ACI GERÇEK Mİ TATLI YALAN MI?
Mehmet kendini bildi bileli dedesiyle oyun oynamayı çok
severdi. Artık on iki yaşındaydı, atçılık oynayacak hali yoktu ama dedesiyle hala
oyun oynuyordu. Zaman zaman kutu oyunları, zaman zaman kelime oyunları, bazen
de parka gidip futbol oynuyorlardı. Dedesinin nefesi artık yetmiyordu futbola
ama o da yormuyordu dedesini.
Yine kutu oyunlarından birini oynadıkları bir gündü. En
sevdiği emlak oyununu oynarken Mehmet her zamanki gibi hırsa kapılmış karton
üzerinde parsellenmiş her yeri satın almaya çalışıyor, dedesinin elinden evleri
arsaları kapmaya çalışıyordu. Ara sıra hileye başvurmuyor değildi. Dedesi
fark etse de eskiden sesini çıkarmazdı ama artık büyümüştü. Dedesi bir şeyleri
öğrenmesi gerektiğine karar vermişti. Kıran kırana geçen ve her ikisinin de
eğlendiği oyunun ardından dedesi bir hikaye anlatarak girdi lafa:
"Bir zamanlar bir ülkenin padişahının çok sevdiği ve
güvendiği bir veziri varmış. Vezir padişahını çok düşünür, üzülmesini hiç
istemezmiş. Padişah da bir karar alacağı zaman vezirine mutlaka danışırmış.
Kendisine bu kadar güvenilen vezir de kendisini sarayın hakimi sanırmış.
Bu padişah her gün sarayında halktan misafir kabul edermiş.
Misafirlerin dertlerini dinler, ihtiyaçlarını sorarmış. Amacı ülkesinde yaşayan
herkesin huzurlu olmasını sağlamakmış. Fakat misafirler saraya geldiklerinde
onları ilk vezir karşılarmış. Vezir insanların kılık kıyafetine bir bakarmış.
Öyle geldikleri gibi pejmürde kıyafetlerle padişahın karşısına çıkmamaları
gerektiğini düşünürmüş. Yardım istemek için gelen zavallı köylülerin
kıyafetlerini beğenmez, onlara saraydan sırmalı kıyafetler verirmiş. Köylülerin
dertlerini ise önce kendisi dinler, sonra "Padişahımız bunları duyarsa çok
üzülür." diyerek insanların anlattıklarının bazılarını gizler, bazılarını
süsler öyle gönderirmiş padişahın huzuruna. Vezire itiraz edemeyen ihtiyaç
sahipleri de çaresiz denileni yaparmış. Padişah karşısına çıkan köylülerin bile
sırmalı kıyafetler içinde olduğunu görünce çok sevinirmiş. Anlattıklarının ise
küçük sorunlar olduğunu düşünürmüş. Sahte olduğundan habersiz; "Demek ki
büyük sorunları yok!" dermiş kendi kendine. Sonra da kendi kendini tebrik
edermiş; "Ne kadar da güzel yönetiyorum ülkemi. İnsanların zenginlikleri
artıyor, sorunları küçülüyor." deyip mutlu olurmuş.
Derken bir gün komşu ülkenin padişahının yolu buraya düşmüş.
Saraya gelirken insanların sefaletine tanık olmuş. Gözlerine inanamamış.
"Bu padişah iyi kalplidir, halkına neden bu zulmü çektirir." diye
düşünmüş saraya gidinceye kadar. Saraya vardığındaysa mevkidaşı kendini
mutlulukla karşılamış. Bir kere daha şaşırmış komşu padişah. "Halk bu
halde, nasıl bu kadar mutlu olabilir? diye geçirmiş içinden. İki devlet adamı
yemek yer ve sohbet ederken misafir dayanamayıp sormuş: "Halkın neden bu
kadar kötü şartlarda yaşıyor, başınızda bilmediğimiz bir iş mi var?"
demiş. Padişah şaşkınlıkla karşılamış durumu ve itiraz etmeye başlamış. Misafir
ise yolda gördüğü her şeyi bir bir anlatmış. Padişah çok sinirlenmiş; "Olmaz
öyle şey!" diye kükremiş. Derhal vezirini çağırtmış. Gerçeklerin ortaya
çıkacağını anlayan vezir kekelemeye başlamış. Padişah halka karışacağını
söylemiş. Vezir itiraz etmiş, padişahı arkasından çekmiş, önünden itmiş ama
nafile... Sarayından çıkan padişah halkın gerçek durumunu görünce kahrolmuş.
Onca yıl kandırılmış olmanın verdiği acıyla saraya dönmüş ve hemen veziri
zindana attırmış. O günden sonra halkla bizzat kendi ilgilenmiş. Sarayından
çıkmış, halkı dinlemiş ve ülke yavaş yavaş toparlanmaya başlamış. Halkın refahı
git gide artmış. Padişah artık eskisi kadar rahat değilmiş ama vicdanının
verdiği rahatlık ona yetiyormuş. Artık hep birlikte gerçekten mutlularmış."
Diyerek bitirdi hikayesini dedesi ve devam etti; "İnsan
nefsi tıpkı bu vezir gibidir oğlum. Padişah da sensin. Nefsin sen üzülme diye
yapar ne yaparsa ama bazen yanılır. Yanlış yollara saptırır seni. Vezirin halkı
değiştirdiği gibi işine geldiği gibi değiştirir gerçekleri. Hileye başvurur
bazen... Bazen de yalana... Gerçeğe tahammül edemediği zamanlarda sen üzülme
diye durumu kurtarır güya... Komşu padişah gibi gerçekleri söyler vicdanın. Bak bu padişah güvendi komşusuna, acı verse de
gerçekleri kabul etti. Halkı mutlu olmaya başladı görevini layıkıyla yapınca.
Nefsin kötü değil, sen onu iyi kullanırsan iyidir o... Senin kötü olmanı
istemez, kaybetmeni istemez, yorulmanı istemez, daralmanı istemez, zorlanmanı
istemez. Hep seni düşünür gerçekte. Ama bunu sağlamak için her yola başvurur.
İşte bu olmaz. Sen her zaman nefsine güvenirsen o anda üzülmezsin kırılmazsın,
yorulmazsın belki ama toplamda kaybedersin. Hayatta üzüleceğiz de, daralacağız
da, kazanacağız da, kaybedeceğiz de ama toplamda kaybetmemek en doğrusu. O evleri,
arsaları, şirketleri nefsinin dediği yollarla alırsan mutlu olamazsın, hayrını
göremezsin onların. Her zaman deden gibi seni idare edecek insanlar çıkmaz
karşına, anlamadığımı mı zannettin afacan..." diye gülerek kucakladı
dedesi Mehmet'i.
Mehmet yarı utangaç yarı haylaz bakışlarla "Tamam
tamam" dedi; "Bir daha yapmayacağım." Hayatının dersini almıştı
aslında. İnsan egosunun hakikatini anlatmıştı dedesi ona. Pek çok yetişkinin
bile bu hakikati bilmediği bir şey öğrenmişti Mehmet. Yetişkinlerin bilmeleri
durumunda pek çok dertlerinden kurtulacakları bu kıymetli bilgi ömrü boyunca
kulağına küpe olacaktı bu çocuğun.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
Tabii ki acı gerçek. Acı da olsa Zor da olsa kabullenmesi zor gelse bile egoma acı ama gerçek olanı duymak bilmek isterim. Herkes her insan gibi.
YanıtlaSilDüşünmeye sevkeden hoş bir yazı olmuş emeğinize sağlık.🌺
harika bir yazı olmuş, emeğinize sağlık. Gerçekler acıdır derler ama çiğ köfteye koyulan acıda ona lezzet verir yani, başka türlü tadı çıkmaz😊
YanıtlaSilYaaa o kadar çok ihtiyacımız var ki bu dedelere de, bu bilgilere de, bu anlatım stiline de.. Emeğinize sağlık çok çok çok güzel anlatılmış. Çok teşekkürler 🌸
YanıtlaSilİnsan istekleri söz konusu olunca her yola başvurabiliyor. En basit oyunda ve en ciddi islerde isimize geleni yapabiliyoruz. Gerçeği bilmek ne kıymetli 🥰
YanıtlaSildede torun ilişkisi üzerinden çok güzel bir konuya değinilmiş. emeğinize sağlık
YanıtlaSil