Hazır Mıyız?


HAZIR MIYIZ?

"Neredeyim ben? Gözlerimi neden açamıyorum, hareket edemiyorum. Ne oluyor bana? Ağzımı da açamıyorum. Bu ne demek şimdi? Şaka mı bu? Bağladılar mı beni buraya? Ama hiçbir şey hissedemiyorum. O ses de ne, biri mi konuşuyor? Bir kapı sesi, içeri biri girdi. Zeynep’in sesi bu. Neden ağlıyorsun Zeynep? Ağzımı açamıyorum, konuşamıyorum Zeynep kurtar beni, neler oluyor?"

"Murat’ım ne yapacağım ben şimdi. Seni bu halde görmeye dayanamıyorum. Duyabiliyor musun beni? Hayatımı devam ettiremiyorum sevgilim. Her yerde sen varsın. Dün düğünümüz olacaktı, bugün evimizdeki ilk günümüz. Şimdi her şey anlamsız. Senin uyanmana dair umutlarım olmasa yaşamaya güç bulamam Murat'ım. Uyanırsın değil mi, uyan ne olur. Yarım kaldım Murat. Aklım yarım, kalbim yarım, hayatım yarım. Ne yapacağım sensiz, ne yapacağım? Buna hazır değilim... Beni bırakma Murat!"

"Zeynep, Zeynep, aşkım. Duymuyor musun beni? Bak ben iyiyim ağlama. Lanet olsun, lanet olsun. Nasıl konuşamıyorum, ne oldu bana? Delirmek üzereyim Zeynep. Zeynep gitme, gitme Zeynep. Olamaz çıktı. Ne oldu bana, biri bir şey söylesin. Dün evlenecektik dedi. En son hangi günü hatırlıyorum?  Lanet olsun nasıl geldim buraya, hatırlamıyorum hiç bir şey. Neresi burası hastane mi, neresi? Ayak sesleri geliyor. Lütfen buraya gel."

Deneyimsel Tasarım Öğretisi


"Yavrum, Murat’ım, ilk göz ağrım. Nasıl dayanacağım bu acıya? Yavrum yüreğimde bir kor var, nefes alamıyorum, Murat’ım. Allah’ım benim ömrümden al oğluma ver ne olur. O daha çok genç. Önünde çok uzun bir yol var. Daha evlenecek, kucağıma torunumu verecekti. İşini yeni kurmuştu, daha birçok başarıları olacaktı. Allah'ım evladım beni hiç üzmedi ne olur bana bağışla onu. Dayanamıyorum Allah'ım yavrumu böyle görmeye."

"Anne, anne ne olur duy beni. İyiyim ben, bak üzülme bu kadar. Anne ne olur ağlama, perişan etmişsin kendini. Ben buradayım, siz duyamıyorsunuz beni. Daralıyorum anne, ne yapacağım bilemiyorum. Neredeyim ben, niye duyamıyorsunuz? Benim sizi duymam normal mi? Benim tamamen uyuyor olmam gerekmiyor muydu? Öldüm mü? Ama bir makineden ses geliyor, makineye bağlıyım şuan değil mi? Ne oldu, kaza mı geçirdim? Allah'ım kafayı yiyeceğim. Zihnimin içinde hapis kaldım, bu nasıl bir şey? Anne kim geldi, kapı açıldı sanki. Babamın sesi bu. Baba, baba!"

"Ayşe yeter artık, sana da bir şey olacak diye korkuyorum. Yapma bunu! Kendine de, bize de. Hem bak Murat hissediyorsa, üzüldüğünü anlarsa, o da çok üzülür. Biliyorum bir sürü hayallerimiz vardı. Evladımızın mürüvvetini görecektik. Onunla beraber iş yapacaktık. Torunumuzu alıp hafta sonu kahvaltıya geleceklerdi. Torunumu markete götürecektim, bisikletini ben alacaktım. Ben üzülmüyor muyum sanıyorsun. Kahroluyorum ama elimden bir şey gelmiyor. O yüzden burada böyle yapmayalım. Oğlumuz için. Gel dışarı çıkalım hayatım, elini yüzünü yıkayalım. Oğlumuz için dua edelim, Allah'ım bize dayanma gücü ver."

"Baba ne olur sen duy bari. Gitmeyin ne olur, bırakmayın beni burada. Gitmeyin durun! Lanet olsun. Biri bir şey yapsın artık. Ya uyanayım ya öleyim, dayanamıyorum. Yine kim geldi? Tanımıyorum bu sesleri. Siz kimsiniz? Doktor ve hemşire mi? Ne oldu bana söyleyin lütfen. Ne! Trafik kazası mı geçirmişim, ne zaman, nasıl olur, hiç bir şey hatırlamıyorum. Komada mıyım ben şimdi? Herhangi bir uyarana yanıt veremiyor muyum, o ne demek? Ama sizi duyuyorum. Ne olur yardım edin."

"Doktor Hanım, Ne düşünüyorsunuz bu savaşı kazanacak mı sizce?"

"Kazanıp kazanamayacağını zaman gösterecek, umarım kazanır."

"Ailesi perişan halde. Biliyor musunuz? Normalde dün düğünü olacakmış. Her şey hazır, ama bir haberle tüm ailenin hayatı alt üst oluyor. Kimse hazır değil bu duruma, ölürse herkes yıkılır."

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

"Hemşire Hanım, siz de işinizde yıllandıkça göreceksiniz. Ben yıllardır vefat eden çok hasta gördüm, hazır olanını hiç görmedim. Her ölüm erken, her ölüm ani. İnsan ölmeyecekmiş gibi yaşamayı; planlar yapmayı çok güzel başarabilen bir canlı. Bu kadar hayatın içinden olan bir şeyi, nasıl bu kadar göz ardı edebiliyoruz, buna şaşkınlığım hiç bitmiyor. Buna biz de dahiliz. Her gün ölümlere şahit oluyoruz ama o sedyede hiç kendimizi hayal etmiyoruz. Bana çok uzak geliyor ölüm, bu kadar yakınımdayken bile. Oysa birazdan eve giderken kaza geçirebilirim, ölebilirim. Ya da bu birazdan olmasa bile bir gün mutlaka olacak ve ben öleceğim. Yine planlarım olacak, yine yarım kalan işlerim olacak. Ama ölüm kesin. Şu dünya hayatında, kesin yaşayacağım bir şey söyle desem söyleyebileceğin tek doğru şey ölüm olacaktır. Ama o kadar olmayacak gibi yaşıyoruz ki. Oysa hayat çok kısa, her şey geçici. Şimdi ölsek her şey yarım kalacak gibi değil mi? Ama ölsem, yerimin boşluğunu doldurmak bir kaç ay, bilemedin bir kaç yıl. Arada bir hatırlayan olursa olur, hüzünle yad eder, sonra hayatına devam eder. Hayat böyledir işte, oyalanıp durduğumuz, kazık çakacağımızı, hiç unutulmayacağımızı sandığımız bir yer. Oysa kimler geldi kimler geçti. İnsan keşke öleceğinin idrakıyla yaşayabilse, ölmeden kendini ölüme hazırlayabilse. Murat hazır mıydı acaba?"

"Hocam! Hocam bakın, hastanın eli hareket ediyor."

"Murat Bey, Murat Bey beni duyabiliyor musunuz?"

"Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa, sizi duyuyorum siz beni duyuyor musunuz?"

"Murat, oğlum ne oldu? Kan ter içinde kalmışsın. Ne bu hal, kabus mu gördün?"

"Hazır değilim anne, hiç hazır değilim..."


Yorumlar

  1. Hangimiz hazırız ki?? Değiliz işte. Sanki ölüm yokmuş gibi yaşamak daha rahat geliyot. Halbuki onu hatırlatarak yaşasak her hareketimiz daha anlamlı

    YanıtlaSil
  2. Hic aklimizdan cikarmamamiz gereken seyi hic yokmus gibi yasiyoruz... Gercekten insan kendine soruyor; hazir miyim diye

    YanıtlaSil
  3. Evet çok çok uzaklarda gibi .
    Hiç hazır değiliz .
    Kabul etsek bile ölümü dil olarak ruh olarak edemiyoruz.
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Hazır mı? Hiç değilim! Ama olmalıyım...

    YanıtlaSil
  5. Ne kadar hazır olmadığımızı bir kere daha hatırlatan çok güzel bir yazı emeğinize sağlık.
    Geçici olduğumuzu kabul edip gerçek bir hayat yaşamak dileğiyle 🌺

    YanıtlaSil
  6. Hayır hazır değilim. Hem de hiç hazır değilim. Belki de hiçbir zaman hazır olmayacağım. Ama o son herkese yakışır her yaşa yakışır her cinsiyete yakışır Her ana yakışır. Her insana her canlıya yakışır. Bütün hayatı anlamlı kılan o son. Neden başladı neden bitti Bu süre neden vardı? Ne kadar da az düşünüyoruz.

    YanıtlaSil
  7. Muhtemelen hiç hazır olamayacağız. Hep bir eksik kalacak. Zaten ona layık olabilmek ne haddimize...Hep Rabbimizin merhametine ihtiyacımız olacak. Eksiklerimizden AFÜVV sıfatına sığınıp , inşaAllah son nefesimize kadar çabalayanlardan oluruz.
    Allah'tan Allah var..!

    YanıtlaSil
  8. Nereye gideceğimizi bile bile hazırlıksız olmamız ne büyük bir yanılgı. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  9. Vakti gelinceye kadar daha iyi, daha güzel işler yapabilmemiz dileğiyle..
    Elinize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  10. yıllardır vefat eden çok hasta gördüm, hazır olanını hiç görmedim. Demek ki hazırlanması gereken bir yer orası...

    YanıtlaSil
  11. Ağız tadını bozan ölüm ahireti hatırlatıyorsa, ölüm ile her şey anlam buluyorsa, O zaman daha ne duruyoruz❓

    YanıtlaSil
  12. Oysa ne çok hatırlamadığım.elinize emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  13. Her anımızı, yarın ölecekmiş gibi hazır, hiç ölmeyecekmiş gibi, gayretli yaşamak dileğiyle..
    Teşekkürler..

    YanıtlaSil
  14. Tüylerim ürperdi .. hiç hazır değiliz .. :(

    YanıtlaSil
  15. Hiç hazır değilim :(

    YanıtlaSil
  16. Merve buyuran16 Mart 2023 20:52

    Çok gerçekçi bir anlatım gözümün önünde canlandı resmen kaleminize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder