ÖLÜMDEN ÖNCE HAYAT VAR MI?
Peki Ya Başka Gezegende Hayat Var Mı?
Evimiz
yani Dünya, yaratılmış gezegenlerin en mükemmeli.. Çünkü üzerinde hayat var.
Hayat evrendeki en ilginç şey.
Evimizin
dengesinin minicik bozulmasının sonuçlarını bilseydiniz uykularınız kaçardı.
Güneş,
çekirdeğindeki nükleer füzyon tepkimeleri sayesinde evimizi ısıtan hayat
kaynağımızdır. Yaydığı radyasyon tüm hayatı yok edebilirdi. Ancak dünyamızın
buna karşı güçlü bir koruması var.
Merkür güneşe en yakın gezegen. Dünyamız gibi bir koruyucu tabakası yok, bu nedenle yüksek sıcaklık farklarına sahip.. Gündüzleri bir fırının sıcaklığından yüksek, ancak geceleri bu gezegende her şey donuyor.
Komşumuz Venüs, dünyamıza en yakın gezegen, ancak onda bir tuhaflık var.. Tersine dönüyor..
Kızıl gezegen Mars.. Atmosfer tabakasını manyetik alanı değiştiği için kaybetti ve güneşten gelen yüklü parçacıklara karşı koyamadı.
Jüpiter, adeta dünyamızın koruyucu meleği gibi davranır. Güneş sistemindeki diğer tüm gezegenlere göre daha kütleli. Bu sayede, muhteşem bir çekim kuvveti var. Ve böylece, Dünyamız oldukça korunaklı bir yerde. Eğer o olmasaydı, gök cisimlerinin dünyamızı hedef alması kolay olurdu kısaca dünyamız başımıza yıkılırdı...
Satürn güneş sistemindeki en farklı gezegen. Göz alıcı halkalara sahip. Yoğunluğu o kadar düşük ki devasa bir suya düşseydi batmazdı..
Uranüs, eksen eğikliği nedeniyle yan yatmış olarak dönen ilginç gezegenlerden biri..
Mavi Gezegen; Neptün.. Bu rengi, atmosferindeki metandan alıyor. Güneşe en uzak gezegen...
Güneş sisteminden yavaş yavaş kendimizi dışarı çıkarırsak, Oort bulutu ile karşı karşıya kalırdık.. Oort bulutu, Güneş Sistemi'nin etrafını sarmaktadır.
Bu bulutun sonundaki mesafe, güneş ile dünya arasındaki mesafenin yüz bin katından büyük..
Burası
Samanyolu galaksisi. Bizim güneşimiz bu galakside bulunan milyarlarca yıldızdan
sadece biri..
Ve
milyarlarca galaksi var..
Ve
bunlar bile evrenin çok küçük bir bölümünü oluşturuyor.
Çağlar
boyunca, insanoğlunun en çok merak ettiği şey, hayat ve ölüm olmuş..
Buna
rağmen, konuşmaktan en çekindiği konular da yine hayat ve ölüm..
Her
uyandığı gün, uyanabildiğini unutur ve dün kaldığı yerden devam eder..
İnsan
yaşamaya çalışır yaşamın ne olduğunu bilmeden..
İnsan
bilmediğinden korkar, belirsizlikten kaçar..
Ölüme
çare arar, hiç ölmemek üzere planlar yapar.
Hep
kalacakmış gibi düzenler kurar...
Az
bir eksiye, ufak bir hataya tahammülü yok..
Çünkü
tam ve eksiksiz olmayı bu hayatın gereği zanneder..
Kendini
samanyolu galaksisinde olduğunu unutur..
Kendini
ya çok önemser ya da hiç umursamaz..
Ve
nihayetinde Evimizin bir sonu olacak...
Tüm
düzenler bozulacak ve kaçıp durduğu son, bir gün gelip çatacak.
Yer
şiddetle sarsılacak..
Dağlar
parçalanıp toz duman olacak..
Kaçınılmaz
son geldiğinde artık hiç bir şeyin önemi kalmayacak..
En
küçük şey de en büyük şey anlamını yitirecek..
Ölümden
korkan, kaçan, çareler arayan insanı fildişi kulelerde de olsa ölüm gelip
bulacak..
Acaba
her şey zerresine ayrılacak ve tüm bileşenler olduğu halden başka bir hale mi
dönüşecek?
Peki
insan ölmeden önce yaşadığı bu hayatın ne kadar farkında?
Öldükten
sonra tekrar yaşam var mı diye soran insan,
Ölmeden
önce yaşam var mı diye düşündü mü acaba?
Ölüm
sessizliği gelip çatmadan önce yaşamın gürültüsü içinde neleri işitebiliyor ya
da işetemiyor?
Salgın
hastalıklar, küçücük bir virüs ile insanlık tarihini, ekonomileri, bilim ve
teknolojiyi, sosyolojiyi, psikolojiyi etkilemekle beraber manevi bir aydınlığı
da alemimize yansıtıyor olabilir mi?
İnsan
bedeni dışında yaşama kabiliyeti çok az olan bu virüsün hayatta kalması için
insana ihtiyacı var. Kısa ömürlü olmasına rağmen dünyanın bir ucundan diğer
ucuna elden ele, ağızdan ağıza insan
aracılığı ile ne kadar hızla yol alabildiği ortada...
Çok
şeyi bilmesi, çok şeye sahip olması, silah kullanması, kas gücünün olması gibi
çok etkili bu özelliklerini ileri düzeyde kullanan insanoğluna, virüsün bu
derece yıkıcı olması şaşırtıcı geliyor.. Peki ya yaşamı ve ölümü tekrar gözden
geçiriyor olması için bir fırsat olabilir mi?
İnsanın
bedeni çabuk bozulur. Bu beden, etten kemikten, yağdan, kandan, proteinden,
enzimlerden vs. oluşmuş olmakla beraber ayrıca bozulmayacak, dağılıp toprak
olmayacak, sonsuza kadar kalacak olan ruhu da barındırır.
Öldükten
sonra çürüyüp dağılmış kemikler mi tekrar yaratılacak şaşkınlığına düşmek,
aslında hiç yokken nasıl yaratılmış olduğunun merakını duymayan cahillikteki
insanın acıklı sorusundan başka bir şey olmasa gerek..
"Ölümden
sonra hayat var mı ki?" diye düşünmek yerine “Ölümden önce hayat var mı?” sorusuna
cevap araması ile insan gözü açık uykusundan uyanabilir.
Yoksa
insan kendi kimyasını ve hayatın kimyasını fark etmediğinde ölmeden de ölü
olarak hayata devam ediyor olacak..
O zaman düşünelim;
Ölmeden önce hayat var mı?
Harika bir yazı olmuş .ölmeden önce hayat var mı 💐
YanıtlaSilEllerinize sağlık. Çok güzel çıkarımlar.
YanıtlaSilyaşadığımız hayatın farkına varmamız dileğiyle :))
YanıtlaSilÖlmeden önce uyanmak dileğiyle... Kalpten çıktığı belli olan bizi düşündüren bir yazı olmuş. Teşekkürler
YanıtlaSilÖLMEDEN ÖNCE HAYAT VAR MI? Gerçekten aklımıza gelmeyecek bir soru. Bizi düşündürdüğünüz için teşekkürler :)🙏
YanıtlaSilÇok güzel bir yazi kaleminize sağlik
YanıtlaSilÖldükten sonra çürüyüp dağılmış kemikler mi tekrar yaratılacak şaşkınlığına düşmek, aslında hiç yokken nasıl yaratılmış olduğunun merakını duymayan cahillikteki insanın acıklı sorusundan başka bir şey olmasa gerek..
YanıtlaSilOff cok güzel. Kafamda deli sorular...
YanıtlaSilÖlmeden güzel nasıl yaşanır öğrenebiliriz ve yaşarız inşaAllah
YanıtlaSilDüşünüyorum düşünmeliyim ve bundan sonra da düşüneceğim inşallah düşüneceğim ölümden önce hayat var mı? Kendini bilen ve bilmeyen neden burada olduğunu bilen ve bilmeyen arasındaki fark, yaratıcısını bilen ve bilmeyen arasındaki fark ölü ile diri insan arasındaki fark gibidir. Öyleyse ölmeden önce ölünüz.
YanıtlaSilDoğru Sorularla doğru cevaba ulaşıp uyananlardan olur herkes inşaallah. Elinize emeğinize sağlık
YanıtlaSilDefalarca okumaya, derin düşüncelere sevk eden bir yazı. Yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilDaha dünyayı anlayamamışken, dışındaki muhteşemligi...
YanıtlaSilÖlmeden once hayat var mı?
Var...ama nasıl?
Gerçek yaşamlar olması için gerçeğe yakın yaşamak dileğiyle..
Elinize sağlık.
Kaçınılmaz sonumuzu hatırlattı… Elinize sağlık
Sil"Öldükten sonra tekrar yaşam var mı diye soran insan, Ölmeden önce yaşam var mı diye düşündü mü acaba?" kontrolümüz dışındaki süreçlere odaklanmaktan kontrolümüzde olan süreçleri unuttuk. he hoş bir yazı, ne güzel bir hatırlatma .. kaleminize sağlık teşekkür ederiz ...
YanıtlaSil