FARKLIYIZ AMA BÖYLE İYİYİZ
“Teldeki
güvercin, yalıdaki çapkın, kaldırımda baygın, sana da günaydın...”
Alarmın
sesi duyulduğuna göre uyanma vakti gelmişti. Saat sabah dokuz.
“Şarkıdaki
serçe, camdaki teyze, uykusuz aşık, sana da günaydın...”
Gamze bir
yandan şarkıyı mırıldanırken, bir yandan da yüzüne vuran güneş ışıklarına
rağmen gözlerini açmayı başarmıştı. Hafta sonuydu. Odanın köşesinde, cam
kenarında yatıyordu. Bu sebepten dolayı sabahları yüzüne çarpan güneş sayesinde
daha hızlı uyanabiliyordu.
Bir
makalede okumuştu, sabahları daha çabuk ayılmak için uyanır uyanmaz güneş
ışığına çıkmak, güzel bir duş almak iyi geliyordu. Bunu tek başına yapamasa da
hayat onu okuduğu üniversitenin yurdunda buna zorluyordu. İlk yıllarında bu ona
çok zor gelse de, artık dört yılın sonunda onun rutini haline gelmişti.
Gözlerini
açtığında oda arkadaşlarının çoktan çıktıklarını fark etmişti. “Ne kadar
yorulduysam, giderken seslerini bile duymamışım” diye düşündü. Gamze şu aralar
günlerin ne kadar hızlı geçtiğinin farkında bile değildi. Çok işi vardı. Bir
yandan bitirme tezi, bir yandan sağlık sıkıntılarından dolayı başladığı spor
salonu. Spora başlamışken yeme alışkanlığını da değiştirmek istiyordu. Bir de
tabi hevesle başladığı gitar kursu vardı. Ve yıllardır ertelenen arkadaşlarıyla
yaptığı haftalık okuma kampı. “Umarım yine hepsini yarım bırakıp elimde hiç bir
şey kalmadan ortada kalmam.” diye düşündü. Bu Gamze’nin bir türlü çözemediği
'başladığı işi bitirememe problemiydi'. Küçüklüğünden beri annesi onu maymun
iştahlı kızım diye severdi. Hep kafasında bir plan, projesi olan, istekleri ve
beklentileri yüksek, yenilikleri çok seven bir kızdı Gamze. “Bu sefer
başaracağım, hadi bakalım yeni güne günaydın!” diyerek bir hışım yataktan
kalktı, duşa girdi. Dışarı çıkmak üzere hazırlanırken arkadaşlarının
yataklarını yaptığını gördü. “Aman gece zaten tekrar içine yatacağım ne
gerek var düzenlemeye” diye düşündü, çıktı.
Bu sabah
kahvaltı için arkadaşıyla buluşacaklardı. Saate baktığında gözleri yerinden
fırladı. “Yine geç kalacağım!!” Ne kadar erken de uyansa her seferinde kendini
oyalayacak bir şey bulup geç kalmayı becerebiliyordu. “Neyse yabancı değiller
ya on dakika geciksem bir şey olmaz” diye rahatlatmaya çalıştı kendini. Kendi
de biliyordu, yabancı olup olmamaları çok önemli değildi. Her yere geç
kalabiliyordu. “Senin doğumun bile dört gün gecikti, dört gün neler çektim ben
o hastanede.” diyordu annesi. Sanki Gamze’nin kaderiydi her yere geç kalmak.
Başka
konularda olduğu gibi bu konuda da annesiyle tamamen zıt karakterlerdi. Annesi
asla geç kalmaz, yaptığı her işi tamamlar, planlama konusunda usta, bir yerlere
yetişmeye çalışmaz zamanında giderdi. Hayatın “hadi bakalım zorlayın biraz
kendinizi demesinin hayat bulmuş haliyiz” diye düşündü. Anne kız da olsa iki
zıt kişilik bir arada olabiliyordu. Bu yüzden tartışmalar çıkar, Gamze’nin
annesine “Beni hiç anlamıyorsun!” diye sesini yükselttiği bile olurdu.
Nasıl oluyordu da böyle iki zıt kişilik anne kız olabiliyordu? “İşte bu yüzden çevremde hep kendime benzer insanlar isterim!” diye düşünerek otobüse bindi. Camdan dışarıyı gözlüyordu. Bulutlara baktı. Pamuk şeker gibi yumuşacık diye düşünürken bulutların hep yumuşak hatlı olduğunu fark etti. Tepeciklere baktığında da hep bir yuvarlaklık fark edince daha derin düşünmeye çalıştı.
"Sınırlarını daralt!"
Dedi
kendi kendine. Sınırlarını daraltırsan daha kaliteli düşünürsün. Parmaklarına
baktı, göz yuvasını düşündü, yüzünü düşünürken bir anda dilini ısırdı. Kırıldığı
için iyice sivrilen dişi Gamzenin canını yaktı.. “Ah... acilen şu sivrilen
dişimi törpületmem lazım, canımı yakıyor!” derken otobüsten indi.
Kahvaltı
masasına oturur oturmaz arkadaşı cebinden çıkardığı Yunan sahillerinden
topladığı çakıllarını serdi.
“Bunlar
sana hediye.” dedi. “Yunanistan’dan getirdim renkleri harika değil mi?”
“Çok
güzeller.” derken Gamze taşları eline
almıştı bile ve yine bir yumuşaklık fark etti.
"Hayat sivrilikleri kabul etmiyor!"
“Ne dedin
anlamadım?”
“Ah sesli
düşünmüşüm kusura bakma, hayat sivrilikleri kabul etmiyor dedim. Taşlara
baksana yusyuvarlaklar” derken kahvaltıya devam ettiler.
En yakını
olup da annesiyle hiç benzemeyişlerini düşündü o anda. “ Biz de böyle taşlar
gibi çarpışa çarpışa yumuşayacak mıyız acaba? Annem çok kuralcı, ben ise
değilim. Ben her yere geç kalabiliyorum ama annemden asla öyle bir şey
görmedim. Ben başladığım işi bitirmekte zorlanırken annem hiç böyle bir problem
yaşamıyor. Anne kız da olsak çok farklıyız, bu tesadüf olamaz.” Gamze o anda
çok önemli bir şey fark etmişti. Hayata dair bir sır gibi bir şeydi bu belki
de.
İnsanlar
ilişki kurmak zorunda olan varlıklar. İnsan bir portakal ağacı gibi çiçek açıp,
meyve verip, zamanı geçtiğinde yaprak döküp kuru bir ağaç olarak hayatını tek başına
sürdüremiyor. Gerçi ağaçlar bile birbirleriyle ilişki kuruyor. Dallarını
birbirine zarar vermeyecek şekilde uzatıyor, kökleriyle haberleşiyorlar. Onlar
da birbirinden farklı ama bir arada yaşıyorlar. Ağaçlar bile birbirinden
farklıyken insanlardan birbirinin aynısı olmalarını beklemek adaletli olur
muydu? “Ben ne kadar çevremde bana benzer insanları bulundurmaya çalışsam da
hayat en yakınlarımı bana zıt kişiliklerde veriyor. Annem, en yakın arkadaşım,
erkek arkadaşım... Aslında en büyük problemimiz de bu gibi. Farklılıkları
kabul etmiyoruz.” diye düşündü Gamze.
Peki
hayatın bizimle derdi neydi?
Neden
bize benzer kişileri değil de farklı kişiliklerde insanlarla çevremizi
kuşatıyordu?
Hakikaten dert miydi farklılıklar? Yoksa birer armağan mı?
Çok güzel bir yazı olmuş. Hayatı zorlaştıran şey insanların farklı olması değil, bu farklılıkların sebebini bilmiyor olmamız bilmediğimiz için de yönetemiyor olmamızdır...
YanıtlaSilBir kısmınızı bir kısmınıza deneme ve sınav vesilesi kıldık. Sabreder misiniz? Rabbin ise yeterince bilip görendir." Furkan suresi 20 ayet.
İnsan insan ile yoğrulur İnsan ile sınanır insan ile yorulur... Madem ki ben bu insanlar ile sınanıyorum. Bu insanları tanırsam sınavımı kolaylaştırmış olmaz mıyım.? Zıttım da bana bu kadar yakın neden en gıcık olduğum kişi en dibimde? Kendini bilen Rabbini de bilir.
Ağzınıza sağlık :) Neden hep beni böyle insanlar buluyor sorusuna gerçek yanıtlar mevcut..
YanıtlaSilİnsan kendisine benzeyenle eğleniyor da insan kendisinden farklı olan ile gelişiyor. İnsan kendisinde eksik olan tarafı bulup tamamlandığında olgunlaşıyor. Benim eksiğim nerede? Tam zıttım da. Benim yapamadığım Onun benden çok daha iyi yaptığı yerler var. Ama insan ben tamam oldum, ben mükemmelim derse işte o zaman eyvah eyvah!
YanıtlaSilNe güzel anlatmışsınız, aslında farklı olmaktan kaynaklanmıyor tartışmalar, sanki benden farklı olması kötü bir şeymiş gibi, hemen kendimizi savunmaya geçiyoruz, iş nerelere varıyor.. Kim Kimdir ilmi gerçekten çok kıymetli, teşekkürler.
YanıtlaSilÇok çok beğendim. Düşündürücü bir etki yarattı üzerimde . Devamının gelmesini diliyorum 🙏🏻
YanıtlaSilFarklılıklar renklerimiz... Kim gökkuşağını 🌈 sevmez ki...
YanıtlaSilAhahahha annemle ben :)
YanıtlaSilGamze'den öğreneceğim ne kadar çok şey var.
Kaleminize sağlık.
farklı bir bakış açısı .. teşekkürler :)
YanıtlaSilHayat farklılıklarla güzel..
YanıtlaSilFarklı iklimler, mevsimler, meyveler, kişilikler...
Her şeyin, herkesin birbirine benzediği
bir dünya çok sıkıcı olmaz mıydı?
Teşekkürler.
farklılıkların kıymetini bilmek lazım kaleminize sağlık
YanıtlaSilHayat sivrilikleri kabul etmez. Uyummm!
YanıtlaSilkaleminize sağlık
YanıtlaSilKaleminize sağlık 💫👌
YanıtlaSilHayat farklılıklar ile güzel…
Elinize sağlık 🍃
YanıtlaSilOğlum ve ben :) hem didişip hemde çok eğlenebiliyoruz. Her yere geç giden evden hep geç çıkan "aman anne 5 dakikada giderim ben" diyen bir oğlum var. Hem zaman kavramı olmayan hem dağınık bir çocukla yaşamak düzeni seven bir anne olarak pek eğlenceli olmuyor tabi ki :) Ama insan benzerleri ile iyi anlaşıp zıttıyla kendini geliştiriyor...insan dışarıda olan biri ile benzeri olmadığı için ilişki kurmayı tercih etmiyor ama asıl sınav da buradan geliyor...en yakını ile sınanıyor...Ne kadar esneyebilirsin bu hayatta ?
YanıtlaSilGüzel ve anlamlı bir yazı olmuş. Zıtlıktaki aslında bizim şifamızdir
YanıtlaSilBen kimim ve benim çevremdekiler kim?
YanıtlaSilO zaman Kim Kimdir ;)