Her Şeyi Bilen

 

HER ŞEYİ BİLEN

Artık eskisi kadar heyecanlanmıyordu kürsüye çıktığında. Katıldığı kongrede, sahneye gayet rahat bir şekilde çıkmış, üzerinde çalıştığı araştırmasını meslektaşlarına emin bir şekilde anlatmıştı. On iki yıldır bu konu üzerinde çalışıyordu ve baya yol kat etmişti. Bu konuda bu derecede bilgi sahibi olan az sayıda insandan biriydi. Bu yüzden de alanıyla ilgili dünya çapındaki neredeyse her kongreye çağrılır ve mümkün oldukça hepsine katılmaya çalışırdı.

Sunum bitiminde sorulan sorulara da detaylı cevaplar verip en sonunda alkışlarla inmişti sahneden. Meslektaşları onu kokteyl salonunda da yalnız bırakmamış, bilgi paylaşımında bulunmak için etrafını sarmıştı. İki saatin sonunda iyice yorulduğunu hissetti ve izin isteyerek alandan ayrıldı.

Kongre için bu şehre geleceğini duyan samimi dostu, yılların özlemini gidermek için onu akşam yemeğine davet etti. "Elim boş gitmeyeyim,’’ diye düşünen Kenan, şehrin en büyük kitapçısına uğrayıp dostu için kitap bakınmaya başladı. İnsanlara kitap hediye etmeyi severdi. Çocukluğundan beri iyi bir okurdu ve etrafına da hep bunu aşılamaya çalışmıştı.

Beş katlı, her tarafı kitaplarla çevrili olan bu kitapçıda birden durdu ve etrafına baktı: "Ne kadar da çok kitap var," diye düşündü. Daha önce yüzlerce kitapçıya gitmiş, dünyanın en büyük kütüphanelerinde ders çalışmış, kitap karıştırmış biri olarak hiç böyle düşünmemişti. Tarihteki tüm meşhur kütüphaneleri aklından geçirdi. Bugüne kadar yazılmış olan tüm kitapları gözünün önüne getirmeye çalıştı. "Gerçekten ne kadar çok kitap var. Bu kitaplardaki bilgiler, bu bilgileri araştıran insanlar. Bir insan bir ömürde en fazla kaç tane nitelikli kitap yazabilir ki? Ya da kaç alanda ustalaşabilir, derinleşebilir?" Kendi araştırmasını düşündü, on iki yıldır aynı konu üzerinde çalışıyordu ama hala bilmediği o kadar çok şey vardı ki.

Önceden izlediği bir belgesel geldi aklına. Uzun yola çıkan otobüslerin ön camına çarpıp ölen böcekleri inceleyen bir adamdan bahsediyordu belgesel. Adam hayatını, çarpmanın etkisiyle cama yapışan bu böceklerin incelenmesi ve sınıflandırılmasına adamıştı. Böylelikle yeni türler keşfediyordu. O kadar çok tür vardı ki; "Yeni yeni türler keşfediyoruz ve daha bilmediğimiz bir çok tür olduğuna eminiz," demişti adam.

Sonra üniversitede aldığı seçmeli ders aklına geldi: Akaroloji. Evimizde, yataklarımızda, halılarımızda, bedenimizden dökülen ölü derilerle beslenen mikroskobik canlılar; "Akar"lar. Ve sadece bunlarla ilgilenen bir bilim. Ve ömrünü bu canlıları araştırmaya, farklı türlerini bulmaya  adamış bir hoca.

Son zamanlarda keşfedilen yeni mağaraları ve bu mağaralarda keşfedilen yeni hayvan türlerini düşündü, okyanus derinliklerinde, insanların ulaşamadığı yerlerde keşfedilmeyi bekleyen canlıları. Küçüklüğünden beri öğrenmeye açlığı vardı: insan anatomisi, insan davranışları, toplumsal davranışlar, tarım, uzay, mekanik, su altı.. Hepsiyle ilgili bir şeyler okumuş ve öğrenmişti. Ama bilmediği daha bir çok şey, aklına bile gelmeyen bir çok alan vardı.

"Hayat çok garip..." diye düşündü. "Ne kadar çok bilgi var, insan sadece tek bir bilim dalına ömrünü adasa bile bildikleri, bilmediklerinin yanında denizde bir damla gibi."

Sonra ders aldığı, alanında en iyi olan, o konuda ün salmış hocalarını düşündü. Nasıl da kendilerinden emin, "Bu konuda benden iyisi yok, yıllarımı bu konulara adadım tabi ki en iyi ben bilirim." edasında olduklarını hatırladı. Onlar gibi olmayı asla istemediği halde, kendisinin de hızla bu yolda ilerlediğini, bir konuyu etrafındakilerden iyi bilince "En iyi bilen, her şeyi bilen," gibi tavırlara meylettiğini fark etti. Oysa ki tüm ömrünü bilime adasa, bir kaç dalda birden derinleşse bile, bilmedikleri çok daha fazla olacaktı. Ama insan nasıl da kibirleniyor, ben biliyorum sanıyor, böbürleniyor. Bunu bugüne kadar nasıl fark etmediğine şaşırdı; "O kadar aciz ve cahiliz ki kendimizi bir şey sanıyoruz. Tüm insanların bildikleri bir araya toplansa, belki de yeryüzü son bulduğunda bile hala hiç keşfedemediği, hiç bilemeyeceği şeyler olacak,’’ diye düşündü.

Oysa tüm bunları bilen 'Bir'i var. Gerçek Alim’i tanımaya karşı içinde bir merak uyandı. Arkadaşına alacağı kitabı sonunda buldu. Hayatı boyunca bir çok şey okuyup, Her Şeyi Bilen’in gönderdiği kitabı okumamış olmasına şaşırdı. Bir kendine bir de ona aldı. "Okudukça acizliğimizi ve cahilliğimizi hatırlayalım" diye bir not yazdı. Bu kitabı okumadan bir şeyler bildiğini iddia etmek o anda çok gülünç geldi. "Gerçekten çok aciziz." dedi: "Gerçekten çok cahiliz."

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.

Yorumlar

  1. Önceliklerimizi yeniden gizden gecirmemiz icin bir hatirlatma olmus bu yazi🥰

    YanıtlaSil
  2. İnsan küçücük bir şey bilince dünyaları ben yarattım sanıyor. Oysa çok cahiliz. Öğrendikçe aslında ne kadar da bilmediğimizi fark ediyoruz.

    İnsanın acizliğini ortaya koyan güzel bir yazı olmuş. Teşekkür ederiz :)

    YanıtlaSil
  3. “Her bilenin üstünde daha iyi bir bilen vardır.” sözünü çok güzel anlatan bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  4. Her bilenin üstünde bir bilen vardır....
    Yûsuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini aramaya başladı. Sonra su kabını kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz Yûsuf’a böyle bir plan öğrettik. Yoksa kralın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah’ın dilemesi başka. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. Yusuf 76.

    YanıtlaSil
  5. Güner Tozkoparan27 Aralık 2022 13:41

    Ne kadar güzel bir anlatım ve anlatılanlar ne kadar da doğru. İnsan. Okurken kendini cahilliğini görüyor. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  6. Asıl bilenin karşısında insanın kendi acizliğini bilmesi ne güzel. Rabbinin huzurunda aciz olan her yerde üstün olur evelAllah.

    YanıtlaSil
  7. İnsanoğlunun bildikleri, bilmediklerinin yanında denizde bir damla... Bildiğin bir damlanın hakkini verdiğinde bilmediklerini de öğreten var...

    YanıtlaSil
  8. Gülbahar Yurdusever28 Aralık 2022 10:15

    Bildikçe bilmediğimizi fark ediyorsak bu iyiye işaret 😊

    YanıtlaSil
  9. merve buyuran16 Mart 2023 15:20

    insanın ben biliyorum dediği an kendisini de öğrenmeye kapattığı andır. öğrendikçe ne kadar da az şey bildiğimizi fark etmek ne güzel

    YanıtlaSil

Yorum Gönder