Sakın Pes Etme!
Aslan, çok sevdiği beyin cerrahisi asistanlığına başlayalı iki yıl olmuştu.
Daha ilk günlerden arkadaşlarına, kıdemlilerine ve hocalarına kendisini
sevdirmişti. Sabahları erken gelmesi, işlerini düzgün yapması bu konuda çok
büyük etkendi. Aslan asistanlığının ilk günlerinden itibaren ameliyatlara
giriyor, sorular soruyor, kitaplar okuyor ve eğitim videoları izliyordu.
Ameliyatlarda şimdiye kadar hep yardımcı doktor olarak çalışmıştı, artık ameliyat yapmak istiyordu. Ve o gün geldi çattı. İlk ameliyatını bu sabah
yapacaktı, çok heyecanlı hissediyordu. Sabah erkenden uyanmış, daha kimsecikler
sokakta yokken hastanenin yolunu tutmuştu. Kıdemlileri "İlk ameliyatını
yapan tüm servise yemek ısmarlar, yarın öğlen yemekleri senden ona göre,"
demişlerdi. "Ya başaramazsam," diye düşündü yolda giderken; "Ya
yapamazsam ameliyatı?"
Doktor odasına geldiğinde kimsecikler yoktu, hemen yapacağı ameliyatla
ilgili birkaç teknik daha bakayım diyerek kalın bir kitabı alıp açtı önüne, kahve
makinesinin düğmesine bastı, radyoyu açtı ve kitabı okumaya başladı. Kahvenin
hazır olduğunun sesi ile kalktı masadan, fincana kahvesini doldurdu ve dışarıya
bakmaya başladı. İçinden "Ya yapamazsam," diye geçiriyordu.
"Pes etme kimse için
Pes etme yarın için
Pes etme kimse için
Pes etme yarın için
Kimse için
Yarın için"
Radyoda çalan bu şarkı ile dışarıya dalan gözlerini hemen radyoya çevirdi, sesini açtı müziğin. Oracıkta koltuğa çöktü, ilkokul ikiye götürmüştü bu şarkı onu. Daha o yaşlarda iken "Pes etme," diyen annesinin sözlerini hatırladı. Birinci sınıfta farklı bir okulda okumuştu Aslan. Sınıfta ilk okuma yazmayı söken kişiydi, en çok kelime okuyan oydu. Ama ikinci sınıfa geçtiğinde babasının işi nedeniyle farklı bir okula başlamak zorunda kalmıştı. Gittiği okulda sınıfın gerilerinde kalmıştı, sınıftaki öğrencilerin hemen hepsi çarpım tablosunu, çarpma, bölme gibi işlemleri biliyordu geçen yıldan. Aslana çok zor gelmişti tüm bunlar. Eve gidip okumak istemediğinden bahsediyordu, ağlıyordu "Ben okumak istemiyorum, gitmem okula." demişti bir gün. Annesi ile birlikte gitmişlerdi o gün. Annesi öğretmeni ile konuşmuştu. Okulda öğretmeni, evde annesi özel ilgileneceklerdi. Artık her akşam annesi yatmadan önce yatağında oturtup, önce çarpım tablosunun bir kısmını ezberlettiriyor, sonra dua ettirip öyle yatırıyordu Aslanı. Ama Aslana çok zor geliyordu o küçücük yaşında bunlar, "Yapamıyorum anne çok zor," diyordu. Bir gün yatakta oturup ağlamıştı "Ben yapamıyorum, okula gitmek istemiyorum, olmuyor." diye ağlamıştı. Annesi de; "Çarpım tablosunu ezberleyemediğin için okuldan vazgeçilir mi? Daha bunun karekökü var, sinüsü, kosinüsü var. Sakın pes etme!" demişti. Gözleri açılıp annesine "Onlar ne?" der gibi bakan Aslan'a cevaben annesi "Bak; tıpkı geçen yıl alfabeyi öğrenmek gibi; daha bunun cümlesi var, öznesi, yüklemi var." demeye kalmadan Aslan bastı yaygarayı; "Ben çarpım tablosunu da öğrenmek istemiyorum karekökü de!" diye. Aslan'ın sesini duyan babası girmişti içeri: "Ne oluyor burada?" demişti. Annesi olanı anlatınca kahkaha ile gülmüştü babası. Hala akıllarına geldikçe aile arasında gülerlerdi. "Demek çarpım tablosunu ezberlemek çok zor geldiği için okumaktan vazgeçmeye karar vermiştin ha." derlerdi.
Aslan üniversite sınavında ilk yüze girip tıp fakültesini kazanmış, arkasından tıpta uzmanlık sınavı ile tek tercihle istediği üniversitenin beyin cerrahisi asistanlığına yerleşmişti. Tıp fakültesine ilk girdiğinden beri başarılı bir beyin cerrahi olmak istiyordu. Kendini on yıl sonra başarılı ameliyatlara giren bir beyin cerrahi olarak hayal etti: "Şimdi heyecanımı ve korkumu yenemezsem sonraki aşamaya geçemem," dedi. "Aslında yaşadığım ilk zorlukta hemen pes etseydim ne çarpım tablom ne de hayallerim olurdu."
Her şeyin başı zordu. Önce harfleri öğrenmek zor geliyordu ama
sonra okumayı öğrenmek çok büyük bir keyifti. Bir sonraki aşamaya geçebilmesi için
o zor gelen kısımlara göğüs germek gerekiyordu, çabalamak, pes etmemek
gerekiyordu.
Hemen kahvesini bitirip ameliyathaneye gitti. Öğlen Aslan'ın ısmarladığı
yemeği yiyordu servistekiler. "Eline sağlık, çok başarılı bir ameliyattı,"
dedi hocası ve bir sonraki ameliyatını planladılar.
İnsan zora gelince vazgeçmek istiyor ama asıl basari her ne olursa olsun sebat etmekle geliyor. 💪
YanıtlaSilHayat seni eklemeden sen kendini eleme der Deneyimsel Öğreti.
YanıtlaSilZira insanın kaderi çabasına bağlı.
Çok güzel bir yazı olmuş emeklerinize sağlık 🌸
YanıtlaSilUfacık bir acıda kaçmak sadece o anı değil tüm hayatımızı etkiliyor .Güzel şeyler istiyorsak Pes Etmemeliyiz ☺️
Büyük başarıların sahipleri küçük işleri yapma sabrını titizlikle gösterenlerdir. Çok büyük işler başarabilmek için anda şimdi de küçük bir çarpım tablosu gibi bir şey önümüzdeki ilk engelimiz bu , ve devamında bir sürü sıkıntı problem...
YanıtlaSilHayat bu sonuçları pes etmeyenlere veriyor. Ertelemeden pes etmeden zorluklar karşısında vazgeçmeyenlere sonuç veriyor.
“Hayat seni elemeden sen kendini eleme.” Ümidini yitirme, sakın pes etme...
YanıtlaSilÇok güzel bir örnekle vurgulamışsınız, teşekkürler.
Güzel şeylerin başı zordur asla pes etme..
YanıtlaSilHayat seni eleyene kadar elinden gelen herşeyi yap, her zaman sonuç istenilen gibi olmasa da emekler zayi olmaz başka yerden daha iyisi verilir.
Teşekkürler.
Ne güzel anlatılmış. Yazanın kalemine sağlık
YanıtlaSilDaima yine.. yeniden diyebilmek..emeğinize sağlık
YanıtlaSilZorluklar değilmidir insanı güçlendiren… kaleminize sağlık💐
YanıtlaSilHer şeyin başı zor cidden .Bunu güzel bir hikaye ile anlatmışsınız. Elinize sağlık :)
YanıtlaSilÜmitsizlik kadar insanı yok eden birşey yok
YanıtlaSilHer sürecin başı acıdır pes etmeden azimli olup mücadele edebilmek duamla inşAllah çok anlamlı 💫👌
YanıtlaSilSabırlı olmalı, azimle yola devam etmeliyiz. Çok güzel mesajlar var, kaleminize sağlık..
YanıtlaSilHer insan hayal kurar ama hayaller yalnızca soyutta asılı kalır. Ama hayalini hedefin haline getirirsen o zaman ulaşmak için de bir nedenin olur. Bunun için de ilk adımı atmak ama hedefine yönelik doğru adım atmak gerekir. Kişi hedefine ilerlerken önüne hedefi ile ilgili engeller de çıkabilir. Önemli olan doğru sebepleri oluşturmaya devam edip hiç pes etmeden o engelleri aşabilmektir...
YanıtlaSilÖğrenmeye kıymet verenlerin başarısı sürekli oluyor. Hep bi çıraklık hep bi öğrenme sonuna kadar. :)
YanıtlaSil