin yanına böyle bir bebek bakım kılavuzu verselerdi.
Nilay'a sizin de verebileceğiniz bir
tavsiye var mı?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
Bir insan yetiştirmenin kendi içinde dinamikleri olmalı, çok güzel özetlenmiş müthiş bilgiler, elinize sağlık
YanıtlaSilİlk günden yetiştirilecek bir insan bilinci ile maksimum bilinçle yetiştiren olmak gerekiyor ki kıvamlı kaliteli nesiller çoğalsın. Anne adayları için güzel bir klavuz 👏👏👏
YanıtlaSilHarika. Çok faydalı bir yazı teşekkür ederiz 👌
YanıtlaSilÇok güzel bilgiler keşke çocuğum küçükken bunları bilseydim. Hayat çok farklı olurdu. Bebek büyütürken ki stratejileri çok güzel vermişsiniz. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilBu alanda o kadar çok bilgi kirliliği var ki... İnsan ne zaman internette bir seyler okusa kendini yetersiz hissediyor. Yazilanlar cok net ve anlasilir. Gercek olduğu da uygulanabilir ve anlasilabilir olmasindan belli:) E faydali da oldu:) Tesekkur ederiz
YanıtlaSilHa Nilay bir de geçici bu süreçler..
YanıtlaSilŞey var mesela, 2 yaşından sonra dolaptan tezgahtan falan topluyorsun.. Sonra o da geçiyor. Sorduğu sorular senin ufkunu açıyor.. Sorular bitiyor derken; Sonra okula gidiyor falan.. Sonra sen bir daha hamile kalıyorsun 😅
Ama nasıl güzel, nasıl güzel 🥰
Kılavuz olduğunda işler kolay ve keyifli gerçekten 🐣
Ellerinize kollarınıza sağlık. Ne güzel bir konuya değinilmiş 🌸
Genelde anneler bebeğin yatağını hemen ayırtmak ister yani yaşına bile girmeden başka bir odaya atar ve mümkün olduğunca kucağında tutmak istemez ki kucağa alışmasın yada kokusuna alışıp sürekli kendini aramasın. Buda yanlış, herşeyde olduğu gibi bu konularda da bir denge içinde hareket etmemiz lazım. eğer o bebeği kendimizden uzaklaştırır yeterince kucağımıza almaksak onunla bağımızı nasıl güçlendiririz ? benim tavsiyelerim bunlar 😊
YanıtlaSilBebek bakımıyla ilgili şu zamanda herkes bir şey söylüyor. Söylenenler sürekli değişiyor. İnsan da ne yapacağını hangisini dinleyeceğini şaşırıyor.
YanıtlaSilGerçek bilgiye insan ne kadar da muhtaç.
Geçmişten günümüze değişmeyen gerçekleriyle konuyu ele almışsınız. Bilmediğim yanlarını da öğrenmiş oldum. Ellerinize sağlık. :)
Elinize sağlık ne faydalı bilgiler 🥰
YanıtlaSilbilgi dolu bir yazı olmuş. elinize sağlık
YanıtlaSil