BİR’LEŞMEK
Henüz yirmili yaşlarının ortalarındalar, Hande ile Kerem.
Henüz birbirlerinden habersiz...
Güzel bir yaz sabahı çok sevdiği bir ablasından aldığı
mesajla uyandı Hande;
“Günaydınnn! Mezun
oldun mu?”
Herkes bilirdi Hande için okulunun ne kadar önemli
olduğunu. Tüm hayallerini, planlarını okuldan sonraya ertelemişti ne de olsa.
Yarı uykulu gözlerle, biraz da şaşkınlıkla cevap verdi mesaja. “Günaydın Sevgi
abla. Bu yaz başında oldum evet. Hayırdır?”
Hande bu mesajla hayatının tamamen değişeceğinden
habersiz gününü rutinleriyle başlatmıştı. Yatağını topladı, kahvaltı için çay
suyunu koydu, ortalığı biraz toparladı ve kahvaltıyı hazırlarken kardeşini
ekmeğe gönderdi. Ve bir telefon. Sevgi abla...
“Hande? Seni birisiyle tanıştıracağım.”
“Nasıl yani?”
“Abla, okul bitince evlilik düşünürüz, dememiş miydin?
Okul bitmiş. Aklıma düştün yazdım işte ben de. Seni biriyle tanıştırmak
istiyorum.”
Sevgi ablası, Handenin çok sevdiği, çok güvendiği bir
büyüğüdü. Zor zamanlarında yanında olmuş, desteğini hiç esirgememişti
kendisinden. Bu yüzden onun düşüncesine çok güvenirdi. Bir şey söylüyorsa,
vardır bir bildiği derken kabul etti görüşmeyi.
Aradan biraz zaman geçti. Elinde damat kahvesiyle Hande
Kerem’in yanına gidiyordu. Bir an duraksadı ve dedi ki:
“Hayat sen ne garipsin.”
“Hiç ummadığın anda oluyor canım yaaa!” cümlesiyle çok dalga geçtiğini hatırlıyor Hande. Ama gerçekten de öyleydi, hiç ummadığı anda olmuştu, hiç gündeminde değilken. Elbette Hande de çoğu genç kız gibi evliliğe niyetliydi. Ama bunun şuan olacağı aklının ucundan geçmiyordu. Bir anda gelişen bu süreç, hayatın onları desteklemesi ve yolları açmasıyla, bir anda evlilikle son buldu. İnsanlar yıllarca düğün hazırlığı yaparken Hande ve Kerem’in o kadar vakti olmadı. Haliyle evliliklerine eksik başlamak zorunda kaldılar.
“Zamanla tamamlarız, acelemiz yok,” derken ne kadar doğru
bir karar aldıklarından habersizdi bu ikisi. Herkesin “Tam olsun, bu olmazsa
olmaz. Şu olmazsa ben hayatta evlenemem,” sözlerine karşılık, eksik kaldılar.
Eksik bırakmamak,
tamamlayarak tamamlandığını zannetmek...
“Onlarca yemek takımı olmadan, kahve fincanlarını
sergilediği dolabı olmadan, instagram fenomeni sunum perilerinin bin bir çeşit
varaklı, simli, aynalı sunumlukları olmadan da ev mi kurulur ya?” diye düşünür
insan. Çünkü bir tık uzağımızda olan sanal alemde her şey öyle görünüyor.
Tamamlanmış ve mükemmel. Bir ‘story’ çekilmiş ve ardından da bir link
bırakılmış ve insan zannediyor ki hasır tepsim olmazsa olmaz.
“Aaaa, senin bir ayaklı süpürgen yok mu yoksa?”
“Ne ayaklı süpürgesi hani robot süpürgeydi olmazsa
olmazımız, işlerimizi de kolaylaştırıyordu?”
“Aaaa, yok yok, değişti o değişti. Artık ayakta olan.”
İşte bu sebeple unuttu insan, neyin istek neyin ihtiyaç
olduğunu. Aç olmadığı halde karnını doyurmaya çalıştıkça midesini büyüttüğünü.
Artık doymak için daha fazla yemeğe ihtiyaç duyduğunu...
Hande ve Kerem eksik kaldılar, ama tamamlandılar. İki
kişiyken, eksikliklerini tamamlama çabasıyla birleştiler. Bir oldular.
Evliliklerinin sekizinci ayında sıra nihayet salon halısına gelmişti. Mağaza mağaza dolaşıp evlerine uygun halıyı arıyorlardı. Hande’nin zihninde her zaman eşinin bütçesi vardı. Çünkü evlenirken eşine de, kendine de söz vermişti elinden geldiğince uyumlu olmaya. Derken dükkan dükkan gezip hem fiyatı uygun hem salona uyumlu bir halı bulamadılar. “Artık başka bir zamana,” demişken, dönüş yolunda evlerinin karşı caddesinde bir mağaza daha gördüler.
Mağazada isteklerine uyumlu bir kaç halı beğendikten sonra Hande en uygununu seçme kararı aldı. Mağaza sahibi: “Bir de bunu göstereyim ablama,” derken son bir halı açtı ki, Handenin gözleri parladı. Çok beğendiğini belli etmemeye çalışarak, “Bu da çok güzelmiş... Ama bu olsun,” dedi.
Kerem hemen oradan “Yok abi, bu olsun,” dedi en son
açılanı işaret ederek. Hande şaşkın şaşkın eşine baktı. “Sen bunu sevdin,” dedi
Kerem yüzünde bir tebessümle. Hande beğendiğini alma sevinciyle, Kerem de eşini
mutlu etmenin sevinciyle yuvalarına geçtiler.
Yuvaları oldu artık, o ilk başta çok da içlerine sinmeyen
evleri. Geçen zaman içinde gösterdikleri çabaları, evlerini yuvaya çevirmişti.
İşte Halil İbrahim bereketi dediğimiz şey sadece
sofralarımızın bereketlenmesi değil. Hayatımızın, ilişkilerimizin,
evliliklerimizin, huzurumuzun, mutluluğumuzun da bereketlenmesi. Karşılıklı
ihtiyaç görme niyetiyle, aile olma niyetiyle yola çıkmış, tamamlanmayı tamamlamakta
aramayan, eksiklerini kompleks haline getirmeden elinde olan her neyse, onu en
güzel şekle sokmaya çalışarak sahip olunan bir bereket.
Ve böylelikle, ikiyken BİRleşebilmişlerdi...
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi tutarlı, uygulanabilir, anlaşılabilir, faydalı bilgilerle hayatımızı kolaylaştırmamızı sağlar. Bu bilgilerle insan ailesiyle, arkadaşlarıyla çocuğuyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabilir, eşiyle nasıl mutlu olabilir, patronuyla iş arkadaşıyla, müşterisiyle nasıl daha etkili bir iletişim kurabiliri öğrenir.
Allah birleşenlerden olabilmeyi herkese nasip etsin. Ne güzel bir anlatım😊 elinize emeğinize sağlık
YanıtlaSilKeşke herkes bilse sen kendinden eksilttikçe imkanı , Allah'ın seni arttıracağını ...
YanıtlaSil“Bereket” insan aza önem verdikçe, ihtiyaç giderdikçe bereketi artıyor. Ne güzel anlatılmış kalemine sağlık ☺️
YanıtlaSilTamamlanmaya adanmış hayatlar.. ne acı ama gerçek ..
YanıtlaSilEğitimlerin de amacı bu değil mi az imkana ihtiyaç duymak, çok marifet elde etmek. Olmasa da olur diyerek daha az daha özgür , minimalist yaşayabilmek. Sadeleşmek bir yerde özgürleşmek anlamına geliyor.
YanıtlaSilAynı amaç için aynı hedefler için birleşmek çok güzel. Uyumlu olmak da güzel ama Halilibrahim bereketi bambaşka. Ben onun ihtiyacına konsantre oluyorum o da benim ihtiyacıma konsantre oluyor işte o zaman tadından yenmiyor. Rabbim hep hayırda birleşmeyi nasip etsin.
YanıtlaSilHakikaten öyle. Başta eksik bırakıp sonra yavaş yavaş tamamlamak çok kıymetli oluyor.
YanıtlaSilHalil ile İbrâhim'in bereketi kendinden önce karşıdakini düşünmekte yatıyor... İlişkilerimizde herdaim bencil olmak yerine sencil olabilmek dileğiyle ..
YanıtlaSil“Bir taraftan yapıyorum, diğer taraftan eksiliyor” :) Böyle bir tabir vardır. Ne kadar insanı diri tutan bir şeymiş aslında bu eksiklik.. Eksiliğini sevdiren bir yazı olmuş, emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilEksiklikler bir şekilde giderilir. Önemli olan "bir" olabilmek, aynı yöne bakabilmek..🌹
YanıtlaSilİsteklerle ihtiyaçlar o kadar karıştı ki çok güzel bir yazı olmuş teşekkürler 🍃
YanıtlaSilgünümüzde şatafatlı düğünler eksiksiz çeyizler ve sonrası kavgalar ile devam eden bir süreç. Ama eksik başlamak ne kadarda önemliymiş. 8 ay sonra salon için halı bakmanın keyfi bir başkadır:)
YanıtlaSil