Timur'un Filleri

 


TİMUR’UN FİLLERİ

Timur, Nasrettin Hoca'nın köyüne bir fil hediye etmiş. Fil, şehirde bağ, bahçe ne var ne yoksa silip süpürmüş. Bununla kalsa iyi; şehirdekiler fili beslemek için ambarda, kilerde ne varsa tüketmişler.

Bakmışlar ki böyle olmayacak, şehrin ağaları Nasreddin Hoca’ya gelerek: "Aman hocam nedir bu filden çektiğimiz. Hünkar seni dinler. Hünkarla konuş da şu fil belasını başımızdan alsın." demişler.

Hoca; sakalını sıvazlayıp bir yol düşünmüş ama bulamamış; "Hadi o zaman hep beraber gidelim Timur’a, bu fil başımıza dert oldu, geri almanızı rica ediyoruz diyelim. En iyisi böyle olacak." demiş.

Hoca önde, ağalar arkada, huzura çıkmak için yola düşmüşler. Otağın kapısına gelindiğinde hoca, durumu tekrar görüşmek üzere arkasına dönmüş bakmış bir de ne görsün, ağalardan eser yok, arkasında in cin top oynuyor.

Hoca; "Ben yapacağımı bilirim size, hem söz verirsiniz hem de kaçarsınız ha!" demiş.

Timur, bir süre sonra Hoca’yı huzuruna kabul etmiş.

“Hayırdır Hoca, yine ne istiyorsun?” demiş Timur.

Hoca; "Devletlim, şehrin ağaları beni size ricaya gönderdiler. Hediyeniz olan filden çok memnun kaldılar. Garibim yalnız kalıyor bir tane daha fil istiyoruz." demiş.

Timur; "Hay hay! Ne demek hoca. İstediğiniz fil olsun. Var git müjdeyi hemen ver." demiş.

Nasreddin Hoca, otağın kapısından çıkınca, ağalar hemen hocanın etrafını sarmış; "Müjde bekleriz Hoca, fil ne zaman gidiyor?" demişler.

Nasreddin Hoca; "Alın size müjde, dişisi de yarın geliyor!"

Peki, bu filleri Timur nasıl ve nereden bulmuştur? Anadolu’ya Nasrettin Hoca'nın köyüne nereden gelmiştir?

Timur ordusu Anadolu’dan çıktığı yolculuğunda Hindistan sınırına kadar dayanmış önüne geçen toprakları alarak ilerlemektedir. Oğlunun başında olduğu orduyla birlikte Hindistan yakınlarında birleşerek içlere doğru ilerlemeyi sürdürürler. Delhi yakınlarında karşılaştıkları ordu ile savaşa girerler. Ancak düşman ordusunda onlara çok büyük bir avantaj sağlayan filler vardır. Savaşın daha ilk günü Timur ordusu filler yüzünden geri çekilmek zorunda kalır. Timur ordusu ilk defa fillerle karşılaşmaktadır. Bölük komutanları ilk gün savaş devam ederken Timur’a gelip, savaştan tamamen geri çekilmek zorunda olduklarını, fillerin kendilerini alt edeceğini söylerler. Savaş tüm hızıyla devam etmekte iken bir karar vermek gerekmektedir ancak Timur komutanlarına şaşıracakları bir şey söyler: “Benim biraz uyumam lazım..."

Herkes birbirine bakar, "Nereden çıktı şimdi bu?" dercesine. Ama kimse Timur’a bir şey diyemez. Timur çadırına çekilir ve kısa bir süre sonra çadırdan çıkar. Bölük komutanlarını çağırıp her birinin emrinde kaç deve olduğunu sorar. Etraftan çalı çırpı toplanmasını ve develerin sırtlarına yüklenmesini ister. Kimse nedenini anlamaz. Develerin arkasına birer meşale yakıcı görevli, birer okçu ve birer atlı savaşçı görevlendirir. Ve savaş tüm hızıyla devam ederken develeri ve arkasındaki okçuları, atlıları öne geçirerek; "Yakın develerin üzerindeki çalı çırpıyı!"

Develerin üzerinde kocaman birer alev topu oluşur. O ana kadar tüm güçleriyle kendilerine doğru önüne çıkan her şeyi ezerek gelen filler bir anda ürkerek geriye doğru kaçışmaya başlarlar. Ve kaçarken kendi taraflarındaki Hindistan ordusunu ezerek kaçarlar. Savaşın seyri bir anda değişir. Filler bir anda Timur’un ordusunun lehine hareket etmeye başlarlar ve Timur savaşı kazanır. Filleri de ele geçirir.

İşte Nasrettin Hoca'nın köyüne gönderdiği fillerin geliş hikayesi...

Peki, kimsenin anlamadığı Timur’un ateş yaktırma fikri nereden çıkmıştı?

Timur'un bildiği bir şey vardır, daha önce fillere sahip olmasa bile fillerin ateşten korktuğunu bilmektedir. Avantaj kendisinde olmasa bile rakibinin elindeki avantajın özelliklerini iyi tanımaktadır. Ve böylelikle Timur rakibini çok iyi tanıyarak,  rakibinin ordusunda olan fillerin özelliklerini bilerek aslında kendi dezavantajına olan bir olayı avantaja çevirmiş ve savaşı kazanmıştır.

Tarihte kazanılan çoğu savaşa baktığımızda avantajlı olmaktan ziyade o avantajı kendi lehine çevirenlerin kazanmış olduğunu görürüz. Bu da düşmanının özelliklerini tanıyarak olur. İnsan tanıyamadığı, adını koyamadığı bir şeyle mücadele etmekte zorlanır.

Peki, günümüzde insan kendi düşmanını tanıyor mu?

Kendinin ve düşmanının avantaj ve dezavantajlarını biliyor mu?

Peki, bunları öğrenirse neler olur sizce?

Yorumlar

  1. Güzel bir bilgi olmuş teşekkürler. İnsan düşmanını tanımalı düşmanının hem avantajlı hem de dezavantajlı olduğu yerleri tanımalı ki savaşı kazanabilsin. İnsanın en büyük düşmanı kim?
    İnsanın kendi zaafları desek; çünkü insan zayıf olduğu noktalarda hep gol yer. O zaman ben kendi dezavantajlı olduğum yerleri zayıf noktaları mı bilirsem buraları güçlendirmeye çalışırım. Kendimizi tanıdığımız kim kimdir eğitimleri için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. İnsan gerçek düşmanını tanısa ona göre strateji geliştirebilir. Kendi avantajlarını dezavantajlarını görür ve dezavantajlarını avantaja çevirir. Çok güzel bir yazı ve yazım tarzı olmuş ellerinize sağlık..

    YanıtlaSil
  3. Fevkalade bir bakış açısı ve fevkalade bir deneyim transferi.. Kaleminize yüreğinize zihninize sağlık 🌸🌸🌸

    YanıtlaSil
  4. Fatma Koçer1 Ekim 2022 15:29

    Aleyhine olan bir çok şeyi lehine çevirebilmek insanın hayatına çok konfor katacak bir şey olsa gerek…

    YanıtlaSil
  5. Işıl Sezer1 Ekim 2022 22:43

    Tarih bize böyle anlatılsaydı keşke. Stratejilerle. Etkileyici bir yazı.

    YanıtlaSil
  6. İnsan kendi özelliklerini ve düşmanın özelliklerini bilirse süreci yönetir ve başarılı olur
    Kaleminize sağlık çok keyifli olmuş

    YanıtlaSil
  7. Çok güzel elinize sağlık 😊

    YanıtlaSil
  8. Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  9. İnsan hem kendi hem karşı tarağı tanırsa avantaj ve dezavantajları bilir ve süreci için çözüm üretebilir .Ne güzel bir öykü teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  10. Yazı harika olmuş

    YanıtlaSil
  11. Tarihten deneyim çıkartmak böyle bir şey işte. Gerçek düşmanımıza karşı en etkili stratejilerle yaşayıp savaşını kazananlar oluruz inşallah..

    YanıtlaSil
  12. Her topluluk bir anlam ve amaca göre yaratılmış. Dost düşman ayırt etmek, tanışmak, ilişki kurmak, ihtiyaç görmek..Sonra sınavını tamamlayıp geriye dönmek..
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  13. Gülbahar Yurdusever17 Ekim 2022 05:09

    Dezavantajı avantaja çevirmek ne güzel anlatılmış. Maalesef insan şikayet etmekten yani dezavantajla.ilhilenmekten çözüm üretemiyor. Çözümlere konsantre olmak dileğiyle 🙏

    YanıtlaSil
  14. Şikayetçiysek yerine çözğm düşünmek…

    YanıtlaSil
  15. merve buyuran2 Kasım 2022 19:25

    tarihi bu şekilde öğrenmiş olsaydık hayatımızda birçok yerde işimize yarayan bir bilgi olduğu için uygulayabilmemiz daha kolay olabilirdi. çok güzel ve akılda kalıcı bir yazı olmuş elinize sağlık

    YanıtlaSil
  16. Tarih dersi böyle işlense keşke…Gerçekten deneyim transferi gerçekten bir öğrenme ve gerçekten bir eğitim stili olur

    YanıtlaSil

Yorum Gönder