Senden Adam Olmaz!

SENDEN ADAM OLMAZ!

Ahmet sıçrayarak uyandı. Aldığı ilaçlar da fayda vermiyordu artık... Zihnindeki sorulardan sıyrılıp bir türlü derin uykuya dalamıyordu. "Bunları birine anlatmasam delireceğim, sanırım şu methini duyduğum psikoloğa gitmenin zamanı geldi." diye düşündü ve randevu aldı.

Görüşme saati yakınlaştıkça heyecanı artıyordu. Sıra kendine gelene kadar bir yandan ayağını sallıyor bir yandan da tırnaklarını yiyordu. "Off, yeter artık daha bekleyecek miyim?" diye düşünürken sekreter hanım ismini okudu.

Ünlü psikoloğun odasına yöneldiğinde ortamın aynı filmlerdeki gibi olduğunu gördü. Yerde kaliteli parkeler, üzerinde antika olduğu anlaşılan kırmızı bir halı, duvarlarda koyu renkli ahşaptan kitaplıklar ve kapının karşısında üzeri minik objelerle dolu uzun, geniş bir masa.

Psikolog Cenk Bey, kendisini ayakta karşıladı ve masanın yanındaki koltuğa buyur etti.

"Evet Ahmet Bey hoş geldiniz. Buyurun sizi dinliyorum."

Ahmet hazırlıksız yakalanmıştı, "Önce havadan sudan konuşmak gerekmez miydi?" diye düşündü ve;

"Şey, yani ben uyuyamıyorum Cenk Bey. Üç yıldır aynı kabusla uyanıyorum. Bıktım artık. İnanın uyumadan yaşayabilecek olsam hiç uyumam."

"Ne görüyorsunuz rüyanızda?"

"Babamı... Kendisi üç sene önce vefat etti. O öldüğünden beri evin tüm yükü benim üzerimde. Bir annem ve iki küçük kardeşim var. Geçimlerini ben karşılamak zorundayım ama bu konuda pek başarılı olduğum söylenemez."


"Babanızı nasıl görüyorsunuz Ahmet Bey?"

"Hep aynı rüya, kendisini göremiyorum sadece sesi geliyor: "Bir baltaya sap olamadın Ahmet! Senden adam olmayacağını biliyordum!" diyor. Ve ben her defasında kan ter içinde uyanıyorum."

"Niye böyle söylüyor olabilir babanız?"

"Bunu yaşarken de söylerdi. Mezuniyetimden beri istediği gibi biri olamadım diye söylenip dururdu."

"Ne mezunusunuz?"

"Makina mühendisiyim. Babamın zoruyla okudum tabi. Aslında benim müziğe ilgim vardı. Konservatuara gitmek istedim, tabii ki izin vermedi. Zaten hevesimi kursağımda bırakmakta üstüne yoktu. Hep onun söylediği, bize dayattığı şeyleri yapmak zorundaydık. Neyse mezun oldum, babamın tekstil atölyesi vardı, arada işyerine uğrardım. O zamandan beri babam "Senden adam olmaz!" demeye başladı. Neymiş, onun yerine işin başına ben geçecekmişim, işi öğrenmeliymişim. Sevmiyorum arkadaş, zorla mı? Ama adam doğru söylüyormuş o ölünce atölyeyi yönetmek bana kaldı, ben ise çuvalladım ve sonunda iş yerini devrettim. Sonra bir fabrikaya girdim mühendis olarak. O işe de kanım ısınmadığı için beş ay zor dayandım ve sonunda onu da bıraktım. İşte tam o sıralar bu rüyayı tek tük görmeye başlamıştım ama ilkin çok da önemsemedim. Sonra arkadaşımın matbaasında çalışmaya başladım. Tabii arkadaşının elinin altında çalışmak insana ağır geliyor. Evet arkadaştan patron olmuyormuş, Allah var bana bir şey demedi ama bunun düşüncesi bile beni yordu ve oradan da ayrıldım."

"Sonra ne oldu?"

"Tabii ki rüyalar sıklaşmaya başladı. O değil, sanki annem de babamla sözleşmiş gibi başladı "Senden adam olmaz!" demeye. Yani sizin anlayacağınız gece merhum, gündüz karısı başımın etini yiyorlar. Yani bu kadar da insanın üstüne gelinmez ki!"

"Peki sonra ne yaptınız?"

"Sonra başladım tüm ilanlara başvurmaya. Yeter ki sussunlar diye garsonluk, kasiyerlik, satış danışmanlığı, anketörlük yaptım. Ama hiç birinde iki aydan fazla dayanamadım.  Ne yapayım hiçbiri benim hayalimdeki iş değildi."

"Hep kendi isteğinizle mi ayrıldınız?"

"Evet. Aslında tam işi öğrenmeye başlıyorum sonra biraz zorlandığımda "Aman, öğrensem ne olacak sanki? Ömrüm boyunca bu işi mi yapacağım?" diye düşünüp bırakıyordum. Ben işleri bıraktıkça merhum ziyaretime daha çok gelmeye başladı. Son bir yıldır sağ olsun uğramadığı gece yok."

"Şuan çalışıyor musunuz?"

"Çalışamıyorum ki. Daha doğrusu çalışacak enerjim olmuyor. Gece doğru düzgün uyuyamadığımdan gündüz sürekli uyukluyorum. Biliyor musunuz en son bir kafede gitar çalıp şarkı söylemeye başlamıştım. Hah dedim ya, buldum işte istediğim işi. İlk başlarda çok güzeldi ama orada da üçüncü ayda sıkılmaya başladım; "Milleti eğlendireceğiz diye geç saatlere kadar şarkı mı söylenir?” dedim ve ayrıldım.

"Yani anlayacağınız gerçekten bir baltaya sap olamadım. Merhum doğru söylüyormuş, meğer benden adam olmazmış. Biliyor musunuz babamın kabrine gidip "Haklıymışsın tamam!  Beni artık rahat bırak!" diye haykırdım ağladım. Yok efendim, bırakmıyor. O yüzden Cenk Bey yardımınıza ihtiyacım var. Yaşamak bana büyük bir yük artık, ne olur beni bu yükten kurtarın!"

"Ahmet Bey, sizce neden böyle oldu? Aslında hayatta en çok yapmak istediğiniz şeye sonunda ulaşmışsınız. Müzisyenliğe adım atmışsınız. Sizce neden ondan bile vazgeçtiniz, ilerletmeyi seçmediniz?"

"Çünkü benden adam olmaz. Oraya gelene kadar bir sürü şey denedim olmadı, hiçbirini yapmak istemedim, babamın laneti üzerime yapıştı."


"Ahmet Bey, insan hayatı boyunca bazı sebepler oluşturur ve onların sonuçlarıyla karşılaşır. İnsanın yanılgısı, sebepleri değiştirmeden sonuçların değişeceğini zannetmesidir. Sizce sürekli hangi sebebi oluşturdunuz ki hep aynı sonucu alıyorsunuz?"

"Bence ben değil de babam sebep oluşturdu. Adam olamazsın dedi, dedi ve olamadım işte bu kadar basit."

"Aslında hayat kiminse sebebi oluşturan da, sonuçtan kaçamayacak olan da odur. Kimsenin problemi başkasının çözümüne bırakılmamıştır. Herkes kendi hayatının dizginlerini kendi elinde tutar, sadece bunu fark etmesi gerekir."

"Ne yani benim suçum mu bu başarısızlık? Ben mi istedim bu kadar beceriksiz olmayı?" 

"Çok sevdiğim bir söz vardır Ahmet Bey; "Hayat seni elemeden sen kendini eleme!" der. Siz kendinizi elemeyi alışkanlık haline getirmiş olabilir misiniz?"

"Bilmem, hiç o açıdan düşünmemiştim, yani bu hayatı ben yaşıyorsam her şey benimle mi ilgili?"

Cenk Bey tebessüm ederek;

"Evet, tam da onu söylemeye çalışıyorum." dedi.

"Peki ne yapmam gerekiyor şimdi? Bu döngüyü nasıl kırabilirim?"

"Merak etmeyin, yeter ki farkına varın ve isteyin, problem varsa çözüm hemen yanında..."

"Yani bu problemin çözümü var mı diyorsunuz?"

"Evet, elbette, çözülemeyecek problem yoktur. Yeter ki gerçek problemi bulalım. Bu konuştuklarımızı düşünün haftaya tekrar buluşalım." diyerek danışanının elini sıktı, kapıya doğru uğurladı.

Ahmet bu kısa ama etkili görüşmenin sonunda bakakalmıştı. Klinikten çıkarken "Ne yani konunun babamla bir ilgisi yok mu şimdi? Peki ya gerçek problemim neydi?” diye düşündü. "Hayat seni elemeden sen kendini eleme!" cümlesinin yaşamında yeni bir sayfa açacağından habersizdi...

Yorumlar

  1. Evet benimde şahit olduğum böyle durumlar var. Hep çalıştığı iş yerini patronunu suçlayıp. Hiç kendi hatam varmı diye bakmayan. Ah ki ah

    YanıtlaSil
  2. Ne kadar da rahat söylüyoruz senden adam olmaz diye.. Rabbim son nefesimize kadar toparlanalim diye gözümüzün içine bakarken.

    YanıtlaSil
  3. İnsan kendini elemediği sürece başaramayacağı iş yok. 👏👏👏👏

    YanıtlaSil
  4. Bilmeden kendimizi eledigimiz ve kaybettiğimiz, sonradan bakıp pişman olduğumuz öyle çok şey var ki hayatta... Bilmeyince çok zor bilince çok kolay şeyler aslında.

    YanıtlaSil
  5. Fatma Koçer6 Ekim 2022 00:42

    Bir çok insanın yüreğinden dokunan bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  6. “Problem varsa çözüm de yanı başında “ bir bilebilseydik şikayet etmeden

    YanıtlaSil
  7. Gülfem Türker7 Ekim 2022 10:17

    Hayat seni elemeden sen kendini eleme...
    Çok güzel bir makale, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  8. Hayat seni elemeden sen kendini eleme.. ben de yaşamımda yeni bir sayfa açacağından habersiz yazmıştım bu cümleyi defterime .. bu güzel hatırlatma ve kendimi elememek için sebep oluşturacak bilgileri edinmeme vesile olan herkese çok teşekkürler .. :)

    YanıtlaSil
  9. Senden adam olmaz !
    Ne kadar üzücü :(
    Ümit dolu olalım inşALLAh🤲

    YanıtlaSil
  10. İNSANIN AKİBETİNİ İNSAN TAYİN EDEMEZ Kİ

    YanıtlaSil
  11. 'Aslında hayat kiminse sebebi oluşturan da, sonuçtan kaçamayacak olan da odur. Kimsenin problemi başkasının çözümüne bırakılmamıştır. ' insan sadece bu bilgiyi bilse birçok problemini halleder. Çözümü başkasından beklemek yerine, başkalarını suçlamak yerine kendine yapabileceklerine odaklanır. Çok önemli bilgiler teşekkürler.

    YanıtlaSil
  12. Hayat seni elemeden sen kendini eleme. Bu cümleyi ilk duydugumda çok etkilenmiştim sonra bunu hayatımın bir yerinde uygulandığimda çok faydasını gördüm. İyiki elememisim devam etmişim dedim. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  13. Neyse ki yaşıyorsan hala kabusla da olsa uyanmanı sağlıyorsa hayat, mutlaka her problemin çözümü var.. Her gecenin sabahı olduğu gibi.. Yeter ki bakmayı bilelim.. Gözünü kapatınca güneş doğmaktan vazgeçmiyor çünkü :)

    YanıtlaSil
  14. İnsan hep başkaları suçlar, egoya çok uygun bir hareket. Sebepler bizim elimizde olduğunu unutmamalıyız

    YanıtlaSil
  15. merve buyuran2 Kasım 2022 19:47

    insan suçu hep başkasına atmaya meyilli. gerçeği görebilmemiz dileği ile... elinize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder