Her Şey Geçici

 HER ŞEY GEÇİCİ

Büyükçe bir oturma odasının etrafında beyaz kolçaklı sandalye üzerinde oturmuştu Meryem. Dışarıdan gelen sesler onu genelde rahatsız etmezdi. Akşam yemeğinde hafif bir şeyler yemeyi tercih etti. Yarın onun için önemli bir gündü. Bir ay önceden ne giyeceğini düşünmeye başlamıştı ama henüz karar verebilmişti. Yatmadan önce yarın giyeceği kıyafetleri ayarlayıp ütülemiş güzelce asmıştı. Artık yarın dinç bir şekilde kalkabilmek için yatma vakti gelmişti.  Gelmişti gelmesine ama Meryem’i heyecandan uyku tutmuyordu. Aklında yarınki proje sunumu vardı. Sunum için her şeyi hazırdı ama kendini sunum yaparken hayal ettikçe heyecanlanıyordu. Kendini nasıl olacak, yapabilecek miyim diye düşünmekten  alıkoyamıyordu. Meryem için sanki şu anda, hayatta o sunumdan daha önemli başka  bir şey yoktu.

Heyecanlanan insanda adrenalin, noradrenalin ve kortizol gibi hormonlar salgılanır. Bu hormonların etkisiyle kan basıncı yükselir, kalp atış hızı artar. Kişi hızlı hızlı ve derin nefes alıp vermeye başlar. Yine bu hormonların etkisiyle bağırsak hareketleri ve sindirim sisteminde bazı değişiklikler olur. Aşırı terleme, ağızda kuruluk ve ellerde titreme görülebilir. Huzursuzluk hissi ile kişi sık sık uyanma veya uykuya dalmada güçlük gibi uyku problemleri yaşayabilir.

Meryem'e sunum yapmak, topluluk önünde konuşmak hep zor gelmişti. Bu durumlardan kaçınmaya çalışırdı hep. Ama gel gör ki seçtiği meslekte sürekli olmasa da sunum yapması gerekiyordu. Meryem mimarlık bölümünü seçerken ben tasarlarım, çizerim, işime bakarım diye düşünmüştü. Mimarlık fakültesini kazanıp dersler başlayınca işlerin düşündüğü gibi gitmediğini anladı. Proje hazırlarken her şey çok kolay ilerliyordu, buralarda sorun yaşamıyordu ama iş anlatmaya, projeyi sunmaya gelince heyecanlanıyor, içini kaygı kaplıyordu. Bir dönem boyunca uğraşmış, kafa yormuş, üzerinde düşünmüş olduğu projeyi jüriye anlatmak, hocalarına sunmak onu çok geriyordu. Ödev gibi sadece yapsak ve not alsak ya, ne güzel olurdu diye geçirirdi içinden her dönem sonu.


Hayatta her şey geçici

İnsan doğar, büyür ve ölür. Bugün yaşayanlar olduğu gibi bundan iki yüz yıl önce de insanlar doğdular, büyüdüler ve öldüler. Bundan yüz yıl sonra bugün yaşayan insanlar da olmayacak. Bugün de son bulacak.  İnsanın bu hayattaki varlığı gibi yaşadığımız olaylar, sorunlar, problemler, sevinçler, acılar, mutluluklar da geçici.

Yeni doğum yapmış bir kadın o doğum anında acı çekti ama kucağına bebeğini aldığında o acıyı unuttu bile. O çektiği acı da geçici çünkü.

Oğlunu askere uğurlayan bir anne.. Hasretle özlemle oğlunu bekliyor, ve nihayet oğlu dönüyor. Anne sevinçten havalara uçuyor.. Ama bir süre.. Çünkü özlem de kavuşmak da geçici..

Lise öğrencisi YKS’ e giriyor. Girene kadar belki gece gündüz çalışıyor. Kaygıları ve korkuları oluyor. Ancak sınav bitince bunlar da geçici...

Sınav sonucunu alıyor. Hayallerindeki üniversiteye yerleşiyor. Sevinçten havalara uçuyor.. Ama sevinci de geçici..

Mezun oluyor. Sevdiği insanla evleniyor. Kalbi yerinden çıkacak.. Ama bu da geçici..

İnsan bu hayatta yaşadığı olayları , durumları hep ve sürekli devam edecek sanıyor. Canı yandığında hiç geçmeyecekmiş gibi geliyor. Ya da haz duyduğunda da bunun hiç bitmemesini istiyor. Ama bu hayatta acı da geçici, haz da geçici.. Bunu hisseden insanın kendisi bile geçici...

Meryem bir türlü uykuya dalamıyordu. Heyecanı zihnini meşgul ediyordu. Bir o tarafa bir bu tarafa dönüp dururken ablasının da yatmak için odaya geldiğini fark etti. Ablası

“Hala uyumadın mı? 2 saat oldu sen yatmaya gideli.” dedi.

“Heyecanım beni uyutmadı.”

“Yarın için bu kadar heyecanlanıyorsan, şunu unutma, yarın sunumu yapacaksın ve bitecek. Gündeminde şimdi olduğu kadar önemli olmayacak. Geçip gidecek. Bak geçen sene de aynı şekilde uyuyamamıştın. Uykulu gözlerle insanların karşısına çıkmak zorunda kalmıştın. Hem de istediğin performansı da sergileyememiştin. Her şey vakti gelince olur ve geçer gider. Bak geçen senede kaldı o sunum heyecanın, sıkıntıların. Şimdi olabildiğince, elinden geleni yaptığını ve yarın da sunumda olması gerekenin olacağını düşün. İçini ferahlat. Bundan sonra değiştirebileceğin bir şeyin yok. Sürecin keyfini çıkarmaya bak. Her şey nasıl olması gerekiyorsa öyle olacak. Ve geçip gidecek, yerine yeni süreçler gelecek.”

Meryem ablasının söylediklerine ilk önce “Aman zaten ona kolay, bana zor, o öyle yapabilir ama ben yapamam.”, diye düşündü.

Peki böyle devam ettiği sürece yarını nasıl geçirecekti?

Peki ya sonraki sunumlarda ne yapacaktı?

Peki sunumlar bitip daha büyük heyecanlarını nasıl yönetecekti?

Sahi insan geçici olduğu bir yerde her şeyi neden hiç geçmeyecekmiş gibi yaşardı?

Peki Meryem nereden başlamalıydı sorununu çözmeye?




Yorumlar

  1. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Sahi insan geçici olduğu bir yerde her şeyi neden hiç geçmeyecekmiş gibi yaşardı?

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel.. İnsan sürekli kalıcı olmaya çalıştığı için mutsuz oluyor. Detaylarını vurguladığınız ve düşünmeye sevk ettiğiniz için teşekkürler..

    YanıtlaSil
  4. Hayat geçici... Hayattaki her şey geçici...

    YanıtlaSil
  5. "Bunları hisseden insanın kendisi de geçici. " Bu cümle hayatımızın özeti aslında.

    YanıtlaSil
  6. Sahi insan geçici olduğu bir yerde her şeyi neden hiç geçmeyecekmiş gibi yaşardı?

    YanıtlaSil
  7. Hangi gecenin sabahi olmamis ki? Ya da hangi gündüzün gecesi?
    Emeginize saglik

    YanıtlaSil
  8. Geçici olduğumuz yerde kalıcıymış gibi duygular yaşamak ne büyük yanılgı elinize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  9. Meryem bi sunumda selam versin gerisi gelir :)) Toplumumuzda çok duyarız bu cümleyi; “Bakma böyle durduğuma topluluk önünde konuşamam” Aynı Meryem gibi heyecanlanır. Ne yapayım peki? En basitinden başla Meryem.. Gerisinde hayat seni destekliyor zaten.. Yeter ki başla..

    YanıtlaSil
  10. Evet...her şey geçici..
    Peki heyecanını nasıl yönetebilir Meryem?
    Eskilerin bir sözü vardır, "çivi çiviyi söker"...mi acaba?
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  11. O acılar sıkıntılar zihnimizde büyüttüğümüz gibi değil aslında. Hepsi geçici

    YanıtlaSil

Yorum Gönder