Yağmur Duası

YAĞMUR DUASI

Ela ve ailesi İstanbul'da yaşıyorlardı. İşlek bir caddede kalabalığın gürültünün içinde hayatlarını sürdürüyorlardı. Okul zamanı Ela derslerine iyi çalışır, güzel notlar almak için çabalardı. Çünkü notları yüksek olduğunda annesi yazları anneannesinin yanına köye gitmesine izin veriyordu. Ela yıl boyunca yaz tatiline sabırsızlıkla bekliyordu. Yaz tatili demek, köy demekti. Köy demek ise doğa, yeşillik, özgürlük demekti. Kendisini köyde yeşillik ve hayvanlarla ilgilenince çok iyi hissediyordu. Anneannesi her sabah güzel bir kahvaltı hazırlardı. Ela kahvaltısını yaptıktan sonra koşarak kursa gidiyordu. Öğlen de eve dönüyordu. Akşama kadar da arkadaşlarıyla çayır çimen dolaşıp oyunlar oynuyorlardı. O gün de arkadaşları ile kurstan çıkmışlardı. Ela gökyüzüne baktı. Gökyüzü kara kara bulutlar ile kaplıydı. Arkadaşlarına; "Yağmur yağacak, eve koşarak gidelim," dedi.

Eve doğru koşmaya başladılar. Yağmur da hızla yağıyordu. Evin yakınında yolun bir kenarında kızıl bir toprak vardı. Yağmurla birlikte kızıllığı daha da ortaya çıkmıştı. Anneannesi daha önce "Burası killi toprak," demişti, onu hatırladı. Oraya adımını atar atmaz ayağı çamura gömüldü. Tabanının izi çıktı. Bu durum Ela'nın çok hoşuna gitmişti. Bu sefer de toprağı elinin izini çıkarttı. Sonra eline bir parça çamur aldı. Tabak yapmaya çalıştı; gerçekten de şekil verebiliyordu çamura. Bunu gören arkadaşları da birer parça çamur alıp şekil vermeye çalıştılar. Arkadaşları ile yağmur dinince burada buluşalım deyip sözleştiler.

Eve gidip yemek yiyene kadar yağmur dinmişti bile. Tekrar o yerde buluştular. Akşama kadar çamurla oynayıp akıllarına ne geldiyse yapmaya çalıştılar. Telefon, tabak, bardak... Sonra onları eve götürüp kuruttular. Bu oyunu çok sevmişlerdi. Sonraki gün yine aynı yere oyun oynamak için gitmişlerdi. Ancak sıcaktan dolayı çamur kuruyup tekrar toprak haline gelmişti. Oyuncak yapamayacakları için çok üzüldüler. Tüm çocuklar içlerinden yağmur yağsın diye dua ediyorlardı. 

Birkaç gün sonra tekrar yağmur yağdı. Ela ve arkadaşları kurs çıkışı koşarak oyun oynadıkları yere geldiler. Akşama kadar çamurda oyun oynadılar. Yorgunluktan eve zor gittiler, erkenden mışıl mışıl uyudular. Ela ve arkadaşları çamurdan oyuncak yaparak kendi kendilerini eğlendirmeyi öğrenmişlerdi. El marifetlerini geliştirmişlerdi. Peki ya istediği oyuncağı aldıran çocuk, nasıl öğrenecek kendi kendine eğlenmeyi? Küçücük elleriyle toprağı şekillendiren çocuklar, ileride kendi hayatlarını da şekillendirecekler. Peki ya elleri hiç toprağa dokunmamış çocuklar? Nasıl kendi hayatlarını şekillendirebilecekler? Hiç yorulmadan istedikleri oyuncaklara ulaşan çocuklar mutluluğa da bu kadar kolay ulaşabilecekler mi?

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.

Yorumlar

  1. Evlere kapandıkça çocuklar hem çocukluğundan hem toplumdan uzaklaşarak büyüyorlar malesef..

    YanıtlaSil
  2. 'Küçücük elleriyle toprağı şekillendiren çocuklar, ileride kendi hayatlarını da şekillendirecekler.' Kendi hayatını şekillendirmek. İnsanı derin derin düşündürüyor.

    YanıtlaSil
  3. Eskiden çocukların oyuncak yapma, kendi aralarında oyun kurma marifeti vardı, şimdi kurulmuş elektromanyetik oyunlara hapsedilmiş ruhen hasta çocuklar var...

    YanıtlaSil
  4. Emeğinize sağlık. Şimdiki çocukların bu kadar oyuncak arasında neden hala mutsuz olduklarını düşündüren çok güzel bir yazı olmuş. Şimdiki çocukların oyuncakları var ama oyunları yok. Eskiden oyunlar vardı beştaş oynardık. Eğlenmek için taşlar yetiyordu. Taşlar biraz daha renkli ve pürüzsüz olursa daha mutlu oluyorduk. Eskiden mutlu olmak ne kadar kolaymış...

    YanıtlaSil
  5. Doğalın verdiği huzuru hiçbir yapay veremez emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. İmkanlar arttıkça mutlu olmak zorlaşmaya başladı, maalesef..

    YanıtlaSil
  7. Çamurdan oyuncak tabakların bardakların tencerelerin yerini artık plastikleri aldı. Ve artık çelik tencerelerin yerini yemek yapan robotlar , hamur yoğuran makinalar , robot süpürgeler alıyor. Şimdiki çocuklar hazıra alışınca ilerde de herşeyin robotunu seçecek haliyle .

    YanıtlaSil
  8. Elinize sağlık güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  9. Güner Tozkoparan27 Aralık 2022 13:55

    İmkan sağladıkça daha mutlu olacağını düşündüğümüz çocuklarımızı ne kadar marifetsizleştiriyoruz aslında. Bu yazı ile ne kadar doğru tanımlamışsınız neyin neden olduğunu. Keşke ilk söylenenler ilk söylendiğinde anlaşılabilse.

    YanıtlaSil
  10. Peki ya elleri hiç toprağa dokunmamış çocuklar? Nasıl kendi hayatlarını şekillendirebilecekler? Çok güzel bir anlatım emeğinize sağlık. Hayatlarımızı Doğru ve güzel şekillendirmek dileğiyle..

    YanıtlaSil
  11. insana emeğinin karşılığıdır marifetleri, çok doğru ve çok yerinde anlatış teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
  12. İhtiyaç fazlası her şey zamanla yerini mutsuzluğa bırakıyor, hatırlatma niteliğinde olan yazı için teşekkür ederiz. Problemin ana kaynağı imkan fazlalığı sanıyorum ki..

    YanıtlaSil
  13. merve buyuran16 Mart 2023 15:27

    hayatlarını dizayn edebilen çocuklar yetiştirebilmek dileği ile...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder